Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@ecollywqx

GECE KARA Okuldan çıkmış eve doğru yürüyordum. Bizimkiler benide arabayla bırakmayı istemişlerdi ancak onlara yalnız kalmak istediğimi söylemiştim. Annem işte olduğu için evde kimse yoktu. Evin kapısını anahtarımla açıp hemen içeri daldım. Üstümü değiştirip biraz yürüyüş yapacaktım. Kendi odama geçince hemen gardrobumdan salaş pembe bir tişört, gri bol bir hırka ve siyah kısa bir şort çıkardım. Onları aceleyle üzerimi giydikten sonra saçlarımı iki yandan balık sırtı ördüm. Birkaç fıs parfüm sıkıp sırt çantamı hazırlayıp hızla sırtıma taktım. Evden çıkınca anahtarımla kapıyı kilitledim. Evimin yakınlarında bir yürüyüş parkı vardı oraya gidcektim. Çantamdan kulaklıklarımı çıkartıp Yaşlı Amca'nın ''Yakamoz Güzeli'' şarkısını açtım. Bende o yalnız kalmayı seven tiplerdendim asosyal değildim ancak yinede tek başıma kalmayı, düşünmeyi severdim. Parka ulaştığımda önce birkaç tur yürüdüm daha sonra koşmaya başladım. Kulağımdaki kulaklıklarımı çıkartıp bir banka oturdum. Fotoğraf çekmeyi seven bir insan olarak çantamdan telefonumu çıkarıp fotoğrafımı çektim ardından sosyal medyada paylaştım.

URAZ ATEŞ Telefonumdan bildirim sesi gelince hemen telefonumu elime aldım. Sosyal medyadan gelmişti. Gece yeni bir fotoğraf paylaşmış. Saçları örülüyken çok sevimli gözüküyordu. Acaba neredeydi? Konumunu öğrenmem benim için çokta zor değildi hatta çocuk oyuncağıydı. Ozan'a Gece'nin konumunu hemen bulması hakkında bir mesaj yolladım. Bende yanına gidecektim tesadüfmüş gibi yapacaktım, belki de ona hiç gözükmeyecektim. Ozan'dan konum mesajı gelmişti. Üzerimi değiştirip, oraya yürüyerek gidecektim zaten çokta uzak bir yer değildi 20 dakikaya oradaydım.

GECE KARA Bankta oturup kulaklığımda çalan şarkıyı dinlerken birden oturduğum banka yavru bir kedi çıktı. Onu sevmek için kucağıma aldım. Beyaz tüyleri ve aynı benimkiler gibi mavi gözleri vardı. Onu biraz daha sevdikten sora tekrar ayağa kalkıp koşmak için hazırlanacaktım ki görüş alanıma birden o girdi. Saçları erden ıslanmış yüzüne yapışmıştı. Neden karşıma çıktı ki şimdi? Ne, yanıma mı koşuyor o? Görmemezlik taslasam diye düşünürken arkamı dönüp hızla koşmaya başladım. Beni gördü mü acaba? Umarım görmemiştir. Arkamı dönüp baktığımda beni fark etmiş olacak ki arkamdan koşuyordu. ''Dursana kızım niye kaçıyorsun yahu?'' diye seslendiğinde yerimde durmak zorunda kaldım.

URAZ ATEŞ Bu kız aptal mı? Benden niye kaçıyor? Benden kaçması sinirimi bozmuştu ve doğru söylemek gerekirse gerçekten hızlı koşuyordu. Nefes nefese kaldığım için daha fazla dayanamadım. ''Dursana kızım niye kaçıyorsun yahu?'' diye seslendim. Sonunda durmuştu. Tamam ben normal hayatı olan bir genç değildim ancak onu seviyordum keşke normal bir hayatım olsaydı. Onunla nasıl tanışırdık acaba? Bir katil gibi onu kaçırıp korkutmak yerine okulda veya normal bir mekanda karşılaşıp onunla flört etmek isterdim. Ancak benim normal bir hayatım yoktu üstelik düşmanlaın çocuğuyduk. Benden nefret ediyor bile olabilirdi. Tüm düşüncelerimden uzaklaşarak ''Selam, nasılsın?'' dedim gülümseyerek. Benden böyle bir cümle duyduğu için şaşırmış gözüküyordu aslında bende kendimden böyle cümleler kuracağımı beklemiyordum ancak o kız tüm benliğimi bozuyordu. ''İyiyim.Neden buradasın?'' diye sorunca bir an afalladım şimdi ne diyecektim. ''Yürüyüş yapmaya geldim bende. Seni gördüm işte. Anladın sen.'' diye bir cümle kurduğumda bana gülümsedi ardından ''Anladım, anladım hemde çok.'' dedi ve yüzünü gökyüzüne çevirdi. ''Hava çok güzel değil mi?'' diyerek kollarını iki yana açıp etrafında dönmeye başladı. Ona ''Evet'' anlamında başımı salladığımda o hala gökyüzünü izliyordu. Birkaç dakika boyunca öylece kaldık sonra Gece eve gitmek için yanımdan ayrıldı. Artık yaz geliyordu yani üniversiteye geçmemize birkaç ay kalmıştı. Mezuniyete gidecek miydim? Gidecektim onun için giderdim istemesem bile zaten annem zorla yollardı. Cebimden telefonumu çıkarıp beni eve bırakması için taksi çağırdım. Yarın hahtasonu acaba ne olacaktı? Taksi gelince düşüncelerimden kurtulup taksiye binip yolu tarif ettim.

GECE KARA Annem işten gelmişti bunu kapının önündeki ayakkabılarından anlamıştım. Kapıyı anahtarımla açıp içeri girdim. Annem en sevdiğim yemek olan tavuklu makarnayı yapmış kokusundan anlamıştım. Anneme sarılınca annemde günümün nasıl geçtiğini sordu. Böylece günüm hakkında biraz sohbet edip odama çekildim. Elimi yüzümü yıkayıp üzerime ayıcıklı pijamalarımı giyinip saçlarımı yukardan topladım. Annem yemeğimi yemem için beni çağırınca hızla mutfağa girip masadaki yemeğimi yedim. Annemin yanağına küçük bir öpücük kondurup ''Ellerine sağlık.'' dedim ve odama koşuşturdum annemde arkamdan bana gülerek ''Afiyet olsun deli kız!'' diye sesleniyordu. Odama geçince çalışma masamdaki bilgisayarımı alıp yatağıma oturdum. Ne film açsam diye düşünürken aklıma sonunu bilsem bile her izlediğimde ağladığım ''Titanik'' filmi geldi. Hemen onu açıp izlemeye başladım. Kaç kere izlesem bile hala sonunda deli gibi ağlıyordum işte neden böyleydi? Ağlarken uyuya kalmıştım. Sabah kapının tıklatılıp, zile basılmasıyla tatlı uykumdan ayrıldım. Of kesi yine şu Giray salağı gelmişti. Eğerki oysa bu sefer polisi arayacağım gerçekten. Kapıyı sinirle açtığımda kapıda Giray vardı yüzü gözükmüyordu çünkü elinde büyük bir buket çiçek vardı ve onu yüzüne tutuyordu. Ani bir sinir ve uyku sersemliğiyle ''Bak Giray benden sana ekmek çıkmaz. Hadi görüşürüz.'' diyerek kapıyı kapatacağım an yüzüne tuttuğu buketi çekti. Uraz mı? Neden burada ki? Şaşkınlıkla gözlerimi büyüterek ona bakarken Uraz bana sırıtıyordu. ''Ne işin var senin burada?'' diye dudaklarımdan bir cümle duyunca çocuk gibi dudaklarını büzdü. ''Sana sevdiğin çiçekten almıştım.'' diyerek aldığı çiçek buketini bana uzattı. Elinden buketi aldığımda nedense kendimi mahcup hissettim. ''Şey, kahve içer misin?'' diye gülümseyerek sordum. Uraz'da bana içtenlikle gülümseyerek ''Senin elindense neden olmasın?'' dediğinde içeriye girmesi için aralıklı açtığım kapıyı biraz daha açtım. Eve girdiğinde ona işaret parmağımla salonu gösterip, oturmasını söyledim. Ben ise mutfağa geçmiş kahve yapıyordum. Kahve kupalarını alıp içerilerine ambalajlardaki kahve tozlarını boşalttım. Suyun ısındığını anladığımda kupaların içerisine sıcak suyu boşalttım. Kahveleri bir kaşık yardımıyla karıştırdığımda kahveler hazırdı. Hazır olan kahvelerimizi ellerime alıp salona ilerledim. Elimdeki kahve kupasını koltukta oturan Uraz'a uzatarak tebessüm ettim. Elimdeki kupayı elimden alarak ''Teşekkürler.'' dedi gülümseyerek. Kahvemizi içerken sesizdik. Ben daha fazla bu sessizliğe katlanamayarak dudaklarımı aralayıp ''Mezuniyete geleceksin değil mi?'' diye sordum. Uraz önce yüzüme uzun bir süre baktı daha sonra dudaklarını araladı ''Geleceğim.'' dedi ancak yüzünde nedense düşünceli bir tavır vardı. Birkaç dakika yine sesiz durduk. Sessizliği bozan Uraz'ın işittiğim sesi oldu. ''Ben artık gideyim. Kahve için gerçekten teşekkürler.'' dedi gülümseyerek ardından elindeki kupayı salondaki sehpanın üzerine bıraktı. Kafamı aşağı yukarı sallayarak onu yolcu etmek için evin kapısına yöneldim. Kapıdan çıkarken tekrar bana teşekkür edince ''Bende.'' dedim ardından hemen cümlemi toparlamaya çalıştım ''Yani şeyy çiçekler için.'' derken biraz utandığımdan yanaklarım yanıyordu. Umarım yanaklarım kızarmamıştır. Uraz benim bu halime ufak bir kahkaha atarak karşılık verdi. Bende ona katılarak güldüğümde yanağımdan makas alıp evin kapısını açtı ve evden çıktı. Kapıyı kendisinin kapatması nedense garipsemiştim. Gözlerim onun bana aldığı buketi görünce birden yerimde öylece kaldım. Bir dakika, o benim en sevdiğim çiçeği nereden biliyordu? Buketimi elime alıp odama ilerledim. Odama geçtiğmde buketi çalışma masamın üzerine bıraktım. Kendimi ise yatağıma bıraktım. Bu çocuk kimdi? Hayır düşünmek istemiyorum. Gözlerimi usulca kapatıp kendimi öylece bıraktım.

Loading...
0%