Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@ecollywqx

URAZ ATEŞ Yaşadığım hayat tamamen değişmişti. Normalde okula gitmezdim, yaşımdan büyük işlere bulaşırdım. Sonra aniden onu hayatıma soktum ve tüm benliğimle değiştim. Bazen kendimi ''Sana ne oldu?'' diyerek sorguluyorum. Babamın hala ondan haberi yoktu haberi olduğunda belki suçu olmadığından ona zarar vermezdi. Belki de onu ateşe atar, canını yakardı ve işte bundan ölesiye korkuyordum. Bunu şansa bırakamazdım saklayabildiğim kadar onu saklayacak, koruyacaktım. Ya ona bir zarar gelirse? Ölürdüm onun canından daha çok yanardı benim canım. Ben bu düşücelerle yanıp tutuşurken odamın kapısı çalınmadan açıldı. İçeri girmiş ve kollarını göğsünde dolayıp kaşlarını çatmıştı. Evet doğru ya! Onunla bayağıdır ilgilenememiştim yani kız kardeşim Duru'yla. Küçüklük masumluğuyla bana trip atarken gerçekten çok fazla sevimli görünüyordu. Kardeşim benden yaşça çok küçük olmasına rağmen beni en iyi anlayan insan oydu. ''Abiciğim hoşgeldin.'' diyerek ona içtenlikle bir gülümseme sunduğumda hala kolları göğüsünde bağlıydı. ''Neden artık benimle oyun oynamıyorsun?'' diye sorduğunda ona herşeyi anlatmak istedim. Tekrar ona gülümseyerek baktığımda ''İşlerim vardı. İstersen oyun oynayabiliriz.'' diyerek tebessüm ettiğimde boynuma atıldı. ''Seni çok özledim abiciğim! Bekle bebeklerimi getireceğim.'' diyerek benden ayrıldı ve koşarak kendi odasına gitti. ''Dikkat et, düşeceksin şimdi!'' diyerek arkasından seslendiğimde yüzümde kocaman bir gülümseme vardı. Duru elindeki oyuncak bebekleriyle geldiğinde yarım saat boyunca onunla oyun oynadım. Evet ben kardeşimle evcilik oynadım! Duru ile odamda evcilik oynarken kapının çalınması oyunumuzu böldü. ''Girebilirsiniz'' diye seslendiğimde içeri yakın arkadaşlarım olan Mert ile Arda girdi. Uzun zamandır telefondan görüşmek dışında onlarlada görüşmemiştim. Mert bana gülerek bakarken Arda Duru'yla ilgilenmekle meşguldü. Duru'ya dönüp ''Abiciğim hadi bizi biraz yalnız bırak.'' diyerek göz kırptım. Sözümü ikiletmeden kafasını aşağı, yukarı salladı ve kapıya yöneltti minik adımlarını. Mert Duru'nun yanağından makas alıp gitmesine izin verdi. Duru odadan ayrıldığında karşımdaki iki yaratık bana imalı bakışlar sergiliyordu. ''Bize neler olduğunu anlatmaya ne dersin kardeşim?'' diyerek oturduğu koltuktan ayağa kalktı Arda. Evet onlara herşeyi soluksuz anlatacaktım. Mert sessiz kalıp herşeyi dinlemeyi tercih etmişti. Onların yüzüne mahcup bir bakış atarak ''Pekala...'' diyerek herşeyi anlatmaya koyuldum. Onlara baştan sona herşeyi anlattığımda her ikisininde ağızları şaşkınlıktan açılmıştı. ''Ne kızı kaçırdın mı?'' diyerek tepkisini gösterdi Arda. ''Sen harbi salaksın oğlum! Baban duyarsa ne olacağını düşündün mü? Önce seni kurşuna dizer sonrada o kızı.'' diye haykırdı Mert birden. Aramızdaki en olgun kişi oydu ve doğru söylüyordu. Babam onu sakladığımı öğrenirse önce beni kurşuna dizecektir. Ancak hiçbir şey umurumda değildi. Tahamülsüzce ayağa kalkıp ne diyeceğimi düşündüm. İçimden haykırmak geliyordu aslında bir dağa çıkıp boğazım yırtılana kadar bağırmak, haykırmak istiyordum. ''Bunların hepsini biliyorum ama...'' diyerek gözlerimi odamın duvarlarına diktim. Mert ve Arda konuşmadan beni izlerken Arda bir anda ayaklandı. ''Tamam abi sen ne dersen biz arkandayız.'' diyerek omzumu sıvazladı. Biliyordum her zaman yanımda olacaklardı hep olduğu gibi ancak onları bu işe sokmak istemiyordum. Daha doğrusu zarar görmelerini istemiyordum. Bugün okula gitmemiştim acaba Gece ne yapıyordu?

GECE KARA Şuan okuldaki sıramda oturmuş dersi dinliyordum. Daha doğrusu boşluğa bakıyordum. Hoca dersi anlatırken sadece onu dinliyor ancak anlayamıyordum. Bugün okula gelmemişti o yani Uraz... Acaba birşey mi olmuştu? Hasta mıydı? Sürekli aklım ondayken son derse geldiğimizi yeni idrak etmiştim. Üniversiteye geçmemize çok az kalmıştı yani artık bir meslek seçmem gerekiyordu. Ben küçüklüğümden beri savcı olmayı istiyordum gerçi fikrim hala değişmemişti. Yani hukuk okuyup, çok başarılı bir avukat olmayı planlyordum. Dersin bittiğini açıklayan zil çaldığında sıramdaki eşyalarımı çantama koydum. Bugün bizimkilerle dışarı çıkacaktım. Aslında gerçekten hiç halim yoktu ancak söz vermiştim onlara. Benim tam arkamda oturan Gamze ve Elif çoktan sırtlarına çantalarını takmış beni bekliyordu. Demir ve Batuhan'da hazırlanırken çantamı tek koluma taktım. Gamze karşıma geçmiş sırıtırken onların birşeyler karıştırdıklarını anladım. Onları çok iyi tanıyordum. Gamze Elif ile bakışıp bana imalı bakışlar atarken küçük bir kahkaha kopardım, Onların bu halleri gerçekten çok komikti. Ben sormadan onların birşey anlatmayacaklarını bildiğimden tek kaşımı kaldırıp ''Gene ne halt yediniz bensiz?'' dedim sitemle. İkiside karşımda ufak bir kahkaha attıktan sonra Elif Gamze'den önce lafa atladı. ''Seninki neden gelmedi?'' diyerek benim sıramı gösterdi. Benimki mi? Ne alaka şimdi Uraz? Onun bu lafına gözlerimi devirirken bir taraftan sırıtıyordum. ''Ne alaka şimdi ya!'' dediğimde sesim tıpkı küçük bir çocuğun kızgın sesi gibiydi. ''Bak kızım bu çocukla sizin bir hikayeniz olacak.'' diyerek konuşan bu sefer Gamze olmuştu. Elif'te Gamze'ye hak verircesine başını salladığında gözlerimi tekrar devirdim. Batuhan ve Demir hazır olduklarında yanımıza geldiklerinde konuyu kapattık. Demir kolunu boynuma doladığında bende aynı şekil kolumu onun boynuna sardım. Hep birlikte gülüşerek sınftan çıktığımızda geri kalan günümüzü nasıl geçireceğimizi planlıyorduk.

YAZARIN ANLATIMIYLA Koltuğunda oturuyordu Celal Kara. Her zamanki gibi yüzünde ciddi bir ifade vardı. Kızının katili hakkında ufak bir bilgi için bile nelerini vermezdi ki... İntikam için yanıp tutuşurken canı kan dökmek istiyordu. Tıpkı ondan aldığı kızınınki gibi onunda sevdiğinin canını almayı istiyordu. Bunları düşünürken kapısı şiddetle tıklatıldı. Kapısının tıklatılmasıyla duruşunu dikleştirip ''Gir!'' dedi ürkütücü bir sesle. İçeri giren Celal'in adamlarından biriydi elinde birkaç belgeyle girmişti içeri. İçeri giren uzun boylu, iri olan adam Celal'in gözlerine baktı önce ardından konuşmaya başladı. ''Efendim... Onun yani Ender'in bir kızı varmış.'' dediğinde Celal hızla oturduğu koltuğundan ayaklandı. Adam elindeki belgeleri Celal'in eline verdiğinde anlatmaya başladı. ''İsmi Gece Kara. 17 yaşında, lise öğrencisi. Annesiyle yaşıyor. Mezun olmasına az zaman kalmış...'' Adam konuşmaya devam edeceği sıra Celal elini kaldırıp onu susturdu. O sert adam hiç gülmezdi ancak dudaklarında ufak bir tebessüm oluşmuştu. Hızla dudaklarındaki tebesüm giderken eli yumruk şeklini aldı. ''O iğrenç adamın karısıda kızıda ölecek. Kızı mezuniyetinde ölecek.'' dediğinde sesi fısıldar gibi çıkmıştı. Gece'nin canını mezuniyetindeyken alacaktı çünkü onun kızıda doğum gününde ölmüştü en mutlu anındayken... Gece masumdu ancak en mutlu anında kalbinden kurşun yiyerek hayatına veda edecekti tıpkı onun kızı gibi...

GELECEK BÖLÜMDEN...

Giyindiğim mavi elbisem tek kurşun sesiyle bir anda kırmızıya boyanmıştı. Acıyla yere yığıldığımda tek duyduğum şey Uraz'ın bağıtılarıydı.Gözlerim kararıyordu ve kulaklarım uğultuluyordu. Balo salonundan gelen çığlık sesleri benim için sadece bir uğultudan ibaretken Uraz'ın kollarında yaralı bir kuş gibiydim. Bilincim kapanmak üzereyken tek duyduğum Uraz'ın ''Hayır, ölme!'' diye haykırmasıydı. Zaten ardından gözlerimden yaşlar akarken gözlerim ve bilincim kapanmıştı. Tek düşündüğüm şey şuydu; canım çok acıyordu...

Loading...
0%