Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm

@ecollywqx

Arkadaşlarımla gerçekten güzel bir gün geçirmiştim. Şimdiyse hepimiz evlerimize dönmek üzere dağılmıştık. Boş ve sessiz sokakta yürürken telefonumdan gelen bildirim sesiyle duraksadım. Ceketimin cebinde olan telefonumu elime alıp, gelen bildirimin üzerine tıkladığımda gelen mesajla ister istemez yüzümde minik bir gülümseme oluştu. Mesajı yollayan Uraz'dı. ''Bu benim numaram ve artık evine git. -Uraz'' Bana bu mesajı yollamıştı. Evime gitmemi söylediğine göre beni takip ediyordu ve şuan burada bir yerlerde olması gerekti. Onu bulmak amacıyla olduğum yerde kendi etrafımda dönmeye başladım. Onu bulamayacağımı anladığımda somurtarak tekrar yürümeye başladım. Yürümeye başladığımda tekrar bildirim sesi gelmesiyle telefonumu elime alıp bildirimi açtım. ''Somurtmayı lütfen kes ve evine git!'' Mesajını okuduğumda bu sefer sesli bir şekilde gülmüştüm. Telefonumu ceketimin cebine koyarak tekrar yürümeye başladığımda beni sürekli takip edip,edeceğini biliyordum.Bu düşünce nedensizce içimi ısıtırken yüzümdeki sırıtışa engel olamadım.

***

Eve girdiğimde hızla önce lavaboya gidip elimi, yüzümü yıkadım ve ardından tekrar aynı hızla odama yöneldim. Odamda üzerimdekileri çıkarıp yerine pembe olan şortlu pijama takımımı giyindim. Saçlarımı özensizce yukarıdan bir topuz yaparak odamdan çıktım. Annem salonda oturmuş kitap okuyorken beni gördüğünde elindeki kitabı kapattı. Annemin yanına oturup ona günümün nasıl geçtiğini anlattıktan sonra yanından kalkıp tekrar odama uyumak için yöneldim.Odama girer girmez yaptığım şey; yatağıma uzanıp kendimi uykunun huzurlu kollarına bırakmak olmuştu. ''Yarın'' dedim kendi kendime evet yarın liseden mezun olacaktım... Benimi çin yarın hem zorlu hemde heyecanlı geçecekti. Kendimi bugün aldığım mavi elbisenin içinde hayal ederken tebessüm ettim. Birkaç saniyenin ardından yorgun olduğumdan uyku beni esir almıştı.

***

''Elif yeter ama yahu bu kadar parfüm!'' diye isyan ettim karşımdaki parfümü başından aşağı döken arkadaşıma. Gamze'de ağır parfüm kokusundan rahatsız olmuştu ki öksürük krizine girmişti. ''Elif salak mısın? Bildiğin parfümle banyo yaptın farkında mısın!'' diye Gamze homurdandığında kendimi tutamayıp kıkırdadım. Elif ise bize kınayan bakışlarını sergileyerek ''Ne yani güzel kokmak suç mu?'' diyerek bize omuz silkti. Bu sefer onun bu hareketine hepimiz gülmüştük. Hepimiz şuan kuaförde şaç ve makyajımızı yaptırmak için sıra bekliyorduk. Biz hazır olduğumuzda Demir ve Batuhan bizi arabayla gelip alacaklardı. Birkaç dakika daha bekledikten sonra nihayet sıra bize gelmişti. Benimlem ilgilenecek olan kuaförün belirttiği koltuğa oturup kadının benimle ilgilenmesini bekledim. Kuaförüm olan kırklı yaşlardaki esmer kadın gülümseyerek yanıma geldiğinde bende ona tebessüm ettim. ''Merhaba ben saçımı ve makyajımı yaptırmak istiyorum.'' diyerek kadına tekrar tebessüm ettiğimde kadın kafasını olumlu anlamda salladı. ''Elbisenizin rengine uyacak tonda bir makyaj ve uygun birsaç modeli yapacağım size. Yani siz kendinizi bana bırakın.'' dediğinde ona tebessüm ederek başımı olumlu anlamda salladım. Üzerimde buz mavisi renginde olan elbise gerçekten bana çok yakışmıştı. Elbise benim beyaz tenimle oldukça uyumluyken birde buna mavi gözlerim eklendiğinde gerçekten mükemmel bir görüntü oluşuyordu. Yanımdaki koltukta oturan Elif sürekli onunla ilgilenen kadının işine karıştığından zavallı kadın ondan bıkmış durumdaydı. Diğer yanımda oturan Gamze gayet samimi bir tavırla onunla ilgilenen kuaförle sohbet ederken ben sadece koltuğumda oturmuş kadının beni hazırlamasını bekliyordum. Tahminimce bir saat kadar süreden sonra hepimiz hazırdık. Kuaför kadın gerçekten beni çok güzel hazırlamıştı.m Kumral saçlarımı; örgülü ve salık olan çok güzel bir model yapmış ve elbiseme uyacak şekilde mavi bir makyaj yapmıştı. Gözlerime sürdüğü mavi göz farı çok güzel görünürken dolgun dudaklarıma sürdüğü parlatıcı çok iddialıydı. Elif, sarı ve kısa saçlı olduğundan onun saçları dalgalıydı. Açık tenine uygun yapılan kahverengi makyajı onu harika göstermişti. Gamze, uzun ve koyu olan saçlarını sıkı bir topuz yaptırıp yüzüne doğal duracak şekilde bir makyaj yaptırmıştı. Üçümüz ayakta birbirimizi incelerken gözlerimiz dolmuştu. Elif makyajımızın bozulmaması için ''Ağlayanı döverim!'' diyerek olaya müdahalede bulununca gülmeye başladık. Gamze, siyah, uzun olan ve yırtmaçlı bir elbise giyerek en olgun gözüken olmuştu. Elif, Gamze'nin aksine beyaz,askılı olan dar bir elbise giyerek harikayken ben ikisinin aksine masmavi giyinmiştim. Koluma taktığım mavi çantamdan telefonumu çıkarıp Demir'i bizi almaları için aradım. Çantam bile maviydi hatta sürdüğüm ojeler ve telefon kılıfım bile! Demir telefonu açtığında bizi almalarını söyledim ve biraz soru fırtınasından geçip telefonu kapattım. Demir hepimze tıpkı kardeşiymişiz gibi davranıyordu özelliklede bana! Bazen kardeş olmak için kan bağına gerek olmaz derler ya işte bizde tam böyleydik. Kan bağı olmayan beş kardeştik. Demir ve Btuhan birkaç dakika sonra arabayla gelmişlerdi. Ben reşit değildim ama Demir ve Batuhan reşit olduğundan ikiside araba kullanabiliyordu. Araba önümüzde durduğunda ben kapıyı açıp cam kenarına geçtiğimde kızlar benden sonra arabaya binmişlerdi. Demir şok olmuş gözlerle bize bakarken Batuhan ıslık çalıyordu. ''Merhaba güzellikler ben Batuhan.'' diyerek cilve yaparak konuşan dangalak arkadaşımızın elini kimse sıkmayınca bozulmuştu. ''Oha lan bizimkiler evrim geçirmiş Batuhan!'' diyerek saçmalayan arkadaşımın ensenine bir tane geçirdim. ''Biz normalde çirkin miyiz?'' diye sorduğumda suçlular gibi ellerini kaldırdı. ''Estağfurullah efendim öyle bir hadsizlik yapar mıyım hiç?'' diyerek sırıttığında ona dişlerimi göstererek gülümsedim. Araba yolculuğumuzun geri kalanında hiç susmayıp, gülüşerek geçirdik.

Telefonumdan gelen bildirim sesiyle çantamdaki telefonumu elime alıp gelen bildirime tıkladım. Uraz bana mesaj yollamıştı. ''Neredesin?'' diye yazmıştı. Ne yani benimi bekliyordu? Yanaklarımın ısındığını hissederken ona cevap yazmaya başladım. ''Yoldayım geliyorum. (Benimi bekliyorsun?)'' diye yazdığımda hemen cevap gelmişti. ''Evet seni bekliyorum:)'' yanıtıyla yanaklarım alev alırken telefonu kapatıp çantama koydum. Gideceğimiz balo salonuna çok az kalmıştı. Birkaç dakika sonra balo salonunun bahçesinin önüne geldiğimizde arabadan inip arabayı valeye verdik. Etrafa hayranlıkla bakarken arkamdan gelen Batuhan kolunu boynuma atınca bende kolumu onun beline sarıp yürümeye başladım. Burası gerçekten çok güzel bir yerdi içerisibalo salonuyken dışarıda büyük ve çiçeklerle süslü bir bahçe vardı. Sanırım burada mezuniyet cübbesi giyerek kafamızdaki kefi atacaktık. İçerideki balo salonunda ise eğlence yapacaktık diye düşünürken Uraz'ı biraz ötemde tam karşımda dururken gördüm. Üzerine giyindiği lacivert takım elbisesi ona çok yakışmıştı. Kumral dağınık saçlarıyla gerçekten harika görünürken ona beğeni dolu bakışlarımı göndermekten kaçınamamıştım. Tıpkı benim ona attığım beğeni dolu bakışların aynısını bana yolladığında yanaklarım alev almaya başlamıştı. Uraz'ın yanındaki iki çocuktan biri onu dürttüğünde gözlerimiz ayrılmıştı. Yanındakiler kimdi acaba? Bizim okuldan değildi bence çünkü onları hiç görmemiştim. Aynı okulda olsaydık illaki karşılaşmış olurduk. Bakışlarım hala o taraftayken Batuhan'ınkolu omzuma sarılıydı. Batuhan benim o tarafa baktığımı çoktan anlamıştı ki kulağıma eğilerek ''İstiyorsan onun yanına gidebilirsin.Aşıkların arasına girmek istemem.'' diyerek göz kırptığında yanaklarım kızarırken tereddütte kalmıştım. Batuhan benim bu halimi gördüğünde ''Gider misin lütfen? Zaten yanımıza birazdan geleceksin.'' dediğinde sesi tahammülsüz çıkmıştı. Ben onun bu lafına karşın hala teredütteydim. Batuhan bu sefer konuşmadı ve beni belimden iterek zorla onun yanına götürdü. Evet bunu yapmıştı! Uraz'ın yanına birkaç adım kaldığında ellerimi kaldırıp ''Ta-mam!'' dedim heceleyerek. Batuhan amacına ulaştığında sırıtarak göz kırptı ve ''Aşıksınız birbirinize.'' diyerek yanımdan koşar adımlarla ayrıldı. Ne alaka be şimdi? Evet ondan belki birzcık hoşlanıyor olabilirdim ancak busöz konusu olamazdı biz onla düşman sayılırdık. Uraz onun yanına geldiğimi farkettiğinde yanındaki çocuklardan ayrıldı. Harika şimdi üçü birden bana bakıyordu. Onların olduğu uzun masaya geldiğimde Uraz'ın gülümsemesine karşılık verdim. ''Çok güzel olmuşsun güzelim.'' dediğinde yerimde donup kaldım. Güzelim derken? Bana güzelim dedi değil mi? Hayır ben yanlış duyuyorum... Zorlukla konuşup sadece ''Sende...'' diyebildim. Bana uzun bir süre baktı gözleri yüzümün her zerresinde gezinirken yüzüme yaklaştı. Yaklaştı ve yaklaştı ardından yanağıma küçük bir öpücük bıraktı. Beni tekrar şok ederken o benim aksime gayet rahat bir tavırla bana gülümsüyordu. Yanındaki çocuklarda kendi aralarında gülüştüklerinde Uraz onlara döndü. Bana sarışın çocuğu gösterirken ''Mert'' dedi ardından tanıttığı kişi karşıma geçti. Bana elini uzatıp sevecen bir tavırla ''Ben Mert Uraz'ın arkadaşıyım.'' dediğinde aynı şekil ona elimi uzatıp ''Bende Gece tanıştığıma memnun oldum.'' dedim gülümseyerek. Uraz yanında olan diğer çocuğun omzuna elini koyduğunda oda bana elini uzatıp ''Arda'' dedi gülümseyerek. Tekrar elimi uzatıp ''Bende Gece tanıştığıma memnun oldum.'' dedim gülümseyerek. Uraz bana tekrar döndüğünde kolunu belime dolayıp kendine yaklaştırdı. Bundan rahatsız olmuyordum ancak ne yapmaya çalıştığını merak ediyordum. Ona meraklı bakışlar attığımda daha fazla dayanamadım ve ''Ne yapmaya çalışıyorsun?'' diye sordum. Sesim hesap sorar gibi çıkmamıştı aksine oldukça nazik çıkmıştı. Bana hiçbirşey demedi sadece gözlerimiz içine bakmakla yetindi. Biraz öyle kaldıktan sonra cübbe giyip kef fırlatacağımız için bizi çağırmışlardı ve bundan dolayı ondan ayrılıp bizi çağırdıkları yere gittim.

 

Loading...
0%