@ecotoopinkship
|
Sabahın erken saatleri geçmiş ve elektriklerin dolayısıyla İnternetin gelmesine bir saatten az kalmıştı. Ece annesine konuyu açmış ve annesinin ısrarıyla sevgilisi almış gibi gözüken çiçeklerin doluştuğu güzelim kutuyu annesine göstermişti. Gerçekten kendini garip bir şekilde prenses gibi hissediyordu. Verilecek en son tepkiyi belki de. Güzel hissetmek. " EVİMİZE BİRİ GİRİP BİRDE SANA KUTU MU BIRAKMIŞ. BEN TAM ANLAYAMADIM. NE ? HIRSIZ MI NE LAN BU BÖYLE. SEVGİLİSİ Mİ SANIYOR SENİ ? " Ece kendisine yazdığı notları gösterirken şımarık bir kız olup burnunu dikleştirmişti. Evet bana der gibiydi ama içten içe korkmuyor da sayılmazdı. Çok sapkınca ve hoştu. İki zıt kutuptan da biraz katılabilirdi. Annesi tamamiyle çıldırmış gibi bağırıyordu. Anında Ece'nin röntgencisi diye herkese duyurmuştu. Ece, Su'yun yanına gitmek için sabırsızlanıyordu. Asıl haber ondaydı. Acaba annesi bu kadar sinirlenmiş miydi? Ne bırakmıştı ona? Bu kadar güzel miydi yazdıkları. Yerinde duramadığından evde dört dönüyordu. Bütün apartmana bu konu gitmişti ve kamera takılacaktı. Ece gelir gelmez yaşadıklarına hayret etti. İstanbul'u unutmuştu. İçinden bir his sevildiğini ona hissettirmişti bir kere. Akılsızcaydı. Aynı yazıları Su'ya da yazıyordu. Su'ya da mı yürüyordu. Şaka bile olsa kutu çok nazikçe yapılmıştı. Hatta dışı demir kabartmalı ve içindekilere çok özenilmişti. Annesinin gözünde dahi o hayranlığı kısa bir süreliğine de olsa görmüştü. " Kızım, kimle görüştünüz? " " Anne kimseyle. Bir an evvel Sulara gidelim. O da anlatsın." " Ya manyak mı bunu yapan. Evde özelimiz, eşyalarımız. Bak deden var. Adam görse korkudan kalp krizi geçirir. " " Anne, tamam." " Su da bir anlatsın. Kimle görüştünüz, nereye gittiniz? Hep mi takip etti sizi? Farklı yerlerde ? " Ece neredeyse sosyal medyadan bile diyecekti ama durdu. Gerçekten sosyal medyadan ona yazmamak için kendini çok zor tutuyordu. İnternet gelene kadar bekleyecekti Şimdilik bu kadar şey üzerine paylaşmamayı seçti. "Söyle polise gidelim hep beraber. " Ece odasına kaçıp balkonuna çıktı. Aşağı baktığında çok yüksek değil ama çok alçakta değil diye düşündü. Sandalyeye oturup ev yapımı berry hibiscusundan bir yudum aldı. Günlüğünü de getirip günlüğüne içini dökmeye karar verdi. Çok sapıkça mı yoksa kibar bir jest mi? Anlam vermekte aklım yetersiz kalıyor. Ben nasıl bir konumdayım bu sıradışılıkta. Derinden hissettiğim şeyi tarif edemem ben. Eskiden kalma ve tarihsel. Bir dönemden kalma ve güzel. Sosyetik mi yoksa aristokrat mı? Kafam karıştı. Değerli hissediyorum. Bir zamanda biri için çok değerliydim. 1 saat sonra : ece_bilir33: Sen kimsin ? Polise gideceğiz Kim olduğunu söylemezsen polise gideceğiz. Lütfen uzatmayalım Evime girip beni takip etmenin açıklamasını şimdi mi yoksa karakolda mı yaparsın? Yarım saat sonra: Ece annesiyle evden çıkmış ve Su'yun evine doğru gidiyorlardı. O anda beklediği mesaj geldi. ken: Merhaba. Elinde ne varsa bıraktı ve yazışmaya başladı. ken: Birazdan bu garip teknolojik saçmalıktan bana ulaşamayacaksın. Bu hesap kapanacak. Ve sizi bir yerde ağırlamak istiyorum. Yolu takip edelim Teknolojiyi sevmiyorum ece_bilir33 NE ? Ne demek bu ? Kastettiğin şeyi anlayamadım. Sen kim olduğunu söyle önce. Sen kim olduğunu söylemeden hiçbir yere gelmiyoruz. Kimsin? Evime nasıl gizlice girersin? Mantıklı mı ha? Mantıklı mı sence yasalara aykırı be. Cevap verir misin!! ____________Suların İşletmesinde_____ "Kızlarımız genç daha peşlerine çok erkek takılır. " Su'yun annesi durumu daha medeni karşılamıştı. Tepki verirse çözüm bulamayacağına dair bir mottosu vardı. Gergin olmayarak ortamı iyi idare ediyordu. Suların evinden ampulün içinden kolye benzeri eskitme bir takıyla ki değerli bir şeye benziyordu küçük bir sevgili notu çıkmıştı. Tahmin ettiğim gibi ona da yazmıştı.Bu benimkileri de sıradanlaştırıyordu. Seninle olmak aya dokunmaktan farksız. İkimizinde sevgililer gününü kutlayan manyak biri vardı. Bizi ağırlamak istediğini söylememle ebeveynlerimiz bunun imkanı olmadığını, polise gideceklerini ve bir süre evde kalmamızın iyi olduğunu ard arda sıralamışlardı. Su'yun pek sesi çıkmadığı için bende konuşmuyordum. Donuk bakışlarla uzağa bakıyorlardı. " Kolye tarihi eser gibi duruyor Leylacım." " Kesin başka bir suç daha var zaten. Fazla dokunmadan polislere teslim edelim. " O gözle baktığımda bende kolyenin bu zamana ait olmadığını hisseder gibiydim. " Sosyal medyadan anında bulurlar valla. İçiniz rahat olsun Leyla Hanımcım. Hiç gerilmeye gerek yok. Keyfimiz kaçmasın. " __________________________ Üç gün sonra; Herkesin dilinde, bütün haber kanallarında aynı resim ve benzer başlıklar. 500 yıllık tarihi eser kolye Bodrum'da bir eve bırakılmış. Böyle bir şeye karışmamız ne kadar absürt diye düşündü Ece. Aklından geçenler çok daha farklıydı. Su bir araştırmacıya dönüşmüş olayı analiz ediyor, Ece ise işin romantik kısmında kalıp kimin için yapıldığını düşünüyordu. Melek ve kupa motifleri vardı. Böyle hediyeler yapılıyordu gerçekten. Altından yapılmıştı ve kabartmalıydı. Ne kadar güzel diye düşündü. Biraz daha düşünse ağlayacaktı. Birinin ona böyle güzellikte bir takı verdiğini hayal etti. Gerçek olamayacak kadar romantikti. " Alo Nasılsın? " " İşin aslı. Yorgunum. " " Kolye yüzünden mi?" "Evet. Nasıl desem farklı bir enerji var üzerimde kolyeden beri. " " Nasıl bir enerjiymiş bu ? " " Kavuşamamışlar. Öyle hissettirdi. Derin bir aşk yatıyormuş fakat olmamış gibi." " Depresyonluk desene. " " Evet, bende düşündüm. Buna karar verdim. Evime hırsız giriyor ve en son düşünmem gereken şey kavuşamamış aşıklar teorim." " Ama evden bir şey almadı. Bıraktı." " Kavuşamamışlar. Ve bunun enerjisi çok ağır. Ben sana diyim." " Nasıl hissettiriyor? " " Hülyalı." " Boşver. Zaten bizde kavuşamadık. "
|
0% |