@ecotoopinkship
|
Kıraathane tabureleri,yeni açılan bir kafenin marangozluk işleri, kenara yığılmış duvar boyalarının arasında hayatının ne kadar dönüştüğünü düşünüyordu Ece. Annesi evde tadilat işlerine bakarken Ece'de yan tarafta yeni açılmak üzere olan bir kafenin önünde oturmuş nasıl da kaçamayacağını anlamıştı gerçeğinden. Yeni hayat tarzlarını benimseyecek ve üstüne burada bir yaşam kurması, çevre yapabilmesi gerekecekti. Tüm bunlar olacak şeylerdi fakat yolun daha başında oldukları için külfet gibi geliyordu. Kulaklığını yanda ki boş minderlerlerden birine attı ve telefonunu da yanına koydu. Huzurlu bir kasabaydı. Beyaz renkli binaları izlemek bile zevkliydi. Ne yazık ki, İstanbulu daha çok seviyordu. Tüm sevgilileri İstanbulda kalmıştı. Çocukluğu, gençliği ve anıları onu hüzünlendiriyordu. Demek bu kadar kolaydı işin içinden çıkmak, kaçmak kadar. Ne mesaj atan vardı ne de soran. Doğru düzgün bir arkadaşı da kalmamıştı zaten. Sosyal aktivitelere katılamadığında anlamıştı yalnızlığını. Ne var ki şanslıydı bir bakıma. Güzel bağlar kurabileceği masalsı bir yere gelmişlerdi. Keşke biri bana buraları gezdirse diye iç geçirdi. Çantasının içine attığı telefon ve kulaklığı ile adımlamaya başladı sokağı. Bir gece lambası vardı ve çok farklı gözüküyordu. Dikkat çekiyordu desenleri ile. Ece evinin etrafında küçük bir gezi yapmaya karar verdi ama... " Bize yardım etmek ister misin ? " Cam olması gereken yerin henüz bitmediği yarı açık duvardan kafasını uzatmış bir kız ile göz göze gelmişti. Beklemediği için hazırlıksız yakalanmıştı. Kızın iki taraftan örülmüş saçları ve Ece'nin aksine giydiği sportif mavi kot tulumu vardı. Biraz beyaz boya bulaşmıştı bacağına. " Nasıl yardımcı olabilirim? Boya da mı ? " Dediği şeyi düşündü. Kulağa saçma gelmiyordu değil mi ? " Hayır, tabii istersen bize boyada da yardım edebilirsin. Sadece annemler geri dönene kadar benimle beklesen yeter. " Adımlarını minik kafeye doğru çevirdi. Şimdiden bir arkadaş bulmuş gibi gözüküyordu. " Hoşgeldin, siz yeni binaya taşınan aile misiniz ? " " Ahh, şey biz aslında burada yazları kalacağız.3 ay. Belki 4 ay buradayız. " Kız elini uzattı. " Ben Su. Annem, şuradaki dayım. " " Memnun oldum. " Su ve Ece renkli taburelerden birine oturup etrafa bakındılar. " Biz buraya geleli 2 sene oluyor. Çok güzel bir yerdir. Hele akşamları çok hareketli olur. Yaz akşamlarını seviyorum. " Ece çantasını yan tabureye koyarken söylendi. " İstanbulda ki kaostan sonra her yer güzelde, neyse. " " Sen galiba sinirlisin. İçecek bir şey ister misin? Meyve suyu veya fanta. " Ece kafasını hayır anlamında sallarken aklı hala İstanbulda yaşadığı son olaydaydı. " Sevgilimden ayrıldım falan. Klişe konular. Bu kadar basit bir taşınma ile de bitecek kadar kolaymış her şey. Boşuna boğulmuşum olayın içinde. " Su yine de dolaptan iki fanta getirdi. Ve yeni arkadaşının sevgili hikayesini dinlemek için sabırsızlandı. Burada yaz aşkları modaydı. İstanbulda işler nasıl oluyormuş merak etti. " Yaz aşkı diye bir kavram var ya. Ha işte burası o aşkın cenneti. Mekanı. Burada çok sevgililer olur. Buraya gelen de çok fazla. Hep gezerler, dondurmayı bile romantik bir yiyeceğe çevirdiler. " " Yaz aşkı da ne ? Aşkın türleri de mi var ? " " Tabii ki. Kış aşkı , Yaz aşkı , uzun soluklu aşklar ve tek gecelikler. " Ece suratını eşitti. " Bizim ki hiç aşkı o zaman. " " Mesela bir roman okumuştum agape. Sevme tipleri bile var. Hem sen ne yaşadın da bitti. Belki barışırsınız. " Ece telefonu eline alıp masaya fırlattı. " Bir arkadaşım bile kalmadı arayan. Tüm arkadaşlarım geride kaldı. Sevgililerim iki yüzlü pislikler çıktı. İstanbul'da aşk hiç aşkı işte. " Su güven veren bir gülümseme ile konuyu devraldı. " Hiç dert etme. Burda yaşadıkları o sıcak aşklarda kısa ömürlü zaten. Hepsi ya başka şehirlere gider veya evli çıkar sevgilileri. Önemli olan onları izlemek. İzlemek zevkli çünkü bir yerde bitiyorlar. Pembe dizi veya magazin gibi düşün. Benim burada bir tane görüştüğüm çocuk vardı. En son sevgilisi olduğunu öğrendim. Yapıcak tek şeyim suratına tükürmek oldu. Midem kabul etmedi. Neyse, önemli değil. Kısacası dert etme bu yaz diğerlerinden daha hareketli geçecekmiş. " Ece fantayı açarken güldü. " Tam ihtiyacım olan şey. " " Şöyle düşün çok romantik sevgili izleyeceğiz. Ve senin gibi burayı tercih eden insanlar göreceğiz. Belki bizim için gelen bazı misafirlerimiz olur. Ne dersin ? " Ece yine surat astı. " Artık insanları hiç önemsemiyorum da gezilecek çok yer varmış bu çevrede. Liste bile yaptım. Tarihsel yönüyle de cennet. " Su fantayı yarılamıştı. " Gezmek, insanlarla etkileşimde olmak , alışveriş yapmak ve sosyal faaliyetlere katılmak doğamda var. " " Benimde, benimde. Özelikle farklı şeyler gördüğümde çok seviniyorum. Mesela tarihi olan yerler, sanatsal müzeler bana çok iyi hissettiriyor. Eskiden de yaşantısı olduğunu bildiğim canlı yerler görmek. " " Bak mesela yarın müzeye gidebiliriz. " Ece sevinçten ağlayabilirdi. " Gerçekten mi? Harika? Deniz müzesi mi ? " " Evet. 2 tane var. Fark etmez. " " Harika. Numaranı alabilir miyim ? " " 05...... " " Süper oldu bu. Gezeriz. Ben kombin yaparım yarın için. Hem resim çekiniriz. " " Bayılırım. Makinam bile var. " " Ah, bende. Hatta gördüğüm her şeyi çekersem şaşırma. " Akşam olana kadar sohbet ettiler. Akşam Ece evine gittiğinde aklında mucizevi arkadaş edinme hızı vardı. Bu kadar hızlı bir şekilde bağ kurması. İnsan çekebilmesi ve mükemmel bir arkadaşlığa imza atması tam anlamıyla şahaneydi. Ece akşam vakti evde annesiyle örgü örmeyi denedi ama beceremediğinde bıraktı. Onun yerine günlüğüne yazmak daha verimli geldi. Yeni tanıştığı arkadaşını yazdı. Hayatında giden olumlu şeylere yer verdi ve bir kenara bıraktı. Yarın ki müzeyi düşündü. Arkadaşı çok hareketli ve işi bilen biriydi. Onunla farklı deneyimler yaşayıp hayatının güzelliklerini arttırabilirdi. Erkek arkadaşı yoktu. Üzülüyor muydu? Hayır. İlerde olacak mıydı? Evet. Şuan da bir yerlerde ruh eşinin varlığından haberdardı. Hissediyordu.
|
0% |