Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@ecr1n_olmez

 

Sabah yavaş yavaş toparlanmaya başladık. Doruk bugün yurttan alacaktı beni. O yüzden heyecanlıydım. Çıkmanıza yarım saat kala hasta geldi. Hızlıca oraya doğru koşar adımlarla yürümeye başladım.

 

 

"Adı, soyadı, yaşı ve durumu"

 

 

"Karan Özdan. 21 yaşında. Durumu ağır silahlı saldırıya uğramış" üstünde asker üniforması vardı. Çatışma esnasında olmalıydı.

 

 

"Tamam hızlıca triaj 3 Aslı ve Doruk hocayı alıp geliyorum"

 

 

"Tamamdır hocam" ben zaten hemşire miyim doktor muyum belli değil.

 

 

Doruk hoca ve Aslı hoca ile hızlıca içeri girdik. Hastaya detaylı bakınca vücudunda tam 5 kurşun olmasına rağmen nasıl hayatta olduğuna şok içinde baktım.

 

 

"Acil ameliyata alın acil!" Diye bağırdı Aslı hoca.

 

 

"Doruk ben bu görüntüyü kaldıramam"

 

 

"Hiç bir şey olmayacak lütfen Mina sen bir kere girmedin hasta komaya girdi hadi. Hem yarın senin için kurul toplanıyor Mina baş hemşire olmak üzeresin" dedi heyecanla. Baş hemşire. Doktorun bir altı. Doruk çeke çeke beni ameliyathaneye sürükledi.

 

 

"Evet arkadaşlar oldukça hızlı ama bir o kadar da dikkatli oluyoruz"

 

 

"Anlaşıldı hocam!"

 

 

"Başlıyorsun" dedi bana bakarak. Neşteri ve cımbızı bana uzattı.

 

 

"Hocam yapamazsam"

 

 

"Yapacaksın Mina" dedi gözlerime bakarak.

 

 

Hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum. Ve benim yüzümden bir hasta hayata veda etsin istemiyorum.

 

 

Stresi kenara atıp neşteri elime aldım. Doruğa baktım ve göz kırptım. Önce en çok kanama olan yerden başlayacaktım. Ve öyle başladım. Hızlı ama dikkatli hareketler halinde 3 saat süren ameliyatı başarı ile bitirdim. Çıktığımda ter içinde kalmıştım. Doruk geldi ve hemen sarıldı.

 

 

"Yukarıda seni izlediler"

 

 

"Doruk şaka yapıyorsun"

 

 

"Hayır ciddiyim ve artık benim asistanım olman dışında asistanları koordine etmek sana bırakıldı"

 

 

Sevinçten resmen havalara uçuyordum. Hayallerim gerçek oluyordu. Tam çıktığımız esnada acile hasta geldi. İlk defa bir hastayi ziyaret için odasına girdim.

 

 

"Girebilirsiniz"

 

 

"Merhaba Karan bey. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

 

 

"Beni senmi ameliyat ettin?"

 

 

"Evet bir sorunmu var?"

 

 

"Hayır sadece sordum. Kendimi iyi hissediyorum fakat ağrım var. Ve ne zaman taburcu olurum? Benim ekibe dönmem lazım"

 

 

"Öncelikle ağrınız normal. Taburcu işlemleriniz için ise iki hafta burada yatmaniz lazım. Sanırım jandarma veya-"

 

 

"Büyük amiralim ben" dedi sözümü keserek. Zaten dicektim ne lafımı kesiyorsunki?

 

 

"Tamam mesleğiniz ne olursa olsun bir ay dinlenmek zorundasınız"

 

 

"Ben iki hafta da evde kendime bakamam. Yanlız kalıyorum"

 

 

"Tamam hasta bakıcı yönlendirebilirim"

 

 

"Sen nesin tam olarak"

 

 

"Baş asistanım" gurula söyledim bu iki kelimeyi.

 

 

"Sen gelmez misin?" Ben ne alaka acaba. Hayır hasta bakıcı göndercem ne zorluyon.

 

 

"Üzgünüm benim nöbetlerim oluyor. Ve ben yurtta kalıyorum"

 

 

"Pekala ben burada bir ay kalsam sen bana hizmet versen?"

 

 

"Karan bey benim görevim acilde ve ameliyathanede. Hastaları sadece kontrol etmek için odalara geliyorum. Sizinle ilgilenen hasta bakıcılarımız ve hemşirelerimiz var" dedim sakinliğimi korumaya çalışarak.

 

 

"Tamam doktor" dedi ve izin isteyip molaya çıktım. Böyle hastalarda zaten hep beni buluyor. Ne var bende anlamıyorum. Hızlıca Doruk'un yanına gittim. Bugün benim kaydımı sildirecekti.

 

 

"Doruk!" diye alacaklı gibi girdim içeri.

 

 

"Noluyor! Kim öldü! Baskın kimden!" Diye arkasını döndüğünde beni gördü. "Şu odaya ne zaman bağırmadan gireceksin merakla bekliyorum"

 

 

"Hiç bir zaman! Hadi kalk kaydımı aldircaz" dedim çekiştirerek.

 

 

"Bak müdüreyi arayacağım sildirmek için canımı bile vereceğim ama şu senin hastan taburcu olana kadar aha bu odada kalacağız" şok. Tek kelime ile "şok"içindeydim.

 

 

"Ne anlatıyorsun Doruk?"

 

 

"Paşam özel istek ile senin burada kalmanı arz etmiş"

 

 

"Böyle bir şey olmayacağı için sorun yok" dedim gülerek.

 

 

"İdare bana bilgi verdi Mina. Seni bulamamışlar sende benim asistanım olduğun için bana söylediler. Senide burada iki hafta tek bırakamam" dedi ciddiyetle.

 

 

"Ha sen ciddisin" dedim anlamaya çalışırken. Bu adamın sorunu ne?! Ne yapmaya çalışıyor anlamıyorum of!

 

 

"Ben gelicem bekle" diyerek hızlı adımlarla odasına gittim. Kapıyı çalmadan içeri daldım. Benim bu şekilde sinirli olmama sevinmis gibi dudağının kenarı usulca kıvrıldı.

 

 

"Sanada merhaba doktor"

 

 

"Karan bey ne yapmaya çalışıyorsunuz? Size ilgilenmem gereken hastalar var demiş-" bu adamın sözlerin bitimine sorunu var sanırım.

 

 

"İdare ile konuştum. Ve benimle ilgilenmeniz ile ilgili bir sorun olmadığını söyledi" dedi sinir bozucu bir tavırla.

 

 

"Ama ben sizin bakıcınız değilim ve olmayacağım!"

 

 

"Bana bak doktor. Ben ne istersem o olur. Ve şuan benimle ilgilenmesini istediğim kişi sensin ve benimle ilgelenecek kişide sensin"

 

 

"Çattık ya. Bak gerekirse işi bırakırım ama sana bakmayacağım anla bunu!" Dedim ve kapıyı çarpıp çıktım. Bu seferde koşarak idarenin kapısına dayandım.

 

 

"Murat bey bu ne şimdi ?"

 

 

"Ne oluyor Mina hanım"

 

 

"Karan Özdan ile neden ben ilgileniyorum?"

 

 

"Çünkü sizin onunla ilgilenmeniz istedi ve hastanemiz özel olduğu için böyle talep hakları zaten var"

 

 

"İşi bırakırım o adama bakmam Murat bey"

 

 

"Üzgünüm hastanenin en iyi doktoru sizsiniz" ne dedi o. Doktor? Ben baş hemşireyim ALOO!

 

 

"Murat bey ben doktor değilim. Ve doktor olmadığım içinde o hastaya bakmak zorunda değilim"

 

 

"Son ameliyattan sonra bir hemşirenin yapmayacağı bir vakayı kurtardığınız için sizi doktor olarak kabul ettik. Normalde Doruk hocanın asistanı olmayacaktınız fakat Doruk hoca bunu reddettiği için bir şey yapamadık hâlâ asistanısınız" diye açıklama yaptı.

 

 

"Bakın Murat bey o hastanın hakları kadar benimde hakkım var ve ben o vakayı Doruk istediği için yaptım. Benim seviyemi ölçtüğünüzü bile bilmiyordum. Vakayı kabul etmiyorum"

 

 

"Mina hanım daha fazla konuşmaya gerek yok istifanızı reddediyor hastayı sizden almıyorum iyi günler" dedi ve bilgisayardan işlerine geri döndü. Sinir ve öfke içinde hiddetle dışarı çıktım. Ve gene Karan'ın odasına gittim. Kapıyı hızla açınca televizyona bakan gözleri bana bakmadan

 

 

"Doktor ne bu hiddet?"

 

 

"Karan bey lütfen gidip isteğinizi geri çeker misiniz?" Dedim sakin kalmaya çalışarak. Usulca gözlerini bana çevirdi

 

 

"Karan" dedi tek kelime ile. Ne anlatıyor bu?

 

 

"Efendim?"

 

 

"Karan bey değil Karan. Benimle iki hafta geçireceksin artık sizli bizli konuşmayı bırakalım"

 

 

"Bana bak şimdi murat hocayı çağıracağım ve bir hasta bakıcı istediğini söyleyeceksin beni delirtme!"

 

 

"Delirince güzelliğin gidiyor. Lütfen sakinleşip gelirmisin?" Allah'ım ben bunu keserim. Doktorluktan katilliğe dönüş olur bu.

 

 

"Gerizekalı!" Dedim ve hızla Doruk'un yanına gittim. Doruk bana baktığında koltuğa oturup kafamı yastığa bastım.

 

 

"Noldu? Ne dedi gidip döveyim" dedi gülerek. Kafamı yastıktan kaldırıp ona baktım

 

 

"Neymiş delirince güzelliğim gidiyormuş sakinleşip geri gidicekmişim!"

 

 

"Pardon! Dur ben onu güzelleştireyim!" Dedi ve kapıya yöneldi.

 

 

"Doruk dur sende bak bu akşam gizlice kaçıyoruz" sanki evden kaçıyorum ya of.

 

 

"Mina saçmalama insan gibi gidicez. İstifa etmedin dimi"

 

 

"Ettim"

 

 

"Manyakmısın kızım sen? Ne istifası!"

 

 

"Bağırma be kabul etmediler zaten" dedim ağlamaklı bir sesle.

 

 

"İyi o zaman" kahvesinden bir yudum aldı ve bana baktı.

 

 

"Doruk ben ona bakmak istemiyorum. Nedensizce sevemedim adamı"

 

 

"Mina o bir hasta sen bir doktorsun. Bakmak zorundasın iki hafta burada dayanabiliriz. Hem müdüreyi aradım"

 

 

"Ne! Ne dedi" bana baktı ve telefonu eline alıp kulağına yasladı.

 

 

"Alo KBB polikliniğimi? Evet hemen şuan randevu istiyorum çünkü Mina denen cırtlak sesli biri daha demin kulak zarımı patlattı"

 

 

"Doruk bırak şakayı hadi ne dedi"

 

 

"Senin kaydını sildiremedim ama artık orada kalmak zorunda değilsin. İstediğin gibi dışarda kalabilirsin artık" dediğinde boynuna atladım.

 

 

"Teşekkür ederim Doruk"

 

 

"Rica ederim fıstığım. Sen hep mutlu ol başka bir isteğim yok ama söz ver 20 yaşına kadar benimle kalacaksın"

 

 

"Tamam söz abilerin abisii!"

 

 

"Abi dediğine göre sevindin hadi bakalım koş hastanın yanına bakalım"

 

 

"Off" istemeye istemeye Karanın odasına gittim. Kapıya vurdum. Sakince.

 

 

"Gelebilirsin!"

 

 

"Nasılsın ona bakmaya geldim"

 

 

"Bir saat bağırmadan sonra başımın ağrısı yeni geçti. Ve karşımda bir güzellik belirince hiç ağrım kalmadı gelsene kapıda durma"

 

 

"Karan bey lütfen mesafeyi koruyarak iletişim kuralım"

 

 

"Mina. Gelirmisin" dedi. Sesi fısıltıyla çıkmıştı adeta. Bir kaç adım atarak yaklaştım. Yakınlığı kontrol ederek yanında durdum.

 

 

"Efendim"

 

 

"Biraz sohbet edebilir miyiz?" Gayet sakin sesle sordu. Bence sakınca yoktu. Sandalyeyi sedyenin yanına çekerek oturdum.

 

 

"Tabii" dedim tebessüm ederek.

 

 

"Kaç yaşındasın?"

 

"20"

 

 

"Ailenmi destekledi seni mesleğin için?'

 

 

"Şey. Benim ailem ben küçükken vefat etmiş. Bende onları kurtaramadığım için bu mesleği seçtim. Onları kurtaramadım ama başka anne ve babaları çocuklarına veya çocukları anne ve babalarına kavuşturmak istediğim için bu mesleği yapıyorum" sözüm bittiğinde gözümden bir damla elimin üstüne düştü. Başımı eğdim ve ağlamamı durdurdum.

 

 

"Özür dilerim düşünmedim"

 

 

"Lütfen özür dilemey- dileme. Doruk ve Handeden sonra ilk defa başka birine açtım acımı"

 

 

"Sevgilin seni çok seviyor kıymetini bil" dedi gönderme yaparak. Ne sevgilisi be.

 

 

"Doruktan bahsediyorsun sanırım"

 

 

"Evet ondan" suratında anlamsız bir üzüntü vardı.

 

 

"Doruk benim abim. Yani abim gibi çok sevdiğim bir insan oda zaten bana o gözle bakıyor. Ayrıca Doruğun sevgilisi var neden böyle bir şey düşündün?" Dudağı kıvrıldı ve gözlerimin için baktı.

 

 

"Güzel" diye fısıldadı. Ben bu adamı çözersem filozof olurum.

 

 

"Ne güzel tam olarak?"

 

 

"Ha ney. O-oda oda güzel ya efsane" dedi.

 

 

"Ben artık gideyim. Saat geç olmuş nede olsa koskoca 2 hafta beraberiz. İyi geceler" dedim ve ayağa kalktım.

 

 

"Mina"

 

 

"Efendim Karan be-" ben alışana kadar asırlar geçecek. "Pardon. Efendim Karan"

 

 

"Gün içinde beni ziyaret edermisin?"

 

 

"Tabii kontrol şart zaten"

 

 

"Pekâlâ. İyi geceler"

 

 

"Sanada" dedim ve tebessüm ederek odadan çıktım. Yüzümde anlamsız bir gülümseme vardı. Odaya girdiğimde Doruk bana baktı.

 

 

"Gece gece niye makyaj yaptın?"

 

 

"Yapmadım ki"

 

 

"Yanaklarına allık kutusunu boşaltmış gibi gözüküyorsun. Kim utandırdı benim kardeşimi?"

 

 

"Sana öyle gelmiştir. Kimse utandırmadı ne diyorsun ya yat uyu hadi yarın nöbet var niye benim haftada altı gün nöbetim var ya. Of zaten başımda Karan var yeter be" diye birden patlayınca Doruk bana korkarak baktı.

 

 

"Mina ben ölmek için daha gencim lütfen uyurken beni öldürme"

 

 

"Doruk yat uyu uçarım!" Diye korkuttum. Saf korktu birde.

 

 

"İyi geceler" dedi ve yattı. Bende bardakları tabakları yıkayıp güzelce yerleştirdim. Daha sonra pikemi alıp koltuğa yattım.

 

 

Gözlerimi açtığımda saat 6 idi. Zaten 2 de yattım şimdi geri yatsam uyku tutmayacak. Doruk daha uyuduğu için kahvaltı yapmadım. Hızlı bir kahve yapıp ayilmak için onu içtim. Karanı kontrol etmek için odasına gittim. Kapıyı hafifçe çaldım içerden ses gelince yavaşça içeri girdim.

 

 

"Musaitmisin?"

 

 

"Gel gel" dedi gülerek.

 

 

"Şey ben kontrol için geldim bir şeye ihtiyacın varmı?"

 

 

"Yok sağol. Mor sana çok yakışmış" üstüme baktığımda pijamalarım ile bakıştım. Altımda mor pijama üstümde lila üst vardı. Utanarak geri baktığımda kapıdan çıkmaya yeltendim.

 

 

"Ciddiyim yakışmış alın diye söylemedim gitme lütfen"

 

 

"Yok ondan değil. Üstümü çıkartıp hasta kontrol yapmam lazım gene gelirim. Kahvaltı yapmayı unutma" dedim ve göz kırpıp çıktım. Hızlıca üstümü değiştirip formalarımı giydim. Bugün lila olanı giymek geldi içimden. Hızlıca formalarımı giyip kahvaltı hazırladım. Ben hastaları kontrol edene kadar nerden baksanız 1 saat falan olurdu. Ben gelene kadar Doruk uyanırsa yapar diye hazır bıraktım. Gelincede ben yerim en azından.

 

 

Hızlı bir hasta kontrolü ardından saat 8'e geliyordu. Odaya girdiğimde Doruk hâlâ uyuyordu. Yanına gidip koluna dokundum.

 

 

"Doruk kalk kahvaltı yapalım" dedim gözlerini yarım acarak bana baktı.

 

 

"Saat kaç?"

 

 

"07.49"

 

 

"Nöbet kaçta?"

 

 

"08.45" hızlıca koltuktan kalktı ve beni dışarı çıkarttı.

 

 

"Ne yapıyorsun?"

 

 

"Üstümü değiştircem hemen hasta kontrolüne gitmem lazım"

 

 

"Tamam sakin gene gidersinde ben hasta kontrolü yaptım sakin gene gideriz"

 

 

"Ya çık değiştircem üstümü be kadın"

 

 

"Tamam be" diyip dışarı çıktım. Karanın odası bizim yan odada kalıyordu. Doruk çağırana kadar yanına gitmek için odaya doğru ilerledim.

 

 

"Merhaba gene ben"

 

 

"Merhaba doktorum"

 

 

"Bana ismimle hitap et lütfen"

 

 

"Ama neden doktorum değilmisin?"

 

 

"Tamam sensin ne demek istersen onu de" dedim ellerimi kaldırarak. "Kovuldum"

 

 

"Neden ama bana kim bakacak" diye telaş yaptı birden

 

 

"Odadan kovuldum işten değil. Uğraştım ama çıkartmadılar işten" dedim sandalyeye otururken.

 

 

"Benden neden bu kadar nefret ettin ki sanki?"

 

 

"Ben insanlara hemen alışamam. Yurtta kaldığım sürede zorbalığa çok uğradım. Kusura bakma birden biri beni bu kadar isteyince bir şey var zannettim"

 

 

"Ne kusuru" dedi yüzüme uzun uzun bakarken. "Çok güzelsin" diye bir fısıltı çıktı dudaklarının arasından.

 

 

"Teşekkür ederim" dedim utanarak. İsmimi duyduğumda hemen ayağa kalktım.

 

 

"Doruk radara geçti ben kaçar" dedim ve el sallayarak odadan çıktım.

 

 

"Nerdesin be kızım" dedi bana bakarken. Karanın kapısını göstererek

 

 

"Hastami ziyaret ettim ve şimdi kahvaltı yapmaya gidiyoruz"

 

 

"Sen nefret ettiğin hastani ziyaret ettin hayırdır inşallah"

 

 

"İyi bir insan. Hadi be aç biri var karşında. Ve ben açken ne kadar çirkin olabildiğimi biliyorsun" içerden Karanın sesini duydum

 

 

"Güzelsin!"

 

 

"Teşekkür ederim!" Dedikten sonra Doruk ile göz göze geldik. "Ne bakıyorsun yürü hadii" diye ittire ittire odaya girdik. Kahvaltı yapıp hasta kontrolüne çıktık. Doruk yanımda iken asistan olduğum için elimde dosyam ile not tutuyordum.

 

 

"İlk seninkinin odasına gidelim"

 

 

"Benimki kim" derken kapıyı çaldı.

 

 

"Gir bakalım güzel dokt-"

 

 

"Karan Özgüç" dedi bana bakarak Doruk."Geldi güzel doktorun Karan bey"

 

 

"Pardon ben Mina sandım"

 

 

"Mina senin askerlik arkadaşınmı?" Haydee Doruk saçmalama ama.

 

 

"Doruk!"

 

 

"Nasılsınız Karan beey"

 

 

"Çook iyiyim doktor beey" dedi dalga geçerek.

 

 

"Tamam Mina hanım başlatın taburcu işlemlerini"

 

 

"Doruk adam ameliyattan çıkalı iki gün oldu daha diren duruyor saçmalama" dedim dişlerimin arasından tıslayarak.

 

 

"Mina benim iki hafta kalmam gerektiğini söyledi"

 

 

"Mina hastanın sabahtan beri odasındasın zaten boşver hadi çıkalım" dedi ve benim kolumdan tuttup çekmeye.

 

 

"Gelicem ben Karan"

 

 

"Gel doktor" dedi sinirlerine hakim olmaya çalışarak.

 

 

"Bana bak bu Karanmıdır nedir ne boktur bilmiyorum ama çok yakın davranıyor bak dalarım"

 

 

"Doruk şimdi ben sana dalcam yürü" sıra sıra gezerken Sudenin odasına geldim.

 

 

"Doruk yapamam"

 

 

"Yapacaksın" kapıyı çaldık. Yoğun bakımın stersini daha ustünden atlatamamış birine birde ölüm haberi...

 

 

"Sude hanım merhaba. Nasılsınız"

 

 

"Eren... Nasıl.. o?"

 

 

"Sude hanım... Elimizden gelen herşeyi yaptık ama kurtaramadık... Başınız sağ olsun" ve feryat içinde sevdiği insan için dağları delecek insanın göz yaşları aslında içinde ölen aşkın mezar suyu olmuştu.

 

 

"Sude yapma. O seni çok seviyordu. Ve seni severken gitti. Mutlu ol o senin için ölümü göze aldı. Ağlama lütfen dikişlerin açılacak" dedim kendi göz yaşlarım arasında.

 

 

"O.. beni ... bıraktı.... Gitti" herşeye karşı cebimde sakinleştirici ile geziyordum hızlıca seruma enjekte ettim. Annesine bakıp rahtalamasi için göz teması kurdum. Özellikle Sudeyi seçmiştim son hasta olarak. Odadan çıkıp kendi odamıza gittim. Odaya geçtiğim gibi aglamya başladım.

 

 

"Benimle aynı kaderi yaşayacak! Bende sevdiğim insanın acısını çekiyorum! Unutması lazım! Dünyanın kanunu bu ama unutmak zorunda!" Diye kendimi krize girmisken buldum. Daha sonrası yok zaten. Doruk sakinleştirici yaptıktan sonra kendimden geçmişim.

 

 

"Doruk" çıkan tiz sesimle doruğun bana döndüğünü gördüm.

 

 

"Efendim güzellik"

 

 

"Saat kaç?"

 

 

"12.00"

 

 

"Ben acile gidecektim!"

 

 

"Bugünlük izin aldım senin için yat dinlen"

 

 

"Teşekkür ederim abilerin gülü" dedim gülerek. "Ben biraz gezeyim kafam dağılsın" dedim ayağa kalktım.

 

 

"Tamam dikkat et iğne baş dönmesi yapabilir"

 

 

"Tamam" dedim ve odadan çıktığım gibi Karanın odasına gittim. Bana baktığında

 

 

"Neden ağladın?" dedi kalkmaya çalışarak.

 

 

"Kalkma" dedim ve yanına oturdum. "Hastalarımdan birisi üç gün önce vefat etti. Ve hayatta kalan hastamın sevgilisi idi. Kız kriz falan geçirdi her şey çok kötüydü" diyip tekrar aglamya başladım.

 

 

"Mina ağlama lütfen" dedi ve bana sarıldı. Ona sarıldığımın bile farkına varmadan kollarım boynuna dolandı.

 

 

"Karan niye bana iyi davranıyorsun? Beni tanımıyorsun" dedim ondan ayrılırken.

 

 

"İlk görüşte aşka inanır mısın?"

 

 

"Hayır" çok odun bir insansin Mina!

 

 

"Ben inanırım" dedi ve göz kırptı.

 

 

"Ben aşka inanmam" dedim ve göz kırptım. Laf sokmak benim ilgi alanım.

 

 

"Mesela sana şuan çıkma teklifi etsem ne yaparsın" Karan malmisin acaba? Hayır yani ben ne alak?

 

 

"Olasılık bildiren cümlelerden nefret ederim"

 

 

"Mina benimle çıkar mısın?" Hoppaalaa. Hadi Mina sıç. Sıç şuan.

 

 

"Karan ne diyorsun?"

 

 

"Olasılık sevmem dedin bende direkt sordum. Bu bir çıkma teklifi değildi. Ama ciddi olsaydım seni büyülemek kolay olurmuş" benimle oyun oynuyor mal ya! Of!

 

 

"Ben gidiyorum hastalarım beni bekler İyi günler" dedim ve hızla çıktım. Gerizekalı! Ne diye oynuyorsun benimle!

 

 

"Doruk ben bunu boğarım"

 

 

"Noldu gene"

 

 

"Resmen benimle oynuyor ya!"

 

 

"Ben gidip bir güzel oynayayım onunla hadi görüşürüz" dedi ve kapıdan çıktı.

 

 

"Doruk Doruk dur saçmalama!" Ay bayılmam an meselesi"

 

 

"Karan bey... Karan bey. Ne istiyorsunuz kardeşimden?"

 

 

"Ben bir şey istemedim"

 

 

"Karan bey beni deli etmeyin kardeşim artık sizin bakıcınız değil sizinle ben ilgileneceğim"

 

 

"İdarede Mina hanım yazıyor Doruk bey"

 

 

"Artık ben varım sorununuz varsa kapı orada" dedi kapıyı göstererek.

 

 

"Tabiki sorun yok. Ama benimle Mina ilgilenecek!"

 

 

"Merhabalar bende buradayım! Doruk çık hastayı rahatsız etmeyelim dimi Karan" gözlerimle sus artık desemde pek işe yaramadı.

 

 

"Doruk bey dışında bir rahatsızlık yok odamda" Doruk buna dalar.

 

 

"Ah çok özür dilerim. Gelin birde sakat edeyim" dedi ve üstüne yürüdü. Hızla doruğun önüne geçtim

 

 

"Doruk o bir hasta sen bir doktorsun. Kendine gel ve çık odadan. Hadi gidelim" kolumdan tutup sakince sandalyeye otutturdu.

 

 

"Yada gitmeyelim" dedim kendimce.

 

 

"Karan Mina dan uzak duracaksın"

 

 

"Doruk bey dışarı çıkar mısınız lütfen"

 

 

"Mina git idareyi topla ben seni bu adamın yanına göndermem"

 

 

"Mina otur oraya kalkmiyorsun" sesin geldiği yere ağır ağır döndüğüm esnada bana sert bakış atan Karanı gördüm. Bana ilk defa bu kadar sert konuşmuştu

 

 

"Mina git idareyi topla!'

 

 

"Doruk biz artık odaya gidelim lütfen" dedim titreyen sesimle. Doruk sinirlendiği zaman çok sert bir insana dönüşüyordu. Sakince bana döndü ve odaya gittik.

 

 

"O adamın yanına gitmeyeceksin"

 

 

"Doruk hastamız ya hani"

 

 

"Gitmiyorsun!"

 

 

"Gitmiyorum tamam ama ne olursun sakinleş artık"

 

 

"Sakinim ben tamam otur"

 

 

"Eminmisin?"

 

 

"Mina otur şuraya!"

 

 

"Çok ısrar ettim oturayım bari" dediğimde alnındaki damarlar belirginleşti. "Şey ben hasta kont-"

 

 

"Gitmiyorsun!'

 

 

"Tamam gitmiyorum" dedim ve kollarımı birbirine kenetleyerek arkama yaslandım.

 

 

"Biraz uyumak istiyorum kalktığımda seni burada görmezsem haline acı"

 

 

"Arayacağım şimdi Sare ablayı az kaldı"

 

 

"Ara selamımıda söyle" o anki sinirler aradım ve başladım şikayet etmeye. Sare abla sadece dinledi ve sonra telefonu doruğa vermemi istedi.

 

Sare

 

 

"Doruk kızı rahat bırak kiminle konuşacağı seni ilgilendirmiyor. Bak birdaha ararsa gelir telefonu kafanda kırarım"

 

 

"Noldu abicim arımı soktu?"

 

 

"Arı degilde ben sokacam şimdi!" Dedikten sonra hızla yan odaya koştum. Hem canımı kurtarmak için hemde Karana bakmak için odaya girdim.

 

 

"Doruk beni öldüre- KARAN!"

 

 

"Mina sakin ol" dedi karnındaki yaranın kanamasını durdurmaya çalışırken.

 

 

"Bana bak sakin ölme ölürsen bende öldürürüm!" Dedim gözyaşlarımın arasında. " Ne zaman başladı bana niye haber vermedin!"

 

 

"Beş on dakikadır sakin ol lütfen. Çok kanama yok zaten"

 

 

"Gerizekalı! Nerede çok yok her yer kan olmuş! DORUK ACİL AMELİYAT!'

 

 

"Noldu. Bune hâl? HANDE AMELİYATHANEYİ HAZIRLAYIN KAN BULUN HEMEN!" Hızla sedyeyi alıp üst kata çıkartmak için asansöre doğru koşmaya başladık.

 

 

"Karan bana bak! Uyuma!"

 

 

"Mina... delirme ...çirkin oluyorsun"

 

 

"Bu halde bile espiri yapıyorsun"

 

 

"Bana bak doktor kurtar beni" dediğinde gözümden akan bir damla yaşa halim olamadım.

 

"Söz... Söz bırakmayacağım...Sen beni bırakma bende seni koruyayım" dedim yanağımdaki yaşı elimin tersi ile silerken.

 

"Söz...Ben de seni bırakmayac..."gözleri ağır ağır kapandı.Sadece o değil,onunla beraber bende ikinci dea karanlıkla tanıştım.

 

"Yolu açın!" diyerek adeta haykırdım. "Herkes greceği ameliyattan sağ çıkmak istiyorsa bu operasyonu başarılı bitirecek!" Sedye başında duran herkess bana delirmişim gibi bakıyordu. Hızlıca önlüklerimi giyip içeri girdim.Hayır, ışınldandım.Hande hızlıca sonuçları özet geçmeye başladı.

 

"Mina hanım,spiral BT temiz, MR temiz" dedi ve durdu.

 

"Kan tahlilleri" dedim korkarak.

 

"Fibrinolojen normal, hemoglobin normal, CA 125 normal üstü, PSA normal üstü" hayır olamaz...

 

"Doruk yarayı kapat.Kendimi iyi hissetmiyorum" dedim ve hızlıca kendimi dışarı attım.Karan lütfen savaş verdiğin hastalıkta yenilgiye düşme. Beni bırakıp gidemezsin. Karan sen kansere yenilemezsin!

Loading...
0%