@ecrin_boooks
|
(Alp Şahin’in anlatımıyla.) Paraya ihtiyacım vardı. Bir işe başvurmam gerekiyordu yoksa anneme bakamayacağım. Gece ıssız bir sokakta, kendimden bıkmış ve hayatta karşı hiçbir şey umurumda değildi. Yalnızca annemi ve kız arkadaşımı düşünüyordum. Annemin adı Asya Şahin. Kız arkadaşımın adı da Ayça Kılıç. İkimizde üniversiteye gitmedik. Ayça altı yaşında yetiştirme yurduna bırakıldı. Çünkü, o yaşlarında babasını kaybetmişti. Annesi de ona bakmakla zorlandığı için yetiştirme yurduna bırakmıştı. Yakın bir zamanda da Ayça’nın annesi yaşamını yetirmişti. Sokakta bir karton bulup onun üstünde oturmaya başladım. Karşıdan karşıya geçen insanları izliyordum. Tam uyumaya yakın bir haldeyken tam önümde adam durdu. “Neden burada duruyorsun genç?” Adama doğru baktığımda takım elbise giymiş boynunda da kravat takılıydı. Yanında iki adam duruyordu. Birinin elinde şemsiye vardı ve kendisine değil de ortada duran adama tutuyordu. Sonbahar ayında olmamıza rağmen güneş gözlüğü takıyordu. Hiçbir sakalı ve bıyığı yoktu. Keskin çene hataları, kalın dudaklarıyla, uzun dalgalı, kumral saçları ve tahmini boy 1.80 civarı duruyordu. Sanırım yandaki insanlarda korumaları. “Param yok. Annem hasta evde yatıyor,” dedim yüzüne bakarak. “İşin falan yok mu çalışmıyor musun?” dedi bana doğru eğilerek. “Hayır yok,” dedim bıkkın bir sesle. “Şanslı günündesin,” bu zamana kadar şans mı kaldı bende? “Seni işe alıyorum. Paranı tamamlayınca da gidersin,” adam bana iş teklifi mi sundu şimdi? “Gerçekten mi çok teşekkür ederim,” dediğimde ayağa kalktım. Tanışmak için elimi uzattığımda adam geri çekildi. “Sakın bana temas etme,” dedi sert bir şekilde. “Özür dilerim,” dedim kafamı öne eğerek. İlk günden adam beni işe atmasın bari. “Onu şirketteki otele götürün,” dedi. Yanında ki şemsiye tutan adam söze girdi. “Ama efendim bu saatte şirketi mi açacağız?” dedi. Patronları ona bir anda döndü. “Sana ne diyorsam onu yap!” diye bağırdı. “Özür dilerim efendim hemen ilgileniyorum.” Biri bana doğru döndü. “Hadi kalk seni şirkete götürüyorum,” dediğinde ayağa kalktım. “Takip et beni,” dediğinde peşinden gittim. Bir arabanın önüne geldiğimizde bana kapıyı açtı. “Geç bin,” dedi. Biraz ilerlediğimizde ona sorular sormaya başladım. “Beni işe alan adam kim?” Diye sordum. “O bizim patronumuz olur. Yani şirketin sahibi. İsmi Bora Şimşek.” “Peki siz koruması mısınız?” Diye sordum. “Bora Beyin en güvendiği adamlarız.” Daha fazla soru sorarak onları bunaltmadım. Şirkete geldiğimizde gözlerime inanamadım. Burası çok büyük. Şirkete girdiğimizde bir odaya girdik. “Sen burada bekle ben patronu alıp geleceğim. Aman deyim sakın bir şeye dokunma,” dediğinde kafamı salladım. Koruma gidince bir tane çekmece gözüme çarptı. O gelene kadar açsam ne olur ki? Çekmeceyi açtığımda içinde bir sürü paranın olduğunu gördüm. Bunların hepsini alıp kaçsam çok iyi olur hem işte yapmamış olurum, hemde Eve ve anneme bakabilirim. Parayı alıp kapının hemen oraya doğru koştuğumda karşımda Bora Şimşek’i gördüm. Adam şeytan mübarek ne ara geldiyse? “Az önce sen benim paramı çaldın,” dedi. “Bora Bey bakın ben sadece...” “Ben, ne!” “Açık görünce size getirmek istedim.” “Seni ben işe aldım ve karşılığı bu mu?” “Efendim cidden yanlış anladınız.” “Gözlerimle gördüm! Bana akıl oyunu yapma, ben salak değilim.” “Estağfurullah efendim öyle demek istemedim.” “Sen benim gerçekte kim olduğumu biliyor musun?” kafamı hayır anlamında salladım. “Ben yedi aydır aranan bir seri katilim.” Duyduklarım karşında nefes alamadım, yutkunamadım. “Burası bildiğin şirketlerden değil,” dedi. “Adalet sağlıyorum, kötü insanlara haddini bildiriyorum,” diye devamını getirdi. “Sana en son öldürdüğüm kişiyi anlatayım: birini öldürdüm evet. Ve cesedi de polis karakoluna önüne atmış bir insanım. Bu elimdeki alet var ya, bu alet kameraları kapatıyor. Bunun sayesinde yaptım.” “Şimdi sen burada kötü iş yaptığın için cezanı çekeceksin,” dediğinde ayaklarına kapandım. “Özür dilerim. Lütfen beni affedin bir daha olmaz,” diye söyledim. Yanıma doğru eğildi. “Hani bana getiriyordun,” dedi gülerek. “Bodruma götürün şunu,” dediğinde bağırmaya başladım. “Bora Bey lütfen affedin, lütfen bunu yapmayın size yalvarıyorum!” Beni bodruma doğru getirdiklerinde. Bora Bey arkadan gelmişti. “Sana çok güzel oyunlar hazırladım. Bakalım sağ çıkabilecek misin?” dediğinde kafama sert bir şekilde vurunca bilincimi kaybettim.
|
0% |