Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@ecrin_karatas14

BÖLÜM 11

“ÇOCUKLUK BİRER GÖLGEDİR UNUTMA!”

Karanlığın en derininde, sadece gölgeler konuşur; ışığın yolunu bulanlar ise hep çocuklar olur. Şimdi de soruyorum bakalım. Bizler altı çocuk gölgelerimizi çıkartacak ışığı nerede ve kimse bulmuştuk? Işığımız kimdi? Ya da gölgelerimiz gerçekten de biz miydik? Biz altı çocuk, gölgelerimizin ışığını bulduğumuz yer neydi, kimdi? Hatırlamaya çalışırken derin bir nefes aldım. Her birimizin geçmişinde kaybolmuş bir çocukluk vardı. Zamanın gölgesinde kalan anılar, karanlık koridorlarda yankılanan kahkahalar, gözyaşları ve umutlar...

Hatırlıyorum, ilk tanıştığımız günü. O gün bizden başka kimse yoktu. Gölgelerimizle oynarken bulmuştuk birbirimizi. Her biri kendi hikayesini taşıyan, yüreklerindeki derin yaraları saklayan altı çocuk. O zamanlar, birbirimize sığınmıştık; bir aile olmuştuk. Asi, hepimizin lideri olmuştu. O bize, karanlığın bile aydınlatılabileceğini gösterdi. Her birimize umut ve cesaret verdi.

İlk görevimizde, birbirimize ne kadar bağlı olduğumuzu anladık. Asi'nin liderliğinde, her birimizin gölgesi birer ışık kaynağına dönüştü. O karanlık koridorlarda yürürken, sadece gölgelerimiz değil, yüreklerimiz de aydınlanmıştı. Birlikte olmanın verdiği güçle, en zorlu anların üstesinden gelmiştik.

Ama şimdi, gözlerimdeki ifadesizlik zırhını tekrar giyinmek zorundaydım. Her ne kadar zor olsa da, geçmişin gölgeleriyle yüzleşmek gerekiyordu.

Asi, gözleriyle bana güven verdi ve soruyu sordu: "Burada mı kalmak istiyorsun yoksa ailenin yanında mı?" Ebrar, gözlerindeki kararlılıkla bana baktı ve "Parla eğitmenim, benim için zaten bir aile düşünmem hata," dedi. Ailesini sert bakışlarla yolcu etti.

O an, odadaki herkesin gözleri üzerimdeydi. İçimdeki fırtınayı bastırarak, ifadesizliğimi korudum. Bu karanlık koridorlarda yürümeye devam edecektik, gölgelerimizle barış yaparak ve ışığı bulmak için birbirimize destek olarak.

Yavaşça ayağa kalktım ve güç almak için derin bir nefes aldım. Onlara hiçbir şey demedim. Sessizliğin içinde, annesi oğluna olan sevgisinden bahsetmeye başladı. En çok güldüğü anıyı anlattı; oğlunun ileride Türklük için bir sihirbaz olacağını söylediği anı. Gözlerim doldu ama ifadesizliğimi korudum.

"Öğrenciniz sizin yüzünüzden şehit düştü," dedim soğuk bir sesle. "Çünkü siz onu terk ettiniz. Şu an ayaklarınızın bastığı yer güçlü bir tesis olsa da, burası kimsesizler ve yalnızlık yuvasıdır."

Annesine döndüm ve uzun uzun anlattım: "Siz, onu buraya bırakırken, onun burada yalnız kalacağını ve kendini yalnız hissedeceğini düşünmediniz mi? Oğlunuz, burada sadece bir öğrenci değil, aynı zamanda bir kardeş, bir abi ve bir evlat olarak hayatına devam etti. Her gün burada, diğer çocuklar gibi, sizin eksikliğinizi hissetti. Siz, onu terk ederek, onun en büyük yarasını açtınız. Şimdi, bu acıyı nasıl kapatacağız? Ebrar, sizin yüzünüzden burada tek başına kalmak zorunda kaldı."

Annenin gözlerinde yaşlar vardı ama bu kez, suçluluğun ve pişmanlığın gözyaşlarıydı. Ben ise içimdeki tüm gücü toplayarak, Ebrar'a döndüm ve ona umut vermek için elimden geleni yaptım.

Annenin gözlerinde yaşlar vardı ama bu kez, suçluluğun ve pişmanlığın gözyaşlarıydı. Ben ise içimdeki tüm gücü toplayarak, Ebrar'a döndüm ve ona umut vermek için elimden geleni yaptım.

"Ebrar," dedim, sakin ama kararlı bir sesle, "Burada hep birlikte güçlü olacağız. Karanlık koridorlardan birlikte geçeceğiz. Bu dünyada gölgelerimizle barış yaparak, ışığı bulacağız."

Ebrar'ın gözlerinde bir parıltı gördüm. Kararlılığı ve cesareti, o an için yeniden canlandı. Ebrar’ın gözlerinde gördüğüm umut, bana da güç verdi.

"Eğitmenim," dedi Ebrar, "Biliyorum ki burada, sizinle ve arkadaşlarımla birlikte, her zorluğun üstesinden gelebilirim. Ailem artık geçmişte kaldı. Benim için gerçek aile sizlersiniz."

Bu sözler, odadaki herkesin yüreğinde derin bir yankı buldu. Asi, Canan ve diğerleri, sessizce Ebrar'ı desteklediklerini belirten bakışlarla ona baktılar. Her birimizin içinde farklı bir güç uyanmıştı.

Ebrar'ın ailesi, sessizce odadan çıktı. Onların ardından kapı kapanırken, odada derin bir sessizlik oluştu. Herkes bir süre sessiz kaldı, Ebrar'ın bu kararlılığına ve cesaretine hayran kaldı.

"Ebrar," dedim, ona güven veren bir sesle, "Burada, bu tesiste, seninle birlikte tüm zorlukların üstesinden geleceğiz. Gölgelerimizle barış yaparak, ışığı bulacağız. Bu karanlık koridorlarda, hep birlikte yürüyerek, güçlü olacağız."

Ebrar'ın yüzünde bir gülümseme belirdi. Bu gülümseme, odadaki herkesin yüreğine umut ve cesaret taşıdı. Bizler, bu anın ardından birbirimize daha da kenetlendik. Bu karanlık koridorlarda yürüyerek, ışığı bulmak için birbirimize destek olmaya devam edecektik.

En sonunda Ebrar’ı odasına yönlendirdim ve sandalyeme tekrar yerleştim. Gözlerim yanımda oturan Uraz’ı buldu. Ona hafif bir minnetle baktım ve dikkatli maymun hemen anladı ve gevşekçe sırıttı. Onun sırıtışına karşılık yüzümde hafif buruk bir tebessüm oluştu. Önüme döndüm. Ona kızmadım bu gülüşünden ötürü çünkü eğer o bazı soruları sormasaydı, ben güçsüz kalırdım. O yüzden az insanlık yapıp minnet ettim ama hafiften. Çoğuna gerek yok. Efsun'un da dediği gibi kısa ve öz. Herkes yavaştan yandaki odaya geçmeye başlamışlardı. En arkadan ben geliyordum. Her tehlikeye karşın dikkatli olmak için.

Koridorun sonunda, odanın içine adım attığımda, ortamın gerginliği yüzüme çarptı. Sarışın, renkli gözlü çocuk masada çoktan oturmuş, dosyayı Asi'nin önüne yerleştirmişti. İçimden bir şeylerin ters gittiğini hissediyordum.

"Parla," dedi sarışın çocuk sakin ama kararlı bir sesle, "Görev için çıkman gerekiyor. Ancak bu görevin başarılı olabilmesi için seni evli olarak göstermemiz lazım."

Gözlerim Asi'ye kaydı. Dosyayı inceledikten sonra yüzündeki ifade karardı.

"Benimle," dedi sarışın çocuk. "Görevin gereklilikleri nedeniyle bu düzenlemeyi yapmamız gerekiyor."

Tam o sırada Asi, sessizliği bozdu. "Bu imkansız," dedi sert bir sesle. "Parla benim karım olarak gösterilecek."

Oda bir anda sessizliğe büründü. Sarışın çocuk şaşkınlıkla Asi'ye baktı. "Bu senin kararın değil," dedi sinirle. "Bu görevin başarılı olabilmesi için bu düzenlemeyi yapmamız gerekiyor."

"Sen kimsin ki böyle bir şey teklif ediyorsun?" diye karşılık verdi Asi, gözleriyle adeta onu delip geçerek. "Bu bizim kararımız ve ben Parla'nın seninle sahte bile olsa evli gösterilmesine izin vermem."

Sarışın çocuk daha da iğneleyici bir bakış attı. O an, içimdeki öfkeyi bastıramadım. "Bana bak, maymun suratlı," dedim sert bir sesle. "Sen haddini bilmeden konuşma. Ben istediğim görevi üstlenirim ve bunu sen seçemezsin. Benim tersim pis! Sakın damarıma basma ve benimle ilgili hayaller kurmayı kes. Neden mi dediklerimi dikkate alacaksın? Çünkü ağzın ile burnun yerinde kalsın istiyorsan dikkate alacaksın, tatlım."

Sarışın çocuk sustu, şaşkınlıkla geri çekildi. Ani bir çıkışla devam ettim, "Hiçbirinizin karısı olmayacağım. İddianızı başka kızlarda gösterin. Ben arkada sizi kollayan bir ajan olacağım. Bunun için yeterli gücüm, kuvvetim var evel Allah."

Oda bir anda sessizliğe büründü. Herkes sustu. Asi, gözlerini bana dikerek, "Sende benim tersimi görmek istemiyorsan liderinin lafına uy, Parla Konaklı," dedi.

Ona aşırı sert bir bakış attım. Etrafta ölüm sessizliği vardı fakat gözlerimiz konuşuyordu. Asi'nin kararlılığı ve benim öfkem, odadaki herkesin üzerinde derin bir etki bıraktı.

Tam o sırada Hakan, eğilerek Batuha'nın kulağına fısıldadı ama bir o kadar da sesli bir şekilde, "Parla 0, Asi 1."

Bu lafın ardından, içimdeki öfkeyi Asi'ye yönelttim. "Asi, senin gibi birinin burada ne işi var? Senin işin sadece laf taşımak mı? Yoksa gerçekten bir işe yarıyor musun?" dedim. Canan, bu çıkışımın ardından, "Parla 1, Asi 1," dedi gülümseyerek.

Asi, gözlerini bana dikerek, "Parla, eğer burada kalmak istiyorsan, işine odaklan ve gereksiz laflarla zaman kaybetme," dedi. Efsun, bu lafın ardından, "Parla 1, Asi 2," diye ekledi.

Son olarak Batu, durumu toparlamak için, "Kazanan Asi, senin de deyişinle Parla küçük hanım. Bu yüzden abilerin ve kardeşlerin olarak Asi'nin planına uyacağını söylüyoruz. Konu kapanmıştır, teşekkürler," dedi.

Bir hışımla ayağa kalktım. Efsun ve Batu, sinirlendiğimi anlayıp benimle birlikte ayağa kalktılar. Asi, görevimi anlatan dosyayı Efsun'a verdi. Efsun ise dosyayı bana getirip verdi. Ardından odama gidip hazırlanmaya başladım.

Loading...
0%