@ecrin_karatas14
|
"İHANET BENİM 4 YAŞIMA GİRERKEN YEMEĞİM OLMUŞTU..."
Nursima, her gün Parla'ya karşı içindeki nefreti daha fazla kontrol edemez hale geliyordu. Babasını kaybetmenin acısını Parla'ya yansıtmak, ona dayanılmaz bir yük olmuştu. Parla üç yaşına geldiğinde, Nursima artık dayanamayacağını anladı ve onu yetimhaneye vermeye karar verdi. Bu kararla birlikte, hayatında yeni bir sayfa açmayı umuyordu. Görünüşü: Nursima, genç yaşlarında zarif ve güzel bir kadındı. Ancak zamanla yüzündeki çizgiler derinleşti ve gözlerinde sürekli bir hüzün taşıdı. Karakteri: Nursima, yaşadığı büyük kayıpların ve zorlukların ardından sert ve mesafeli bir kişiliğe büründü. İçindeki acıyı ve öfkeyi çoğunlukla kontrol altında tutamazdı. Duygusal Durumu: Babasının ölümü ve eşinin şehit düşmesiyle büyük bir travma yaşadı. Bu olaylar, onun iç dünyasında derin yaralar açtı ve bu yaralar, Parla'ya olan yaklaşımını olumsuz etkiledi. Anne Rolü: Nursima, Parla'yı sevdiğini derinlerde hissetse de, yaşadığı acılar yüzünden bunu dışa vurmakta zorlanıyordu. Parla'ya karşı zaman zaman sert ve soğuk davranırdı. Üvey babanın getirdiği sorunlar ve onun içki alışkanlıkları, Nursima'nın annelik rolünü daha da zorlaştırdı. Aile İçinde Konumu: Nursima, güçlü bir kadın olmasına rağmen, eşini kaybettikten sonra ailedeki yerini korumakta zorlandı. Üvey babanın baskıları ve şiddeti altında ezildi, bu da onun Parla'ya karşı olan tutumunu daha da sertleştirdi. Hayatta Kalma Mücadelesi: Nursima, tüm bu zorluklar karşısında hayatta kalma mücadelesi veren bir kadın olarak öne çıktı. Kendi zayıflıkları ve korkularıyla başa çıkmak zorunda kaldı, ancak bu mücadeleler onun karakterini daha da katılaştırdı. Nursima bunları sanki bir kağıtmış gibi gözünün önüne getirdi. Parla'yı vermemek için öyle şeyler düşünüyordu ki ama olmuyordu. Ondan vazgeçmişti bile... Nursima, Parla'yı yetimhaneye götürmek için yola çıktı. Ancak yetimhaneye vardığında, burada bir ajanla karşılaştı. Ajan, gizemli bir şekilde yüzünü maskeyle kapatmıştı. Parla'nın geleceği konusunda ciddi bir konuşma yaparken, Nursima ona kızını bırakıp bırakamayacağını sordu. Ajan, Parla'yı güvenli bir şekilde alacağını ve ona iyi bakılacağını garanti etti. Ancak Nursima, ajanla ilgili içten içe bir merak hissetti. Ajanın kim olduğunu bilmek istiyordu. "Bana kim olduğunu söyle," dedi. Ajan, maskesini yavaşça çıkardı ve Nursima gözlerine inanamadı. Karşısında duran kişi, yıllar önce kaybettiği küçük kız kardeşi Ayla'ydı. Nursima'nın gözleri doldu. "Ayla? Sen mi?" diye fısıldadı. Ayla'nın gözlerinde ise nefret vardı. "Evet, abla, benim. Ama seninle konuşacak çok şeyimiz var," dedi Ayla, soğuk bir sesle. Nursima, Ayla'nın bu nefret dolu bakışlarından ürktü. Yıllar önce, Nursima, Ayla'yı 14 yaşındayken satmıştı. Ayla o zamanlar sadece 9 yaşındaydı ve bu ihanet, onun hayatını alt üst etmişti. Ayla, yıllar boyunca bu ihanetin acısını içinde taşımış ve Nursima'ya karşı derin bir nefret beslemişti. "Sen beni sattığında, hayatım mahvoldu," dedi Ayla. "Ama şimdi, Parla'yı korumak için buradayım. Onun senin gibi bir annesi olmasına izin vermeyeceğim." Nursima, Ayla'nın bu sözleri karşısında ne diyeceğini bilemedi. İçinde büyük bir suçluluk ve pişmanlık hissetti. "Ayla, ben... ben çok üzgünüm," dedi. Ancak Ayla, bu özrü kabul etmeye hazır değildi. "Üzgün olman hiçbir şeyi değiştirmez," dedi. "Ama Parla'yı koruyacağım ve ona senin yapamadığın gibi bir hayat vereceğim." Parla, olanların farkındaydı ama tam olarak ne olup bittiğini anlamamıştı. Ajan Ayla'nın yanına varmak için tam sekiz adım atmıştı ve bu yüzden 8, onun uğurlu sayısı olmuştu. Bu gün, 14 Eylül, Parla'nın doğum günüydü ve 4. yaşına girmişti. Nursima, Ayla'nın bu nefret dolu sözleri karşısında sessiz kaldı. Kız kardeşinin bu kadar acı çekmesine neden olduğu için büyük bir pişmanlık duyuyordu. Ancak, Parla'nın geleceği için Ayla'ya güvenmek zorundaydı. Ayla, Parla'ya iyi bakacağına dair söz verdi ve Nursima, bu sözün arkasında duracağına inanmak zorundaydı. Nursima, Parla'ya olan sevgisini ve geçmişte yaşadığı acıları bir kenara bırakıp, kızına olan bağlılığını yeniden keşfetmeye başladı. Bu süreçte, Ayla'nın desteği ve rehberliği ile hem kendi hayatında hem de Parla'nın hayatında yeni bir sayfa açtılar. Parla, 11 yaşına kadar Ayla ile birlikte yaşamıştı. Ayla soğukkanlı ve disiplinli biriydi ama aynı zamanda Parla'ya derin bir sevgi ve bağlılık duyuyordu. Tesisteki herkes, Ayla'nın Parla'ya olan bu bağlılığına şaşırıyordu. Ayla, Parla'ya öyle bir eğitim vermişti ki, Parla'nın yetenekleri kısa sürede gelişmişti. Ancak Parla, 11 yaşına geldiğinde, dışarıda okula gitmeye başlamıştı ve bu durumu Ayla'dan gizli tutuyordu. Notları iyiydi, ama bazı derslerde zorlanıyordu. Parla, Ayla'nın bu sevgisini ve disiplinini her zaman hissetmişti. Ayla ise tedbir amaçlı olarak Parla'nın geleceğini güvence altına almak için hazırlıklar yapıyordu. Ayla, Parla'nın Gölge Avcıları'na sığınmasını ve onlarla birlikte güçlü bir şekilde devam etmesini istiyordu. Bu, Ayla'nın Parla'nın güvende olmasını sağlamak için aldığı bir önlemdi. Ayla, Parla'ya olan bağlılığıyla onun hayatını güvence altına almak için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdı. Sağlığında herhangi bir problem olmasa da, Ayla'nın tedbir amaçlı hazırlıkları, Parla'nın güvende olmasını sağlamak içindi. Ayla'nın öğretileri ve sevgisi, Parla'nın içindeki gücü ve kararlılığı pekiştirdi. Artık Gölge Avcıları'nın bir parçası olarak, Parla, hem kendini kanıtlamak hem de Ayla'ya olan sevgisini ve bağlılığını göstermek için elinden gelenin en iyisini yapacaktı. Parla, Ayla'nın aslında teyzesi olduğunu da bilmiyordu. Bu büyük sır, Parla'nın hayatında ileride karşılaşacağı zorlukları ve sürprizleri daha da karmaşık hale getirecekti.
Hastane odası karanlık ve sessizdi. Altı çocuk, yaşlarının getirdiği masumiyet ve korkuyla bir arada duruyorlardı. Hepsi de hayatlarının en büyük kayıplarını yaşamışlardı; ailelerini kaybetmişlerdi. Şimdi, karşılarında duran gizemli bir ajan onlara yeni bir umut sunuyordu. Ajan, elindeki dosyalara bakarken gözlerini çocukların üzerine dikti. İlk dosyayı açtı ve yüksek sesle okumaya başladı: Parla: Liderlik Yeteneği: Parla, doğal bir liderdir ve grup içindeki koordinasyonu sağlar. Kararlı ve disiplinlidir. Güçlü Fizyoloji: Fiziksel olarak oldukça güçlü ve çeviktir, yakın dövüşte üstündür. Keskin Zeka: Stratejik düşünme yeteneği yüksektir, hızlı karar alabilir. Uraz: Fiziksel Güç: Uraz, grubun en güçlü üyesidir, hem dayanıklıdır hem de kuvvetlidir. Koruyucu: Parla'ya karşı büyük bir sadakat ve koruyuculuk hissi vardır. Hızlı ve Atik: Düşmanlarını hızla etkisiz hale getirebilir. Batuhan: Teknoloji ve Mühendislik: Teknolojik cihazlar ve mühendislik konusunda uzmandır. Grup için çeşitli araçlar ve silahlar geliştirir. Zekâ ve Analiz Yeteneği: Hızlı analiz yapabilir, sorunlara teknolojik çözümler bulur. Savunma Becerileri: Fiziksel savunma konusunda yeteneklidir, özellikle grup üyelerini koruma konusunda etkilidir. Canan: Keskin Nişancı: Uzun menzilli saldırılarda uzmandır, hedeflerini tam isabetle vurur. Sakin ve Soğukkanlı: Sakinliği ve soğukkanlılığı ile grubun moralini yüksek tutar. Takım Çalışması: Grup içi uyumu sağlar, moral destek verir. Hakan: Espri Yeteneği ve Moral Kaynağı: Grubun eğlenceli üyesidir, sık sık espri yapar ve morali yüksek tutar. Keskin Nişancı: Canan ile birlikte uzun menzilli saldırılarda etkilidir. Taktiksel Düşünme: Strateji oluşturma ve taktik geliştirme konularında beceriklidir. Efsun: Büyü ve İllüzyon: Mistik güçleri ve illüzyon yetenekleri vardır, düşmanları şaşırtmak ve yanıltmak için kullanır. Etkileyici ve Karizmatik: Güzel ve karizmatiktir, insanları etkileyerek onların dikkatini dağıtır. Kavrayışlı: Hızlı düşünme ve kavrama yeteneği yüksektir, stratejik hamleler yapabilir.
Ajan, çocuklara bakarak devam etti, "Sizleri seçtik. Her birinizin özel yetenekleri ve güçlü yanları var. Bir araya geldiğinizde, karanlık güçlere karşı koyabilecek bir aile olabilirsiniz." Parla'ya döndü ve "Sen 'Gölgenin Gücü ve Ruhu' olacaksın," dedi. Uraz'a bakarak, "Sen 'Gölge Lideri ve Gücü' olacaksın," diye ekledi. Batuhan'a, "Sen 'Gölgenin Zekası'," Hakan'a, "Sen 'Gölgenin Kalbi'," Canan'a, "Sen 'Gölgenin Masumluğu'," ve son olarak Efsun'a, "Sen de 'Gölgenin Uyanığı' olacaksın," dedi. Çocuklar birbirlerine baktılar, gözlerinde hüzün ve umut vardı. Ailelerini kaybetmenin acısını hala taşıyorlardı ama şimdi yeni bir aile ve amaç bulmuşlardı. Ajan, "Birbirinize güvenin ve birlikte çalışın. Sizler Gölge Avcılarısınız," dedi. O andan itibaren, bu altı çocuk yeni bir hayat ve görev için birlikte çalışmaya başladılar. Her biri yeteneklerini kullanarak karanlıkla savaşmaya, birbirlerine destek olmaya ve yeni bir aile olmaya çalıştılar. Geçmişlerinin acısı, onları daha güçlü ve kararlı hale getirdi. |
0% |