Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Dna Testi

@ecrinkbra8

Herkesten şaşkın nidaları çıkarken ben sadece albaya odaklanmıştım. Albay eliyle gel yapınca arkasından takip etmeye başladım. Albayın odasına gidene kadar hemen hemen herkes bana baktığını hissediyordum. Albayın odasının önüne geldiğimizde kapıyı açıp ilk benim geçmem için tuttu. Yüzüne baktığımda geçmem için kafasını sallıyordu. Odasına girdiğimizde ''Otur asker'' dedi. Aklıma ilk geldiğimdeki hemen oturduğum için aldığım ceza aklıma geldi.

Hala Oturmadığımı görünce '' bu bir emirdir asker'' dediğinde hemen oturdum. İlk önce omzumu gösterip '' Çıkınca koluna baktır'' Bunu dedikten sonra unuttuğum yaram sızlamaya başladı. Kafamı salladım. Dosyaları vermek için ayağa kalktım. Albay ne yaptığımı anlamaya çalışırken cepimdeki iki flaşı çıkardım. Yeleğemin içine gizlediğim dosyayı da çıkardıktan sonra geri oturdum.

Elimdekileri albaya verince '' bir hafta izinlisin Aypare. Döndüğünde seni yeni timinle tannıştıracağım'' Şaşımıştım ama belli etmiyordum. '' Albayım ben yedi ay ünüformamadan uzak kaldım. Bir hafta olmaz'' Kafasında bir şeyleri tartıp '' Doğru diyorsun iki hafta olsun'' resmen yıkılmış gibi bakıyordum. '' Albayım şaka mı yapıyorsunuz? '' Ciddi gibi gözüküyordu. Sonra gülünce '' Şaka yaptım merak etme ama daha da uzatırsan iki hafta olur '' Kafamı salladım.

Albay çekmecesini açıp emanetleri çıkardı. telefonum,cüzdanım, motor anahtarı, arba anahtarı, ev ve buradaki odamın anahtarını uzattınca aldım.

''Albayım çıkabilir miyim'' Kafasını aşağı yukarı salladı. Ben de odadan çıktım. Odama giderken tekrar bütün gözlerin beni izlediğini hissettim. Hiçbirine bakmadan odamın kapısını açtım. Odama girince ilk önce hasret kaldığım üniformama dokunmamdı. Özlemiştim ne yapabilirim. Omzum yaralı olmasa durum raporunu şu an yazardım ama yarına kaldı.

Odamdan çıkıp kapıyı kilitledim. Buraya motorumla geldiğim için motoruma ilerliyordum ki karşıma beni oradan götüren timin komutanıydı. '' Yüzbaşı Alpay Dumanlı Samsun, Emredin komutanım '' bende ''rahat asker'' dedim. Bir şey söylemek için ağzını araladığında ben konuşmasını engelledim '' Yüzbaşım şuan küçük bir işim var sonra konuşsak olur mu? '' deyip omzumu gösterdim. O da beni anlayıp yolumdan çekildi.

Motoruma varınca elimi gezdirdim. Motoruma atlayıp hastaneye gitmek için motoru sürmeye başladım. Revirde kurşunu çıkaramadıkları için hastaneye gidiyordum diğer türlü zaten gitmezdim. Hem zaten Eylül'ü de görürdüm. Kendisi ben evden atıldığım zamandan önce ve sonra yanımda olan tek arkadaşım.

Acilden içeri girdiğimde Eylül işinin başındaydı. Başını bir anlığına kaldırdı. Beni görünce ilgilendiği hastayı hızlıca muayne edip yanıma geldi. Hasar kontrolü yaparken omzumu gördü. '' Düş önüme yaranı halledelim.'' normal tepki verdiğinden bir şaşkındım. Beni odaya götürdü. Sedyeye oturmamı istedi. Ben de oturdum. Tişörtümü çıkardığımda sadece südyenle kalmıştım.

Omzumu sargı beziyle sardı ve hala konuşmuyor bir sorun var derken '' Bir insan neden kendine dikkat etmez ki. Kaç defa söylüyorum kendine dikkat et diye tabi hanfendi niye beni dinlesin ki sakalım mı var? Cidden yakında berbere gidip kendime sakal ektireceğim ya.'' Eylül'de söylenmeye başladı ya şükür.

Tişörtümü geri giydim. Eylül tepemde dikilirken '' Neden başımda dikiliyorsun Eylül '' '' Kafanın içine bakmaya çalışıyorum da SENCE'' Bir tık haklı olabilir '' Bugün benimle geleceksin olan biteni konuşuruz'' bana 'ciddi misin' bakışı atarken '' Ne zaman geldin'' Kafamdan hesapladıktan sonra '' 1 saat anca olmuştur. Telefonumu bile açmaya fırsat olmadı'' Kafasını ağır şekilde salladı. Kollarını iki yana açıp gelmemi istedi. Bende Önünde durup kolumu açtığımda Eylül omzuma dikkat ederek sarıldık. Özlemişim...

💣

Eylülle biraz daha durduktan sonra işinden almamak için hastaneden çıktım. Motoruma tekrardan binip eve geldiğimde telefonumu açmıştım ve telefonum bildirimlerden neredeyse çökecekti. Telefon sakinleyince diğer uygulamaların bildirim yana kaydırarak sildim. Kalan bildirimler ise benim gelip gelmediğimi yazarak kontrol eden Eylül ve aramalarda hemen hemen her gün arama vardı ve bunlarda beni evden atan aileme aitti. Kim bilir benden yine ne isteyecekler

Telefonu bir kenara koyup kendime pratik bir şey pişirmeye başladım. Kesinlikle domates soslu makarna değil. Makarnam bir yandan haşlanırken domatesleri rondodan geçirmek için biraz küçültürken telefonum çaldı. Kim diye baktığımda anne denmeye bin şahit isteyen kadındı. Ne istediklerini merak ettiğim için açtım.

En soğuk sesimle '' alo '' dedim. Karşıdan da aynı ses gelince '' alo, hemen hastaneye gel karışmışsın'' Ne dediğini bir süre kavrayamadım. Ben küçükken çektiğim acılar boşa mıydı. Ben bunca zaman boşa mı dayak yemiştim. '' Yarın gelirim şu an çok yorgunum'' deyip yüzüne kapatıverdim. Telefonu da sessize aldım. Şuan yemekten başka kimse ile uğraşamam.

Masaya oturup makarnamı yerken telefondan da akşam izlemek için film seçiyordum. Yemeğim bitince Biraz telefonda vakit geçirmek isteyecekken kapı çaldı. Kapıyı açtığımda Eylül üstüme atladı. Bende bunun yaşanacağını düşünemediğim için ikimiz de yere kapaklandık. Eylül de üzerime düştüğü için yaram biraz acımıştı. İkimizde kendimize geldiğinde gülmeye başladık.

Biraz daha gülerken üst katın kapı açılma sesini duyduğum gibi kendimi ve Eylül'ü içeri atıp kapıyı kapattım. Bazen şey diyorum iyi ki aynı yerde çalışmıyoruz eğer çalışsaydık büyük ihtimalle saniyesinde atılırdık. İkimiz birbirimize bakıp gülmemek için kendimizi tutuyorduk. Biraz sakinledikten sonra içeri geçmek aklımıza geldi.

Açtığım korku filminydi ve Eylül sevmezdi. Bense aksine resmen yaşadığım için kokmazdım. O korktukça daha keyif alıyordum. Bir an aklıma mısır patlatmadığım geldi tam ayağa kalkıp gidecekken bileğimi tuttu '' Gitme ne olur beni yalnız bırakma'' '' Mısır patlatıp geleceğim'' deyip gidecekken yanımda belirdi. '' Ben de senle geliyorum'' Kafamı tamam anlamında salladım.

Mutfağa girdimizde mısırı patlatım. Geri geldiğimizde '' korkudan sıkıldım istediğini aç '' dediğimde yerinde oynamaya başladı. '' Şükür ya '' Kumandayı eline alıp 'Uzay Yolcularını' açtı. Filmi bitirdiğimizde ise orada neler yaptığımı anlatım. '' Öyle işte pek bir şey yok. Sen ne yaptın?'' Bir saniye kadar düşündü '' Aypare ben aşık oldum. O kadar yakışıklı ki benimle aynı hastanede çalışıyor'' Bir meraklandım. ''Adı ne bunun araştırayım istersen '' kaşlarını yukarı kaldırdı '' Olmaz ben onu öyle tanımak istemiyorum. Zaten yeni yeni konuşmaya başladık.'' Bizim deli cidden aşık olmuş yetişin a dostlar.

Birden aklıma annemin dedikleri geldi ve moralim bozuldu. Eylül bende bir şey olduğunu anlayıp '' Ne oldu bir yerin mi ağrıyor, yoksa o kadın mı?'' canım arkadaşım beni çok iyi anlardı. İç çekip '' Evet, o. Beni bayadır aramış, bugün de aradı. Bana karışsın dedi. Emin değilim ama olabilir. Ben bu acıları boşuna çekmişim Eylül '' Ona sarılırken ağlamıyordum ama kalbim ağlıyordu. '' Beni kemerle dövdüler, vücudumda sigara söndürdüler, dövdüler, tekme attılar, fırlattılar acımadı, karışmışsın deyince sanki tüm yaralar tekrar yanmaya başladı.''

Biraz daha böyle kaldıktan sonra ben yorgun olduğum için Eylül gitmişti. Kalmasını istesem de gitmek istemişti. Yapacak bir şey yoktu. Zaten kafamı yastığa koydum gibi uyumuşum...

💣

Sabah öğlene doğru uyandım. Hızlıca koluma dikkat ederek duşa girdim. Mayıs ayına geçtiğimiz için üstüme kısa kollu siyah tişört altıma ise haki renk kumaş pantolon giydim. Motora binecekken ani kararla arabama binmiştim. Yola çıkmadan önce anne denen şahsiyete yazdım. Konum için atınca arabamla hızlıca hastaneye doğru yol aldım. Şehrin içindeki hastanedeydi yaklaşık 45 dakika yolum vardı. Yolun keyfini çıkarmak için müzik açtım.

Hastaneye varınca arabyı durdurdum. İçeri girdiğimde danışmana karışan bebekler için geldiğimi söyledim. Adımı soyadımı sordu ve ikinci kattaki doktorun odasının kapısını çalıp içeri girdim. Doktor masasının tam karşında oturan bana çok benzeyen kadın, yanında karıştığım kız, yanında benden birkaç yaş büyük duran erkek ve babası olduğunu düşündüğüm kişi vardı.

Tam karşıma baktığımda ise yüzlerini keşke hiç görmesem dediğim ailem vardı. Sadece Gonca yoktu kim bilir ona da ne işleri vermişlerdi. onu oradan çıkarmak istesem de malesef yapamıyordum.

Benim orada duracağımı anlayan doktor konuşmaya başladı. '' Hastanemiz adına çok özür dilerim. Kızların doğduğu gün intikam almak amacıyla bir hemşire yer değiştirmiş sizi. Tekrar özür dilerim. '' Eliyle beni ve o kızı gösterip '' Şimdi ilk önce babalardan sonra da kızların kanını alalım.'' Babaların kanı alındıktan sonra sıra bize gelmişti. Kız öne atılıp sedyeye oturdu. Doktor iğneyi koluna daha dokundurmadan çığlık atınca dayanamadım. '' Daha dokundurmadı bile. Doktorların da işini engelleme. '' diye çok sert şekilde cevap vermiştim.

Sıra bana gelince kolumu uzattım. Son olarak benim kanım da alınınca bir hemşire kanları götürdü. Doktor tekrar koşmaya başlayınca '' Sonuçlar en erken bir haftaya çıkar. Haftaya yine bu saatlerde sizi bekliyorum. İyi günler'' deyip odadan çıktı.

Yavaş yavaş herkes kalkmaya başlayınca kapıyı açtığım gibi çıkmıştım. Çıkışa doğru giderken bir el omzumu tuttu. Yaralı omzum olduğu için de istemsizce yüzüm buruştu. Arkama döndüğümde benim ona benzediğim kadın vardı. Çekinerek '' Senin numaranı alabilir miyim?'' Bu sorusuna biraz kaşlarım çatılmıştı. '' neden?'' O da '' Biliyorum sonuçlar belli değil ama ben hissediyorum sen benim kızımsın'' Ne diyeceğimi bilemedim.

Sahiden anneler anlar mıydı? Onlara güvene bilir miydim? İçimdeki sorulara cevap ararken '' Benim adım Belma kızım '' Onu kırmamak için numarasını 'Belma Hanım' diye kaydettim. Ben de ona numaramı verdim.

Artık durum raporunu hazırlamak için karargaha doğru yola koyuldum...

💣

Nasıldı?

Sizce Aypare onlara güvenmeli mi?

Loading...
0%