
İçim daralıyordu . Bir anda yaşanan şeyler üzerimde şok etkisi bırakmıştı . Ortama adapte olamıyordum . Hani olur ya , ortamda derin bir konu dönüyordur fakat siz sanki orda değilmiş gibi hissediyor ve boş boş bakıyorsunuzdur .
Heh . İşte tam olarak onu yaşıyordum . Bedenim buradaydı , ama aklım sanki uçmuş gibiydi .
Herkes yere oturmuş ve yuvarlak oluşturmuştuk . Onlar konuşuyordu ama ben sanki yok gibiydim . Soyutlanmıştım .
Oğuz Derya 'yı getirdikten sonra biraz daha uyumasına izin vermiş ve sonra sakince uyandırmışlardı .
Derya neredeyse bir kilometre koşmuş olmasına rağmen hiç bir şey hatırlamıyor ve rüyasında bir kadını gördüğünü söylüyordu . Kadın onunla konuşmuş fakat ne söylediğini hatırlayamıyordu .
Yavaş yavaş ortama adapte olmaya çalıştım . Onları dinlemeyi denedim . Oğuz ve Kerem hoca bir şeyler konuşuyor neler yapabileceklerini tartışıyordu . Patric ise onları dinlemek ve anlamaya çalışmakla yetiniyordu , Derya ' yanında oturmuş onları dinliyordu .
Lora , Aylin'e bir şeyler anlatıyor fakat Aylin onu hiç takıyor gibi görünmüyordu daha çok Kerem hocaları dinler gibi bir hali vardı.
" Peki dediğin gibiyse, buradan çıkmanın bir yolu yok mu ?"
" Bilmiyorum senin de tahmin edebileceğin gibi daha önce bir simülasyonun içine girmedim . Belkide ölürsek çıkabiliriz ."
"Kendimizi bu şekilde riske atmak mantıklı mı? Aramızda bir çocuk var. "
Kerem hoca kafasını salladı " dediğim gibi, hiç bir konuda bu kesin doğrudur diyemem. Bu şuanda yanlış olur, sadece teori üretiyorum hepsi bu. "
"Off! Burada telefonun çekmiyor olması ne kötü." Lora mızmızlanarak laflarını kesmişti . Hepimiz ona döndük . Bu kız ciddi miydi yahu?
"Ne? Ne var? Canım sıkıldı sizin bu sıkıcı, bilimsel sohbetinizden. " Elinde telefon vardı. Oğuzun elinde ise silah . Yani üzerimizde bulunun eşyalarla gelmiştik buraya. O halde arabaya binerken arka koltuğa fırlattığım çanta da duruyordu . Gerçii ne işimize yarayacaksa içi kitapla dolu bir çanta .
"Evrim? İyi misin?" Kerem hocanın sesiyle ona döndüm. "Yüzün bembeyaz."
Kafamı hayır anlamında sağa sola salladım . Daha sonra yerinden kalktığını ve bana ilerlediğini gördüm ama ona bakmadım.
Birkaç adımda yanıma varmış ve oturmuştu. Sakin bir tonda konuşmaya başladı.
"Bu olanların, ağır geldiğinin farkındayım. Gerçeklik algının tamamen yıkıldığının ve şoka girdiğinin. Bu çok normal. Ama bu ortama çabucak adapte olmalıyız. Adamı duydun her an her şey olabilir. Ne tür bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz. Şu an için en önemli olan psikolojimizi sağlıklı tutmak. Biliyorsun her zaman söylediğim gibi her şey zihinde bitiyor. "
"Hocam bilmiyorum. Kafam o kadar karışık ki, gerçeklik algım tamamen kaybolmuş durumda. Ne düşüneceğimi ne yapacağımı bilmiyorum. Salak gibi hissediyorum, hiç bir şeye odaklanamıyorum."
Ellerini omuzlarıma koydu ve beni kendine çevirdi.
"Sen zeki bir kızsın Evrim. Sadece buraya adapte olmakta zorluk çekiyorsun. Her gün böyle bir durumla karşı karşıya gelmiyorsun. Fakat sakin olmalı ve durumu kabullenmeye çalışmalısın. "
Yanlızca kafa sallamakla yetindim. Kerem hoca da derin bir nefes alıp önüne döndü. Herkesi sessizlik bürümüştü. Oğuz omuzuna iple takılı olan silahını çıkartarak yanına koydu.
Saatin kaç olduğu hakkında bir fikrimiz yoktu. Gerçi madde olmayan bir yerde zaman kavramı olabilir miydi ondan emin değilim. Kerem hocaya sormak için ona döndüm ve sorumu aynen ilettim.
" Bunun kesin bir cevabı yok. Hiç kimse için. Bilimin gizemlerinden biri anlayacağın. Fakat bir simülasyonda olduğumuzu var sayarsak kodlanmış bir sistematik zaman olması mümkün. "
"Ne yapıyoruz peki. Oturup bekleyecek miyiz? " Oğuz'un sorusuyla ona döndük. Kerem hoca bunun üstüne ayağa kalkarak elini bana uzattı.
"Hayır kalkıp bir açık arayacağız "
Kerem hocanın eline kısa bir bakış atıp tuttum ve ayağa kalktım. Oğuz da yanındaki silahı tekrar koluna takarak kalktı ve Aylinlere doğru baktı. Aylin de ayaklanınca Lora da hızlıca kalktı ve Patrick anında yanımızda elinden tuttuğu Derya ile bitti.
"Hadi o halde..."
*********
Tahminimce bir kaç saat olmuştu. Hiç durmadan yürümüştük. Ben yola çıkmadan yanıma çantamı da almıştım belki taşımamız gereken birşey olur falan diye. Bilmiyorum almak için de almış olabilirim.
Kerem hoca ve Oğuz en önde birşeyler konuşarak ilerliyor. Patrick Derya'nın elinden tutarak onların çapraz arkasından yürüyordu. Aylin de diğer çaprazlarında yürüyor Kerem hocaları dinliyordu. Lora ise benim koluma girmiş eski sevgilisinden bahsediyordu. Evet eski sevgilisinden. Bu ortamda. Kafasını dağıtma şekli falan mıydı bilmiyorum ama sanki kimsenin olmadığı saçma sapan bir yerde değilmişiz gibi hevesle ve sinirle anlatıyordu.
"... inanabiliyor musun benden ayrılmak istediğini söyledi. Benim gibi bir kadından. Şaka gibi. "
" Gerçekten de şaka gibi "
"Durun!" Kerem hoca bizi durdurunca kısa süreli bir sessizlik oluştu. Fakat saniyeler sonra sokakta adım sesini andıran bir ses yankılanmaya başladı.
Hepimiz buz kesmiş gibi yerimizde dona kaldık.
" Bence kaçmalıyız " Patric'in fısıldamasıyla ayak sesleri kesilmişti. Bir süre daha öylece kaldık. Ve tam o sırada kulakları sağır edecek yüksek bir çığlık sesi yükseldi, ardından adım sesleri hızlanmıştı. Çığlığın sesi o kadar yüksekti ki beynimin içine işlemiş gibiydi, sanki anında başımı büyük bir ağrı kaplamıştı.
Sesleri duymamızla ne yapacağımızı şaşırmıştık. Patrick öne doğru koşmaya başlayınca Kerem hoca onu tişörtünün arkasından yakalayıp ters
istikamete doğru yönlendirmişti, yani geldiğimiz yöne. Deryayı da peşinden sürüklüyordu. Oğuz eline silahını almıştı. Lora da benim elimi kıracakmışcasına sıkmıştı ve koşuyorduk.
Arkamızdan gelen adım sesleri sanki peşimizde bir ordunun var olduğunu andırıyordu. Bir kaç kişi bizi kovalıyor gibiydi.
Adım sesleri son hızla devam ediyordu. Oğuz en önde arkasında kerem hoca , Patrick ve Derya onların arkasında Aylin ve en arkada biz. Zaten benim normal şartlarda enerjim sıfırken birde koşuyorduk, anca bu kadar oluyordu.
Aylin bizim yavaş olduğumuzu fark edince elimden tutarak peşinden gelmemizi sağladı . O bizi çekince hızımız biraz daha artmıştı.
Ne kadar koşsak da sanki adım sesleri daha da artıyormuş gibiydi.
Koşmaya devam ederken bir anda bir çığlık sesi daha duyuldu ve tam o sırada üstümüzden büyk bir gölge geçti. Ardından anında durmak zorunda kaldık çünkü devasa bir örümcek önümüzde duruyordu. Fakat bu örümceğin üstü bir kadına aitti, Patric'in bahsettiği yaratık bu olmalıydı.
Hepimiz anında geriye doğru adımlarken Oğuz en öne geçerek silahı ona doğrulttu. Örümcek bir kez daha ağzını kocaman açarak çığlık atınca Oğuz hiç düşünmeden tetiğe bastı. Durmadan ateş ediyordu fakat örümcekte tık yoktu. Sanki onlarca kurşun yemiyormuş gibi durmaya devam ediyordu.
Oğuz etki etmediğini farkedince ateş etmeyi kesmişti. Hiçbirimiz ne yapacağımızı bilmiyorduk. Sadece örümceğe bakıyorduk. Ne yapabilirdik ki. Ne yapmalıydık?
Kerem hoca Oğuz'un koluna hafifçe dokunarak kendine bakmasını sağladı ve hafif bir baş hareketiyle arka tarafı gösterdi. Ve bize bir bakış atarak yavaşça geri geri adımlamaya başladı.
Bizde aynısını yapmaya başlayınca örümcek bir çığlık daha attı ve biz arkamızı dönerek tekrar hızlıca koşmaya başladık. Bu sefer en önde ben ve Lora vardık yanımızdaysa Aylin. Oğuz bu sefer en arkadan geliyordu. Bilerek yavaş geliyordu büyük ihtimalle çünkü bir yandan ateş etmeye devam ediyordu bir ateş ediyor bir koşuyordu. Kerem hoca onun önünde ve Derya da kucağındaydı. Patrick ise onların önünde bizim arkamızdaydı.
Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Yolun sonuna doğru gelirken Kerem hoca sağa diye bağırdı. Hepimiz sağ tarafa doğru koşmaya devam ettik. Yol buradan devam ediyordu fakat ne zamana kadar koşacağımız hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
Örümcek arkamızdan ara ara çığlık atarak geliyordu. Çığlıkları beynime işliyor başımın dehşet ağrımasına yol açıyordu fakat duramazdım.
"Bu şekilde devam edemeyiz! Savaşmamız lazım!" Bu Oğuz un sesiydi.
"Komutanım!" Patric bağırarak konuşmaya başladı " bu hanımefendinin altı kolu var. Malum silahınız da etki etmiyor, tam olarak nasıl bir şey planlıyorusnuz ?"
"Sola!" Kerem hocanın yönlendirmesiyle hepimiz bu sefer sol tarafa doğru döndük.
"Bacaklarını koparırsak hareket edemez! Fakat nasıl yapacağımızdan ben de emin değilim şu an !"
"Susun artık! Saklanacağız! " Kerem hoca bence dünyanın en mantıklı şeyini söylemişti şu an. Fakat tek bir sorun vardı. Nereye saklanacaktık?
Koşmaya devam ettik. Saklanmak evet mantıklıydı fakat bu şey peşimizdeyken nasıl saklanabilirdik ki?
Umarsızca koşuyorduk. Bir yolu olmalıydı, bu lanet şeyin başka bir çözümü olmalıydı. Bu lanet yere bizi buna yem olalım diye atmamışlardı herhalde değil mi? Öyle değilmi? Umuyorum değildir.
"Sağa" Kerem hoca bizi yine yönlendirince sağa döndük fakat yolun sonunda duvar vardı. Yani çıkmaz sokak. Hadi bakalım kazamız mübarek olsun. Yolun sonuna kadar koşabildiğimiz kadar koştuk.
Duvarın önüne gelince hepimiz örümceği görebilmek için döndük. Görünürlerde yoktu. Altı kolla koşan bir yartığı atlatmışmıydık yani?
Yüksek bir çığlığın daha kopmasıyla sorumun cevabını almıştım.
"Sesi başımı ağrtıyor" Derya'nın ağlamaklı sesiyle beraber ona döndük. Kerem hoca onu yere indirdi. Yani bir tek benimki ağrımıyordu.
"Özelliği bu olsa gerek." Aylin hayat belirtisi göstererek fikrini söylemişti.
"Büyük bir ihtimalle öyle " dedi Kerem hoca onu onaylayarak.
"Şuna bakın!" Bu sefer de Patric'e döndüm. Yer eğilmiş bir kutuya bakıyordu. Siyah ve orta boy bir şeydi.
" Buraya gelirken onun orda olmadığına yemin edebilirim. " Dedim Kerem hocaya dönerek. Kafasını sallayarak beni onayladı ve kutunun olduğu yere doğru yürümeye başladı.
Yanına gelince eğilerek kutunun içinden bir şey aldı. Elinde evirdi çevirdi ve "ondan nasıl kurtulacağımızı bulduk galiba " dedi...
*************
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |