Yeni Üyelik
40.
Bölüm

40. Bölüm

@edaa_derler

Koşarak kadının yanına gittim. Kızın yanına geldiğimde elini tutup arkama aldım. Giray'da gelmişti. Giray kızı alıp arabanın yanına gitti. "Abla mi diyeyim yoksa isminle mi hitap edeyim anne diyemiyorum kusura bakma benim senin gibi bir annem olmadığı için benim annem şuan melek oldu o yüzden sizin gibi çocuk satanlara anne demiyorum" dedim. Kadın sinirli gözüküyordu. Kadın sağ elimi kavradı. "Bana bak Ilgın baban senin yüzünden öldü sen bu hayatta olmasaydın bunların hiç biri olmayacaktı" dedi. Arkamdan koşar adımlarla Giray'ın geldiğini duyabiliyordum. Kadın Giray'ın geldiğini görünce elimi bıraktı. Elim acımıştı. Giray yanıma geldi. "Abla diyerek hitap edebilirsin" dedi. Sesi Giray gelince değişmişti. "Tamam abla ben şimdi o kızı alıp gidiyorum hatta ben değil sen gidiyorsun" dedim. Tek kaşı kalktı. "Niye ben gidiyorum ben kocamın evine geldim ne var bunda" dedi. Boğazım acıyordu. Hasta hasta buraya gelmiştim. Üstüne üstlük bu kadınla kavga edecektim. "Tamam abla ben şimdi o kızı alıp eve gidiyorum" dedim. Arkamı dönüp hızlı adımlarla arabanın yanına gittim. Giray arkamdan geliyordu. Hızlı adımlarla yanıma yetişmişti. "Prensesim o kadını tanıyor musun" dedi. "Bir yerden tanıdık geliyor ama kim olduğu anlamadım" dedim. "Tamam güzelim bu duruma Kumsal ne diyecek" dedi. Kafamı ona çevirdim. Bunu hiç düşünmemiştim."Bilmiyorum Giray onu hiç düşünmedim" dedim. Önüme döndüm. Kumsal'a ne diyeceğimi düşünmeye başladım. "Neyse hastasın daha fazla hasta olma eve gidelim orda konuşuruz" dedi. "Tamam Giray" dedim. Arabanın yanına gelmiştik. Kapıyı açtım. Arka koltuğa baktım. Oradaydı. Kız oradaydı. "Merhaba ismin ne sesin" dedim. Benden korkmuş gibiydi. Giray bindi arabaya. İkimizden kıza bakıyorduk. "Güneş" dedi. Kısık bir sesle söylemişti. Anlayacağım kadar bizden korkmuştu. "Güneş ablacım bizden korkmana gerek yok biz senin yeni aileniz tamam mı" dedi. "Tamam abla ama babam nerde" dedi. Güneş onu dedikten sonra derin düşüncelere daldım. Eski sevgilimin babasını öldürdüğünü söyleyemezdim. "Ablacım baban uzun bir tatile çıktı gelmeyebilir" dedim. Giray'a baktım. Bana bakıyordu. Yalan söylememem gerektiğini gözleriyle söylüyordu. Güneş söze girdi. "Niye peki abla" dedi. "Ablacım onun uzun bir tatili var çünkü" dedim. Onların duyamayacağı bir sesle "o bir daha geri gelmeyecek" dedim. "Ne dedin abla" dedim. Bakışlarım Güneş'e döndü. "Yok bir şey ablacım eve gidicez şimdi" dedim. Giray ve ben önümüzde döndük. Giray arabayı çalıştırdı. Yol boyu kimseye bir şey demeden bunu nasıl Güneş'e anlatacağımı düşündüm. Sonunda da bir şey bulamamıştım. Büyüyene kadar babasının uzun bir tatilde olacağını bilecekti. Kim bilir belki bunu büyüyünce bile öğrenemiyecekti. Eve gelmiştik. Giray arabayı park edince Güneşin kapısını açtım. "Ablacım burası bizim yeni evimiz burda oturacağız" dedim. Elinden tutup eve doğru yürüdük. "Niye babamın evinde oturmuyoruz ki" dedi. Biz bunları konuşurken Giray yanımıza gelmişti. Giray'ı göstererek "ablacım bu abi benim nişanlım bu abinin evi burası bu yüzden burda oturuyoruz" dedim. Giray gülümsedi. "Ben seninle tanışmamıştım prenses benim adım Giray" dedi Giray. "Memnun oldum abi" dedi Güneş. Bunları konuşurken evin önüne gelmiştik bile. Kapıyı Giray açtı. Kapıdan içeri baktım. Kumsal merdivenlerden iniyordu. "Abla nereye gittiniz bu kim" dedi. "Ablacım içeri geçelim ben size anlatıcam" dedim. "Tamam abla" dedim. Üçümüz de içeri geçip koltuklara oturmuştuk. Kumsal Giray ikisi karşımda ben ve Güneş oturuyorduk. "Ablacım bak bu kız senin kardeşin" dedim. "Ne benim kardeşim mi var" dedi. "Evet ablacım" dedim. "Ölen babamdan mı" dedi. Güneş bana bakmıştı. Hatta sadece Güneş değil bütün herkes bana bakmıştı. Ben bunun gerçeğini hiç bir zaman Güneş'e söylemeyecektim demiştim ama bu sefer yakalanmıştım. "Abla benim babam öldü mü" dedi. "Ablacım özür dilerim" dedim. Giray bir şey demiyordu. Diyemiyordu. Anlıyordum onun bu olaylarda çok alakası olmadığı için konuşamıyordu. "Abla neden" dedi Güneş. "Ablacım bunu bilmeni istemedim" dedi. "Kumsal ablacım sen odana git ben Güneş ile bir şey konuşacağım" dedim. Kumsal bir şey demeden hızlıca odasına gitti. Güneş'i bacaklarıma oturttum. Giray karşıdan kalkıp yanıma geldi. "Ablacım sana aslında gerçeği söylemek istemiyorum ama" dedim. Devamını getiremedim. "Abicim bak öğrendin evet baban öldü ama senin arkanda duracak bir ailen daha var tamam mı" dedi. Giray'a baktım konuşurken. Cümlesi bittikten sonra kafamı yavaş yavaş Güneş'e çevirdim. Bir şey diyemiyordum. Sadece öylece duruyordum. "Tamam abi ama cidden siz benim her zaman arkamda duracak mısınız" dedi Güneş. "Her zaman" dedi Giray. Ben bu adama bir daha aşık olmuştum. Onca yaşadıklarımdan sonra beni yine aşka inandırmıştı. Ben bunları düşünürken ölüm sessizliği olmuştu fakat Güneş konuşmaya başlayana kadar. "Abla" dedi. "Efendim ablacım" dedim. "Şey benimde odam olacak mı" dedi. "Bilmem sen istiyor musun" dedim. "Evet çok" dedi. Giray'a baktım. "Olcak mı abisi" dedim. "Olacak tabi" dedi. Güneş sevinmişti. Onu ilk defa gülerken görüyordum. Çok güzel gülüyordu. "Ablacım sen şimdilik Kumsal'ın yanına gir üst katta ilk oda" dedim. "Oyun oynayın siz onunla" dedim. Bacaklarımdan indi. "Tamam abla" dedi. Koşarak merdivenlerden çıktı. Kafamı Giray'ın omzuna koymuştum. Sol elimi ise öbür omzuna attım. "Giray seni çok seviyorum" dedim. Giray'a bakmadan güldüğünü hissedebiliyordum. "Bende seni seviyorum güzelim" dedi. İçimde kelebekler uçuşuyordu sanki. Kafamı ve elimi omzundan kaldırıp "Giray bana çorba koyar mısın boğazım acıyor" dedim. "Bekle güzelim getireyim" dedi. "Tamam Giray'ım" dedim. Ayağa kalkıp mutfağa gitti. Ben ise oturup Giray'ı bekliyordum. Bir kaç dakika sonra elinde çorba ile Giray geldi. "Giray'ım yine sen mi yedireceksin" dedim. "Eee tabiki karıcım ben burda niye varım o zaman" dedi. Güldüm. Bu adam beni hastayken bile güldürmeyi beceriyorsa ben başka ne isteyebilirim ki dedim içinden. "Ne düşünüyorsun yine karıcım" dedi. Giray'a baktım. "Hiç yok bir şey" dedim. Giray yanıma oturdu. Ayaklarımı bağdaş yapıp Giray'a dönerek oturdum. "Var bir şey anlat bakayım" dedi. Arkasındaki battaniyeyi alıp sırtımı örttü. "Bu adam beni hastayken bile güldürmeyi beceriyorsa ben başka ne isteyebilirim ki dedim içimden" dedim. "Tabi karıcım benim başka ne yapacaktım ben niye burdayım o zaman" dedi. Kaşıkla çorbayı karıştırmaya başladı. "Giray'ım sana bir şey soracağım ama çok saçma" dedim. "Olsun karıcım sor" dedi. "Şey senin hiç eski sevgilin oldu mu" dedim. "Karıcım bu da soru mu" dedi. "Bu ne demek" dedim. "Şu demek oluyor karıcım hiç olmadı ben sadece seni aradım" dedi. "Uykun var mı karıcım" dedi. "Var senin" dedim. "Benim de az var karıcım" dedi. "Yemek yedikten sonra uyursun olur mu" dedi. "Olur Giray'ım" dedim. Çorbayı karıştırması bitmişti. "Aç bakalım ağzını" dedi. Açtım. Çorbayı kaşığa alarak ağzıma götürdü. Sıcacıktı çorba. Isıtmıştı çorbayı. "Isıttım çorbayı nasıl olmuş" dedi. "Yine aynı çok güzel olmuş" dedim. Güldü. Gülümsemesi çok güzeldi. Her zaman onun gülümsemesini izleyebilirdim. Ömrüm boyunca hemde. Onu izlerken çorba bitmişti bile. Kaseyi kenara koydu. "Hadi bakalım uyu artık yarın hiç bir şeyin kalmaz" dedi. "Tamam Giray'ım" dedim. Bu sefer ben onun bacağında yatmıştım. Tavana bakarmış gibi yatıyordum fakat tavana değil Giray'a bakıyordum. Benim onun saçlarımı okşadığım gibi oda benimkini okşamaya başlamıştı. Sağ tarafımaydı. Sol elini karnımın üzerine koydu. Sağ ve sol elimi Sol elinin üzerine koymuştum. Sağ elim ile elinin tersini okşuyordum. Bir süre Giray'a baktıktan sonra derin bir uyku bastırmıştı. Gözlerimi kapattım. Giray ben kardeşlerim hepimizin içinde olduğu hayaller kurmaya başladım. En sonunda hayal kurarken uyuya kaldım.

Loading...
0%