Yeni Üyelik
25.
Bölüm

KAYBOLUŞ

@edaaygun61_

Selim'den

Babamı kaybettiğimde daha 9 yaşımdaydım. O zamanlar daha çocuk olduğum için pek idrak edemezdim ölümün ne olduğunu anlayamazdım. Ama büyüyünce anladım ki ölüm bir daha onu görememek,bir daha ona sarılamamak bir daha sesini duyamamakmış. Bunu anladığımda dünya başıma yıkılmıştı sanki. Herkes okula babasıyla gelir futbol hakkında konuşurken içim parçalanırdı. Ve bazen arkadaşlarım benle babası yok diye dalga geçer kalbimi binbir parçaya bölerlerdi.

 

Babam yoktu belki ama annem vardı, dağ gibi arkamda durur o çocuklara ağzının payını verirdi. Babamı özlediğimde anneme sığınır özlemimi az çok giderirdim ne bilebilirdim ki bir gün annemin de gidecek olduğunu ve beni yalnızlığımla baş başa bırakacağını....

 

Hayatımın anlamı canım annemi kaybedeli 1.5 ay olmuştu. Gözlerimin önünde yere yığılmış ellerimden bir şey gelmemiş ölümünü izlemiştim.

Annem öldükten sonra yaşayan bir ölüye dönmüştüm, yaşamaya çalışıyordum tabii buna yaşamak denirse. Babam öldüğünde anneme sığınırken şimdi sığınacak kimsem yoktu. Canan vardı tabi bir tek o da olmasa zaten belki de kıyardım canıma.

 

Cananım güzel Cananım kendime bir şey yapmayayım diye İzmirden döndüğümüzden beri benle beraber kalıyor toparlanmam için elinden geleni yapıyordu. Bana göstermiyordu ama benim bu halim onun canını daha çok acıtıyor daha da üzülmeyeyim diye gece gizli gizli gözyaşı döküyordu.Bende onun bu haline daha fazla dayanamamış ve zor bela evine gönderebilmiştim.

 

Evde hem annemin hem de Cananın yokluğu içimi daha fazla yakmadan kendimi sahile attım. Denizin sesi,sahilin sakinliği az da olsa yarama merhem olur düşüncesiyle bir kayanın üzerinde oturdum.

 

Aradan yaklaşık bir saat kadar geçmişti az önceki halimden daha iyi olmuştum biraz hava almak gerçekten de çok iyi gelmişti. Tam kalkacaktim ki az ötede bir bank üzerinde oturmuş yaşlı bir çift çarptı gözüme. Yaşlı adam,karısını omzunun altına almış saçlarını okşuyor gelen bir çiçekçi kızdan gül almış eşine veriyordu.

 

Gözlerinden anlaşılıyordu birbirini ne kadar çok sevdikleri. Bu çifte baktığımda onlar adına mutlu olsam da kendi adıma üzülüyordum. Çünkü ben sevdiğim kız ile asla böyle olamayacaktım,onunla bir yuva kurup bir ömür geçiremeyecektim.

 

Ben bir imkansıza tutulmuş yıllarca kendi içimde savaşmış aptal aşığın tekiydim. Ben kaderin sillesini daha bir kaç hafta önce yemiş olmama rağmen hala bu imkansızın peşinden gidiyordum.

 

Cananı görmeyeli bir hafta olmuştu, uzun bir aradan sonra çalışmaya başlamış günleri yoğun geçiyordu,ben de kafam dağılsın diye arada bir uğruyordum işe. Telefonla konuşuyorduk tabi ama yine de onu görmeden edemiyordum.

 

Bu akşam kendimi yine yalnız hissetmeye başlamıştım. Dost diye kadehlere sarılmıştım ama çaresi olmuyordu. Duvarlar üzerüme üzerime geliyor,her odada annemin sesi yankılanıyordu sanki. Bu haldeyken aklıma kötü kötü şeyler geliyor canıma bile kıymayı düşünüyordum. Nefes alamaz hale geldiğimde kendimi hemen dışarıya attım nereye gideceğimi ne yapacağımı bilmiyordum ama ayaklarım beni Cananın evine götürüyordu.

 

Her anımda, ağladığımda, güldüğümde,yalnızlığımda,korktuğumda ve hatta çıldırdığımda bile yanımda sadece Cananı istiyordum. Tam da şu an da çılgın bir karar vermek üzereydim. Evet kaybedecek neyim kalmıştı ki! Bu kez Canana ondan başka kimsemin kalmadığını her anımda yanımda olmasını istediğimi kısacası tüm duygularımı söyleyecektim.

 

Bunu şu an yapamazsam hiçbir zaman yapamayacağımı biliyordum.

Hızlı adımlarla Cananın evine doğru ilerledim.Tam köşeyi dönmüş son adımlarımı atacakken bu akşam görmek isteyeceğim en son şeyi gördüm.

 

Cananla Bülent el ele Bülentin arabasına biniyorlardı.İşte o an Cananı tamamen kaybettiğimi onunla artık birlikte olamayacağımızı anlamıştım.

Her ne kadar Bülenti öldürmek istesem de bir şey beni durdurmuştu.

 

Koşarak sahile indim,o an keşke yüzme bilmeseydim de kendimi şu karanlık suya bıraksaydım diye düşündüm. Bütün kötü şeyler üst üste gelmişti. Önce annem şimdi ise Canan..

 

Beni hayata bağlayan, yaşamamı gerektirecek hiçbir şey kalmamıştı, ama biliyordum ki eğer ben ölürsem ne olursa olsun Canan da benim peşimden gelirdi. O beni öldürdü ama ben onun ölmesine dayanamazdım.

 

O ölmesin diye ben acı içinde kıvranarak onun başka bir adam için gülümsemesini izlerken yaşamak zorundaydım. Allah kahretsin ben buna nasıl dayanacaktım!

 

1 Ay Sonra

 

Cananı o herifle gördüğümden bu yana bir yana 1 ay geçmişti. Bu süreçte Cananla görüşmüştüm ama araya mesafe koymuştum. Bana hiç Bülentten bahsetmedi bu süreçte hiç. Belki benim paranoyamdır belki ben yanlış anlamışımdır diye düşündüm hep, sonuçta adam nişanlıydı ve benim tanıdığım Canan asla bu durumu kabullenmezdi.

 

Kafam dağılsın diye

televizyonu açtığımda gördüğüm haber derince yutkunmama ve elimden kumandayı düşürmeme neden oldu. Haberde;

 

" Şok Şok Ünlü iş adamı Bülent Yaşaroğlu düğüne az bir zaman kala nişanlısı Hande Çelebi ile ayrıldı. Nedeni hala belli olmayan bu ani ayrılık sevenlerini üzdü" diyordu.

 

Koskoca Bülent Yaşaroğlu nişanlısından da ayrıldığına göre kesinlikle ortada yanlış anlaşılcak bir durum yoktu. Kesinlikle Cananı kaybetmiştim ve bunun geri dönüşü yoktu.

 

Odanın içinde dolaşıp sakinleşmeye çalışırken telefonumun titrediğini fark ettim baktığımda bir sürü cevapsız çağrı vardı ve de hepsi Canandı. Merak etmiş olacak ki?

 

" Selim sen nerdesin sabahtan beri aradım açmadın endişelendim beni merakta bırakmazdın ne oldu sana" diye mesaj atmıştı.

Bende " iyim ben telefonum sessizdeydi" diye mesaj atmıştım. Her ne olursa olsun Cananı endişelendirmek istemezdim, o benim canımı yaksa da o hala benim canımın Cananıydı...🥀

 

Loading...
0%