Yeni Üyelik
14.
Bölüm
@edaaygun61_

Selim'den

Canan omuzumda tıpkı bir melek gibi uyuyordu,her hali içimi ateşe düşürüyordu ama uyurken de bir başka hissediyordum.Ben Cananı o kadar çok seviyordum ki ona olan aşkımı haykırmak gel tut şu elimi demek ama kahrolasıca bir korku yüzünden yıllardır içimde tutmuştum ve de bu gidişle tutmaya devam edecektim.

 

Defalarca ona açılmayı düşünmüş ama cesaret edememiştim beni bırakı gider yüzüme bile bakmaz diye.Belki bir gün benim bu aptal olmayan cesaretim yüzünden Canan bir başkasına aşık olup evlenecekti belki de....

 

"Ah be Cananım bilsen keşke sana olan sevgimi,kalbimin senin adının harfleri ile nasıl pırpır attığını.Olsun be Cananım sen benim yanımda ol benim omuzumda böyle kalda varsın sevme beni"...

 

Daha fazla oyalanmadan Cananı odasına çıkarıp yatağına yatırdım.Üzerine çarşafı örterken;

O an asla duymak istemediğim kalbimi binbir parçaya ayıran o sözü duydum.

 

Canan, "Bülent seni nasıl seviyorum bir bilsen" diye sayıklıyordu.

 

Bugüne kadar Canan başka bir adamı sever düşüncesi ile yaşamaya çalışan ben şimdi Canan'ın ağzından başkasını sevdiğini duymuştum.

"Bu kadar bencil olursan olacağı buydu Selim,bak işte başkasını seviyor hadi yaşayabiliyorsan yaşa şimdi bakalım." Dedim kendi kendime.

 

Bir şekilde rahatlamam gerekiyordu ben de o yüzden en alt kata indim ve kum torbasını yumruklamaya başladım. Cananın Bülente olan aşkını sayıkladığını,Bülent denen adamın yanında onun gülümsemesini,onun elini tutmasını hayal ederek savuruyordum yumruklarımı.

 

"Keşke biri de çıkıp beni şu kum torbasına vurduğum gibi dövse komalık etse de görmesem onun başkasına aşık olduğunu"....

 

Sabaha kadar hiç uyumamış kum torbasını yumruklamaktan ellerim kıpkırmızı olmuştu,"ellerim bile bu haldeyken kalbim kim bilir ne haldeydi" dedim ağlancak halime gülerek.Beni bu halde görmesinler diye hemen yukarı çıktım.Hızlı bir duş alıp üzerimi giyip buzdolabına işe gittiğimi yazan bir not bırakıp evden çıktım.

 

İş yerinde her zaman ki gibi bir tempo vardı,bir toplantıdan çıkıp bir diğerine giriyordum.

 

Masamda oturmuş dün geceyi aklımdan çıkarmak için çizim yapıyorken telefonum çaldı arayan Canan'dı.Açıp açmamak konusunda tereddütte kaldım lakin Cananın bu olanlardan hatta belki de gece söylediği şeyden bile haberi yokken neden onu merakta bırakayım ki diye düşündüm ve telefonu açtım.

 

"Alo Selim neredesin neden bize haber vermeden gittin" diyordu.Anlaşılan endişelenmişti.

 

"Çok acele işe gelmem lazımdı Canan,uyuyordunuz ondan bir şey demedim merak etme iyim ben" dedim zoraki bir gülümsemeyle.

 

"İyi peki sevindim hiçbir şey olmamasına sana kolay gelsin ben de işe gideceğim zaten" dedi ve kapattı telefonu.

 

" Git tabiki işine,Git Bülentinin yanına tabiki,bugünde korusun seni Hande Hanımından" derken hem dişlerimi hem de elimdeki kalemi sıkmaktan kırmak üzereydim.Bu halimi fark eden arkadaşım Serkan;

 

"Ne oldu Selim neye bu kadar sinirlendin zavallı kalem son nefesini vermek üzere"dedi biraz gülerek.

 

"Bir şeyim yok ya Serkan canım sıkkın biraz" dedim sıkıntılı bir nefes vererek.

 

"Canın sıkkınsa Canan sayesinde herhalde dimi" demişti. Canana olan aşkımı içime atmaktan bunalıma girmek üzereyken anlatmıştım her şeyi Serkana.

 

"Selim bak ne diyeceğim işimizi halledip beraber bir yerde içelim mi senin de kafan dağılır" demiş benim de işime gelmişti gerçekten ihtiyacım vardı dostumla dertleşmeye.

 

İşten çıkmış Serkanın ayarladığı mekana gelmiştik.Hem içkimizi içip hem de sohbet ediyorduk.İçkimi yudumlarken "İşte böyle Canan bir başkasını seviyor" diyince Serkan boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.

 

"Selim oğlum sana hak veriyorum ama sen böyle davrandıkça kız bir kuş misali uçup gidecek elinden sonra da üzülen ağıtlar yakan keşkelere sığınan sen olacaksın,git söyle onu sevdiğini belki sana,aşkına karşılık vercek ne biliyorsun reddeceğini seni bırakıp gideceğini,git konuş en azından gitse bile senin onun için ne düşündüğünü bilir ve ona göre davranır,artık siz çocuk değilsiniz eminim ki bir orta yol bulursunuz."

 

Dediğinde ellerimi sakince masaya vurdum ve

"Anlamıyorsun değil mi Serkan ben ona açılsam seni seviyorum dersem adım kadar eminim ki beni terk eder yüzünü bile ancak rüyamda görürüm ben onu kaybedemem anlamıyor musun beni? Sen biliyorsun ki ben mutluyum böyle herhalde,ama yok Serkan değilim benim içimde kopan fırtınalardan senin haberin yok ben bazı geceler çektiğim acıdan dolayı uyuyamıyorum, ben de isterdim ona açılmak ama olmuyor işte.Hem bu saatten sonra açılsam ne fayda o çoktan aşık olmuş bile Bülent denen herife,elden bir şey gelmez artık,o benim yanımda olsun varsın sevmesin beni be Serkan.."

 

dediğimde Serkan elini elimin üstüne koyarak konuşmaya devam etti.

 

"onu kaybetmekten korkuyorsun ama bir başkasına aşık olunca yine de kaybetmiş olmuyor musun? Mesela sen aşık olmuş diyorsun Canan Bülente,ya durum farklıysa ya gerçek duygularından kaçmak için böyle bir bahaneye sığındıysa hiç bu açıdan baktın mı mesela?

 

Diyince pek algılayamadım,ne yani Canan Bülente aşık değil miydi? İçimde kalmadı bu düşüncem aynısını Serkana da sordum. Ve o da gülerek cevapladı sorumu

 

"Ben aşık değil demedim sana Selim bak açık konuşacağım seninle.

Bak oğlum öyle bir devirde yaşıyoruz ki bir kız bir erkeğin ona merhaba demesinden bile etkilenip aşık oluyor,bir kişi güneşe aya ne bilim her şeye aşık olabilir.Bana göre aşk geçici bir hevesten ibaret.Bir yerde okumuştum bir kız eğer baba sevgisi görmemişse kendilerinden yaşça büyük erkeklerin ilgisine muhtaç olurmuş bence Canan Bülente değil onun kendisiyle ilgilenmesine aşık.Yani demem o ki Canan Bülente aşıksa bile elbet o son bulacaktır o aşk sevgiye dönüşmedikçe.

Şimdi bu konuşulanları iyice hazmet beyninde ve kalbinde sonra da git açıl kıza inceldiği yerden kopsun"

 

diyince içime umut kırıntıları serpildi.Gerçekten olabilir miydi böyle bir şey. Kafam allak bullak olmuştu hafiften de sulanmaya başlamıştı.

 

Son bardak içkimi de içerken karşı masada Bülent Yaşaroğlunu gördüm ve orada yalnız olmadığını fark ettim yaninda çok güzel bir kadın vardı beraber içki içip kahkaha eşliğinde sohbet ediyorlardı.Onları öyle görünce içimde ki umut kırıntıları yeşermeye başladı."işte bu çok iyi" dedim kendi kendime..

 

Serkan beni eve bıraktı ve tekrar "söylediklerimi unutma" dedi ve gitti.

 

Sıkıntıyla çıktığım bu eve bir hayli keyifli dönmüştüm.Yüzümdeki aptal sırıtmayla kendimi yatağa atttım ve misler gibi bir uykuya daldım...

 

 

 

Loading...
0%