@edaaygun61_
|
Canan'dan Hem üzüntümü ve olayın şokunu atmak hem de istifa edeceğim için işlerimi toparlamak adına harıl harıl çalışıyordum.Bülent Bey her zamankinden erken çıkmış evde olacağını bir sorun olursa onu arayabileceğimi söylemişti.
Saat epey geç olmuştu Ankara gezisini organize etmiş yerime gidebilecek olan arkadaşları düşünüyordum.Sonra bir meteorun dünyaya düşmesi gibi aklıma " Canan bu ölümüne hoşlandığın insanla son kez geçireceğin güzel bir anı olabilir geziden sonra istifa et" düşüncesi düştü ve bu düşünceye hak verdim o geziye gidecek son kez Bülent beyle güzel bir anı paylaşmış olacaktım.
Ben elimdeki kalemi dosyaların üzerinde tıklatarak bunları düşünürken;yanıma çok önemli bir eşyasını kaybeden biri gibi korkmuş nefes nefes kalmış bir şekilde Ebru Hanım girdi.Nefesini düzene sokup elini de kalbinin üzerine getirip kesik kesik " Canan,ne olur Bülent bey içerde de çok önemli" dedi.
Ben de Ebru hanımı sakinleştirerek önümdeki sandalyeye oturtup bir bardak su verdim.Şimdi daha iyiydi. " Bülent bey erken çıktı Ebru hanım sorun nedir" diye sormuştum gerçekten çok merak etmiştim. Ebru hanım önündeki dosyaları bana uzatarak Canan bu dosyaların bugün Bülent Beye imzalatılması gerekiyor eğer bugün imzalamazsa yarın holdingi çok kötü sorunlar bekliyor olacak lütfen bir yolunu bul ben bu halde şirketi bırakıp gidemem lütfen imzalat bunları" demişti yarı ağlamaklı bir ses tonuyla.
Madem bu kadar önemliydi mecbur gidecektim belki ben istifa edecektim ama bu insanların işsiz kalma düşüncesi beni hüsrana uğratırdı. Hemen telefonumdan Bülent Beyin şöförü Hüseyin Beyi aradım şoför bana Bülent Beyin evde olduğunu istersem beni gelip şirketten alacağını söylemişti,taksiyle hiç vakit kaybedemezdim kabul ettim.
İçimden " gider ayak şirketi kurtarıyorsun Canan" dedim kıkırdayarak. Şoför beni Bülent Beyin evinin önüne bıraktı ve gitti. Heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibiydi üstümü başımı düzelterek zili çaldım ama açan yoktu tekrar tekrar bastım " ya şimdi içeriden Hande hanım çıkarda iş yeri bitti şimdi de evde mi rahatsız ediyorsun bizi" derse diye düşündüm. O kadar tanımıştım ki Hande Hanımı harfi harfine diyeceği şeyleri bile ezberlemiştim. Sonra da " saçmalama Canan sen buraya keyfine değil şirketi kurtarmak için buradasın" diyip teselli ettim kendimi.
Ben içimde kendimle savaş verirken en nihayetinde kapı açıldı kapıyı açan Bülent Beydi. her zaman özenle yaptığı saçları dağılmış,takım elbise yerine gündelik salaş giysiler giymişti,biraz sarhoştu da galiba ama beni tanımayacak kadar değildi,biraz şaşkın bir yüz ifadesi ile beni içeriye davet etti. Şaşırmakta haklıydı tabiki çünkü ilk kez evine geliyordum haber vermeden üstelik.
İçeriye girdiğimde ortam çok dağınık masanın üzeri yarı içilmiş viski şişeleri ile doluydu,en nihayetinde erkek eviydi derli toplu olmasını beklemezdim ama Bülent bey şirkette çok titizdi özenle temizlettirirdi odasını o yüzden şaşırmıştım bu halde görünce evi.
Beni düşüncelerimden ayıran Bülent beyin konuşması oldu. "Geç bakalım otur şöyle nedir seni bu saatte buraya getiren" dedi ve eliyle gösterdiği kanepeye oturup ona durumdan bahsettim.
Beni dinledikten sonra bir eliyle dosyaları inceliyor diğer eliyle de muhasebe müdürü Ebru hanımla konuşuyordu tüm bunları yaparken onu hayranlıkla seyrediyordum sonuçta bunlar son günlerimdi kendimde bu hakkı görüyordum.
Yarım saat boyunca Ebru hanımla konuşup dosyaları imzaladı,hemen ardından şoförünü çağırdı ve dosyaları ona teslim edip Ebru hanıma gönderdi. Şoför çıktıktan sonra "ben de artık kalkayım efendim eğer bir şeye ihtiyacınız varsa halledebilirim" diye sordum.
Bülent bey anlamsız bir ifadeyle yüzüme baktı ve kanepenin üzerine yığıldı, "bir adam her haliye nasıl yakıcı olabilirdi ki" diye düşündüm. "Aslında var" dedi Bülent bey kolunu başının altına alıp derin bir iç çekerek. Kolumdan tuttu ve beni yanına çekerek " biraz daha kalamaz mısın Canan bir dost bir arkadaş gibi biraz dertleşemez miyiz" dedi.Bir çocuğun annesine bir şey aldırmak için yalvaran bir çocuk edasıyla.
Bugünden beri derin düşünceler içerisindeydi şirkette ki toplantılara bile katılmamış yerine Hande hanımı göndermişti.Bir derdi vardı ve benimle paylaşmak istiyordu,bunu asla geri tepemezdim. " peki" diyip yanındaki kanepeye oturdum, o da o sırada yığıldığı koltuktan oturur pozisyona geçmiş kadehine viskisini dolduruyordu.
Ben onu izlerken telefonum titredi,arayan Selimdi. "Kusura bakma Selim Şu an açamam" diyip reddettim. Merak etmesin diye " işimin uzadığını eve geç geleceğimi bildiren bir mesaj attım. Bu yalan değildi aslında,patronumun bana ihtiyacı vardı ve ben de onun yanında kalmalıydım.
Aradan yaklaşık bir saat geçmiş Bülent bey içkinin etkisiyle hayatından bazı kesitleri bana anlatmıştı,babasını annesini sorumluluklarını. Küçük yaşta büyük acılar yaşamış büyük sorumluluklar almıştı tıpkı benim gibi.
Bunları zaten Banu sayesinde biliyordum ama Bülent Beyin canını yakan başka bir şey vardı sıra ona geliyordu. Büyük patron Ahmet beye olan vefasından Gülin Hanımın baskılarından Handenin ondan beklentilerinden...
İnsan sarhoşken yalan söyleyemezdi,bu adam bas baya baskıyla istemeden Hande Hanımla nişanlanıyordu.İçimde umutsuzluktan çöle dönen toprak Bülent Beyin anlattıklarıyla yeniden yeşermeye başlamıştı.Yüzümde ister istemez bir tebessüm oluştu Bülent bey dikkatlice yüzüme baktı.
Bu bakış çok farklıydı şimdiye kadar onu böyle bakarken hiç görmemiştim.Elindeki kadehi masaya bıraktı avucuyla yüzümü kavradı. Kalbim coşmuş ateş başımdan dumanıyla çıkmıştı sanki. "Ne yapmaya çalışıyor? Beni mi deniyordu?" Diye geçti aklımdan.
"Canan" dedi mahur bir ses tonuyla. "Her şey çok farklı olabilirdi" diye devam ederken iyice bana sokulmuş dudakları dudaklarıma değmek üzereydi.Tam o sırada Bülent beyin telefonu çaldı,ikimizde irkilerek birbirimizden uzaklaştık. Arayan Hande Hanımdı çağrıyı reddedip kanepeye yığıldı,sızmıştı.
"Ben biraz önce ne yaşadım öyle, az kalsın..." Hemen toparlanıp çıktım ordan,eve kadar koşsam ancak kendime gelirdim,koştum da....... |
0% |