Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@edaksoy

                                                                              

 

 

 

Yaz mevsimi tüm etkisini bugün göstermekte kararlı gibiydi. Ne bir yaprak kımıldıyor ne de rüzgârın o güzel uğultusu geliyordu. Güneş tüm gülümsemesiyle yeryüzünü selamlıyordu. Zaman su gibi geçiyor, saatler akşama doğru akıyordu. Koca bozkırın ortasındaki tek katlı, küçük bahçesi olan bu ev tüm ıssızlığı şarkıya çeviriyordu. Evin tek dostu olan yaşlı bir elma ağacı tüm kuraklığın arasında bir yudum suydu. Koşa koşa ağacın yanına bir kız geliyor. Siyah saçları ağacı kıskandıracak kadar gürdü. İşte güzeller güzeli Belen...

 

"Acar, sence de bugün çok sıcak değil mi? Sanırım elmalar bile o kadar sıcaklamış ki hemencecik kızarmışlar. Keşke birazcık yağmur yağsa değil mi? Ne güzel olurdu! Acar, sen beni dinliyor musun?"

 

Acar çoktan Belen'in yanından ayrılmış karşıdaki dağlara doğru uçuyordu. Belen'in en yakın arkadaşıydı Acar. Adı gibi yırtıcıydı. Sonuçta bir Tuğrul Kuşu ve Belen'in koruyucusu.

 

" Uç tabii uç! Sen de biraz uç ki kanatların serinlesin. Yazık sana Tuğrulcuk Kuşu. Bu havada uçmak da zor. "

 

Bahçenin ardında beliren bir karartıyla birlikte ,

" Bir şeye mi baktınız teyzeciğim, nasıl yardımcı olabilirim size?"

 

"Bir bardak su içmek için geldim güzel kızım. Çok uzun yoldan geldim. En son ne zaman su içtiğimi hatırlamıyorum. Güneş o kadar parlak ki seni görene kadar suyun varlığını unuttum. Sana zahmet olmayacaksa güzel kız, bana bir bardak su verebilir misin?"

 

 

Belen, yorgun ve susamış kadına su getirmek için eve koşar adımlarla gitti. Kadının hâline o kadar çok üzülmüştü ki belki açtır diye bir parça da ekmek koydu yanına. Yalnız başına buralarda işi neydi? Kimsesi yok muydu bu kadıncağızın? Yaşlı kadına suyu ve ekmeği uzatırken, Belen'in kulağında bir uğultu yükseliyordu.

 

" Yalnız mısın yavrucuğum? Buralarda senden başka kimseyi göremedim. Senin gibi küçük güzel kız hiç yalnız başına bırakılır mı?"

"Yok teyzeciğim, yalnız değilim. Annem ve babam az ilerideki bahçemize gittiler. Birazdan gelirler işleri bitmek üzeredir. Hep bu saatte gelirler zaten."

 

Oysaki Belen'in ailesi yıllar önce yola çıkmış ve bir daha dönmemişlerdi. Yanında sadece Acar ve ağacı vardı. Aylardır kendisini koruyup kolluyorlardı. Annesinin her zaman verdiği öğütü de hiç unutturmamışlardı: " Hangi durumda olursan ol, sakın yalnız olduğunu söyleme belli etme!" Sanki yine annesiyle söylemişerdi bu cümleyi. " Sakın yalnız olduğunu söyleme, belli etme!" Hava bir anda kararmaya başladı. Uzaktan gelen rüzgâr sesleri uğultularıyla birlikte Belen'in etrafını bir kalkan gibi sarmıştı. Bu uğultuyla etrafındaki her şeyden soyutlanmış, bilincini kaybetmişti. Tüm gücüyle olanları anlamaya çalışırken güçlü bir sesle kendine geldi.

 

 

 

" Belen o kadının yanından çabuk uzaklaş! Sakın yanına bir adım bile olsa yaklaşma! Bahçenin kapısını kilitle, eve gir her şeyi kapat,kilitle. Belen dediğimi yap çabuk kendine gel! Sana diyorum Belen koş!"

 

 

 

Etrafta kimse yoktu ancak bu uyarı Belen'i kendisine getirmişti. Koşarak kadının yanından uzaklaştı. Arkasına bile bakmıyordu çünkü kaybedecek vakit yoktu. Kadın tam bahçeye giriyordu ki bahçenin kapısını son anda kilitledi. Evine girdi. Eli ayağına dolaşmış şekilde kapısını kilitlemeye çalışıyordu. Tek tek pencereleri kapatıyordu. Tam son pencereyi kapatacakken büyük bir gürültü koptu.

Loading...
0%