22. Bölüm

21. Bölüm

Mehube Elif İpek
eelliiffiippeekk

Bütün akşam Eylül'ün ağzını bıçak açmamıştı. Yemekte yememişti. Odasına çıkarak uyumak için yatağına girmişti ki odasının kapısı tıkırdatılıp açıldı.

 

"Gelebilir miyim? " dedi Duygu. Eylül başını sallayarak onaylarken Duygu içeri girerek Eylül'ün yanına yatağa yattı.

 

"Sen alışmışsındır şimdi kocanla uyumaya yalnız uyuyamazsın " dedi. Eylül dolan gözleriyle Duygu'ya baktı.

 

"O boyu, posu devrilsin onun! " diyerek bakışlarını tavana çevirdi. Duygu hafif kıkırdayarak, "Deme kız öyle yazık, bedduan tutar falan. Saçları, dişleri dökülsün diye beddua et onların geri dönüşü var " dedi. Eylül doğrulup sırtını yatağın başlığına dayadı. Duygu'da onunla eş doğrulurken Eylül, "Ya insan bir aramaz mı? Onca yaptığının üzerine açmayacağımı bilse bile aramaz mı? Antep'ten İstanbul'a geldim ama o, bırak bir şey yapmayı aramadı bile... "

 

"Bekliyorsun yani bir şeyler yapmasını? "

 

"Ne bekleyeceğim ondan! Aptal gibi ona inandığıma yanıyorum ben. Seni seviyorum dedi ya! Sevmek bu mu? Ya adi herifin öyle bir Göğümün Mavisi diyişi vardı ki, Allah beni kahretsin bende inandım " dedi. Duygu amacına ulaşmış Eylül'ü konuşturmaya başlamıştı. Biraz daha susacak olursa kendine patlayacaktı.

 

"Boşanmakta kararlısın yani? "

 

"Tabi ki boşanacağım! O Antep'e ilk geldiğinde boşanacaktım. Benim mutlu olma hikayem ancak kelebek ömrü kadar oluyor işte "

 

"Dünyanın sonu gelmiş gibi konuşuyorsun Eylül. Ne bu karamsarlık! Bitecekse bitsin, mutlu olabileceğin başka erkek mi yok koca dünyada?! "

 

"Aman mümkünse şu koca dünyadaki bütün erkeklerin hepsi benim hayatımdan uzak dursun! Hepsinin canı cehennemde çıksın! "

 

"Vallahi çıksın! Hepsinin canı cehennemde çıksın biz bize yeteriz be Sarı "

 

"Ay Duygu bana gaz verip durma sonra bir yerlerimde patlayacak "

 

"Körle yatan şaşı kalkıyor canım! Sende iyice kocana benzedin hiçbir şey beğenmiyorsun "

 

"Kalk odana git Duygu! "

 

"Hiçbir yere gitmiyorum, ahanda yatıyorum " diyen Duygu yatağa yatıp iyice yerleşti.

 

"Seni yataktan atarım " dedi Eylül. Duygu imalı imalı gülerek Eylül'e döndü.

 

"Kız Sarı, vahşiliğin tutunca kocanı da yataktan atıyor muydun? " diye sordu. Eylül alaycı bir şekilde cevap verdi.

 

"Tabi ne demezsin, benim o hayvana gücüm yetiyordu ya! "

 

"Onun gücü sana yetiyordu yani " Duygu'nun imaları bitmeyince Eylül gerçekten onu yataktan attı. Duygu kahkahalarla gülerken Eylül'ün de yüzü gülüyordu. Duygu her şeye rağmen bir kere daha Eylül'ün yüzünü güldürmeyi başarmıştı. Çocuk gibi yaptığı şaklabanlıkların hepsi Eylül'ün yüzünü güldürmek içindi.

 

"Tamam pes odama gidiyorum " diyen Duygu yattığı yerden ayağa kalktı. "Ama sana iyi geceler demeyeceğim, beni yataktan attın çünkü. Odama gidiyorum şimdi, bak gidiyorum, gidersem gelmem ama. Bak hâlâ gidiyorum "

 

"Git lütfen Duygu "

 

"Peki, ben ve yalnızlığım gidiyoruz "

 

"Yalnızlığını Serhat'ı çağır onunla paylaş "

 

"Aman! Canı cehennemin en dibinde çıksın o ruh hastası piskopatın! " dedi Duygu yüzünü ekşiterek. "Evlerden ırak! " diye söylenerek odadan çıktı Duygu. Eylül arkasından gülümseyerek bakarken, "Bakalım ne zaman kabulleneceksin hâlâ ona aşık olduğunu " dedi. Yatağına yatarak hiçbir şey düşünememeye çalışarak gözlerini kapattı.

 

Sabah Eylül ile Duygu birlikte kahvaltı ederlerken Eylül, Duygu'nun zoruyla birkaç lokma yiyebildi. Canı hiçbir şey yapmak istemiyordu. O sırada çalan telefonuyla Eylül dalgın bakışlarını kaldırdı.

 

Duygu,

 

"Kesin kocan arıyor " dedi. Eylül gözlerini devirerek kalkıp koltuğun üzerindeki telefonunu aldı. Arayan Aslı'ydı. Eylül açtığı telefonu kulağına koymasıyla Aslı büyük bir telaşla, "Eylül çok acil görüşmemiz lazım, yardımına ihtiyacım var " dedi. Eylül nefesini burnundan üfleyerek, "Abinin görüşmek için planı bu mu? " dedi. "Hiç zahmet etmesin mahkemede görüşeceğiz biz onunla "

 

"Eylül lütfen, konu abimle alâkalı değil. Sizin ardınızdan dün İstanbul'a geldim ama hiç düşünemediğim şeyler oldu. Ben çok kötü bir şey yaptım, nasıl yapacağımı bilmiyorum yardımına gerçekten ihtiyacım var "

 

"Aslı sen ciddi misin? "

 

"Eylül lütfen yardım et! Başka yardım isteyebileceğim kimse yok burda "

 

"Tamam sakin ol! Ne oldu önce onu anlat "

 

"Telefonda anlatabileceğim bir şey değil kanıt olur " Aslı ağlamaya başlarken Eylül iyice endişelenmeye başladı.

 

"Kanıt mı olur? Aslı ne yaptın sen, nerdesin şimdi? "

 

"Yat limanındayım "

 

"Tamam hemen geliyorum " diyerek telefonu kapattı Eylül. Duygu merakla bakarak, "Ne olmuş? " diye sordu. Eylül, "Bilmiyorum, Aslı dün İstanbul'a gelmiş ama başına bir şeyler gelmiş galiba " dedi.

 

"Dur üzerime bir şey geçireyim beraber çıkalım " diyen Duygu yukarı koştu. Üzerini giyip telaşla bekleyen Eylül ile birlikte çıktı.

 

Bir kaç dakika önce...

 

Aslı abisiyle birlikte kaldıkları evin camında gözünü dikmiş limandaki yatlara bakarken, "Abi... " dedi düşünceli bir şekilde. Galip içinde kaybolduğu düşüncelerinden sıyrılarak bakışlarını ona çevirirken, "Hangisi bizim? " diye sordu Aslı. Galip, "Hangisi bizim derken? " diyerek ne sormak istediğini açmasını beklerken Aslı, "Yatları diyorum, hangisi bizim " dedi.

 

Galip oturduğu koltuktan kalkarak yanına camın önüne geçti.

 

"Kahverenginin solundaki " diye cevap verdi kardeşine.

 

"Geçen ayın faturaları arasında yatların bakımının yapıldığı faturaları da vardı. Yani sorun çıkmaz " diyerek gülümseyen Aslı cebinden çıkardığı telefonla Eylül'ü aradı. Abisine, "Sakın ses çıkarma " diyerek telefonu açan Eylül'e ağlayarak koşa koşa gelmesini sağlarken Galip ağzı açık kalmış bir şekilde kardeşini izledi.

 

"Ne yaptın sen öyle? " diye sordu Galip. Aslı kahkahalarla güldü.

 

"Sizi kavuşturuyorum ne yapacağım! Eylül kaçabildiği yer olduğu sürece ne seni dinler ne de seninle görüşür o yüzden kaçamayacağı bir yerde Taner Abi'nin düğününe kadar tatil yapsanız belki bir şansınız olur. Sen, mavişin ve mavilikler "

 

"Eylül'ü korkuttun! Onu ne kadar endişelendirdiğinin farkında mısın?!"

 

"Sen teskin edersin. Hadi yürü karşıdaki avmden alışveriş yapacağız daha. Trafik yoğun işimiz bitene kadar Eylül ancak gelir " diyerek abisinin kolundan tutup çekiştirdi. Galip hayret edercesine Aslı'ya bakarken Aslı, "Ne???! " diye söylendi.

 

"Bu yaptığından sonra Eylül beni dinler mi? "

 

"Kaçacak yeri olmadığı zaman mecbur dinler, ayrıca; bu benim başımın altından çıkmışken sen neden kendini sorumlu tutuyorsun? Üstüne alınmazsan Eylül de inanır "

 

"Siz kadınların mantık anlayışı ve olaylara bakış açısını hâlâ çözebilmiş değilim "

 

"Bizimki düz mantık abiciğim, sev ama kırıp dökme şeklinde o yüzden çözemiyor olabilirsin mesela "

 

"Her şeye de cevabınız var maaşallah "

 

"Bence sen elini çabuk tut ben vazgeçmeden " diyerek abisinin kolundan tutup kapıya doğru çekiştirdi tekrar.

 

Aslı dediğini yaparak abisini alışveriş merkezine götürdü. Aslı ikisi için giyecek alışverişi yaparken, Galip de yiyecek vs gibi alacakları halletti. Aslı yaptığından memnun kıkır kıkır gülerken Eylül aradı. Aslı telefonu açmak yerine konum attı.

 

Endişeyle Aslı'nın attığı konumu arayan Eylül ile Duygu yatın önünde dururken Eylül, "Burası mı? " diye sordu. Duygu telefonun ekranına bakarak, "Evet " dedi.

 

"Aslı! Aslı! " Eylül'ün üst üste seslenmesine rağmen Aslı'dan bir ses çıkmayınca içeri girmeye karar vererek Duygu ile birlikte yata korku içinde ilerledi. Eylül daha içerilere doğru Aslı'ya seslenerek giderken bir anda Duygu ortadan kayboldu. Yatın hareket etmesiyle Eylül korku içinde inmek için koştururken Aslı ile Duygu iskeledeydi.

 

Aslı, Duygu'yu da oyuna getirerek indirmişti. Duygu ne yapacağını bilmez bir şekilde sağa sola koştururken Aslı gülümseyerek el sallıyordu. Eylül o an neler olup bittiğini anlarken artık inmesinin imkanı yoktu.

 

"Özür dilerim " diyerek bağırdı Aslı. Eylül sıktığı dişleriyle öylece güvertede kalakalmıştı. Duygu inanamayarak bakarken, "Sizin birde yatınız mı var? " diye kızdı. Aslı başını aşağı yukarı sallayarak, "Evet, hemde üç tane. Biri bu, biri İzmir'de, diğeri de Antalya'da. Abim sürekli gezdiği için gittiği yerlerde rahat etmek için ya ev alır ya da böyle yat gibi şeyler alır. Ama tüm aileyi soracak olursan on yedi tane falan var " dedi. Duygu ağzı açık kalmış bir şekilde bakakalırken Aslı kıkır kıkır gülmeye devam etti.

 

Bir süre sonra Eylül yönünü öfkeyle kaptan köşküne çevirdi. Hırsla içeri girerek Galip'e çattığı kaşlarıyla bakarken,

 

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?! " diye bağırdı. "Birde buna Aslı'yı alet ediyorsun "

 

"Aslı'yı alet ettiğim bir şey yok, en az senin kadar bende şaşırdım yaptığına. Şu an karşımdasın ya iyiki yapmış "

 

"İyi ki yapmışmış! Bende buna inandım! Bu yaptığın insan kaçırmak! "

 

"İster inan, ister inanma ama bu benim planım ya da fikrim değildi. Ben başka şeyler düşünüyordum ama bu da fena fikir değilmiş. Ayrıca kaçırmak değil, sadece karımla mavi tura çıkmak diyorum ben "

 

"Ben senin karın değilim, biz evli falan değiliz! İki imzadan ibaret bir prosedür, en yakın zamanda da bozulacak o prosedür, boşanacağız! "

 

"Daha öncede söyledim, biz boşanmayacağız. Evliliğimiz konusuna gelince kamarada büyük bir zevkle karı, koca nasıl olunur öğretirim sana "

 

"Rüyanda bile göremezsin!!! İskeleye yanaş ineceğim "

 

"Kim demiş onu! "

 

"Ben diyorum! "

 

"Bende olmaz diyorum ne olacak? "

 

"Sana iskeleye yanaş dedim, yemin ederim denize atlarım "

 

"Farketmez atla. Nasılsa arkandan bende atlarım, çıkıp çıkabileceğin tek yer yine bu tekne olur "

 

"Sen çok adi, kaba, zorba iğrenç bir adamsın! Sana inandığıma inanamıyorum "

 

"O konuyu sonra konuşacağız, önce senin biraz sakinleşmen ve beni dinlemen lazım "

 

"Seninle ne konuşacak bir şeyim var, ne de seni dinlemeye tahammülüm var "

 

Galip oturduğu koltuktan kalkarak yönünü Eylül'e çevirdi. Gözlerini dikerek bir süre onu izledi. " Karşımda şöyle hırçınlaşıyorsun ya kendimi zor tutuyorum. Aklımdan neler neler geçiyor tahmin bile edemezsin " dedi. Eylül öfkeden kocaman açılmış gözleriyle bakarken, "Zorlama kendini İstanbul'da kaşar çok " dedi. Galip hafif gülümseyerek baktı.

 

"Kıskanmayacaksın yani? "

 

"Seni mi? Umurumda değil! "

 

Galip ona doğru yaklaşarak gözlerini gözlerine dikti.

 

"Umurunda değilmiş bak bak! Umurunda olmasaydı, kaçıp İstanbul'a gelmek yerine orda karşıma dikilir gözlerimin içine bakarak boşanacağım diyip boşanma davası açardın. Umurunda olmasaydı, her boşanacağız dediğinde sesin titremezdi. Umurunda olmasaydı, gözlerimin içine bakarken gözlerin dolmazdı. Bu kadar kırılmazdın, bu kadar kızmazdın, bu kadar kaçmazdın. Umurunda olmasaydı, umurumda değil dediğinde dudağının ucu acıyla kıvrılmazdı "

 

"Neye inanmak istiyorsan ona inan, zerre kadar umurumda değil!!! " diyen Eylül arka taraftaki şezlonglara doğru yürüdü. Galip arkasından, "Gözlerin alev aldı hâlâ haklı çıkmaya çalışıyorsun " diyerek seslendi. Eylül giderken cevap yetiştirmeyi ihmal etmedi.

 

"En azından ben haksız olduğum hâlde, yağ gibi üste çıkıp, kendimi haklı göstermeye çalışmıyorum "

 

Galip gülümseyerek arkasından baktı. "Hazır cevap! " deyiverdi tekneyi kullanmaya devam ederken.

 

Eylül epey bir süre şezlongda oturdu sinirden tırnaklarını yiyerek. Teknenin İstanbul Boğazı'ndan ayrılmaya başlamasıyla Eylül ayaklanarak sağına, soluna bakınmaya başladı. Gerçekten de İstanbul'dan ayrılıyorlardı. Eylül bundan emin olurken bir kere daha kaptan köşküne baskın verdi.

 

"En yakın limana dön ineceğim " diye bağırdı Eylül. Galip cevap vermeden oturduğu koltukta önüne bakmaya devam etti. Eylül bir kere daha bağırdı. "Sana ineceğim dedim " Galip oturduğu koltukla beraber döndü ona.

 

"İnemezsin çünkü durmayı düşünmüyorum. Oldukça uzun bir süre denizlerdeyiz "

 

"Peki ben istiyor muyum bunu? Bana sordun mu, benim adıma karar verirken? "

 

"Bilmem, sormadım "

 

"Ya sen beni delirtmek için mi varsın! Hemen dön inmek istiyorum "

 

"Önce sen biraz sakinleşmeyi denesen ve tatil yapacağımızı kabullensen nasıl olur? "

 

"Ya delireceğim! İstemiyorum!!! Seni de istemiyorum, seninle tatil falan da yapmak istemiyorum niye anlamıyorsun?! "

 

Galip sıktığı dişleriyle Eylül'e baktı.

 

"İçeri git biraz uyu, dinlen. Kendini boş yere yıpratma Eylül çünkü durmayacağım ya da bir limana falan yanaşmayacağım "

 

Eylül, Galip'in ne kadar dediğim dedik olduğunu biliyordu. Ama durup kabullenmeyecekti onun dediklerini. Eylül başını sallayarak baktı. "Peki, sen bilirsin " diyerek çıktı. Galip, Eylül'ün peşinden motorları durdurup koştu. Bir şey yapacağını anlamıştı. Eylül hiç düşünmeden denize atladı.

Bölüm : 28.08.2024 23:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...