@eelliiffiippeekk
|
Karşısındaki kadın Eylül'e şaşkınlıkla bakarken, Eylül ona öfkeyle bakıyordu. Galip gözlerini yumarken, "Hay böyle işin içine! " diye söylendi sessizce. Eylül o ateş saçan gözlerini Galip'e çevirdi.
"Bu kadın kim, burda ne işi var Galip? " diye sordu sıktığı dişleri arasında. Galip verecek cevap bulamazken şaşkınlıkla bakan kadın Eylül'ün hitap şeklinden aralarındaki ilişkinin ciddiyetini anladı.
"Bu kadın " diye söze başlamıştı ki karşılarında duran kadın, Eylül lafını ağzına tıkadı.
"Bu kadın! " diyerek kendini gösterdi. "Senin şu koca ambiyansı hazırladığın adamın eşi bu kadın! " dedi yüzüne bağırarak. Kadının yüzünde belirgin bir hayal kırıklığı oluşuverdi. Kırgın bakışları Galip'i bulurken, "Sen evlendin mi? " diye sordu. Eylül her an o kadını boğabilirdi. Galip biraz daha olaya el koymazsa Eylül katil olacaktı.
"Pılını pırtını topla nerden geldiysen oraya geri dön! " diyerek Eylül'ün elini tuttu. Eylül'ü arkasından yürüterek evden çıkardı. Eylül dışarı çıkmasıyla elini Galip'in elinden çekti.
"Kimdi o kadın? " diye sordu öfkeyle. Galip nefesini üfleyerek, "Eski, çok eski biri " dedi. Eylül iyice kısılan gözleriyle baktı.
"Eski sevgilin yani! "
"Adı üstünde Eylül eski! "
"Hiç eskimiş gibi bakmıyordu ama! Ya onun üzerindeki geceliği biz evli olmamıza rağmen ben giymeye cesaret edemiyorum, ama o hiç çekinmeden onu giyebiliyorsa çokta eski sayılmıyor demek ki! "
"Saçmalama Eylül! "
"Tabi saçmalıyorum ben! Kapıda zorlama, kırılma olmadığına göre anahtarı bile var! Ama saçmalayan benim " diyen Eylül yönünü otobana çevirdi. "Keyfinize bakın siz ben yolu bulurum! " diyerek hızlı hızlı yürümeye başladı. Galip'in peşinden koşturmasıyla Eylül daha da hızlandı.
Galip'in yetiştiği Eylül karşıdan gelen taksiyi durdururken Eylül'e eş Galip'te taksiye atladı.
Eylül ona öfkeyle bakarken taksici nereye gideceklerini sordu. Galip gidecekleri yerin adresini verdi.
"Aklıma dahi gelmeyen birini evde bulabileceğimizi iki dünya bir araya gelse aklıma gelmezdi. Onu en son altı, yedi yıl önce gördüm " dedi Galip. Eylül daha da çatışan kaşlarıyla, "Eminim öyledir! " diyerek önüne döndü. Galip derin bir nefes alarak başını iki yana salladı.
Bir süre sonra duran taksiyle ikisi aşağı indi. Eylül, Galip'in yüzüne bakmıyordu. Galip hafif gülümseyerek Eylül'ün elini tuttu. Eylül tavırlı bir şekilde çattığı kaşlarıyla arkasından yürüdü. Galip önünde durdukları apartmana girdi. Asansöre binmeleriyle Eylül elini çekip sinirli bakışlarını asansörün içinde gezdirmeye başladı. Galip gözlerini ayırmadan onu izliyordu.
"Güzelim benim ne suçum var bana tavır yapıyorsun " dedi Galip. Eylül sinirli kısa bir bakış attı ona. Asansörün açılmasıyla Eylül kabinden çıktı. Galip'te arkasından çıkarken sağında kalan dairenin zilini çaldı. Kapıyı kuzeni Handan açtı. Sevinçle,
"Ay bizim çifte kumrular gelmiş! Hoş geldiniz " dedi. Galip tebessümle, " Hoş bulduk abla " dedi sarılarak. Handan Eylül'e dönerek kocaman gülümsedi.
"Kız Maviş ne somurtuyorsun öyle, ilk sana sarılmadım diye gücendin mi yoksa? " diyerek sarıldı.
"Yok abla, olur mu öyle şey " dedi Eylül sarılmasına karşılık vererek. Galip, "Onun tavrı bana sen üstüne alınma ablam " dedi. Handan, Galip'e dönüp hafif çattığı kaşlarıyla, "Ne yaptın da üzdün Maviş'i uzun eşşek " dedi.
"Vallahi de, billahi de bu kez bir suçum yok " diyen Galip içeri girdi. Eylül arkasından sinirle baktı.
"Yağ gibi üste çık sen! " diye söylendi. Handan Eylül'e dönerek, " Ne yaptı? " diye sordu. Eylül öfkeyle, "Anlatırım abla " diyerek içeri girdi.
Galip annesinden başlayarak büyüklerin ellerinden öperek hal hatır sorarken Eylül, Handan ile birlikte salona girdi. Eylül de büyüklerin ellerinden öptü. Candan Eylül'ü yanına oturttu. Meraktan çatlayacak olan Handan daha fazla bekleyemeden Galip'e, "Erkeklerin hepsi karşı dairede sen onların yanına git. Taner ile Selçuk seni soruyorlardı gelmedi mi diye " dedi.
"Ben onlarla konuşmuştum " dedi Galip. Handan, "Ne işin var kadınların arasında kalk onların yanına git " diyerek ısrar etti. Melek kızına şaşkın bakışlarla bakarken, "Ne yapıyorsun kızım? Kovar gibi öyle! " diye kızdı hafif. Galip'in gitmeyeceğini anlayan Handan Eylül'ü bin bahaneyle mutfağa çekti. Bir şeylerin olduğunu anlayan genç hanımlar mutfağa toplandı.
"Ne yaptı, amcamın hayırsız oğlu? " diye sordu Handan. Eylül aldığı nefesi sıkıntıyla üfledi. Neler olduğunu tek tek anlattı. Aslı,
"Kafasını o masaya gömseydin ya! " dedi. Eylül'ün tarif ettiği kadını Taner'in nişanlısı Filiz kim olduğunu anlamıştı. Galip'in geleceğini ona o söylemişti. Filiz biraz çekinceyle, "Ya kusura bakma Yasemin'e, Galip'in geleceğini ben söylemiştim. Yurtdışından bizim düğünümüz için geldi. Galip'in ne zaman geleceğini sordu bende söylemiş bulundum. Ama böyle bir şey yapacağını inan bilmiyordum " dedi. Nazenin, Filiz'e, "Yenge bu Yasemin kim? " diye sordu. Filiz, Eylül'e baktı dinlemek isteyip istemediğini sorarcasına. Eylül, "Bende kim olduğunu bilmek istiyorum " dedi.
"Yasemin ilkokuldan beri arkadaşım. Üniversiteye kadar birlikte okuduk. Galip'le ikisini ben tanıştırmıştım. Bir süre birliktelerdi sonra ayrıldılar. Yasemin yurtdışına gitti. Aramızda hiç bahsi geçmeyince evlendiğini söylemek hiç aklıma gelmedi "
Filiz'in anlattıklarından sonra Eylül aklındakileri sormazsa rahat edemeyecekti.
"Yani şu arkadaşın yurtdışından uzun zamandır hiç dönmedi mi? "
"Dün akşam döndü daha "
"Nefes dahi almadan gidip ambiyans mı yapmış "
"Gerçekten bu konuda üzgünüm bana böyle bir şey yapacağından bahsetmedi ki bunların olmasına izin vermezdim "
"O evde birlikte mi kalıyorlardı? "
"Bir dönem birlikte kaldıklarını biliyorum "
"O yüzden anahtarı var yani? "
"Bilmiyorum belki "
Eylül başını sallayarak derin derin soluduğu nefeslerle önüne döndü.
Sanem,
"Aman canım ne taktın, çok çok önceden olmuş bitmiş bir şey. Canını sıkmana değer mi yani? " dedi. Herkes ona hak verirken Eylül, "Latif Abi böyle bir şey yapsa, sen ne yapardın? " diye sordu Sanem'e.
"Benden öncesi çokta umrumda olmazdı açıkçası. Sende sıkma canını " dedi Sanem.
Ceyda,
"Bende yaşadım benzer bir durum. Yasin'in eski sevgilisiyle aynı evde uyumak zorunda bile kaldım Suna'nın düğününde. Sonuçta eskimiş gitmiş bir şey kendimizi paralasakta geçmişi değiştiremeyeceğimize göre çokta takmanın bir anlamı yok hani "
Zehra,
"Mirsat'ın kaç tane hastası ona ilânı aşık edip mektuplar yazıyor. E hayat bu her zaman karşımıza bir sorun çıkaracak yani. Her sorunda bu kadar yıpratırsak kendimizi ne olacak? Daha seni hiç tanımadan önceki biri. Ne yaşanmışsa yaşanmış, adı üstünde geçmiş "
Züleyha,
"Sizinki yine iyi, Hazar'ın o dillerden düşmeyen büyük Sevda'sı benim evimde kaldı. Üstelik iki çocuk babası Hazar sabaha kadar uyuyamadı. Allah var, hepimiz şahidiz gerçek bir evliliğiniz olmamasına rağmen Galip'in birine kafasını çevirip bakmışlığını gören, duyan yok. Şimdi ise Allah gözden, nazardan saklasın gözlerinin içi pırıldayarak sana bakıyor. Her şeyden önemlisi kocan bir başkasını değil seni seviyor Eylül. Huzurunuzu kaçırmaya değecek bir şey değil bu, boşuboşuna keyfinizi bozma "
Ceyda destek amaçlı kolunu eltisi Züleyha'ya sardı.
Herkes Eylül'e destek olurken o da bir parça kendini iyi hissetmeye başlamıştı. Doğruydu aslında huzurlarını kaçırmaya değecek bir şey değildi. Ama Galip'in burnundan da getirecekti çok uzatmadan. |
0% |