Yeni Üyelik
28.
Bölüm

27. Bölüm

@eelliiffiippeekk

Bir takım tıkırtılarla Eylül gözlerini açtı. Biraz kulak kabartınca sesin mutfaktan geldiğini farketti. Sessizce, "Galip! " diye dürttü kocasını. Galip araladığı gözleriyle, "Hımm... " dedi uykulu.

 

"İçerden sesler geliyor! " Eylül'ün endişeli sesi Galip'i ayıltırken Galip'te, Eylül gibi dinlemeye başladı. Gerçekten de içerden sesler geliyordu. İkisi birlikte hızlı bir şekilde ayağa kalkarken Galip, Eylül'ü arkasına aldı.

 

"Sen burda bekle! " dedi. Eylül çattığı kaşlarıyla, "Olmaz! " diye karşı çıktı.

 

"Laf dinle! Burda kal! " diyen Galip içeri doğru yürüdü. Temkinli bir şekilde içeriye doğru gitti. Mutfakta Galip'in annesi ile babası vardı. Dayanamayan Eylül, Galip'in peşinden gitti. İkisi şaşkınlıkla bakarken onları farkeden Candan gülümseyerek baktı ikisine.

 

"Siz ne zaman geldiniz ya? " diye sordu Galip. Babası önündeki yemeğini yemeye devam ederken, "Siz uyurken " diye cevap verdi. Eylül'ün yanakları utancından kızarmaya başlarken durumu farkeden Candan olaya el koydu.

 

"Hadi gelin oturun sizede yemek koyayım, bir şeyler yiyin " dedi. Eylül kayınvalidesinin yanına giderek elindeki kepçeyi aldı.

 

"Sen otur anne ben yapayım " diyerek yemek koymaya başladı. Galip ile annesi geçip oturdu. Eylül herkese yemek servisi yaptı.

 

Yemekten sonra kahve eşliğinde başını alıp giden sohbet uzunca devam etti. Candan'ın gözü sürekli oğlu ile gelinindeydi. Onları birlikte ve mutlu görmek onu çok mutlu ediyordu. Dönüp dönüp, Maşallah çekiyordu.

 

Bir süre sonra Galip, Eylül'ü alıp dışarı çıkmıştı. Eylül'e araba almıştı, niyeti biraz kullanmayı öğretmekti. Vardıkları araba galerisinde karşıdaki arabayı işaret ederek,

 

"Nasıl sence? " diye sordu. Eylül başını bilmem dercesine salladı.

 

"Bilmem. Alacağın arabayı neden bana soruyorsun? "

 

"Senin için " Eylül'ün donmuş bakışları buğulandı. Eylül tepkisiz o kadar uzun bakmıştı ki Galip ters giden bir şeyler olduğunu anladı. Soru dolu bakışlarını gözlerine sabitledi. Eylül bakışlarını indirerek, "İstemiyorum gidelim " dedi. "Lütfen... "

 

"Bir sorun mu var? "

 

"Araba falan istemiyorum Galip, gidelim lütfen! " Eylül'ün gözyaşları akmaya başlarken Galip daha fazla üzerine gitmeden arabayı çalıştırdı. Çok sürmeyen yolculuk İstanbul'u gören yüksek bir yerde son buldu.

 

İkisi bir süre sessizce manzarayı izledi.

 

"Anlatmak ister misin? " Galip destek olduğu belli ses tonuyla Eylül'ün elini tuttu. Eylül'ün sessizliği bir süre daha devam etti. Arabanın içinde tek ses Eylül'ün iç çekişleriydi.

 

"Biz çok iyi dört arkadaştık. Esra, Pelin, Duygu ve ben. Her birimiz sırayla annelerimizin arabalarını çalar dolaşırdık geceleri. Esra hız yapmayı çok severdi. Sıra onundu o gece, sözleştiğimiz gibi buluştuk. Esra o gece olayı biraz daha ileri götürdü. O kadar süratli sürüyordu ki arabayı hız ibresi sonu buluyordu nerdeyse, kazada kaçınılmaz oldu tabi. Bariyer arabayı kağıt gibi biçti. En yakın arkadaşlarımdan biri gözümün önünde ikiye ayrıldı... korkunçtu! Diğeri, diğeri kolunu kaybetti, hayata küstü defalarca kez intahar etmeye kalktı. Duygu uzun bir süre hastanede kaldı ama bana, bana hiçbir şey olmadı... Tamamiyle hurdaya dönen arabada burnum bile kanamadı. Sadece iki, üç küçük çizik o kadar. O feci kazada bana hiçbir şey olmadı, hiçbir şey! Mucize miydi, felaket mi bilmiyorum, ama ben o korkunç kazayı asla atlatamadım. Hâlâ kabuslar görüyorum, o gece ben çok ısrar etmeseydim... dışarı çıkmayacaktık. Benim yüzümden oldu. Bir daha asla değil araba kullanmak aklıma bile getirmeye cesaret edemedim. Hâlâ da bunu aklıma getiremiyorum bile. Baban bana araba almıştı zaten ama yapamadım. Kullanmak için yanına bile yaklaşamadım "

 

Galip, Eylül'ün gözyaşlarını silerek ona sarıldı.

 

"Kader iki gözümün nuru, onların kaderi oydu senin yüzünden olan bir şey yok! Kendini suçlamana gerek yok, kader değişmez. Atlatacağız, bunu birlikte atlatacağız " dedi. Eylül hıçkırıklarla ağlamaya başlarken Galip sımsıkı sarıldı ona.

 

...

 

Aradan geçen birkaç haftada çok şey olmuştu. Emin tedavi için İngiltere'ye gitmişti. Eylül ile Galip birlikte Mardin'e gitmişlerdi, Galip'in arkadaşının daveti üzerine. Çocuğu olacağı için çok mutlu olan arkadaşı mutluluğuna çok sevdiği dostunu da ortak etmek istemişti. İkiside davetine icabet etmiş oldukça da güzel zaman geçirmişti. Hatta Galip kendi elleriyle Eylül'e telkari yapmıştı. Eylül'ünü kelebeklere benzeten Galip eşsiz bir kelebek motifi işlemişti ona. Eylül bir an olsun kolyesini boynundan çıkarmıyordu. İkisi birlikte Eskişehir'e dönmüşlerdi ve Galip'in, Eylül için sürprizleri vardı.

 

Aslı'nın ağzından kaçırmasıyla Eylül sürpriz bir şeyler olacağını öğrenmişti, ne kadar ısrar etsede Galip ip ucu bile vermiyordu. Keyifli bir şekilde arabasını sürmeye devam ederken dönüp dönüp Eylül'ü izliyordu.

 

"İlla çatlatacaksın beni! Ne olur yani söylesen?! " Eylül ısrarlı bakışlarını dikmiş bakıyordu.

 

"Sabır Göğümün Mavisi sabır! Söylersem sürpriz olmaz ya hani " Galip gülümseyerek arabayı kullanmaya devam ederken Eylül sabırsızlıkla nefesini üfledi. O sabırsız hali çok hoşuna gidiyordu.

 

"Sen kaşlarını şöyle çatınca çok güzel oluyorsun " Galip'in çarpık gülüşüyle söylediklerine Eylül gülümseyerek başını çevirdi.

 

Bir süre sonra araba dururken Galip gülümseyerek, "Hadi aşağı in ilk sürpriz burda " dedi. Eylül heyecanla kendini aşağı attı. Galip'te hemen aşağı inerek yanına ulaştı. Karşılaştığı şeyle ağzı açık bir şekilde bakakaldı Eylül. Galip kollarını ona sararak,

 

"Beğendin mi? " diye sordu.

 

Birinci sürpriz hayalini kurduğu restorandı. Oldukça geniş ve güzeldi. Kanalın üzerine uzanan geniş iskelesi muhteşemdi. Eylül ne diyeceğini bilmez bir şekilde Galip'e döndü.

 

"Burası, burası çok güzel... " diye fısıldadı. Galip elinden tutup, "Sen birde içeriyi gör " diyerek Eylül'ü yürütmeye başladı. Eylül merakla peşinden koşturdu. Her bir detayına hayranlıkla bakıyordu restoranın.

 

"Sen ne yaptın böyle? " diye sayıkladı Eylül. "Şunlara bak...! "

 

"İyi bir mimar değilim bu konuda epey bir yardım aldım ama iyi bir tasarımcıyım. Tüm mobilyaları ben çizdim, hepsi sadece sana özel. Eşi, benzeri hiçbir yerde yok " Eylül dolan gözleriyle gülümseyerek sarıldı ona. "Senin mutluluktan bile olsa ağlamana dayanamam. Hem iki gün sonra açılışımız var sen şimdiden böyle yaparsan ohoo işimiz var "

 

"Açılış mı?! "

 

"Evet "

 

"İki güne nasıl yetiştireceğim ben her şeyi? " Galip, Eylül'ün gözünden damlamak üzere olan yaşı sildi.

 

"Benim olduğum yerde sana endişelenmek yasak! Sence ben bunu hesaplamamış olabilir miyim? "

 

"Yemin ederim sen delisin! Hemde zırdelisin! Ben nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum " Galip üzerine eğilerek alnını alnına yasladı. "Sana deliyim sana! Nasıl teşekkür edeceğin konusuna gelirsek aklımda var bir şeyler " diyerek gözlerinin içine baktı çarpık gülüşüyle. Eylül kıkırdayarak bakarken Galip, "Gidelim mi? " diye sordu. "Bizim daha işimiz var "

 

"Nereye gidiyoruz ve ne işimiz var? "

 

"İkinci sürprize gidiyoruz "

 

"İkincisi de mi var? "

 

"Üçü, dördü bile var! "

 

"Çok heyecanlandım şimdi! "

 

"Aklımdakileri duysan, heyecan ne ki " diyen Galip küçük bir ıslık çaldı. Eylül'ün genişleyen gülümsemesiyle Galip elinden tutarak onu arabaya götürdü. Hareket eden arabayla Eylül durmadan gülümsüyordu. Uzun sürmeyen yolculuk yüksekçe bahçe duvarı olan, tek katlı bir evin önünde son buldu. Eylül merakla etrafa bakındı. Galip arabadan inerek Eylül'ün kapısını açtı. Eylül gözünü alamadığı manzarayla aşağı indi.

 

"Burası... ? " diye sordu.

 

"Burası bundan sonra yaşayacağımız evimiz " diye cevap verdi Galip. "Epey zaman önce almıştık bu araziyi daha büyük bir üretim atölyesi için, büyük ve kullanışlı bir yer bulunca burası boşta kaldı. İlk kavgamızı yaptıktan sonra evimizin burda olması gerektiğini düşündüm. Evin planı ilk farklıydı, senin Aslı'ya iskavrinyal tarzı evleri beğendiğini söylemenle son halini bu şekilde aldı. "

 

"Burası bizim evimiz mi şimdi? "

 

"Evet burası bizim evimiz! "

 

"Hayal gibi... "

 

"Hayal değil senin varlığın ve güzelliğin kadar gerçek " diyen Galip, Eylül'ü kucakladı. Eylül gülümseyerek itirazsızca boynuna sarıldı. Galip eve doğru yürürken, "Bana olan teşekkür borcunu almakta hiç mütevazı olmayı düşünmüyorum bu gece " dedi. Eylül kıkır kıkır gülmeye başlayarak daha sıkı sarıldı boynuna.

 

"Epey teşekkür borcu birikti sanırım, naz yapmayı düşünmüyorum merak etme " Eylül'ün arsızca söylediklerine Galip gayet memnundu.

 

Sabah Galip'ten önce uyanan Eylül dün gece incelemeye pek fırsat bulamadığı yeni evini dolanmaya başladı. Her bir detayı, her bir köşesi ayrı güzeldi. Girdiği mutfağa hayranlıkla bakan Eylül keyifle kahvaltı hazırlamaya başladı. El çabukluğuyla ikisine yetecek simit ile poğacayı yoğurup fırına sürdü. Onlar pişene kadar kahvaltı masası hazırdı. Hazırladığı masaya gülümseyerek baktı. Çok güzel bir sofra olmuştu. Şimdi sırada kocasını uyandırmak vardı. Yatak odasına parmak uçlarında koşarak gitti. Yüzüstü yatan kocasına gülümseyerek yaklaştı. Yatağın kenarına oturarak eğilip onu öptü.

 

Galip hafif tebessüm etsede gözlerini açmadı. Eylül biliyordu ki Galip sakallarıyla oynanılmasından hoşlanmazdı. Elini uzatıp sakallarını kaşıdı. Saliselerle kendini Galip'e esir düşmüş buldu.

 

"Sen epey yaramaz oldun bu aralar " Eylül ısırdığı dudağının kenarıyla keyifle güldü.

 

"Hadi bırak beni de kalk. Kahvaltı edelim daha sonra açılış için planlarını bana da anlat ki ona göre bende planlarımı yapayım "

 

"Bugün tembellik yapsak olmaz mı? "

 

"Olmaz koca adam! Benim eteklerim zil çalıyor sen tembellikten bahsediyorsun "

 

"Ama evimizde ilk günümüzün tembelliğini de mi yapmayalım? "

 

"Bana dün gece onca gazı vermeden önce düşünecektin kocacığım! "

 

"Bir daha desene! "

 

"Neyi? "

 

"Kocacığım dedin ya bir daha söyle " Eylül kahkahalarla gülerek, "Hımmm! Söyleyeyim kocacığım, çok mu hoşuna gitti? " dedi. "Bundan sonra ben hep böyle söyleyeyim o zaman kocacığım, kocam, adamım, herifim, koca adamım " Galip kahkahayla gülmeye başladı. Eylül onu hayranlıkla izlerken, "Sen şöyle gülünce çok tatlı oluyorsun seni ısırmak istiyorum " dedi. Çok sık böyle gülmeyen biri olduğu için Eylül bu gülüşlerini bulduğu yerde gözünü ayırmadan izliyordu. Arada bir böyle nadiren sesli gülüşleri oluyordu çünkü.

 

"Söz sen her böyle güldüğünde sana kocacığım diyeceğim " dedi Eylül gülümseyerek. Galip aşkla izledi yüzünün her bir detayını. Okşadığı parmakları arasındaki saç tellerini eğilip öptü. Burnunu Eylül yanağına sürterek kulağına, "Teşekkür ederim " diye fısıldadı. "Bana yeniden mutlu olmayı, gülmeyi öğrettiğin için... beni yeni baştan inşa ettiğin için. Bana rağmen hayatımda olduğun için, beni bırakmadığın, bizden vazgeçemediğin için o kadar çok teşekkür borcum var ki sana " Eylül gülümsedi içtenlikle.

 

"Önümüzde koca bir ömür var, birlikte yaşamak bana en büyük teşekkür koca adam "

 

"O bir ömürde, gökyüzüm olan gözlerin bana hep böyle baksın olur mu Göğümün Mavisi? "

 

"Sana hep böyle bakacağım koca adam " Galip kulağının alt kısmından çenesine doğru ufak ve sıcak öpücüklerle öpmeye başladı.

 

Az sonra Eylül, Galip'i geriye doğru iterek, "Yandı! Simitler yandı! " diyerek hızla ayağa kalktı. Koşa koşa mutfağa giderken Galip arkasından afallamış bir şekilde baktı. "Simit mi? "

 

Eylül son anda simitleri kurtarırken hemen ardından Galip'te kapıda belirdi.

 

"Bak sen! Benim hamarat karım neler neler yapmış sabah sabah "

 

"Hepsini senin için yaptım hadi otur " Galip geçip oturdu. Eylül çayları da doldurarak oturdu.

 

Galip,

 

"Ellerine sağlık çok güzel görünüyor hepsi " dedi.

 

"Afiyet olsun " diyen Eylül bir an duraksayıp, "Evdeki tüm mobilyalar senin yeni kreasyon için çizdiklerin değil mi? " diye sordu.

 

"Evet "

 

"Hani onlar daha şimdi yapılmayacaktı, yeni sezon için değil miydi? "

 

"Yeni kreasyon için başka fikirlerim var çizim işini başkasına verdim, bunlardan başka yapılmayacak. Bunlar özel tasarım, bize özel sadece " Eylül yüzünde eksik olmayan gülüşüyle baktı ona. İkisi birlikte tatlı bir sohbet eşliğinde kahvaltısını ederken sohbetin konusu yarın ki açılıştı.

 

Kahvaltıdan sonra ikisi birlikte restorana gelmiş, restoranın her şeyini sadece ikisi birlikte yapmıştı. Her bir masanın örtüsünden süsüne kadar ikisi birlikte yapmıştı. İş planı, yardımcı şefler, garsonlar ve dahilinde her şey hazırdı. Eylül gitmeden önce son kez gülümseyerek restoranına baktı. Yarın için içi içine sığmıyordu.

 

Eylül o kadar heyecanlıydı ki gece dahi uyanıp planların üzerinden geçmişti.

 

Ve nihayet büyük gün gelmişti. Tüm aile üyeleri ve tanıdık eş, dostun katılımyla açılış töreni gerçekleşmişti. Eylül'ün mutluluktan ayakları yere basmıyordu. Bir an olsun desteğini eksik etmeyen Galip sürekli yanındaydı. Güzel geçen günün ardından Eylül'e kalan tatlı bir yorgunluktu. Nihayet bitmişti işleri. Kollarını Galip'in beline sararak yüzünü göğsüne yasladı.

 

"Teşekkür ederim... " dedi. Galip eğilip saçlarını öptü.

 

"Hadi evimize gidelim, güzel bir uykuyu hakettik " diyen Galip, yüzünü ona çeviren Eylül'ün yüzünü okşadı. Eylül ona gülümseyerek, "Gidelim koca adam " dedi. İkisi birlikte arabaya binerek evin yolunu tuttu.

 

İkisi yorgun ve mutlu vardıkları evde vakit kaybetmeden uyumak için odalarına geçtiler.

Loading...
0%