Yeni Üyelik
52.
Bölüm

51. Bölüm

@eelliiffiippeekk

Alparslan eve geldiğinde Eylül'ü bulamamış ve deliye dönmüştü. Annesinin Eylül'e olan hislerinden rahatsız olduğunu, onaylamadığını biliyordu. Direkt annesinin karşısına dikilmişti. Biliyordu ki Eylül öylesine gitmezdi daha birkaç gün olmuşken dönmesi.

 

Oturduğu koltukta dergi okuyan annesinin elindeki dergiyi alarak gözlerini dikti.

 

"Eylül nerde? "

 

"Ne bileyim oğlum Eylül nerde! "

 

"Anne! " biliyordu ki annesi ona yalan söyleyemezdi.

 

"Doğrusunu yaparak gitti. Sende ardına düşme doğrusunu yaparak. "

 

"Anne, sen ne zamandan beri benim hayatımla ilgili kararlar alabiliyorsun?! "

 

"Ben senin annenim annen! Senin için neyin doğru olduğunu bilecek ferasettyim çok şükür. Eylül, başından bir evlilik geçmiş, çocuklu, dul bir kadın sana göre biri değil. Onada yazık. Yarın öbür gün sen bunları sorun edersen onun hali ne olacak? Sende biliyorsun ki bu olmayacak duaya âmin demek. "

 

"Anne bunlar sadece senin için sorun benim için değil. Ayrıca bana göre olmamasına nasıl karar veriyorsun, kime göre, neye göre? Ben Eylül'ün ne yaşadığını da biliyorum ne yaşatıldığını da. Daha önce ki evliliği umurumda değil, çocuğuna gelince de; Rüzgar benden olacak kardeşlerine abilik eder, bende ona babalık. Hiçbir şekilde Eylül'den vazgeçmem, Eylül ile evleneceğim bu kararımı da ilk sana söylüyorum. Bir daha benim yerime kararlar alma lütfen! Eylül'ü de gelinin olarak görmeye başlasan iyi edersin! " Annesinin tek kelime daha etmesine izin vermeden salondan çıkıp gitti.

 

Annesinin Eylül'ü göndermiş olmasına çıldırıyordu. Hızlı adımlarla merdivenleri çıktı. Durmadan Eylül'ü arıyordu ama telefonu hep kapalıydı. Eylül'ün ne kadar kırılmış olabileceğini düşündükçe aklını kaçıracak gibi oluyordu. Tüm eşyalarını da toplamış olduğuna göre kesin evine gitmiştir diye düşünüyordu. Hemen üzerini değiştirip vakit kaybetmeden yola düştü.

 

Zor kattetiği yol nihayet son bulurken bahçe kapısı dahi kilitli hiç açılmamış evde Eylül yoktu. Defalarca kez seslendi ama değişen hiçbir şey olmadı. Çaresizce sağa sola koşuştu ama yoktu işte! Pes edemezdi, Eylül'ü kaybedemezdi.

 

Tek umudu Duygu'ydu. Derince bir nefes alarak atladığı arabayla duygunun evinin yolunu tuttu. Duygu'ya gideceğinden emindi bu kez.

 

Bitmek bilmeyen yol nihyet son bulurken dayandığı kapıyı yumruklamaya başladı.

 

Alparslan'ın yumrukladığı kapıyı Duygu telaşla açarken,

 

"Ne oluyor be? " diye kızdı. Alparslan, Duygu'yu kenara iterek içeri girdi. Duygu arkasından söylenerek giderken Alparslan delirmiş gibi her yeri arıyordu.

 

"Ne yaptığını sanıyorsun sen? " diye dikildi karşısına Duygu.

 

"Eylül nerde? "

 

"O ne demek öyle? Bunu senin bilmen lazım senin evinde çalışıyor. "

 

"Evde yok işte, nerde? " Duygu Alparslan'ın bağırmasıyla yerinden sıçrarken, "Bilmiyorum! Ne yaptın kıza? " diye dikti gözlerini çattığı kaşları ve belinin iki yanına dayadığı elleriyle.

 

Alparslan öfkeyle iki elini saçlarının içinden geçirdi.

 

"Nereye gitmiş olabilir? Evine de gittim orda da yok! " düşündükçe deliriyordu.

 

"Bilmiyorum. Ama dur Aslı'ya gitmiş olabilir. "

 

"Kim bu Aslı? Ben niye tanımıyorum. "

 

"Eski görümcesi! " dedi görümce kelimesine vurgu yaparak. Eline aldığı telefonla Aslı'yı aradı. Eylül orda da yoktu. Alparslan iyice delirirken Duygu endişeyle,

 

"Alparslan ne yaptın arkadaşıma da bana bile haber vermeden kaybolmuş ortadan? " diye bağırdı. Alparslan da onun gibi bağırarak,

 

"Ben bir şey yapmadım! " dedi. İki eliyle yüzünü sıvazladı. "Annem göndermiş Eylül'ü. Ah anne ah! Ta öğle çıkmış evden aklımı kaçıracağım. "

 

"Neden? " Duygu'nun sesine yansımıştı şaşkınlığı. Alparslan sinirle dişlerini sıktı.

 

"Güya bana göre değilmiş. Nerdesin Eylül? Nerde! " diye söylenirken Duygu belli olan hayal kırıklığıyla,

 

"Neriman Teyze'den hiç beklemezdim. " dedi oturarak. "Tek umudum sendin, çok çekti Eylül seninle mutlu olacağına inanmıştım biliyor musun? Bu kızın yüzü hiç gülmeyecek mi? Hiç mi mutlu olmayacak? Haklıydı, haklı çıktı işte! "

 

Alparslan omuzları çökmüş bir şekilde olduğu yerden kalktı.

 

"Bir haber alırsan beni ara. " diyerek çıktı hızlıca. Eve geri döndüğünde güvenlik görevlisinden Eylül'ün tam olarak saat kaçta çıktığını öğrendi. Eylül'ün binerek gittiği taksinin durağına giderek Eylül'ü nereye bıraktığını öğrendi. Taksici Eylül'ü otele bıraktığını söyledi.

 

Alparslan bir an önce Eylül'ü bulmak için uçarcasına gittiği otelde soluk aldı.

 

"İyi akşamlar. " dedi resepsiyodaki adama. Adam başını sallayarak,

 

"İyi akşamlar, buyurun. " diye karşılık verdi.

 

"Bugün öğle saatlerinde buraya bir yetmiş boylarında, sarışın, yanında iki buçuk üç yaşlarında erkek çocukla bir kadın gelmiş. Adı Eylül Demir, kaç numarada kalıyor. "

 

"Evet öyle biri geldi doğrudur ama son anda vazgeçti oda tutmadı. " Alparslan derin bir nefes alarak öfkeyle verdi.

 

" Yine nereye gittin? " Alparslan çaresizce kendine fısıldadı. "Nereye gideceğine dair bir şey dedi mi, ya da duydunuz mu? "

 

"Hayır. Bugün gelip aynı kişiyi soran ikinci kişisiniz. "

 

"Kim olduğunu söyledi mi soran kişi? "

 

"Eşiydi sanırım, oğlum dediğini duydum gibi hatırlıyorum. "

 

"Tamam sağ olun. " diyerek çıkarken eski eşinin onu sormasından rahatsız olmuştu. Sıktığı dişleriyle gözlerini kapattı. Derin bir nefes alarak arabasına bindi. Eylül illa ki Duygu'ya nereye gideceğini söylerdi. Cebinden çıkardığı telefonla Duygu'yu aradı.

 

"Duygu, Eylül'den bir haber aldın mı? "

 

"Yok... yani bir haber... almadım. " Alparslan, Duygu'nun yalan söylediğini anlamıştı.

 

"Tamam. Bir haber alırsan beni ara. "

 

"Olur. " Alparslan telefonunu kapatarak cebine soktu.

 

"Yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun Duygu." Diye söylenerek arabayı çalıştırdı. Duygu'nun evine doğru sürmeye başladı arabayı.

 

Duygu'nun evinin olduğu sokağın başına gelmisti ki Duygu arabasıyla caddeye çıkıyordu. Eylül'e gideceğinden adı gibi emindi. Vakit kaybetmeden Duygu'yu takip etmeye başladı tekip mesafesini koruyarak.

 

Bir süre sonra Duygu, Eylül'ün evinin önünde durdu. Haklı çıkmıştı. Duygu Eylül'e gelmişti, Eylül açmıştı kapıyı. Kapıda Duygu'ya sarılmıştı, ağladığı da farkediliyordu.

 

İki dakika önce kapanan kapıyı yumruklamaya başladı. Kapıyı ağlamaktan gözleri, burnu kızarmış bir Eylül açarken; onu o halde gören Alparslan canından can koparcasına bakıyordu yüzüne.

 

"Sizin ne işiniz var burda? " Kızarmış gözleri şaşkınlıkla baktı karşısındaki adama. Ağlamalarının sebebi hiç aklının ucundan bile geçmeyen, bilhassa kaçtığı şeylerin yakıştırılmış olmasıydı.

 

"Aynı şeyi bende sana soracağım, senin burda ne işin var asıl? "

 

"Rica ediyorum gider misiniz lütfen! "

 

"Hiç bir yere gitmiyorum, seninde bir daha gitmeyeceğin gibi! " Eylül'ün tuttuğu kapıyı tamamen açarak içeri girdi. Kapıyı ardından kapatarak Eylül'e sıkıca sarıldı. Eylül şaşkınlıkla kalakaldı öylece.

 

"Alparslan Bey lütfen! " Bir türlü kurtaramıyordu kendini.

 

"Nasıl gidersin Eylül, nasıl? Daha birkaç gün önce bana söz verdin en azından bir ay daha evde olacağına. " Eylül zorla itti onu geriye doğru.

 

"Ben size hiçbir söz vermedim, ayrıca anneniz işime son verdi. Bugün şirketten de aradılar anlaşmam feshedilmiş, yani artık sizin çalışanınız değilim. Beni size bağlayan bir şey olmadığına göre artık sizi görmek zorunda değilim. "

 

"Ama ben seni görmeden yaşayamam, artık bizimle çalışmadığına göre ben sana göre değilim saçmalığından da vazgeçersin. " Diyerek içeri geçti. Duygu, Alparslan'ı görmezden gelirken Alparslan ona kızgınlıkla bakmaya başladı.

 

"Senin bana haber vermen gerekmiyor muydu? "

 

"Çokta umurumdaydın! " Duygu onu takmayarak Rüzgar'la oynamaya devam etti. Eylül daha fazla duramadı orda, bıkmışlıkla nefesini üfleyerek mutfağa geçti. Eylül'ün gittiğinden emin olan Alparslan, Duygu'ya taraf çevirdi yönünü.

 

"Eski eşi hapisten çıkmış, buraya gelmiş mi? " Duygu çattığı kaşlarıyla ona döndü.

 

"Haberim var çıktığından ama daha gelmedi. Adresi verdim yarın gelir muhtemelen, senden önce gelir zannediyordum ama bir parça sağlık sorunları var. "

 

"Ne demek adresi verdim? "

 

"Basbayağı! Adresi istedi bende verdim. "

 

"Duygu delirtme beni! Nasıl verirsin Eylül'ün adresini o adama? "

 

"Afedersin de sen Eylül'ün nesi oluyorsun sevgilisi mi, kocası mı? Ben söyleyeyim mi, hiçbir şeyi! Sadece eski patronu! Ama Galip çocuğunun babası, üstelik Eylül'e olan sevgisinden de zerre kadar şüphem yok. "

 

"Ha ondan şüphen yok ama benden var öyle mi? "

 

"Evet! Eylül'ün seninle olmasındansa Galip'le olmasını tercih ederim; çünkü o ya da ailesi insanları sınıflara, statülere ayırmıyorlar. Şu şuna uygun, bu buna uygun, bu aileme yakışmaz, şunun parası yok gibi düşünceleri yok. Onlar için herkes insan sadece, gerisi önemli değil! Gerekirse onları barıştırmak için her şeyi yaparım. " Alparslan sıktığı dişleri ve öfkeden hızlanan nefeslerle dinledi Duygu'nun ağır her bir kelimesini.

 

Duygu çok öfkeliydi Neriman'ın Eylül'e yakıştırdıklarına, sinirini de Alparslan'dan çıkarıyordu.

 

"Öyle bir şey yapmayacaksın! "

 

"Hadi engel ol, nasıl engel olacaksın? Üstelik bir sıfır geridesin sen, sen evlenmemiş, bekar, iş insanı ama o çocuğunun babası, Eylül için defalarca kez ölümü göze almış, ölümlerden dönmüş. Bir sıfır demek az gelir galiba. "

 

"Duygu ayarlarımla oyna benim! "

 

"Çokta umurumdaydı! " Duygu yerinden kalkıp kucağına Rüzgar'ı aldı. "Gel bakalım benim küçük aşkım, babaya fotoğraf çekip atacağız. " Alparslan sinirden titremeye başlamıştı.

 

"Eğer öyle bir şey yaparsan bende Serhat'ı, Didem'le barıştırır o da yetmez evlendiririm. " Alparslan'da tehdide başlarken Duygu dolan gözlerini umursamadan ona dikti.

 

"Yapmazsan namertsin! Hiçbir zaman benim olmayan bir şeyi kaybetmem ben ama sen nefes dahi alamayacağın yaşama sebebini kaybedeceksin! " Alparslan her yönden zarardaydı. Duygu'yu tehdit etmek hiç akıl karı değildi.

 

O sırada salona gelen Eylül ikisi arasındaki gerginliği farketsede ikisi tek kelime daha etmeden önlerine döndü.

 

"Nasıl yapacağız şimdi yeni işini? " Alparslan'ın sorusuyla Eylül şaşırmış bakışlarını ona çevirdi.

 

"Yapacağız? "

 

"Yeni restoran falan açmayacak mıydın sen? "

 

"Evet. Hallediyorum. "

 

"Tek başına halletmeyeceksin işte beraber yapacağız. "

 

"Kendine vazife çıkarma Eylül dükkanı tutmuş bile. Sana gerek olduğunu da kim söyledi. " Duygu'nun sert sözleriyle Alparslan sinirle ona baktı. Eylül şaşkınlıkla ikisini izlerken araya girmeliydi.

 

"Her şey planladığım gibi ufak ufak gidiyor, teşekkür ederim yinede. "

 

"Nerde bu tuttuğun yer? "

 

"Seni ne ilgilendirir! " Duygu bir kere daha araya girdi.

 

"Duygu! " Alparslan da aynı sertlikte karşılık verirken Eylül nefesini üfleyerek sözü aldı.

 

"Birbirinizle didişmeyi keser misiniz lütfen? Cadde üzerinde bir yer buldum ve tuttum. Bir aya kadar da inşaallah planladığım program dahilinde halledeceğim her şeyi. "

 

"Halledemeyeceğinden değil yanında olmak istiyorum. " Duygu nefesini üfleyerek kucağındaki Rüzgar ile birlikte ayağa kalktı.

 

"Biz bahçeye çıkalım küçük aşkımla buranın havası boğmaya başladı. " Diyerek giderken Alparslan sinirle arkasından baktı.

 

"Ne zaman vazgeçeceksiniz? "

 

"Hiçbir zaman! "

 

"Anneniz haklıydı, benim size verebileceğim hiçbir şey yok. Ben evlenmiş, boşanmış, çocuklu, dul bir kadınım. " Alparslan, Eylül'ün sözünü keserek konuştu.

 

"Tüm mesele daha önce evlenmemiş olmam mı? İyi! O zaman ben bir evlenip geleyim! "

 

"Böyle alay etmek size yakışmıyor. "

 

"Gayet ciddiyim! Madem hepinizin sorunu bu o zaman bende bu sorunu ortadan kaldırırım. " Alparslan öfkeyle ayağa kalktı. Eylül'de onunla beraber ayaklandı. "Hiçbir şey beni senden vazgeçiremez, ayrıca o restoranı da tek başına açmayacaksın berber yapacağız her şeyini. "

 

"Emredersiniz! " Eylül'ün sinirle söylediğine Alparslan aynı sinirle cevap verdi.

 

"Şu sizi, bizi de bir kaldır artık. "

 

"Başka emriniz? " Eylül'ün iyice sinirlenmiş sesi yüksek çıktı.

 

"Canının sağlığı! " Alparslan istifini bozmadan aynı şekilde cevap verdi. Ardından da dış kapıya yürüdü. Açtığı kapıdan çıkmadan önce Eylül'e döndü.

 

"Senin için yapamayacağım hiçbir şey yok, buna ölmekte dahil. Seni tahmin bile edemeyeceğin kadar çok seviyorum ve bunu en kısa sürede sende kabulleneceksin. "

 

"Kararımın değişeceğini sanmıyorum boşuna yormayın kendinizi. "

 

"Göreceğiz! " Dedi Alparslan gülerek. Eylül ona tebessüm etti.

 

"Göreceğiz. " Demişti ki Eylül bahçenin dışında onları izleyen Galip'le donup kaldı bir anda.

 

 

Loading...
0%