@eelliiffiippeekk
|
Restoran için malzeme listesi çıkaracak Eylül tuttuğu dükkanın içinde göz gezdiriyordu. Neyi nereye koyacağını, nelerin lazım olacağını tek tek yazıyordu. Aklında her şeyi oturtmuştu tam döndüğünde kapıya yaslanmış onu izleyen Alparslan ile bakışlarını kaçırdı kaşları çatılırken.
"Güzel yer. " Eylül cevap vermezken mutfak kısmına yürüdü. Alparslan'ı dinlemek istemiyordu. Alparslan arkasından giderken Eylül'ün kızgınlığını anlıyordu. Ama onu bu anlaşmalı evliliğe mecbur bırakan annesi ile Eylül'ün tutumuydu.
"Eylül, biraz konuşalım mı? " Eylül yüzüne bakmadan ölçü almaya devam etti.
"Benim konuşacak bir şeyim yok. "
"Ama benim var. "
"Ama benim umurumda değil. "
"Yapma ama Eylül, seninle konuşmaya çalışıyorum. "
"Konuşamıyorsan git o zaman. "
"Hem beni buna mecbur bırakan sizsiniz, üstüne kızıp, haklı olanda yine sizsiniz. Ya daha ne yapayım ben Eylül? "
"Senden bir şey isteyen mi var, senden bir şey istedim mi ben? "
"Niye o zaman bu kızgınlığın? "
"Ne zaman ki yeniden iyi bir şey olacağına inanmak istiyorum yerle bir ediyorsun. İnancımı kırıyorsun. Bu mu yani? Alealde bir şey alır gibi bir milyon verip eş alıyorsun. "
"O zaman o kadar damarıma basmayacaktınız. "
"Parayla her şey alınmıyor Alparslan Bey! "
"Yine size bize döndük hadi buyur! "
"Çünkü bunu hakediyorsunuz. Biraz saygı çok zor değil! "
"Sana karşı bir saygısızlık değil bu Eylül, annemi başka türlü susturamazdım. Söz konusu ben olunca çok ileri gidiyor, kimseyle paylaşmak istemiyor şimdiden Nihal kaçacak delik arıyor. Onu da anlıyorum babamın gidişinden sonra benide kaybetmekten korktuğu için yapıyor tüm bunları. Seni de anlıyorum, ama sizde biraz beni anlamaya çalışın lütfen.
Gelmeden önce annemle konuştum, o Nihal ile evliliğin formalite olduğunu bilmiyor ve bilmeyecekte. Ama seninle olabilmek için yaptığımın farkında. Direkt karşı çıkmak yerine dolaylı olarak annemi ikna etmek her zaman daha kolaydır. Annem bir daha karşımıza dikilmeyecek. "
"Biz diye bir şey yok önce bunu kabul et. "
"Ben senden vazgeçmem sende bunu kabul et. " Eylül nefesini üfleyerek başını iki yana salladı bıkmışlıkla.
"Neden laftan anlamıyorsun ki. "
"Nerden başlıyoruz? " Alparslan gülerek Eylül'ün elindeki şerit metreyi aldı. "Tezgahlar buraya mı konulacak? " Eylül sinirden gülerek baktı ona.
....
Eylül yeni restoranını açmak için gün sayıyordu. Derya yeteneğini konuşturmuş müthiş şeyler çizmişti. Onun çizimleri doğrultusunda dekor edilen restoran çok güzel olmuştu. Hemen hemen hazırlıkları bitmek üzere olan restoranın badanası kalmıştı. Tüm malzemeler tamamdı ama badanayı yapacak usta cenaze sebebiyle gelemezken planlar dahilinde bekleyemeyecek badana yapılmalıydı. Eylül başka bir badanacı bulamazken iş ona kalmıştı.
Duygu saçına bandanayı bağlayıp duvarlara şöyle bir baktı.
"Sarı, ben bu taraftan başlayayım sende o taraftan başlarsın. "
"Olur da böyle iyi mi renk tonu? " Duygu baktığı boyaya bilmem dercesine baktı.
"Duvarda mı denesek? " Duygu'nun önerisiyle duvarda denediler rengin tutup tutmadığını anlamak için.
"Güzel oldu ama. " Eylül'ün gülümseyerek söylediğine Duygu da gülümseyerek fırçasını aldı.
"Hadi başlayalım o zaman. "
"Kolay gelsin. " Eylül, Alparslan'ın sesine dönerken içeri Serhat ve Derya ile birlikte girdi.
"Evet nerden başlıyoruz? " Derya'nın heyecan dolu sesine gülümsedi Eylül.
"Hoş geldiniz. "
Duygu, Serhat'a sarılırken Serhat saçlarından öptü.
"Kolun ağrıyor mu hâlâ? " Serhat gülümseyerek cevap verdi sevdiği kadına.
"İyi güzelim bugün fazla ağrımıyor. " Kolundaki fikastör çıkarılmış olsada hâlâ kolu askıdaydı. Duygu'nun bakışları bugün düzmece evliliğini bitiren Alparslan'a döndü.
"Alparslan tebrik ederim boşanmışsın. " Duygu'nun dalga geçerek söylediğine Serhat ne yapıyorsun der gibi baktı.
"Sağ ol! " Alparslan da ona aynı mizaçla karşılık verirken Derya araya girdi.
"Boyanın rengini güzel tutturmuşsunuz. "
"Evet güzel oldu. " Eylül beğeniyle baktı duvardaki boyaya.
"Hadi başlayalım gece yarısına kadar ancak bitiririz. Ben pervaz ve dekorları boyarım. " Derya eline küçük fırçayı alarak etrafa bakındı. Eylül mahçubiyetle baktı onlara.
"Biz hallediyorduk. " Demişti ki ceketini çıkaran Alparslan sözünü kesti.
"Evet, biz hep beraber halledeceğiz. "
"Teşekkür ederim, hepinize. " Herkes bir fırça alarak bir taraftan başladı.
...
Gece yarısını bulmuştu badananın bitişi.
"Çok güzel oldu. " Eylül büyük bir beğeniyle bakıyordu restoranının her bir yerine.
"Senin ellerin değdi tabi güzel olacak. " Eylül arsızca konuşan Alparslan'a baktı. Bu adam asla vazgeçmek bilmiyordu.
"Hepinize çok teşekkür ederim sayenizde bitti. " Derya yüzündeki boyayla gülümseyerek Eylül'ün omuzunu sıvazladı.
Duygu,
"Çok acıktım ben. " Dedi.
"Evet kim ne yiyor? " Serhat'ın sorusuna herkesin cevabı pizza oldu.
Yorgunluğun üzerine yenilen bolca pizzayla kimsenin yerinden kalkmaya hali kalmamıştı. Kimse kalkıp eve gidecek takati kendine bulamıyordu. Uyuya kalan Eylül'ü Alparslan yavaşça kolunu sarıp göğsüne yasladı. Duygu kedi yavrusu gibi Serhat'a sığınmış uyukluyordu. Serhat, Duygu'nun yüzünü okşayarak gülümsedi.
"Duygu, hadi güzelim seni eve götüreyim " Duygu küçük bir çocuk gibi mızmızlandı.
"Ya Serhat uyu işte. " diye söylendi mırıldanarak. Serhat yanındaki Alparslan'a döndü.
"Uyudu bunlar. " Alparslan, Eylül'e gülümseyerek baktı.
"Benimde hiç halim yok. " diyerek başını arkasındaki duvara yasladı.
"Tutuluruz sabaha kadar yerde. "
"Şu an Eylül'le uyumak daha cazip geliyor. " Derya kıvrılmış uyuyordu bulduğu minderin üzerinde. İkisi ona gülerken Alparslan burnunu Eylül'ün saçlarına gömerek gözlerini yumdu.
Sabah Leyla ağlayan Rüzgar'ı restorana getirmişti ki gördüğü manzara karşısında donup kalmıştı. Eylül, Alparslan'ın göğsünde uyuyordu. Rüzgar koşup annesine sarılırken Eylül uyanmıştı. Kendini Alparslan'a yaslanmış bulurken şaşırsada hemen toparlanıp Rüzgar'ı kucağına aldı. Rüzgar'ın sesine herkes uyanmaya başladı. Leyla gözünü Alparslan'dan ayıramıyordu.
... Nihayet restoranını açan Eylül mutlu ve heyecanlıydı. Bu süreçte onu hiç yalnız bırakmayan Alparslan yine yanındaydı. Eylül'ün Alparslan'a gülümsüyor olması Duygu'nun gözünden kaçmıyordu. Eylül'e olan sevgisini her an hissettiren Alparslan Eylül'ün gönlünü kazanmıştı. Alparslan'ın sevgisinden emin olan Eylül, ondan hoşlanıyordu.
Hâlâ çekinceleri vardı ama yine de mutlu olmayı, sevilmeyi özlemişti. Bu da Alparslan'ın şansını arttırıyordu.
Alparslan'ın gidişinden sonra tüm koşuşturmanın yorgunluğuyla oturdu Eylül. Eylül ile birlikte her işe koşturan Duygu da gelip yanına oturdu.
"Sarı? " Dedi manidar bir şekilde.
"Efendim canım. "
"Bakıyorum da Alparslan seni çok mutlu ediyor. " Eylül yine gülümsedi. " Şapşal! "
"Galiba Alparslan ile deneyeceğim. "
"Ciddi misin? "
"Evet. " Duygu mutlulukla gülümsedi.
"Sonunda kendin için bir şeyler yapmana sevindim. "
"Özlemlerimin yerine yeni mutluluklar koymak istiyorum. "
"Mesela? "
" Galip'i kalbimden sökeli uzun zaman oldu ama onu hâlâ özlüyorum yaşanılan ve aradan geçen bunca zamana rağmen. "
"Alparslan'ı Galip'in yerine koymak yapacağın en büyük hata olur. "
"Ben Alparslan'ı Galip'in yerine koymuyorum, Galip'ten kalan özlemlerimin yerine Alparslan ile yaşayacağım yeni mutluluklar koymak istiyorum. Mutlu olmayı özledim, Alparslan beni mutlu ediyor. Galip benim ilk aşkımdı, ben hayatın her halini, her rengini onunla yaşadım istesemde kimseyi onun yerine koyamam. "
"En çok neyi özlüyorsun mesela? " Eylül derin bir nefes alarak tebessüm etti.
"Ne kadar derin uyura uyusun yanına yattığım an sarılmasını. Rüzgar doğana kadar uyuyabildiğim bir gece bile olmadı. Unutmak çok zor oldu, hele ki Rüzgar varken...
Elleri, bakışları, gülümsemesi, uyuması, kaşlarını çatması bile babasının aynısı. Büyüdükçe daha çok benziyor. "
"En çok ne ağır geliyor? "
"Benim her şeyim vardı, her kadının hayalindeki adamla evliydim. Üstelik o adam her şeyden çok seviyordu beni, bir benzeri olmayan koca bir restoranım vardı, her köşesi ayrı güzel evim vardı, herkesin gıbta ettiği bir evliliğim vardı ama üç kuruşluk bir kadın hepsini aldı elimden. "
"Peki Alparslan? "
"Ondan hoşlanıyorum. Beni mutlu etme çabaları çok güzel, beklentisizce benim için yaptıkları görmezden gelmeyeceğim kadar hoş, eşsiz. "
"Galip'te burda ama. "
"Alparslan ile olacağımı öğrendiğinde duramaz, gider. "
"Hâlâ seni çok seviyor. "
"Bende onu çok sevmiştim ama insan istiyorsa unutabiliyormuş tüm özlemlere rağmen. Ben onu unutabildiysem herkes unutabilir, asıl mesele vazgeçebilmek. Umarım Galip'te en kısa zamanda vazgeçer ve kendine yeni bir hayat kurar. "
"Asla vazgeçmez, benden iyi tanıyorsun onu. "
"O da onun meselesi. "
"Alparslan'a söyledin mi peki? "
"Hayır, akşam geldiğinde konuşacağım. "
"Çok mutlu ol Eylül, sen mutlu olmayı hakediyorsun. "
"İnşaallah Duygu, inşaallah! " Eylül derince aldığı nefesini yavaşça verdi.
"Şimdi biz seninle elti mi oluyoruz? "
"Ay Duygu! Sanki yarın evleniyoruz. "
"Valla bizim niyetimiz var, sizi bilemem. "
"Önce siz bir evleninde ben başka bir şey istemem. "
"Derya ağzından kaçırdı, Serhat yüzük almış. " Duygu'nun heyecanı sesine yansıdı.
"Gerçekten mi? " Eylül de aynı heyecanla sordu.
"Evet! "
"Hadi hayırlısı! "
"Amin! "
"Hani on yıl süründürecektin? "
"Öfkeyle söylediğime ne bakıyorsun, ben kıyabilir miyim hiç ona? "
"Kendini affettirmek için çok çabaladı, sonunda bugünü gördüm ya Allah biliyor ne kadar mutluyum. "
"Bazen inanamıyorum, rüya gibi geliyor, uyanmaktan korkuyorum. "
İkisi konuşmaya devam ederken Leyla torunuyla içeri girdi. Rüzgar küçücük haline rağmen sinirliydi. Kabadayı gibi yürüyüşüyle gidip annesinin kucağına oturdu.
"Nesi var bunun? " Eylül, Rüzgar'ı kucağına alırken annesine sordu.
"Kreşte kavga etmiş. " Eylül annesinin söylediğiyle kaşları havalanmış bir şekilde Rüzgar'a baktı.
"Ömrüm, sen ne ettin? "
"Menim veymedi (Benim vermedi)! " Eylül dudağının kenarını ısırıp oğlunun ondan büyük öfkesine baktı.
"Sen kavga etmeyi nerden öğrendin? " Eylül sarıldığı oğlunu öperken Duygu güldü.
"Genlerinde var. " Leyla da güldü.
"Doğru söze ne denir. " Eylül karşısına oturan annesine baktı. Duygu saatine bakarak ayaklandı.
"Toplantıya yetişmem lazım, tüm işleri Serhat'a yıktık kaç haftadır en son isyan bayrağını çekecek. " Eylül boynuna sarılmış Rüzgar ile birlikte ayağa kalktı.
"Sağ ol canım her şey için. "
"Bir masal tatlısına ödeşiriz. " İkisi gülerken Duygu çantasını alarak çıktı. Duygu gittikten sonra Eylül annesine döndü.
"Bir şey yer misin anne? " Diye sordu.
"Yok kızım sağ ol, çay içerim. "
"Kerem buraya iki çay versenize. "
"Hemen abla. "
"Bugün senin kara oğlan yok ortalıkta. " Eylül hafif tebessüm etti. Kara oğlan dediği Alparslan'dı.
"Az önce gitti. " Kerem'in getirdiği çayı Eylül annesinin önüne koydu, diğerini de kendi önüne koydu.
"Galip'te gelip, gidiyor mu? "
"Rüzgar için geliyor. "
"Rüzgar'dan önce senin için geliyor ya. " Annesinin gönlü hâlâ Galip'ten yanaydı. Eylül de bunun farkındaydı.
"Anne, biz Galip ile ayrılalı çok oldu, ben kendime yeni bir hayat kurdum tüm zorlıklara rağmen. Bugünde o bana ait olan hayata o kara oğlanı alacağım. "
"Allah bahtını açık etsin kızım, bir daha gözüne yaş değdirmesin. "
"Amin anneciğim. "
....
Saat epey geç olsada Eylül henüz restorandan çıkmamıştı. Yarın için marine edilmesi gereken et ve balıklarla uğraşmış, eli değmişken sosları da yapmasıyla gecikmişti. Arayan annesi Rüzgar'ın uyuduğunu söyleyince kalan diğer işerini de halletmişti.
"Kolay gelsin şefim. " Eylül gülümseyerek döndü Alparslan'a. "Hâlâ çıkmamışsın. "
"Ancak bitti işim. "
"Hadi seni eve bırakayım. "
"Önce bir kahve içelim mi? "
"Sen istersin de ben hayır mı derim. " Alparslan çalışanlar için olan dinlenme alanına geçerken Eylül iki kupa kahveyle yanına gitti.
"Teşekkür ederim. " Alparslan kahvesini alırken Eylül yanına oturdu.
"Üç aya yakındır bu restoranı açmak için uğraşıyorum, bir an bile beni yalnız bırakmadın. Çok teşekkür ederim, her şey için. "
"Yüzün gülüyor ya başka hiçbir şey istemem. "
"Alparslan, varlığın beni mutlu ediyor ve beraberinde yaptığın her şey. Ben bu mutluluğu birlikte yaşayalım istiyorum. " Alparslan, Eylül'ün söylediklerinin gerçek olduğuna inanamadı.
"Sen ciddi misin? " Elindeki kahveyi sehpaya bıraktı heyecanla.
"Evet. " Alparslan sıkıca sarıldı Eylül'e.
"Bana cenneti verdin Eylül. " Eylül bakışlarını düşürdü.
"Ama annenin rızasını kazanmamız lazım, onun asla incinmesini istemem. Onun tek varlığı sensin benim yüzümden sana kırılmasını istemiyorum. "
"Sen bana evet demişsin ben annemin rızasını her türlü alırım. "
"Umarım çok kızmaz sana, bana. "
"En çok benim mutlu olmamı ister annem, mutlu olduğumu gördüğünde kabullenir. "
"Umarım. Hadi beni eve bırak çok geç oldu. " Alparslan, Eylül'ün elini tutarak ayağa kalktı. Eylül itiraz etmeden onunla beraber yürüdü.
|
0% |