@eelliiffiippeekk
|
HİNDİSTAN CEVİZLİ "MASAL"
Masal..
Aysa ağlayarak çıkmıştı merdivenleri koşar adım. Ne oluyor demeye kalmadan Rüzgar Abi'nin sesi beynimin içinde yankılandı resmen.
"Nerde o? Bacaklarını kıracağım ben onun! Lan elin adamıyla tövbe estağfirullah! " sıktığı dişleri arasında söyledikleriyle şu an korkunç görünüyordu. Eylül Teyze sakinleştirmeye çabalıyordu oğlunu.
"Rüzgar sakin ol oğlum ne bu öfke! Kardeşin yanlış bir şey yapmaz. "
"Anne delirtmeyin beni! " sesi duvarlarda yankılanırken Sancak Amca çattığı kaşlarıyla araya girdi.
"Rüzgar!" Sancak Amca'nın uyarıcı bakışları Rüzgar Abi'nin sakinleşmesini sağlarken "Bir daha annene sesini yükselttiğini duymayayım lütfen. " sindiğim koltukta olanları izledim öylece. Sancak Amca Eylül Teyze'ye çok düşkündü. Birinin onunla yüksek sesle konuşmasına bile tahammül edemiyordu. Bir kere sesini yükselttiğini dahi duyan olmamıştır bugüne kadar. Sancak Amca, Aysa için yukarı çıkarken Rüzgar Abi hırsla çıkıp gitti evden. Eylül Teyze öylece arkalarından bakarken sıkıntıyla nefesini üfledi. Gülüşlerime engel olamadım.
"Rüzgar Abi ne kıskançmış be! " diye söylendim. Eylül Teyze başını iki yana salladı nefesini üfleyerek.
"Korkutucu şekilde hemde! " diyerek mutfağa yürüdü.
Hava iyice kararmıştı ama Rüzgar Abi henüz dönmemişti. Mutfaktan beraber çıktığım Eylül Teyze ile salona geçerken açtığım lambanın patlamasıyla ikimizde küçük bir çığlık atmıştık. Evde ikimizden başka kimse yoktu. Sancak Amca, Aysa'yı dışarı çıkarmıştı biraz hava alması için.
"Dur kızım basma her yere saçıldı cam parçaları. " dedi Eylül Teyze. Olduğum yerde kaldım. "Ampül vardı mutfakta çıkarayım da Sancak geldiğinde taksın. "
Epey zaman gelen giden kimse olmazken Eylül Teyze'nin çıkardığı ampulü ondan gizlice alarak salona geldim. Tabi akıllı ben penseyide unutmamıştım. Çıplak elle kırık lambayı çıkaramayacağıma göre en uygun alet buydu. Fazla meraklıydım tadilat, tamirat işlerine o yüzden nerde ne kullanılır, nasıl kullanılır biliyordum. Eylül Teyze görse hayatta izin vermez. O yüzden birazda acele ediyordum. Cam kırıklarına basmamaya özen göstererek zigon sehpaya çıktım. Ama elim yetişmek şöyle dursun avizeye dokunamamıştım bile. Zigon sehpanın üzerine dikkatlice koyduğum sandalyeyle elim şimdi tam yetişiyordu. Kırık ampulü penseyle çıkararak ayağımın dibine koydum. Ampulü yerine taktım dikkatlice. Tam iniyordum ki lamba açıldı. Bir an boş bulunmamla yerimden sıçradım. Sandalye dengesizleşen ağırlığımla kayarken bir ses duydum.
"Masal! " hemen akabinde paldır küldür düşmem bir oldu ama hiçbir yerim acımamıştı. Düştüğüm yerden ne olduğunu anlamaya çalışırken kulağımın arkasına çarpan sıcak nefesle ellerimden destek alarak hafif doğruldum. Rüzgar Abi beni tutmaya çalışırken üzerine düşmüştüm. Öylece bana baktı sanki donmuş gibi. Düz siyah saçlarım ikimizin yüzünü örtüyordu. Ama gözleri daha önce görmediğim bir mavinin en koyu tonuydu. Neden bilmiyorum ama takılı kaldım. Saniyeler saat oldu sanki. Engel olamadığım bir şekilde yutkundum. Neden sıcak basmıştı beni böyle?
"Sanki dünyanın bütün mavilerini senin gözlerine doldurmuşlar. " diyiverdim bir anda. Yüreğim göğüs kafesimin içinde takla attı sanki. Koca bir kazan kaynar suyu mideme doldurmuşlar içinde boğulmamak için filler tepiniyor gibi hissediyordum şimdi. Bir anda Eylül Teyze'nin sesine döndük ikimiz aynı anda.
"Masal? " doğruluğumda Rüzgar Abi'nin üzerinde olduğumu daha yeni farkederken kocaman açılan gözlerle kendimi yere attım. Rüzgar Abi doğrulurken, "Ahh! " diye inledi. O ah ters düz olmuş kalbimin orta yerine çöktü sanki. Eline cam parçaları batmıştı. ..... Rüzgar...
Dayandığım kapıyı yumruklamaya başladım. Derya Yenge kapıyı açtığında şaşkınlıktan kocaman açılan gözleriyle bana baktı.
"Rüzgar! "
"Yenge Masal nerde? " diye sordum öfkeyle.
"Rüzgar ne olur hiç sırası değil. Babanda burda ne olur şimdi git ben sana sonra haber veririm. "
"Masal'ı gönderdiniz değil mi? " Derya Yenge susarak vermişti cevabı. "Siz beni ondan böyle uzak tutabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Hiçbir şey beni Masal'dan vazgeçiremez. " İttiğim kapıyla içeri girdim. Yengemin arkamdan uyarılarını dinlemeden salona yürüdüm. Babam Taner Amca'yla konuşuyorlardı. İkisi beni farkederken amcam dişlerini sıkarak ayağa kalktı.
"Masal'ı benden uzak tutmak için göndermen ne işe yarayacak? İstersen yerin yedi kat altına sakla ne değişecek? Yapacağım son şey olsa dahi onu bulacağım! Canım pahasına olsa bile! " öfkeyle bağırıp söylediklerim amcamı daha da öfkelenebiliyordu.
"Sana daha öncede söyledim, kızımdan uzak duracaksın dedim! Ben kızımı senin yüzünden gönderdim!"
"Uzak durmak mı? O benim her şeyim! O benim Masal'ım! Asla ama asla ondan uzak durmayacağım, her nereye gönderdiysen bulacağım! "
"Rüzgar! " babamın sert sesiyle öfkeden deliren bakışlarım ona döndü. "Her şeyin bir adab-ı var! Şimdi sen geldiğin gibi gidiyorsun, Masal'da geri gelecek! " birden Lavin'in çığlığı tüm dikkatleri üzerine çekti.
"Masal'ın uçağı düşmüş! " gözü açık televizyonda söylediği ile beynime bir kurşun yemiş gibi nevrim döndü. Hemen televizyona koştum. Son dakika haberi olarak veriyorlardı. Gözlerim korkuyla alt yazıyı okudu.
THY ait yolcu uçağı Almanya sınırı civarına düştü. Sebebi bilinmeyen kazada yirmisi murettebat yüz doksan iki kişi hayatını kaybetti. İlk belirlemelere göre kazadan sağ kurtulan olmadığı bilgisi verildi.
Derya Yenge'nin çığlık çığlığa Masal diye feryat etmesiyle sakince onlara döndüm.
Yalandı bu!
Olamazdı!
Benim Masal'ım ölemezdi.
Ben hissetmez miydim saçının teline zarar gelse?
"Yalan! Yalan bu! Benim Masal'ım ölemez ki. Yalan bu! " göğsüme giren ağır acı beynimi yakıyordu. Yalandı. Kesinlikle yalandı. Bir karışıklık olmuş olmalıydı. Kapıya yöneldim. Karşıma dikilen babama çarpmamla durdum. Babam bana korkuyla bakıyordu. Gitmeme izin vermiyordu.
"Baba çekil önümden. Baba çekil Masal korkmuştur şimdi gitmem lazım. "
"Rüzgar yapma evlat, önce bir ne olduğunu öğrenelim. " dedi acıyla. Ya bunlar inanıyor muydu gerçekten? Yalan ya yalan! Benim Masal'ıma bir şey olamaz.
"Baba çekil gideyim. Baba yalan bunlar benim Masal'ım ölemez. Ne olur bırak gideyim! "
"Rüzgar ... "
"Ya anlamıyor musunuz bir karışıklık olmuştur! " suratımda patlayan tokatla gözüm takılan yerde kaldı. Yutkunamadım. Gözyaşlarım durmaksızın ard arda akarken bütün bedenimden ruhum çekiliyor gibiydi. Gitme teşebbüsüm bir kere daha babamla yarıda kalırken nefes alamıyordum.
"Baba benim Masal'ım daha çok küçük... benim Masal'ım ölemez. Daha on sekiz yaşında baba daha on sekiz!" Bir şey yap baba diyen küçük çocuklar gibi yalvardım babama. Gerçek olamazdı benim küçüğüm ölemezdi.
|
0% |