Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6. Bölüm

@eelliiffiippeekk

Hangi yol gönlünün gittiği yola iletir insanı? Hangi düşün yolu gerçeğe düşer? Hangi sevda vuslata ermiş? 'Ayrılıkta sevdaya dahil mi' diye sormuş ya üsdat sevda olması için kavuşmak şart mı?

 

"Bir saniye düşünmeden canımı veririm sen istersen, hakkın, emeğin çoktur üstümde. Yılmaz'ım hapisteyken bana yaptığın iyilikleri anam dahi yapmadı bana. Tüm ailem sırtını dönmüşken sen sahip çıktın bana, tüm iftiralara rağmen. Gecenin kör karanlığında Feride'm ellerine doğdu. Canı gönülden bu iş olsun isterim lakin çocukların rızası olmadan olacak iş değil bu. " Meryem gerçekten olsun istiyordu. Miyase keyifle gülümsedi.

 

"Feride'nin bir sevdiği, görüştüğü var mı? "

 

"Yok. "

 

"Memduh'un gönlü var bu işe, Feride'ye de sorarsın onunda gönlü olursa tamamına erdirelim inşaallah. "

 

"İnşaallah. Ayran aşı çorbası yapmıştım sen de seversin teyzem bir tas koyayım. "

 

"Elin, kolun dert görmesin. " Meryem yerinden kalkıp mutfağa gitti hızlı adımlarla. Az sonra bir kase çorbayla döndü. Miyase teşekkür ederek aldı çorbasını.

 

"Ellerine sağlık kızım. "

 

"Afiyet olsun. "

 

"Çocukların konusu dillenmesin, olurda Feride istemez görücü geri çevirdiği duyulmasın. Köy yeri laf, söz olmasın. Rahmetlinin kırkı için geldiğimizde sorar bana da söylersin. "

 

"Olur teyzem öyle yaparız. " Onların sohbeti uzayıp giderken gençler fındık bahçesinde hâlâ oturuyorlardı.

 

Onları uzaktan gören Seher'de geldi.

 

"Ooo eski tayfa toplanmış. " Demesiyle üçüde dönüp ona baktı. "Az banada yer verin. " Feride, Hızır'a taraf kaydı biraz. Seher geçip ablasının yanına oturdu.

 

"Senin de tayfan yok mu? " Hızır'ın sorusuna genişçe gülümsedi Seher.

 

"Yok, ben tayfa sevmiyorum benim çetem var. " Birlikte gülerlerken Memduh sordu bu kez.

 

"Köyün kızlarıyla çete mi kurdun? "

 

"Bizim köyün kızlarından avcı olmuyor maalesef, biz avcı bir çeteyiz. "

 

"Fare avcıları! " Feride'nin söylediğine Hızır ile Memduh şaşkın şaşkın bakarken Feride konuya açıklık getirdi. "Kedileri var çete dediği o. " Bir kere daha güldü hepsi.

 

Seher,

 

"Aşk olsun abla, biz bu köyün can kurtaranlarıyız. Kimin evine fare girse bizim kapımızı çalıyor mayday mayday diye. "

 

Memduh,

 

"Fare avcıları diyince banim aklıma başa şeyler geldi. "

 

Seher,

 

"İyyy! Memduh Abi ya gerçekten fare yediğimi mi düşündün? "

 

Memduh,

 

"Zevkler ve renkler tartışılmaz ya hani. "

 

Seher,

 

"Senin eserin abla, fare avcıları dedin bak Memduh Abi'de kötü intiba bıraktık. Beni ne zaman görse aklına fare gelecek. "

 

Feride,

 

"Memduh rica ediyorum ne zaman kardeşimi görürsen aklına fare gelmesin. "

 

Seher,

 

"Bravo abla iyice pekiştirdin. "

 

"Vay vay vay! Manzaralara bak. " Dördü birlikte dönüp Hamza'ya baktı.

 

Seher,

 

"Bir sen eksiktin. " Diye mırıldandı.

 

Hamza,

 

"Benim abilerim, güzel ablam, sabahın erken saatleri ve gün batımı. " Seher demek yerine sabahın erken saatleri demesine Seher gözlerini devirdi. "Kusura bakma senin adını hatırlamadığım için. " O da geçip Memduh'un yanına oturdu. "Çok iyiymiş buradan gün batımını izlemek. "

 

Baraber güneş kaybolana kadar izlediler tek kelime etmeden.

 

Seher,

 

"Ablam? "

 

Feride,

 

"Canım? "

 

Seher,

 

"Akşam ezanı okunuyor olduğuna göre işimiz olmaksızın dışarıda olduğumuz için annem ne der sence. "

 

Feride,

 

"Haklısın. Biz evin yolunu tutsak iyi olacak. " Seher ayağa kalkıp ablasının kalkmasına yardım etti. Hızır Memduh ve Hamza da ayağa kalktı. "Size hayırlı akşamlar, yarın sizi yolcu etmeye geliriz inşaallah. " Seher'de onlarla vedalaşırken kızlar evin yolunu tuttu. Üçü kızların arkasından bakarken Hızır,

 

"Sabahın erken saatleri? " İmasında bulununca Hamza dönüp abisine baktı.

 

"Adını hatırlamıyorum genellikle. "

 

Memduh,

 

"Kimin? "

 

Hamza,

 

"Seher'in. " Hızır ile Memduh birlikte gülmeye başlayınca Hamza tufaya düştüğünü anladı. "Öyle diyince gıcık oluyor. "

 

Memduh,

 

"Sen çok taktın bu kıza. "

 

Hamza,

 

"Yok ya ne takması, eğleniyorum işte. "

 

Hızır,

 

"Çok eğlenme sen yine de, o kız senin fırtınalı hayatına göre biri değil. Aklını bulandırırsın vebal olur. "

 

Hamza,

 

"O kızın aklı kimseye bulanmaz abi, benim gibi bir karizmaya bile neler neler dedi. "

 

Memduh,

 

"Sonunda birileri duyman gerekenleri söylemiş, bizim lafımız sende para etmiyor. "

 

Hamza

 

"Aşk olsun abilerim. " Üçü birlikte yürümeye başladı konuşmaya devam ederlerken.

 

Kızlar eve vardıklarında Miyase gidiyordu. Kapıda karşılaştılar.

 

"Güzellerde geldiler. " Miyase, Feride'ye gülümseyerek baktı.

 

"Bilseydik geleceğini evden çıkmazdık. Az daha otursaydın Miyase Teyze. " Miyase, Feride'nin yüzüne dokundu şefkatle.

 

"İnşaallah daha çok oturacağız beraber. Evin, ocağın şen olun Meryem Gelin, hadi akşamınız hayrolsun. "

 

"Ayağına sağlık teyzem. "

 

"Seher Kız hele tut kolumdan da beni şu yokuştan çıkar. "

 

"Tabi. " Seher Miyase'nin koluna girip evlerine doğru yürümeye başladılar.

 

...

 

Gecenin yarısı Memduh camın kenarına dayanmış Feride'nin evine doğru bakıyordu. Annesi vefat ettiğinden beri ilk defa kalbinde bir yaşam vardı. Annesinin gidişiyle susan kalbinin yeniden attığını hissediyordu.

 

"Memduh? " Babaannesinin sesine çevirdi dalgın gözlerini. "Daha uyumadın mı sen uşağım? "

 

"Uykum kaçtı. "

 

"Ne kaçırdı uykunu bir çift yıldız mı? " Bir çift yıldız dediği Feride'nin gözleriydi. Memduh hafif tebessüm etti.

 

"Annem öldüğünden beri ilk defa kalbimin var olduğunu hissediyorum babaanne. "

 

"Babaannen saçının her bir teline kurban olsun kara oğlum benim! Görmediğimi mi sanıyorsun? Bugün Meryem'e gittim, kızın kızımız olsun dedim. " Memduh şaşırdığı ifadesiyle babaannesine baka kaldı.

 

"Feride'yi istemeye mi gittin? "

 

"He gittim. Meryem'in gönlü var ama önemli olan Feride'nin he demesi. Meryem yarın öbür gün bana haber eder. " Memduh derin bir nefes alarak bakışlarını cama çevirdi bir kere daha. Feride hayır derse çok üzülecekti, aklından Feride'nin hayır deme ihtimali geçerken kendini anlam veremediği bir ruh halinde buluyordu. "Çatma kaşlarını öyle senden iyi kocamı bulacak, dikilme burda daha fazla yarın yola çıkacağız. " Memduh başını salladı hafif.

 

Babaannesinin gidişinden sonra Memduh gözlerini yıldızlara çevirdi. Tüm kalbiyle Feride'nin kabul etmesini diledi. Karman çorman duygular içinde buluyordu kendini. Babaannesinin ruhuna düşürdüğü ateş onu yerlere, göklere sığdıramaz oldu. Odasına gidip kendini yatağa bıraktı.

 

Bir süre karanlık odanın içini izledi. Daha sonra nefesini sesli bir şekilde verdi. Kalkıp oturdu. Telefonunu alıp annesinin fotoğraflarını açtı. Hafif dudağının kenarıyla tebessüm etti özlemle.

 

"Sana hep çok ihtiyaç duydum anne ama bu gece en çok çaresiz kaldığım an. " Hafif annesinin resmini parmağıyla okşadı. Derince aldığı nefesle kendini yatağa bırakıp annesinin fotoğraflarına bakmaya devam etti.

...

 

Ertesi gün Feride tüm ailesiyle, Hızır ile ailesini yolcu etmek için gelmişlerdi. Herkesle tek tek vedalaşıyorlardı. Feride ona gülümseyen Hızır'a gülümseyerek baktı.

 

"Yolunuz açık olsun. "

 

"Sağ ol. "

 

"Feride Abla! " Hamza yüzünden eksik olmayan gülüşüyle araya girdi. "Ve sabah kuşu, yaptığınız her şey için çok teşekkür ediyoruz, şu üç haftada çok yardımcı oldunuz ailecek. "

 

Feride,

 

"Ne demek her zaman. "

 

Seher alaycı bir tavırla gülümsedi.

 

"Senin gibi balık akıllı biri teşekkür etmesini biliyor muydu ya? Dur daha neler göreceğiz, her an kendini aşıyorsun! " Feride ile Hızır öylece Seher'e baka kaldılar. Hamza gülümseyerek bakmaya devam etti.

 

"Şu üç haftada senden yediğim hakareti ömrümce yemedim sabah kuşu. "

 

"Şu üç haftada gördüğüm sana katlanma çilesini ömrümce görmedim. "

 

"Seher! " Feride biraz kızarak kardeşini uyardı. Ama Seher'in çokta umurunda değildi.

 

Hamza,

 

"Birkaç hafta sonra yine görüşeceğiz inşaallah, çilene kaldığımız yerden devam ederiz. "

 

Seher,

 

"Gözlerimi kargalara oydurtacağım en son. "

 

Hamza,

 

"Kargalara eziyet etme ben geldiğimde yaparım. Hadi kalın sağlıcakla. "

 

Seher,

 

"Güle güle, gelmemek üzere! " Hamza gülerek sırtını dönüp giderken garip bir dürtü vardı anlam veremediği. Sanki arkasında bıraktığı bir şey varmış gibi. Gülümsemesi yerini düşünceli bir hale bırakırken arabaya bindi.

 

"Allah'a emanet olun. " Hızır on altı yıl önceki duyguları yaşıyordu. Gitmek istemiyordu ama gitmek zorundaydı. On altı yıl önceden tek farkı o zaman ailesi zorla götürüyordu şimdi ise kendisi mecburiyetten gidiyordu.

 

"Güle güle, hayırla git, hayırla geri dön. "

 

"İnşaallah! " Hızır geri geri giden adımlarla arabaya vardı. Bir kere daha dönüp Feride'ye baktı. Ağırdı deri, ama bildiği bir şey var ki asla Feride'den vazgeçmek istemiyordu. Ruhunda ateşle bindi arabaya. Feride'ye anlatmak istemişti her şeyi ama o kadar güzel gülümsüyordu ki yapamamıştı.

 

Memduh babaannesinin arabaya binmesine yardımcı olduktan sonra geri dönüp Yılmaz'la vedalaştı. Ardından Meryem, Seher ve Yusuf'la vedalştı. En son Feride'ye geldi sıra.

 

"Sanırım şöyle olması gerekiyordu. " Diyerek Feride'nin örtüsünün ucunu tutup çekti hafif. Feride kendini tutamayıp güldü. Miyase arabanın camından gülümseyerek ikisini izliyordu.

 

"Yolunuz açık olsun. "

 

"Amin, sağ ol. Hiç teşekkür etme fırsatım olmadı, her şeye yetiştiniz Allah razı olsun. "

 

"Lafı bile olmaz her zaman. "

 

"Hoşça kal. "

 

"Güle güle. " Memduh derince bir iç çekerek arabaya bindi. Az sonra arabalar hareket ederken Memduh son kez Feride'ye bakıp arabayı çalıştırdı.

 

Miyase,

 

"Allah'a emanet olun. " Dedikten sonra araba hareket etti. Memduh, Feride kaybolana kadar dikiz aynasından baktı.

 

Hızır, annesi, babası ve kardeşi aynı arabada yolculuk ediyorlardı. Hızır arabayı kullanırken annesi ile babası sohbet ediyorlardı.

 

Hamza durup gülümsedi.

 

"Giresun'a girerken Giresun yazıyorda çıkarken neden çıkasun yazmıyor? " Diyince Dördü birlikte gülmeye başladı.

 

Annesi gülümseyerek bakarken, "Şapşal! " Dedi. Onlar daha gülüyorken Hızır'ın telefonu çalmaya başladı. Hızır ceketinin cebinden çıkardığı telefona bakarak kapatıp tekrar cebine koydu. Birkaç saniye sonra telefonu tekrar çalmaya başladı.

 

"Neden açmıyorsun telefonu, kim arıyor? " Annesinin sorusuyla Hızır bir kere daha telefonunu cebinden çıkarıp kapattı. "Viktoria arıyor değil mi? Neden açmıyorsun nişanlının telefonlarını? Kız kaç kere aradı beni! "

 

"Araba kullanıyorum anne sonra ararım. "

 

"İnşaallah! " Hızır tek kelime daha etmeden tuttuğu direksiyonu dişleri gibi sıktı. Feride'yi yemeğe davet ederken bunları anlatmak içindi ama yapmamıştı. Viktoria ile olan nişanı tamamen mantık ve iki ailenin çıkarları içindi ama şimdi aşık olmuştu. Hep yüreğinin derinlerinde bir yerlerde saklı olan Feride'ye aşık olmuştu.

 

Diğer yandan eve dönen Feride annesi ile kardeşiyle yarın olacak olan kuzeni Bahoz'un nişanı için hazırlıklara başladılar. Bu gece gidip orada kalacakları.

 

Meryem ile Seher tepsi tepsi börek açıp, tence tence sarma sardılar. Feride tek eliyle ne lazımsa anında yetiştiriyordu onlara.

 

Akşam üzeri Meryem, Seher'i kenara çekti Feride ortalıkta yokken.

 

"Miyase Teyze bize dün ablan için gelmişti. Ablanın ağzını bir ara, sor bakalım ne diyor. Gönlü varsa eğer istemeye gelecekler. Yok olmaz derse yine, münasip bir şekilde Miyase Teyze'ye durumu izah ederim. " Seher ağzı kulaklarına varacak kadar gülümseyince Meryem çattığı kaşlarıyla baktı. "Sırıtma öyle pişmiş kelle gibi! "

 

"Anne ya! "

 

"Laf yetiştirme bana, anneye ya denilmez hem. Git üstünü başını değiştir, bir saate çıkacağız bir dakika dahi geciktirmem. Hadi yürü! "

 

"Hep bana kız zaten! Üç tencere sarma sardım, dört tepsi börek açtım farkındaysan kapasitemi fazlasıyla aştım ama tabrik yok hep kız zaten. " Meryem terliğine eğilirken Seher kahkahalarla gülerek mutfaktan şimşek gibi kaçtı. Odalarına aynı hızla girmesiyle yarın nişanda giyecekleri kıyafetleri valize koyan Feride yerinden sıçradı.

 

"Ay Seher eşekler kovalasın seni ödüm patladı ne yapıyorsun? "

 

"İyiyim ablam müjdemi duyunca sen benden de iyi olacaksın! "

 

"Ne müjdesi? "

 

"Bil bakalım Miyase Teyze bize dün ne için gelmiş? "

 

"Ne? "

 

"Hayırlı bir iş için! "

 

"Şaka yapıyorsun! "

 

"Valla, billa! Feride'nin de gönlü varsa istemeye geleceğiz demiş. Hızır Abi'ye bak sen, öğle yemek yiyip akşama babaannesini göndermiş. Orda evlenme teklifi etseymiş ya. "

 

"Seher sen emin misin? "

 

"Vallaha annem şimdi dedi, ablana sor ne diyor dedi, kadın haber bekliyormuş. Ne diyorsun gelsinler mi? "

 

"Bilmiyorum. "

 

"Ne? "

 

"Seher öyle birden, bilmiyorum düşünmem lazım. "

 

"Abla farkında mısın Hızır Abi'ler seni istemeye gelmek istiyorlar sen düşünmem lazım mı diyorsun? "

 

"Gelme üstüme Seher, zaten kötü oldum. "

 

"A a niye? "

 

"Sen öyle birden söyleyince yüreğime indi galiba. " Seher bir kahkaha patlattı.

 

"Anneme söyleyeyim de gelsinlermiş diye. "

 

"Ay Seher dur! Saçmalama, öyle hemen söyleme yarın söylersin. "

 

"Ha gelsinler yani? "

 

"Yarın ben sana söylerim kararımı, sende anneme söylersin. "

 

"Tamam, tamam yarın söylerim ablam gelsinler demiş diye.

" Feride duyduklarını hazmetmek için pencereye gidip açtı. Derin derin temiz hava soludu.

 

Gerçek miydi bu?

 

Gerçekten Hızır onunla evlenmek mi istiyordu?

 

İnanılmazdı...

 

Ama Feride inanıyordu.

 

Ama yanlıştı.

 

Seher'in kafasına göre Hızır yakıştırması Feride'yi bir bilinmezliğe sürülüyordu.

Loading...
0%