Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Tanıtım...

@eelliiffiippeekk

Koca fındık bahçesinin yamacında sekiz yaşlarında iki çocuk oturuyordu. İkisininde yüzü asıktı.

 

"İstanbul çok uzak mı? " diye sordu küçük kız elindeki adını bilmediği mavi çiçeğin yaprağını okşarken. Hemen yanında oturan onunla yaşıt arkadaşı Hızır dudağını bilmem dercesine büktü.

 

"Bilmem, daha önce hiç İstanbul'a gitmedim. Keşke gitmesek. " dedi.

 

"Babam niye alıyor ki sizin fındıklığı, almasa belki Atilla Amca gitmekten vazgeçer. " küçük Feride umutla söylemişti bu cümleyi. Ağlayacak gibi oldu Hızır.

 

"Babam satmıyor ki dedem satıyor her şeyi. O demiş İstanbul'a yerleşeceğiz diye, babaannem de istemiyor ama gidecekmişiz işte. "

 

"Sen gidince ben yalnız kalacağım. "

 

"Ama bir sürü kişi var Feride yalnız kalmazsın ki. "

 

"Ben senden başka kimseyle oynamak istemiyorum ama. "

 

"Belki İstanbul uzak değildir hep gelirim. "

 

"Sende amcam gibi gidip gelmeyeceksin. "

 

"Nerden biliyorsun? Hem ben büyüyünce buraya geri geleceğim, hiç gitmeyeceğim. "

 

"Söz mü? "

 

"Söz! "

 

Feride emin olmak için elindeki mavi çiçeği ona doğru uzatarak, "Giresun Kurşunisi üzerine yemin eder misin? " dedi. Hızır alaycı alaycı bakarak, "Bu çiçeğin adı bu değil ki! " dedi. Feride küskünce baktı.

 

"Sen biliyorsun sanki! Annem dedi böyle maviye kurşuni deniliyormuş bir kere! Bu da Giresun'da çıkan çiçek, annemle adını böyle koyduk! "

 

"Komik olmuş. "

 

"Sensin komik! Yemin ediyor musun, etmiyor musun? "

 

"Vallaha, billaha geleceğim. "

 

"Yeminini tutmayanı Allah cehenneme koyar. "

 

"Gelirken sana böyle mavi elbise getireceğim söz. " dedi Hızır, Feride'nin elindeki çiçeği göstererek.

 

O sırada onlarla yaşıt olan Hızır'ın kuzeni Memduh her zaman yaptığı gibi Feride'nin saçlarını en sert şekilde çekerek kaçtı. Canı yanan Feride ağlayarak fındık toplayan annesine koşarken Giresun Kurşunisi adını koyduğu çiçeğini düşürdüğü yerde bıraktı.

 

Memduh, Hızır'dan dayak yememek için babaannesinin arkasına saklanırken ikisi birden babaanneden sopa yemişlerdi kavga ediyorlar diye. Eve dönmek üzere herkes dağılırken Hızır, Feride'nin çiçeğini farkedip aldı.

 

Ertesi gün Hızır tüm ailesiyle İstanbul'a gitmek için hazırdı. Eş, dostla ailesi vedalaşırken Hızır yanında olan, Feride'nin çiçeğini vererek, "Giresun Kurşunisi'ne yemin olsun geri geleceğim. " dedi. Feride büktüğü dudağıyla ağlamaklı baktı ona.

 

"Yeminini tutmazsan Allah seni cehenneme koyar. " dedi. İkiside ağlıyordu şimdi. Herkes arabalara binerken annesi Hızır'ın elinden tutup kocasının arabasına götürdü. Kahkahaları ve yaramazlıklarıyla bilinen Memduh yüzü asık ve durgun bir şekilde Feride'nin karşısına dikildi.

 

"En çok senin saçını çekmeyi özleyeceğim. " dedi. Feride, "Ohh! Canıma değsin, gidiyorsun işte! " dedi bir taraftanda ağlarken. Memduh gülümseyerek Feride'nin omuzlarından dökülen karamel rengi saçlarını tutarak hafif çekti acıtmadan. Annesi seslenirken Memduh son kez Feride'ye gülümseyerek annesinin kapısında beklediği babasının arabasına bindi.

 

Az sonra dizili bir düzine araba yola koyulup gözlerden kaybolurken Feride hıçkırıklarla annesine sarılıp ağladı.

 

Günler ay oldu, aylar yıl oldu o küçük çocuklar büyüdü koca insanlar oldu. Verilen sözler, edilen yeminler unutuldu, ama bekleyen biri hep vardı. Aşkın rengi kurşuni maviye çalıyordu, bir o kadar kader ve kederleride Giresun Kurşunisi'nin rengini alıyordu. Vazgeçilmez belaya nazır bir sevda büyüttü bekleyen taraf, kurşuni mavi bitmek bilmez bir sevda...

 

Loading...
0%