@eelliiffiippeekk
|
Şaşkınlıkla baktım karşımdaki manzaraya. Demir'in yüzü gözü kan içinde, Ali Abi öfkeyle ellerini temizliyor, Ceren endişeyle Demir'in yaralarına bakarken, Mehmet sinirle söyleniyordu. Sinir demek az kalır ya!
"El deliye hasret ben akıllıya! Ulan birinizde de tavuk kadar akıl olsun be! " Mehmet neye sinirlenmişti ki bu kadar? Aklımdan geçenler doğru değildir inşaallah!
"Şu eve sırtımı dönemiyorum yine neler oluyor burda? " Beni gören Mehmet sinirle gülerken başını hafifçe salladı.
"Gel, gel! Gelde gör akıllıları! " Mehmet adeta baruttu. Yanına gidip kolundan tuttum.
"Sakin ol biraz, bir şey olacak bir yerine! "
"Daha ne olabilir? Az daha abin katil oluyordu! On saniye geç kalsam Demir'i öldürmüştü nasıl sakin olayım? Ali'nin aklıyla övünüyoruz ama beyefendi hamile karısı umurunda değil karısının kuzenini kız kardeşine aşık olduğu için öldürmeye kalkıyor! Demir Bey burayı Roma zannediyor aşkını yere, göğe yazdırıyor, duymayan kalmıyor! Son anda sevdiği kızın abisi tarafından öldürülmesine engel olabiliyorum ve sakin olayım öyle mi? "
Yok artık daha neler!
"Abi ben sadece -" demişti ki Demir, Mehmet öfkeyle susturdu onu.
"Kes sesini yemin ederim kırılmadık kemiğini bırakmam! " Demir başını önüne eğip susarken, Ali Abi aynı sinirle ellerindeki kanı ıslak mendille silmeye çalışıyordu. Ceren, Demir'in yaralarını temizlemeye çalışırken aklıma yeni dank eden şey Mehmet'in, Ceren için hamile diyişiydi. Şu olanlara bak birde.
"Tamam, kötü şeyler olmuş ama çok şükür kötü sonuçlanmamış. Bunların hepsini tek tek konuşacağız ama lütfen sakin ol biraz. Gel otur şöyle, hadi! " Israrımla Mehmet öfkeyle geçip koltuğa oturdu. Yanına gittiğim Ceren'in kolundan tutup çömeldiği yerden ayağa kaldırdım. Önüne çömeldiği Demir'in yaralarını temizliyordu.
"Bana bırak ben hallederim, geç otur biraz, hamile halinle daha fazla durma böyle. " Ceren üzgünce başını sallayıp geçip oturdu. Ağzını bıçak açmıyordu. Mehmet yanına oturan kardeşini kolunun altına alarak sarıldı.
"Kardeşim anne olacak bunun sevincini yaşamam lazımken bunların akılsızlıklarıyla uğraşıyorum! " Ceren sessizce başını abisinin göğsüne yaslayıp gözlerini yumdu. Çok etkilendiği bariz belliydi.
Elime aldığım pamukla Demir'in dağılmış yüzünü toparlamaya çalıştım. Ama sağlam dayak yemiş!
Yaralarını temizleyip açık yaraları da bantladıltan sonra kolundan tuttum.
"Hadi kalk, geç şöyle otur. "
"Yenge ben gitsem daha iyi olacak. "
"Kimse bir yere gitmiyor, geç otur konuşacağız. Bir daha böyle şeyler yaşanmasın diye bugün konuşmak zorundayız. "
"Bir posta daha dayak yiyecek halim kalmadı. Ali sorun değilde Mehmet Abi döve döve öldürür beni, elide çok ağırdır biliyor musun? " Bu haline rağmen şapşal gibi şaka yapıyor hâlâ.
"Benim olduğum yerde dayak yemezsin merak etme. Hadi geç. "
Demir'in de geçip oturmasıyla bende oturdum.
"Olanlar hoş olmasada konuşmamız lazım. "
"Neyi konuşalım, Ali'nin gözünü kırpmadan karısını, daha doğmamış çocuğunu nasıl yarım bırakacağını mı yoksa Demir'in buranın ne kadar küçük bir yer olduğunu umursamadan aşkını ilan edişini mi konuşalım? "
"Hepsini! Evet yanlış ama bu konuşmayacağımız anlamına gelmiyor. Bu çocuğun yaptıkları yanlış evet ama; Fatıma'ya ulaşamadığı için yanlış yapıyor. Aylardır bir kere konuşabilmek için yapmadığı kalmadı ki buna abisinden sağlam bir dayak yemekte dahil. "
"Ne yapayım, götürüp kardeşimle mi konuşturayım? " Ali Abi'nin dalga geçer gibi söylediğine sert bir şekilde ona döndüm.
"Sana kalmaz o ben yaparım! " Ali Abi sıktığı dişleri arasında öfkeyle kızdı
"Meryem! "
"Ne! " Ceren'i gösterip konuşmaya devam ettim. "Sen bu kızla hiç konuşmadın mı, sevdiğini söylemedin mi, evlenme teklifi etmedin mi? Gökten zembille olmadı herhalde evliliğiniz! Aşktan, sevgiden anlamayan insanlarda değlsiniz. Ayrıca önce kendi yaptığın yanlışa bak! Birini öldürmek, katil olmak, aileni yüzüstü bırakmak çok basit herhalde! Baba olacaksın baba! Bu aklına geldi mi mesela? Annesiz büyüdün çocuğunu da babasızlığa mı mahkûm edecektin? " Dolan gözlerini bana dikti.
Galiba hiçbir söz ona bu kadar ağır gelmemişti. Ama birinin doğruları söylemesi gerekiyordu. Daha da ağır konuşurdum karşımda başka biri olsa ama ona daha fazlasını diyemiyordum, çünkü o can abimdi benim.
"Öfkene gem vur abim çünkü yalnız yürümüyorsun. Aklıselim olmayı elden bırakma bir daha böyle bir şey yaşanmasın. Eşini ne kadar üzdüğüne bir bak, üstelik iki canlı. " Ali Abi hızla gözlerini sildi. "Bu konuyla ilgili kimse tek bir şey yapmayacak. Ben Fatıma'yı bir şekilde ikna edip Demir'le konuşmasını sağlayacağım yanlarında ben olmam kaydıyla. Oluru varsa olur, yoksa Demir kendi yoluna bakar. "
"Ben hiçbir yere gitmem Fatıma olmadan, öncelikle herkes bunu bilsin. Benim ondan başkasıyla olmak gibi bir ihtimalim yok. Tüm ömrüm boyunca peşinden koşmam gerekirse bile vazgeçmem, sonunda ölüm bile olsa. Bugün ölmekten korkmadığım gibi onun için ölmekten korkmuyorum, yine olsa yine aynı şeyleri söyleyeceğim ve söylemekten de vazgeçmeyeceğim. Kardeşi olduğu için Ali kabullenemeye bilir, baldızı olduğu için abim hoşlanmaya bilir ama bunların hiçbiri Fatıma'ya olan sevgimi eksiltmez. Aksine her güne yeni baştan onunla başlıyorum hayata.
Mucize gibi bir şey buldum, her şeyim değişti, her günü yeni bir hayat, yeni bir başlangıç olarak kabul ediyorum artık. Bugüne kadar yaşamamışım, bir ömrü ziyan etmişim. Onunla yaşamayı öğrendim, hiçbir güç bu mucizeden vazgeçiremez beni. " Ali Abi'nin karşısında bunları söylemek gerçekten büyük cesaret isterdi ki az kalsın onu öldürecek bir adama bunları söyleyebiliyorsa gerçekten çok seviyor demekti.
"Sen çok şansını zorluyorsun, pekte kalmadı zaten! " Ali Abi sıktığı dişlerinin arasından Demir'i tehdit ederken Ceren bıkmışcasına baktı.
"Ali, lütfen! " Ali Abi öfkeyle aldığı nefesi aynı öfkeyle verdi. Mehmet sinirle tek eliyle yüzünü sıvazladı.
"Ben haber verene kadar lütfen saçma bir şey daha yapma. " Demir başını hafifçe salladı. Yerinden biraz zorlansada kalktı gitmek için. Onunla beraber kapıya kadar yürüdüm.
"Madem bir şey yapacaksın önce bana sorsana! Şu hâle bak, şu haline bak. Benden habersiz bir daha bir şey yapma, yapma ki bir daha bu hâle gelme. Ben ne yapıp, eder Fatıma'yı bir şekilde seninle konuştururum, sen bir hata daha yapmadan bekle. Ali Abi'yi de alttan girer üsten çıkar ikna ederim yeter ki sen hiçbir şey yapma, tamam mı? " İkaz ve kızma karışımı sözlerime gülümsedi.
"Tamam. "
Demir'i yolcu edip döndüğümde aklıma çocuklarım geldi. Şu karmaşadan akıl mı kaldı?
Sahi benim çocuklarım nerdeydi?
"Mehmet, çocuklar nerde? " Mehmet Ceren'in saçlarından öpüp ayaklandı.
"Hacer Teyze'deler. Ben gidip onları alayım. "
Mehmet'in evden çıkışından sonra Ceren'in yanına oturdum.
"İyi misin? Rengin atmış. " Ceren başını hafifçe iki yana salladı.
"Bilmiyorum, sadece uyumak istiyorum. " Sesi bile o kadar halsizdi ki.
"Bir şeyler yemek ister misin, hemen yapayım. " Başını iki yana salladı. Ali Abi yerinden kalkıp yanına geldiği Ceren'in önüne diz çöktü. Tuttuğu elini öperek gözlerinin içine baktı.
"Özür dilerim, seni çok korkuttum. " Ceren üzgünce bakışlarını düşürdü. "Hadi evimize gidelim, sen dinlen sabahta hesap sorarsın ha. " Şirinlik mi yapmaya çalışıyordu şimdi bu?
"Affetme! Sürüm sürüm süründür! " Ali Abi bana inanamayarak bakarken bende ona çattığım kaşlarımla baktım. Ceren aynı üzgün haliyle ayağa kalktı. Ali Abi'nin önünden yürüyerek dışarı çıktı.
...
İki gündü tüm kaçmalarına rağmen Fatıma'yla konuşmayı başarmıştım. Ali Abi'nin, Demir'i neredeyse öldüreceğini duyduğunda tüm gün ağlamıştı. Her ne kadar abim için desede ikisi için ağladığını biliyordum.
Meryem İklima'nın düğününde sadece birkaç dakika Demir'i dinleyeceğini söylemişti. Yanında olacağımı her ne kadar söylesemde buluşmayı kabul etmemişti. Tabi Demir buna da şükretmişti.
"Fatıma gelsene benimle. " Fatıma kastettiğimi anladığı belli bakışlarla yerinden kalkıp yanıma geldi. Beraber dışarı çıktık. Demir bizi düğün salonunun arka tarafında bekliyordu. Fatıma'yla Demir bakış açımıza girene kadar yürüdük. Fatıma durup bana döndü.
"Abla, ben yalnız gitsem olur mu? " Şaşırmıştım. Aylardır görüşmeyi kabul etmeyen o şimdi yalnız görüşmek istiyordu.
"Benim gözetimimde olacak demiştim ama. "
"Abla lütfen! Zaten çok sürmeyecek, sadece iki dakika. "
"Peki. Ama unutma ki sevmek helâl sevilmek vebaldir, abime karşı durup sevgisini ölümüne savunacak kadar büyük sevgisi ona göre konuş. " Fatıma başını hafifçe sallayıp ona doğru yürüdü.
Bende geçip duvarın dibinde bulduğum tenekenin üzerine oturdum. Daha birkaç dakika olmuştu ama Fatıma'yı yalnız gönderdiğim için içim hiç rahat değildi. İçimde garip bir sıkıntı vardı, nedense bir şeyler ters gidecek gibime geliyor. Keşke Fatıma'yı yalnız göndermeseydim demiştim ki Demir bir hışımla önümden geçip gitti.
"Demir! " Beni duymamazlıktan gelerek yetiştiği arabasına bir hışımşa bindiği gibi son sürat sürüp saniyelerle gözden kayboldu. Ne oldu ya iki dakikada? Yanıma ulaşan Fatıma'nın gözyaşları yağmur gibi akıyordu.
"Ne oldu? " Endişeli soruma Fatıma hızla gözyaşlarını sildi.
"Hiçbir şey olmadı. "
"Madem bir şey olmadı sen neden ağlıyorsun, o neden öfkeyle çekip gitti. "
"Gidelim abla. "
"Fatıma! Bak sinirleniyorum artık! Ne oldu? "
"Bir şey olduğu yok, evleniyorum. "
"Anlamadım? "
"Anlamayacak bir şey yok evleniyorum. "
"Kim, kimle? "
"Boş ver. "
"Fatıma yemin derim delireceğim bak! "
"Zeynel ile evleniyorum oldu mu? "
"Zeynel kim? "
"Evleneceğim adam! "
"La havle vela kuvvete illa billah! "
"Yeter sorma daha bir şey Allah aşkına! " Fatıma beni orada bırakıp çekip giderken aklımı kaçıracaktım neredeyse. Hemen içeri gidip annemi buldum.
"Anne az gelsene. " Annem endişeli gözlerle bakarken benime tenha olan koridora kadar yürüdü.
"Ne oldu Meryem, ne bu halin? "
"Anne Zeynel kim? "
"Senin nereden haberin oldu? "
"Fatıma geveledi bir şeyler. "
"Fatıma'ya talip olmuşlar, haber göndermişler. Fatıma önce kızdı sonra ne olduysa gelsinler demiş. Annem münasip bir şekilde haber gönderirim dedi. "
"Fatıma sevmediği biriyle mi evlensin yani? "
"Demir'i kastediyorsan karşıma alıp konuştum ama sevmiyorum dedi. Bunlarda gelsinler rızam var dedi, ne edeceğimi bende şaşırdım. "
"Bu kız bunu niye yapıyor kendine! "
"Ah bir anlasam! Gelsinler diyor başka da bir şey demiyor. " Ah Fatıma'm niye ediyorsun sen bunu? Kesin Demir'e de söyledi bunu o yüzden çocuk öyle öfkeyle çekip gitti. İki elimle yüzümü sertçe sıvazlayarak nefesimi üfledim.
...
Nikahlarına Ali Abi ile şahitlik ettiğimiz Kemal ile İklima'nın düğünü hamdolsun çok güzel ve mutlu son bulmuştu. Bugün Mithat Amca ile eşi Meltem Teyze benimle konuşmuşlardı, hatta Meltem Teyze elini bile öptürdü. Kaderin gücünü onlarda kabullenmişlerdi. Bana dair herhangi bir problemleri olmadığını söyledi ikiside.
Ağzını bıçak açmayan Fatıma eve geldiğimizden beri odasından çıkmıyor. O çok sevdiği kitaplarının kapaklarını dahi aralamıyormuş günlerdir.
Odasının kapısını tıkırdatıp kapıyı açtım. Yatağının üzerinde turmuş öylece bakıyordu.
"Gelebilir miyim Fatıma'm? " Ağlamaktan kan çanağına dönen gözlerini kaçırarak başını salladı. İçeri adımladım usulca.
"Bize gidelim mi? Mehmet'i de kovarız abla, kardeş ev bize kalır. " Hafif tebessüm etti.
"Boşuna yorma kendini abla, kararım kesin. " Bakışlarını sürekli kaçırıyor olması hiç hoşuma gitmiyor. Belli söylemediği bir şey var.
"Kuzum, o adam sana göre değil aranızda on bir yaş fark varmış. " Bana cevap vermeden parmaklarıyla vebelleşmeye başladığında iyice emin oldum bir sorun olduğuna.
"Fatıma bak her ne sebeple istemediğin bu evliliğe kendini mecbur hissediyorsan yapma! Demir'e olan hislerini inkar edemezsin, bir tek ben değil herkes farkında. Ne sorun varsa şimdi söylemenin tam zamanı. "
"Hiçbir şey yok. Zannettiğiniz gibi Demir'e karşı herhangi bir şey yok bende. "
"Sen artık yalanda mı konuşur oldun bacım? "
"Abla lütfen! " Gözyaşları sicim gibi yağarken nasıl inkar edebiliyordu. "Uyumak istiyorum. "
"Uykuyla mı kaçacaksın bu kez? "
"Abla, uyumak istiyorum sadece. Lütfen... " Yatğına uzanıp pikeyi üzerine çekti. Derince sıkıntılı koca bir nefes çektim.
"Öyle olsun Fatıma'm, şimdi uyu ama bu konu burda kapanmadı. Sevmediğin biriyle evlenmene asla müsaade etmeyeceğim. " İnatla bana cevap vermek yerine sudan kardeşimi bırakıp odadan çıktım.
Aşağı indiğimde aşağıda da bir karmaşa vardı.
"Beterin beteri varmış! " Öfkeyle konuşan Ali Abi'di. Ali Abi'de bugün Fatıma'yla konuşmaya çalışmıştı ama Fatıma'nın ağzından yine aynı cevaplar çıkmıştı. "Demir'le evleneceğim dese vallahi de billahi de tamam derim. Sevgisinden eminim en azından ama bu herif olmaz!Yaşının yarısı kadar fark var ya aralarında! "
Sessizce geçip oturduğumda herkesin gözü bana döndü.
"Hâlâ aynı şeyleri mi söylüyor? " Döndüğüm kocama başımı aşağı yukarı salladım.
"Bir şey olmadığına emin misiniz? Fatıma'nın söylemediği bir şey var sanki. " Annem ile yengem bilmem dercesine birbirlerine baktı.
"Hani hepimiz Fatıma'yı tanıyoruz, kimseye eyvallah etmez. Kimse ona istemediği bir şey ettiremez. " Yengem haklıydı ama ne bileyim işte yinede bir şeyler yanlıştı. Sırf Demir'e olan hırsı ve inadından evlenmeye kalkıyor olamazdı.
"Babaanneye söyleyin şu haber gönderme işini biraz ertelesin, bakalım bu adam kimmiş, neciymiş onu önce bir öğrenelim. " Minnetle baktım kocama. "Artık gidelim bizde. " Diyerek ayağa kalkmasıyla bende kalktım.
"Asel, getir kardeşlerini gidiyoruz. " Seslenmemle tüm gündür oynayan üçlü oyuna doymamış olacak ki isteksiz isteksiz çıkıp geldiler.
...
Ramazanın ilk günü olması sebebiyle dedem hepimizi bir araya toplamıştı. Ailemizin her ferdi buradaydı bu akşam biri hariç. Hep beraber iftar edecektik. Bahçeye kocaman bir sofra kurduk. Çiçeği burnunda çiftimiz Kemal ile İklima'da bu akşam bizimleydi. Ailemizin en güzel kızını alıp ailenize dahil olmuştu Kemal'de.
Karınca gibi çalışmıştık tüm gün, ezana birkaç dakika kalmışken dedem duaya başladı. Mübarek ramazanın ilk gününü dedemin içten ve muazzam duasıyla karşıladık. Ezanın okunmaya başlamasıyla elden ele dolaştı hurmalar. Dedem ile babaannemi eksik bırakan amcamdı.
Ali Abi'nin düğününe gelmemesine rağmen dedem mübarek ramazanda eve dönmesini istemişti. Babam bizzat gidip eve dönmesi için konuşsada hâlâ kendini haklı gördüğü için dönmemişti. Ve hâlâ onun gözünde suçlu benmişim. Babam anneme sinirle anlatırken tesadüfen duymuştum.
Güzel iftar sofrasında muhabbette yemekler ve günün anlamı kadar lezzetliydi. Sofradan kalkan herkes secdelerde dikildi. Ardından yıllardır hiç değişmeyen gelenek babaannemin semaver çayı ortalığı şenlendirdi.
Gözümden kaçmayan şeylerden biri de Mehmet ile babaannemin fısır fısır bir şeyler konuşmasıydı. Akşamdan beri ikilinin arasından su sızmıyor. Babaannemde bugün bir hâl var ama hadi hayırlısı.
"Hadi kalkın teravihe. Bismillah! " Dedemin teşviki ve ayağa kalkmasıyla tüm erkekler onunla birlikte ayaklandı. Onlar teravih namazı için önden camiye giderlerken evde tek erkek Yavuz'um kalmıştı. Büktüğü dudağıyla arkalarında baktı.
"Baba gitti, dede gitti, o dede de gitti. " O kadar tatlı söylemişti ki dayanamayıp güldüm. O dede dediği ise dedem. Her yerini ayır öptüm gıdıklaya gıdıklaya.
"Bizde gideceğiz şimdi, tamam mı? " Anında güldü yüzü.
"Tamam. " Yerim ya ben bunu! Akıllı bıdığım benim.
....
Teravih namazı sonrası eve dönmüştük ama Mehmet ile babaannem bahçede oturuyorlardı. Mutfağın kapısından seslendim.
"Allah muhabbetinizi arttırsın kahve içmeyi düşünür müydünüz? " İkisi bana bakıp gülümsedi.
"Meryem, Fatıma'yı çağırıver bana. " Babaanneme gülümseyerek içeri döndüm. Salondaki Fatıma'ya seslendim.
"Fatıma, babaannem seni çağırıyor bahçede. "
"Tamam geliyorum. " Az sonra Fatıma yanımdan geçip bahçeye çıktı. Bende pişen kahveleri salondakilere götürdüm. Babam elinde tuttuğu kağıttaki yazıyı okumaya çalışırken pes etmişçesine bana uzattı.
"Kızım bak baklım burda ne yazıyor, gözüm görmüyor okuyamadım. " Aldığım kağıda baktım.
"Beş kilo kestane balı gönderilecek, Muhsin Dayıoğlu yazıyor babam. "
"He tamam. " Kağıdı babama vermiştim ki dışardan sesler gelmeye başladı.
"Ne oluyor? " Soruma Ali Abi ile Ceren'den başkası oralı olmadı. Dedem, babam, annem, yengem istifini bozmadan kahvelerini içmeye devam ettiler. Üçümüz birlikte dışarı koştuğumuzda gördüğümüz tek şey Demir'in giden arabasıydı.
"Neydi o sesler, bir şey mi oldu? " Ceren'in sorusuyla Mehmet gülümseyerek ayağa kalktı.
"Yok güzelim bir şey. "
"O züppenin burda ne işi var? " Ali Abi'nin seside çehresi gibi sertti. Babaannem gülümseyerek baktı.
"Fatıma'yı almaya gelmişti, aldı gitti. " Ceren'le birbirimize bakarken Ali Abi'nin Sıfatı korkunçtu.
"Anlamadım? "
"Allah'ın emriyle istedi kardeşini bende verdim. Aldı gitti az önce, düğüne çağırdıklarında da gideceğiz. " Sahi babaannem ne diyordu böyle?
"Babaanne, ne diyorsun sen? " Az kaldı Ali Abi delirecek.
"Geç içeri konuşacaklarım var, hadi. " Babaannem Ali Abi ile Ceren'i önüne katıp itiraz etmelerine izin vermeden içeri götürdü.
"Mehmet, bana söylemek istediğin bir şey var mı kocacığım? " Nedense onunda bu işte parmağı var gibime geliyor.
"Gel içerde babaannen anlatacak. " Elimden tutup beni arkasından yürüttü.
Babaannemin anlattıklarıyla bir kere daha şok olmuştuk. Bu işinde altından amcam çıkmıştı. O Zeynel denen adama Fatıma'yı vereceğine söz vermiş, Fatıma'yı da Demir'in duyulan ve herkesin ağzına sakız olan ilanı aşkı yüzünden kabul etmeye mecbur bırakmış.
Bu işi gün yüzüne çıkaran ise Mehmet olmuş. Tabi Mehmet'in ilk haber verdiği kişide Demir olmuş. O da durur mu hiç, hemen babaannemden Allah'ın emriyle istemiş Fatıma'yı. Tabi az delilik barındıran banaannemde hemen vermiş.
Bu işten dedemin, babamın, annem ile yengemin de haberi varmış. Ali Abi duyar diye de bize bir şey dememişler. Kocama çok alınsamda bana bir şey denediği için bir yanımda çok mutluydu. Demir en son Fatıma'yı kaçırmış oldu tabi aile büyüklerinin bilgisi dahilinde. Şu hayat ne garip şeydi ya bir bakıyorsun bambaşka yerlere götürüyor seni.
...
Gözümü uykudan sıyırdığım gibi doğrulup saate baktım. Daha zaman vardı. Üzerine eğildiğim Mehmet'in dudağından öptüm. Anında gözlerini açıp çattığı kaşlarıyla bana baktı.
"O tahlillerin sonucu temiz çıkana kadar rahat dur dedim sana. "
"Eminim bir şey kalmadığına. İki hafta önce demedi mi doktorun iki hafta sonra bu zehirinde temizleneceğini? " Nihayet sabırla katetmiştik zamanı, tam bir yıl sekiz ay olmuştu bugün.
"Sana zarar verecek zerre kadar bir ihtimali bile gözardı edemem. Kesin kanın temizlenecek demedi, büyük ihtimalle temizlenmiş olur dedi. Ayrıca ciddi bir sağlık taramasıda yaptırmam lazım ki aramızda engel kalmasın. "
"Ama ben yinede eminim. " Yanağını okşadım. O da benim gibi doğrulup gözlerimin içine baktı.
"Dört gün daha sabredeceğiz sonrası tufan. " Başını eğip boynumu öptüğünde kıkır kıkır güldüm.
"Biraz daha oyalarsan beni uçağa yetişmeyeceğim. " Kulağıma fısıldadığında kahkaha attım.
"Ben bir şey yapmıyorum ki sen yapıyorsun. " Gülmeye devam ederken yataktan kalktım. Kocama giyeceği kıyafetleri ayarlayıp hemen aşağı indim.
Güzel bir kahvaltı hazırladım. Kocamı aç gönderecek değildim tabi. Aşağı inen Mehmet hızlı bir şekilde bir şeyler atıştırıp valizini alarak çıktı. Yetişmesi gereken bir uçak vardı çünkü. Dualarla uğurladım onu. O gider gitmez çekilmez bir hal aldı sanki zaman.
...
Hızlı hızlı çalan kapıyı açtığımda hamileliğinin son günlerini yaşayan yarım dünya Ceren nefes nefese kapıdan gülümsedi bana.
"Müjdemi isterim abimin tüm tahlilleri temiz çıkmış! " Sevinçe birbirimize sarıldık. Ama Mehmet beni neden aramamıştı ki?
"Abin beni aramadı hiç. "
"Ben abimle değil doktoruyla konuştum. " Ceren geçip içeri oturdu. Aradığım Mehmet'e ulaşamazken onun aramalarıma döneceğini düşünerek üstelemedim.
"Canın bir şey çekiyor mu? " Seviçle sorduğuma Ceren gülerek cevap verdi.
"Badem var mı evde? "
Olmaz mı tabi ki var. " Mutfağa gidip çay koydum. Aldığım kaseye badem doldurup Ceren'e götürdüm. Onunda ilk hamileliği dış gebelik yüzünden bebeğini kaybetmesiyle sonuçlanmıştı. Çok şükür ikinci hamileliği sorunsuz son günlerine kadar geşmişti. Hayırlısıyla kucağımıza almayı bekliyorduk artık.
Sık sık aradığım Mehmet'e akşam üzeri nihayet ulaşabilimiştim. Sesinde garip bir şey vardı bir üzüntü, bir çaresizlik gibi. O üzüntüyü yüreğimin orta yerinde hissediyorum ama o inkar edip duruyor.
İki gün önce giderken ki mutluluğu ve neşesinden eser yoktu sanki. Bir sorun olup olmadığını ısrarla sormama rağmen bir şey dememesi canımı sıkmaya başladı. Ama eminim Mehmet'in sesinin tonu kıran bir sorun var. |
0% |