@eelliiffiippeekk
|
Yirmi dört gün önce ...
Girdiğim odada tanıdığım bir adam vardı. Tutunduğu bastonla ayakta duruyordu. Nasıl bu hâle gelmişti böyle? Boksör olmasından sebep geniş omuzlu, heybetli bir duruşu vardı ama şimdi bir başına ayakta duramayacak kadar çökmüştü. Annesi anneme organ nakli kapsamında karaciğerinden verdikten sonra bir türlü düzelememiş bunun üzerine vefet etmişti. Annesinin ölümünden sonra başlarına bir çok talihsizlikler gelmişti. Çok üzülmüştük hepimiz ama elimizden de hiçbir şey gelmemişti.
Beni buraya getiren doktor, "Ben dışardayım. " diyerek çıkıp kapıyı ardından kapattı.
"Benimle konuşmak istemişsiniz. " Aldığı zoraki bir nefesle bana döndü. Ne kadar zorlandığı yüzünden belli oluyordu.
"Rahat bir nefes dahi alamamama sebep sensin. " Bana mı demişti bunu? Ama neden? "Annesiz kalışıma, babasız kalışıma, eşsiz kalışıma, evlatsız kalışıma sebep sensin. Annem, anneni kurtarmak için ameliyat olmasa; bizim hayatımıza tek derdi para olan bir cani giremezdi. Kız kardeşimi organ mafyasına satan, babamı zehirleyip öldüren, üç çocuğumu doğmadan öldüren, karımın aklını kaçırtıp akıl hastanesine düşüren, beni zehirleyip bu hâle getiren üvey annem hayatımıza girmezdi sen annemi ameliyat olmaya ikna etmeseydin. Şimdi bana bir anne, bir baba, bir kardeş, bir eş, üç evlat, yaşanmamış bir bu kadar hayat borçlusun Meryem. "
Söyledikleri karşısında şok geçiriyordum. Bunlar gerçek olamazdı!
"Bunlar gerçek olamaz... " Sayıklamalarıma yorgun yüzü hafif tebessüm etti.
"Bunların hepsi gerçek, hepsinin sorumlusu da sensin! " Bir an önce o odayı terketmek istedim. Hızla kapıya yöneldiğimde, "Lütfen bekle! " Demesiyle duraksadım, çünkü sesinde bir yalvarış vardı. "Yatağa kadar yürümeme yardım eder misin? " Ona döndüğümde önünde dikildiği pencerenin pervazına tutunuyordu. Daha fazla ayakta durmayacağı belliydi. Tereddütlü adımlarla yanına ulaştığımda düşmek üzereydi, kolundan tutup yürümesine yardım etmeye çalıştım. Yatağa kadar iki adımlık yeri zor yürüdü. Yatağa oturmak üzereyken sendelemesiyle onu sıkıca tuttum. O anın refleksiyle elini tutmuştum, birkaç gün önce gördüğüm rüyadaki aynı histi ve gerçekti. Nefes nefese kaldı yatağa uzanana kadar. Birden burnu kanamaya başlayınca ne yapacağımı bilemedim.
"Peçete ver. " Derin ve kesik kısa nefesler solurken eliyle işaret ettiği paketten hızlıca birkaç parça peşete çıkarıp uzattım. Onu öyle görünce tanıdık bir acı içimi kasıp kavurdu. Her kulağımda çınladığında içimi yakan o bebek sesinin bende yarattığı o hissi şimdi ona bakarken hissediyorum.
"Doktor çağırayım. " Tüm kanım damarlarımdan çekilmiş gibi gözümü ondan ayırmıyordum. Zor kekeledim cümleyi.
"Gerek yok. Biraz oturur musun? " Yatağın yanındaki koltuğa geçip oturdum. "Yardımına ihtiyacım var Meryem. " O bu kelimeleri sarfederken yutkundum, rüyamda gördüğüm oydu. Yeni yeni hatırlıyorum sesini, yüzünü.
"Öfkemi, kabalığımı çaresizliğime ver. Ölüyorum... Her geçen gün beni geri dönüşü olmayan bir şekilde öldürüyor bu zehir ve panzehirine de ulaşma şansım yok. Ben göremeyecek olsam da istediğim bir çocuk, tüm mal varlığımı bırakabileceğim bir çocuk. " Benden çocuk mu istiyordu. Şaşkınlıktan gözlerimi dahi kırpamadım.
"Bakma öyle, değil çocuk yapmak yerimden tek başıma kalkmaya gücüm bile yetmiyor. "
"Ben bunu yapamam? "
"Yardım isteyebileceğim başka kimse yok. Babamın dişi, tırmağıyla kurduğu, büyüttüğü şirketi ve servetini elde etmek için önce annemi zehirleyip öldüren üvey annem daha sonrasında oğlu vasıtasıyla kız kardeşimi organ mafyasına sattı. Melek yüzünün altında kimsenin göremediği bir şeytan varmış çok geç farkettim. Üç kez eşim düşük yaptı, sebebini araştırdığımda kasıtlı olduğunu öğrendim, bunu eşimin bilerek yaptığını öne sürüp ilaçlarla aklını kaçırmasına sebep oldu. Daha sonra babamı da aynı şekilde zehirleyip öldürdü. Beni hâlâ yaşatan şeyse babamın benden önce durumu farkedip bir vasiyet hazırlaması oldu. Her şeyi öğrendiğimde artık çok geçti ve koruyacak bir ailem kalmamıştı. Onlara istedikleri şeyleri asla vermeyeceğim, bu yüzden yardımına ihtiyacım var. Tüp bebek yöntemiyle bana bir çocuk verebilirsin. "
"Ben bunu yapamam. " Hızla ayaklanıp kapıya koştum.
"Yardımına ihtiyacım var Meryem, gerçekten yardımına ihtiyacım var. " Hızla koştuğum kapıdan kendimi dışarı attım. Nefes alamıyorum. Önüne koştuğum asansör bir türlü gelmezken merdivenlerden tüm gücümle koşmaya başladım. Kendimi dışarı atana kadar koştum. Her an nefesim daha çok kesiliyordu. Bunlara ben sebep olmadım! Zihnimde durmadan dönüp duran sözleri beni delirtiyor. Arabama bindiğim gibi gaza yüklendim geçiş üstünlüğü olan araçla burun buruna bir anda kalmam yaşadığım şoktan çıkmama yardımcı oldu. Titrediğimi o an farkettim. Sağa çektiğim arabada bir ağlama krizine girerken toparlanamıyordum.
Annesinin dokusunun anneme uyduğunu öğrendiğimde annesine yalvarmıştım annemi kurtarması için. Ben çok ısrar ettiğim için kabul edip ameliyat masasına yatmıştı. Tüm bu yaşadıklarına, kız kardeşinin, babasının, doğmamış çocukların ölümüne ben sebep olmuştum. Hıçkırıklarla başımı direksiyona yasladım. Kaç dakika öyle ağladım bilmiyorum.
....
Aklım sürekli ondaydı. Aklım olmaz diyor ama yüreğim sudan çıkmış balık gibi çırpınıyordu. Günün orta yerinde karanlığa gömülmüş gibiydim. Bu deliliğe kalkışma fikrini aklımdan geçiremiyordum bile.
Gün yerini yavaş yavaş geceye bırakırken, o aklımdan dahi geçirmediğim şey kendine epey bir yer etmişti. Artık yapamamı değil nasıl yapabilirimi düşündüğümü farkettim.
Tüm gece düşündükten sonra onu öyle bırakmaya ne gönlüm, ne de vicdanım el vermiyordu. Ama bir karar da veremiyordum. Teheccüd vaktinde namaz kılıp doğruyu yapabilmek için sabaha kadar dua ettim. Öyle bir çıkmazın içindeydim ki çırpındıkça çaresiz kalıyorum. Sabah namazını kıldıktan sonra seccademin üzerinde tesbih çekerken tüm gece ayakta olmaktan sebep bir anlık dalmışım.
Yeşil bir bahçenin içinde bir düzine çocuk oynuyordu. Gözüm deli gibi kendi çocuğumu arıyordu ama bulamıyordum. Onlara bir türlü ulaşamıyordum ne kadar hızlı koşarsam koşayım. Sıçrayıp gözümü açtığımda artık bir karar vermiştim.
|
0% |