Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6. Bölüm

@eelliiffiippeekk

Gözümü hastane odasında açarken aklımda ilk yer edinen bebeğim oldu. Herhangi bir ağrı, sızı hissetmezken hızla doğruldum.

 

"Meryem? " Adımı endişeyle seslenen Ali Abi'ye döndü bakışlarım. "İyi misin? " Başımı hızla aşağı yukarı sallarken tek endişem bebeğimdi. "Doktor çağırayım ben. " Ali Abi odadan çıktıktan sonra elimi karnımın üzerine koydum, burda mıydı emanetim hâlâ? Ağrım yoktu ama korku tüm hücrelerime ışık hızında yayılıyordu.

 

Birkaç dakika sonra Ali Abi ile doktor birlikte içeri girdi.

 

"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? " Doktorun sorusuyla konuşmak için yutkundum.

 

"Ben iyiyim de bebek? " Sorusu bile o kadar canımı acıtmıştı ki ağlamamak için kendimi zor tuttum.

 

"Bebeğiniz de sizin kadar iyi. " Sevinçten gözyaşlarımı tutamazken derince soluduğum nefesi titreyen dudaklarımın arasından salıverdim.

 

"Şükürler olsun! " Sessiz fısıldayışım büyük sevincimin paylaşacak kimsemin olmamasının küçük bir ifadesiydi. Hızla gözyaşlarımı sildim.

 

"Ultrasonda henüz tam net belli olamasa da kan tahlillerinize göre üç haftalık olan gebeliğiniz gayet sağlıklı ilerliyor. Bu dönemde tansiyon düşmesi gayet normal kendinize daha dikkat etmenizi tavsiye ederim. "

 

"Teşekkür ederim. "

 

"Herhangi bir sorun olmadığına göre gidebilir miyiz? " Ali Abi'nin sorusuna doktor gülümseyerek cevap verdi.

 

"Tabi, istediğiniz zaman çıkabilirsiniz. "

 

"Sağ olun, tekrar teşekkür ederiz. "

 

"Geçmiş olsun. " Doktor odadan çıktıktan sonra Ali Abi gelip sandalyeye geri oturdu. Ona taraf bakamazken bakışlarımı birbirine geçirdiğim ellerime çevirdim.

 

"İyiysen çıkalım mı? "

 

"Hı hı. " Verebildiğim cevap bu olmuştu.

 

Ali Abi'nin yardımıyla sedyeden kalkıp ayak ucumda duran feracemi giydim. Ali Abi yürümeme destek olmak için koluma girdi. Hastaneden çıktıktan sonra arabayla devam ederken Ali Abi bir restoranın önünde durmasıyla etrafa bakındım.

 

"Önce bir şeyler ye öyle gidelim. " Bir şey demeden onunla birlikte arabadan indim. Girdiğimiz restoranda garsonların eşliğinde gösterilen yere oturduk.

 

"Ne alırdınız abim? " Garsonun sevecen tavrına Ali Abi hafif gülümsedi.

 

"Ne yemek istersin abiciğim? " Yüzündeki tebessümle bana soran abime baktım.

 

"Farketmez sen ne yersen. "

 

"Et ağırlıklı bir şeyler alalım biz. "

 

"Tabi, hemen. " Garsonun gidişiyle bakışlarımı bir kere daha yere çevirdim.

 

"Kaldır başını! " Hafif kaldırdığım bakışlarımı karşımda oturan abime çevirdim. "Yanlış bir şey yapmadıysan eğme başını. " Başımı kaldırıp dik bir şekilde oturdum.

 

" Ben yanlış bir şey yapmadım, yemin ederim ne harama baktım ne de bulaştım. "

 

"Araştırdım remi bir evlilik yok? "

 

"Öyle olması gerektiği için. "

 

"Nerde bu adam sen bunca şeye katlanırken? "

 

"Yaşamak için savaşıyor. "

 

"Asker mi, polis mi yaşamaya çalışıyorsa. "

 

"Öyle değil, sağlık sorunu var. Belki öldü bile haberim yok. "

 

"Ölmek üzere olan bir adamla evlenip ona çocuk dünyaya getirmek, sen kafayı mı yedin? Babamı, hepimize mimli fırsat kollayan halamı tanımıyor gibi. "

 

"O kaderimdi, kederine de razıyım. Her şeyi göze alıp evlendim, yaşasa da onunla olmak gibi bir şansım yok, ölsede. "

 

"Niye gizli, saklı bu evlilik? "

 

"Yaşayabilmemiz için. "

 

"Yaşamak?! " Hafif gülmüştü alaycı. "Beş dakika geç gelsem eve, anaannen yanında getirdiği ebeye bebeğini öldürtmüştü. Sen ne kadar sağlıklı kalırdın bilmiyorum, şimdi sence saklaman mı daha tehlikeli, söylemen mi? " İnanamamıştım söylediklerine. Nasıl yaparlardı bunu? Hiç mi Allah'tan korkmamışlardı bebeğimin canına kastetmeye? Gözümden damlayan yaşı silmeye çalışırken hıçkırmamak için dişlerimi sıktım.

 

Ali Abi masanın kenarında duran şişeden bardağa su doldurup bana uzattı. Aldığım suyu hafif hafif içerken anaannemden bir kere daha tiksinmiştim. Bir insanda hiç mi merhamet olmazdı, hiç mi Allah korkusu olmazdı? Babaannemle kardeş olduklarına inanamıyordu insan. Ali Abi uzanıp iki eliyle ıslak gözlerimi sildi.

 

"Ağlama, ben yanındayım. Kimsenin size zarar vermesine izin vermem, güven abine. " Bir taraftan ağlarken bir taraftan da gülümsemeye çalıştım. Anaannemle, amcamla, halamla bu insanın kan bağı olduğuna inanamak imkânsız gibiydi.

 

Yemeğimiz geldiğinde yiyecek iştah kalmamıştı bende.

 

"Yemeğini ye, zaten kibrit çöpü kadar bir şeysin ayakta zor duruyorsun. " Ali Abi yemeğine başlarken beni de ikaz ediyordu

 

"Yiyecek iştah mı kaldı? "

 

"İştahla değil mecburiyetten ye, iyice güçsüz kalmışsın zaten. " Elime aldığım çatalla yemeği Ali Abi'nin dediği gibi mecburiyetten yemeye başladım.

 

Yemeketen sonra eve döndüğümüzde eve girmeye çekiniyordum. Ali Abi elini omuzuma koyup sıvazladı. Onunla birlikte içeri girdiğimizde ikimizde duyduğumuz cümle ile koridorda kala kaldık.

 

"Bebekten bir şekilde kurtulup dul, çocuklu birine versinler kapansın bu konu! Yeter milletin ağzına sakız olduğumuz! " Yine zehir saçan halam olacak yılandı. Endişeyle Ali Abi'ye döndüm. Ali Abi sıktığı dişleriyle nefesini burnundan verdi öfkeyle. İkimiz salona girdiğimizde muhteşem ikili anaannem ile halam yan yana oturuyorlardı. Anaannem elinde sigarasıyla sert sert bakmaya başlarken yüzüne bakmak bile midemi kaldırmıştı. Halam olacak insanın yüzüne bakmaya bile dayanamıyordum. Babaannem oturduğu yerden hızla ayaklanıp yanıma geldi.

 

"İyi misin kızım? " O pamuk eli yüzümü okşarken ona gülümseyerek başımı hafif salladım. Mutfaktan çıkagelen annem endişeli bakışlarına rağmen anaannemin korkusundan iyi misin diye soramıyordu.

 

"Hadi Meloşum sen çık odana dinlen. " Ali Abi'nin merhametle söylediklerine minnetle başımı salladım.

 

"Gel ben seni çıkarayım. " Babaannem koluma girdiğinde tuttuğum elini öptüm.

 

"İyiyim ben babaanne gerek yok. " Annemin de endişesini gidermek istemiştim bu cümleyle.

 

"Yok, yok yine düşersin falan, yüzün kaşık kadar kalmış zati. " babaannemin ısrarıyla birlikte merdivenleri çıktığımızda Ali Abi'nin sert ve öfke dolu sesiyle ikimizde merdivende duraksadık.

 

"Bundan böyle kardeşim ile yeğenimin tüm mesuliyeti bana aittir! Eşi gelip onu alana kadar ikiside bana emanettir! Bir Allah'ın kulu onların kılına zarar vermeye kalkarsa bir daha, Allah şahidimdir yerle gök birleşse onlarla hesabım bitmez! Bir daha odasının kapısını değil kilitlemek onun isteği dışında kapatan olursa babam dahi olsa karşısında beni bulur. Onunla ilgili bir sorunu, bir sorusu olan varsa bana gelecek; ona tek bir soru dahi soran olmayacak! "

 

Babaannem hafif gülümseyip iç çekti dolu gözlerle.

 

"Kurban olurum Yusuf'um gibi dimdik kükrüyor haksızlık karşısında. " Engel olamadığım gözlerim dolarken babaannemin yanağından öptüm. Ne zaman rahmetli amcamı hatırlasa tüm varlığıyla hüzne bulanırdı böyle. İkimiz birlikte odama girdiğimizde babaannem kolumdan tutup beni kendine taraf hafif çekti, kısık sesle fısıldadı.

 

"Kendi elinle yapmadığın, emin olmadığın hiçbir şeyi yeme Canan ile ablam gidene kadar. " Babaannemin bir bildiği olmasa bunu söylemezdi ve bu beni çok ciddi korkutuyordu. "Kovduğum halde cehennem olup gitmiyorlar! "

 

"Niye babaanne? "

 

"Anaannen olacak nursuz getirdiği ebeden bir şeyler aldığını görmüş Fatıma. Onlar gidene kadar odanın kapısını kilitle de yat ne yapacakları belli olmaz. "

 

"Tamam. " Babannem giderken kapıyı da ardından kapattı. Derince ciğerlerime doldurduğum havayla kendimi halsizce yatağa bıraktım.

 

Birkaç dakika sonra Fatıma bir hışımla içeri girdi. Yanıma oturup boynuma sarıldı.

 

"Şerefnaz Teyze'nin niyetini anladığımda aklım çıktı. Babaannemle beni odana almadılar Allah'tan abim yetişti. "

 

"Babam? En son onu gördüğümü hatırlıyorum, hiçbir şey yapmadan beni onlara mı bıraktı? " Babam yapmamıştı bunu değil mi?!

 

"Baygınlıktan sonra kolonya falan koklattık kendine geldin ya! Tansiyonunu ölçtüm epey düşmüştü. "

 

"Kendime geldiğimi hatırlamıyorum. " Zorladığım zihnimde öyle bir anı yoktu.

 

"Tabi ot falan yaktılar ya etkilendin ondan hatırlamıyorsun belli ki! Dedemler çıktıktan sonra yaptılar bunlar! Hâlâ da haberleri yok zaten amcamların, ama babaannem dedeme her şeyi tek tek anlatacakmış! Yemin ediyorum büyücüler gibi bir sürü ot falan yakmışlardı. Kokuyu duymasam kimsenin ruhu duymayacaktı sana yapacaklarını. "

 

"Annem bir şey yapmadı mı? " Annem beni onların olmayan insafına bırakmazdı her ne kadar kızsada.

 

"O yoktu. Cemile Abla ile süt sağmaya gitmişti. Babaannem ikisini de kovdu, etmediği laf bırakmadı yine de gitmeyip yaptıklarını savundular ya! Ama abim kıyametler kopardı, o da ikisini kovdu hatta halamın kolundan tutup dışarı bile attı! Ama kadın o kadar yüzsüz ki geri gelip yerine oturdu! Sen bir türlü kendine gelemeyince abim apar topar seni alıp hastaneye götürdü. "

 

"Yüzsüz değil aklında bir şeyler var ki gitmiyor. "

 

"Abim kızını almadı ya ondan bu kini aklınca intikam alacak yengem engel oldu diye! " Dört yıl önce kızını sürekli Ali Abi'ye yakıştırıp duruyordu halam. Ali Abi birkaç kez kızıyla görüştükten sonra kendine göre biri olmadığını söyleyip konuyu kapatmıştı. Ki annem de sık sık temiz bir insan olmadığını, Ali Abi'ye uygun biri olmadığını söylüyordu. Annem Ali Abi ile Fatıma'yı benden asla ayırmaz çoğu kez benden üzeri tutardı. Çünkü anneleri yoktu o eksiği hep kapatmaya çalışırdı. Benim için istediği iyiliklerin fazlasını ikisi için ister, her fırsatta da yapardı. Ama halam olacak insan kılıklı çok uşraşmış bir türlü Ali Abi'nin fikrini değiştirememişti. Birkaç ay sonra da kızını kocası tarafı bir akrabayla evlendirip yurtdışına göndermişlerdi. Kendimi bildim bileli bizim aileye olan kini bir bitmek bilmemişti, özellikle anneme hiç bitmiyordu öfkesi, kini, nefreti. Küçüklüğümden beri öyleydi, halam annemi hiç sevmez, her fırsatta babamla aralarını bozar, ailenin diğer fertlerini ona karşı doldururdu.

 

"Ya anaanneme ne demeli?! İnsan nasıl bu kadar kötü olabilir aklım almıyor! Anaannem kaç yaşında kadın, onun gibiler başını secdeden kaldırmıyor birde ona bak! "

 

"Yengeme ettiği hakaretleri görsen aklın dururdu! Ne kaybettiği çocuklarını bıraktı, ne de anneliğini; tüm yaşanılanların suçunu da ona yıktı. Yengem tek kelime bile edemedi o kadar ağır hakaretler etti yani. " Benim yüzümden anneme de sıçramıştı demek anaannem. Nasıl bu kadar acımasız, merhamet yoksunu olabilirdi bir insan aklım almıyor gerçekten. Hele ki o kadar evlat kaybetmiş, iki öksüzü kendi çocuğundan ayırmadan büyütmüş, ağır hastalıklarla savaşıp ayakta durmuş anneme. Ah neden insanlar bu kadar kötü ki?

 

Fatıma ile konuşmalarımız devam ederken tüm varlığım annemin hissettiği acıları dindirebilmek için yanıp tutuşuyordu. Onu alsam kimsenin onu üzemeyeceği bir yere götürsem, kimse ona ulaşamasa keşke.

 

....

 

Akşam erkeklerin eve dönme saatinde içim içimi yiyiyordu. Her akşam babamı karşılayıp ceketini alır terliğini önüne koyardım. Kaç haftaydı bundan mahrumdum. Camdan dışarıyı izlerken az sonra babam gelecekti. Dolan gözlerimle bakmaya devam ederken hıçkırmamak için üst üste kaç kere yutkundum bilmiyorum.

 

Bir süre sonra babamın arabası kapıda dururken içimi dışımı yakan bir yangınla ayaklandım. Koşa koşa merdivenleri inip ona kapıyı açıp sımsıkı sarılmak istedim. Hıçkırıklara ağlaya ağlaya camın pervazına tutundum. Gidemezdim. Gitsemde yüzüme bakmazdı. Camdan uzaklaşıp perdenin arkasından babamın eve yürüyüşünü izledim hıçkırıklarla.

 

Gecenin geç saatlerine kadar tıkıldığım odamdan acıkmam sebebiyle çıktım. Aşağı indiğimde kimse yoktu, kimsenin olmaması işime de geliyordu. Yönümü hızlı bir şekilde mutfağa çevirdim. Işığını açtığım mutfakta annem vardı. Karanlıkta tek başına oturmuş ağlıyordu. Bana taraf kısa bir bakış atıp burnunu çekti. Aldığı peçeteyle gözlerini silip ayaklandı. Hızlı adımlarla önümden geçip gidecekken elini tutmamla durdu.

 

"Anne... artık yüzüme de mi bakmıyorsun? " Nasıl çaresiz bırakıyordu beni bir bilse kıyamazdı ya. Kızarmış yaşlı gözlerini bana çevirip uzun uzun baktı. Bakışlarında onlarca duygu vardı ama en çok kırgınlık vardı.

 

"Çok yorgunum konuşmaya bile mecalim yok. " ne kadar çok kırılıp döküldüğü o kadar belliydi ki, elini elimden çekip yürümeye devam etti.

 

Bu kez ben geçip tek başıma oturmaya başladım. Ne kadar öyle oturdum bilmiyorum.

 

"Meloşum! " Kapıdan bakan Ali Abi başını sorgular şekilde salladı. "Ne yapıyorsun sen burda? "

 

"Acıkmıştım da biraz. "

 

"Maşallah! Koca masayı bitirebilecek misin? " Tüm acıma rağmen gülümsemiştim. Bana takılmak hep çok hoşuna gider. Yürüdüğü buzdolabından çıkardığı yemek kabını çekmeceden aldığı çatal ile birlikte önüme koydu.

 

"De ye hadi! Ağzına zorla tıkıyayım istersen! "

 

"Şimdi içim almıyor. "

 

"Yine kim ne dedi, canını sıktı? "

 

"Anaannem, anneme çok ağır konuşmuş çok kırmış, dökmüş. Buraya geldiğimde annem karanlıkta oturmuş ağlıyordu. "

 

"Merak etme yarın ikisini de bu evden defedeceğim! "

 

"İnşaallah! "

 

"Canının çektiği bir şey var mı? " Hafif tebessüm ettim kendimden bağımsız.

 

"Yok abim sağ ol! "

 

"Saat kaç olursa olsun söylemen yeter. "

 

"Allah razı olsun, olursa söylerim. " Ali Abi bana gülümseyip kalkıp giderken elime çatalı almamla babaannemin söylediği aklıma geldi. Hemen çatalı bırakıp ekmek sepetinden aldığım ekmekle o çok sevdiğim babaannemin elleriyle yaptığı salça kavanozun aldım. Gece gece o kadar lezzetli gelmişti ki şu salçalı ekmek midemde yer kalmayana kadar yedim.

 

....

 

Ne yapacağımı bilmez bir şekilde odamdan çıktım. Artık sıkıntıdan duramıyorum. Fatıma ortalığı temizliyordu. Silme bezlerinden birini elime aldım.

 

"Bende yardım edeyim sana. "

 

"Aman abla ne ediyorsun! "

 

"Toz alacağım. " Fatıma çattığı kaşlarıyla hafif bana taraf eğilip kısım sesle kızdı.

 

"Hamile halinle! Allah muhafaza bir şey olur falan aman Allah korusun! "

 

"Fatıma bu öyle toz almakla falan zarar görecek bir şey değil, ölüyorum sıkıntıdan boş durmaya gelemiyorum biliyorsun. Kaç gündür öyle hapis şimdi de kapalı en son kafayı üşüteceğim. "

 

"Emin misin? " Çekinceyle sorduğuna gülümsedim.

 

"Eminim! "

 

"Aa ben seni Meryem zannediyordum. " Bir işi de mizahsız olsa eksik kalır.

 

"Komik mi bu? " Bende gülüyordum onunla.

 

"Evet komik! " İkimiz birlikte hem gülüp hem temizlik yaparken aşağıdan duyduğumuz bağırışlarla ikimizde aşağı koştuk.

 

Ali Abi çıldırmış gibiydi. Eli, ayağı titriyor resmen rengi atmıştı.

 

"Ulan imansız münafık o benim kardeşim ulan kardeşim! " Halam olacak insan kılıklı kim bilir yine ne demişti.

 

"Madem kardeşin bebeğinin babasını neden senden başkası bilmiyor. " Ne demeye çalışıyordu bu yılan yine?

 

"Öldürürüm kadın seni elimde kalırsın cehennem ol git!Tövbe Ya Rabbi estağfurullah ev tepemize çökecek! " Ali Abi titreyen ellerini öfkeyle saçlarının içinden geçirip saçlarını çekti. Halam olacak yılan aklımdan geçen iğrençliği ima ediyor olamazdı değil mi?

 

Loading...
0%