@eelliiffiippeekk
|
Buz tutmuş ellerimi birbirine kenetledim nefesim kesilirken. Fatıma fincanlara doldurduğu kahveyle bana gülümseyerek baktı.
" Bak bu tuzlu olan karıştırma! " diyerek güldü. Nefesim kesiliyordu.
"Fatıma, kahveleri sen götürsene... " deyiverdim.
"Aa... seni istemeye gelmişlerken abla kahveleri ben niye götürüyorum! " Fatıma'nın çıkışıyla ellerini tuttum.
"Allah aşkına Fatıma kahveleri sen götür ben yapamam. "
"Abla ellerin neden böyle soğuk? " o sırada mutfağın kapısında beliren annem,
"Meryem, nerde kaldı kızım kahveler? Adam söze girdi kahveler yok daha! Al şu tepsiyi hadi! " dedi alelacele. Fatıma tepsiyi ellerime tutuştururken annem önüne katıp salona götürdü beni.
Salondaki herkesin yüzü bariz bir mutlulukla parıldıyordu. Dedem, babaannem, babam, amcam, yengem, kuzenlerim ve en kıymetlim annem; herkes benim aksime mutlu ve heyecanlıydı. Diğer tarafta evlenirim diye kabul ettiğim adam ve ailesi, Allah'ım yardım et bana...
Dedem,
"Getir kızım kahveleri. " dedi yüzünde hafif bir tebessümle. Ben nasıl anlatacaktım şimdi derdimi...
Dedemden başlayarak kahveleri dağıttım. Her an bayılacakmış gibi hissediyordum.
Mithat Amca kahvesini yudumlayıp söze başlayınca çaresizce baktım.
"Sebebi ziyaretimiz malumunuz. Yüce Allah'ın emri, Resulullah Efendimiz'in kavli ile kızınız Meryem'i, oğlumuz Kemal'e istiyoruz. "
Dedem arkasına yaslanıp,
"Gençler oluruna karar vermişken bize de hayırlı olsun demek düşer. " dedi. Yutkunarak gözlerimi kapattım. Şimdi yapamazsam bir daha yapamazdım. Tüm cesaretimi toplayıp,
"Olmaz!!! " dedim yüksek sesle. Herkesin bakışları bana dönerken, "Ben evlenemem... " diye ekledim. Herkesin meraklı bakışları baskıcı bir şekilde üzerime sabitkenmişken amcam oturduğu yerden ayaklanıp,
"O ne demek? " diye sordu. Sıktığım ellerim ve dişlerimden güç almaya çalıştım.
"Ben zaten evliyim, bir başkasıyla evlenemem. "
Babam hiddetle ayaklandı.
"Ne diyorsun kızım sen? Şaka mı ediyorsun? "
"Şaka etmiyorum baba, ben evlenemem. " herkesin şaşkın ve öfke dolan bakışları beni eziyordu. Soğuk terler bedenimi sararken ellerimi karnımın üzerinde birleştirdim. Ne kadar zor olursa olsun, bana emanet edilen bebeğim için bu savaşı öyle ya da böyle vereceğim.
"Ben evliyim ne demek?!!! " amcamın öfkeli sözleriyle ne diyeceğimi bilemedim. O kadar çok korkuyorum ki elim ayağım titriyordu. Yutkundum bir kere daha.
"Cevap ver! " amcamın o gür sesi salonu titretirken gözyaşlarım ard-arda dökülmeye başladı. Onlara verecek onlarca cevabım varken susmak zorundaydım.
Kolumu sert bir şekilde tutup beni kendine çeviren annem,
"Meryem, şaka yaptım de, şaka yapıyorum de kızım! " dedi yalvarırcasına. Bakışlarımı indirerek başımı iki yana salladım gözyaşlarım durmadan akarken. Suratımda patlayan tokatla yere düştüm. Annem öfkeyle üzerine eğilerek diğer yanağımada bir tokat patlattı.
"Züleyha! " dedemin sesiyle annemin bir kere daha yüzüme patlamak üzere olan eli havada kaldı. Annem öfkeden titriyordu. Elimden ağlamaktan başka bir şey gelmezken Kemal hayal kırıklığıyla bana öylece bakıyordu. Onun yüzüne bakmaya yüzüm yoktu. Ona bakamayan gözlerim yere döndü.
"Bu ne rezalet Harun? " Mithat Amca da konuya dahil olurken babam ne yapacağını bilmez bir şekilde bana bakıyordu. Ben bunların hepsini göze almamış mıydım zaten?
"Rezaletse bizim rezalerimiz; Azam, misafirlerimize kapıya kadar eşlik et. " dedem konuya hızlı bir şekilde el koyup Mithat Amca'ları evden gönderirken amcam onları geçirdi.
"Kalk yerden! " tepemde dikilen dedeme değen kısa bir bakışın ardından olduğum yerden kalktım. Başımı kaldırıp yüzüne bakamadım.
"Sen kiminle evlendin? " dedemin sakin sorusu karşısında sessizce bekledim. "Cevap ver! " sesi tavrı gibi kabalaşırken başımı iki yana salladım. "Sabrım taşıyor Meryem cevap ver! " şu an için onlara verecek cevabım yoktu. Başımı önüne eğip susmaktan başka çarem yoktu.
Babaannem o eşsiz merhametiyle yanıma varıp, elimi tuttu.
"Neden yaptın kuzum, çok mu sevdin? " merhametine sığınıp yüzüne baktım babaannemin. Başımı iki yana salladım. "Zorladılar mı seni, tehdit mi ettiler, kötü bir şey mi yaptılar? " tek cevabım başımı iki yana sallamak oldu.
Kolumdan tutup sert bir şekilde kendine çeviren amcama korkuyla baktım. O hep çok kaba ve sert bir adamdı.
"Ne halt ettin anlat! Anlat! " amcamın sesi evi titretirken başımı iki yana salladım. Elini kaldırmıştı ki elimi kaldırıp kendime siper etmeye çalışırken,
"Allah hakkı için vurma, hamileyim... " dedim can havliyle. Amcam dondu kaldı eli havada. Babam koltuğuna çökercesine oturdu. Dedem sırtını dönüp giderken herkes kör bir sessizlikle birbirine bakıyordu. Amcam öfkeyle soluduğu nefesle kolumdan tuttu.
"Ne dedin sen? " yine sustum. Benim kaderim buydu, ben bunu seçmiştim. "Susma!!! " amcamın sesi beynimin her hücresini titretti. "Delirtme beni Meryem elimde kalacaksın! Konuş, anlat, susma elimde kalacaksın! Sen bunu yapacak biri değilsin ne oldu? Konuş zıvanadan çıkacağım, konuş!!! " sessizce ağladım tir tir titrerken. Babaannem araya girip beni aldı amcamın öfkesinden. Bana siper oldu.
"Elbet anlatacak. Eli abdestli, alnı secdeli, dili Kur'an'lıdır kızımın vardır sebebi. Hepiniz onun temizliğine, saflığına şahitsiniz yanlış yapmaz benim kızım. "
"Bundan alâ yanlış mı var? " amcam öfkeyle bağırırken babaannem elimden tutup beni odama götürdü.
|
0% |