Yeni Üyelik
1.
Bölüm

NERGO

@eesoos13

Günlerden 29 Nisan'dı,Nilüfer'in çocukluğundan beri en yakın arkadaşı olan Nergis'in doğum gününe 1 hafta kalmıştı ve ona bir sürpriz yapması gerekiyordu fakat Nergis'in 13 gün önce ailesi vefat ettiği için kendini odaya hapsetmiş ve kimseyle konuşmuyordu. Nilüfer bu duruma çok üzüldüğü için kesin olarak bir şey yapmayı kafasına koymuştu. Ama parti tarzı bir şey yapamazdı çünkü onun acısı da tazeydi. Uzun uzun düşündü. Nilüfer'in bir sevgilisi vardı,Ömer. Bu konuyu onunla danıştı ve Ömer ona, "Çiçeğim bence de parti yapman hoş olmaz ama istersen onun için bir tablo hazırlayabilirim," dedi. Bu çok mantıklıydı çünkü Ömer çok güzel resimler yapıyordu ve madalyaları bile vardı. Hiç düşünmeden kabul etti çünkü Nergis'in ailesi ile fotoğrafları dahi yoktu. Ömer 4 gün içerisinde resmi tamamladı ve onu çerçeveleyip hediye paketi hâline getirdiler. Nilüfer çok beğendi ve Ömer'e, "Ömer seni çok seviyorum,çok güzel oldu! Umarım o da beğenir," dedi. Nergis doğum günü kutlamayı çok severdi ama kutlayacak hâli yoktu. 2 gün geçti doğum gününe sadece bir gün kalmıştı,Nergis ilk defa odadan çıktı ve Nilüfer'in yanına geldi. "Nilüfer,yarın beraber pasta yapalım mı? Ömer de gelir,eğleniriz hep beraber,olur mu?" dedi ve Nilüfer şaşırdı fakat belli etmedi çünkü çok mutlu oldu. Arkadaşının yavaş yavaş toparlayacak olması onu çok heyecanlandırmıştı. "Olur tabii ki,canımın içi. Sen yeter ki iste," dedi. O gün Nergis ve Nilüfer az da olsa biraz vakit geçirmişlerdi ve Nilüfer'in hayata karşı olan ışıkları biraz yanmaya başlamıştı.5 Mayıs geldi. Nergis mutlu bir şekilde uyandı,anne ve babasının fotoğraflarını öptü ve yatağından kalktı. Yatağını toplamayı hiç sevmezdi ve hep bu konuda Nilüfer ile küçük atışmalar yaşarlardı. Nilüfer ona, " Ya Nergis,bir kere toplasan ne olacak ya! Sadece bir kere bak başka bir şey istemiyorum," derdi. Nergis ise "Nilüfer zaten bu yatağa gelip bir daha yatmıyor muyuz? Neden toplayalım ki? Zaten bozulacak," cümleleri her sabah genellikle evin içinde yankılanırdı. Ta ki Nergis'in anne ve babası Cemre ve Cüneyt vefat edene kadar. Nergis o gün ilk defa yatağını topladı,camlarını açtı ve Nilüfer'in yanına geldi. "Günaydın Nilo'm," dedi. Nergis,Nilüfer'e hep Nilo,Nilüfer de ona hep Nergo derdi.Uzun zamandır demediği için Nilüfer şaşırdı ve hemen Nergis'e sarıldı. "Günaydın Nergo'm," dedi. Nergis'in kahvaltıda en sevdiği şey menemen olduğu için Nilüfer ona bol soğanlı bir menemen yapmıştı. Tam çayı doldururken kapı çaldı ve Nergis kapıyı açtı. Ömer gelmişti. Ömer,Nergis'i uzun zamandır mutlu görmediği için şaşırmıştı. Nergis'i yaklaşık on saniye boyunca süzdü ve sonra hemen sarıldı. "Nergis,iyi görünüyorsun,Nasılsın?" dedi. Nergis güldü ve "İyiyim Ömer,iyiyim de ezdin beni. Yavaş ol,ilk defa mı görüyorsun sanki beni?" dedi. Ömer sıkı sıkı sarıldığını anlayınca geriye çekildi ve elindeki iki çiçek buketini ve gırından yeni çıkmış taze ekmekleri bir kenara bıraktı. Nilüfer'in yanına gitti ve sarıldı. "Çiçeğim,günaydın! Bugün gene ışıl ışıl parlıyorsun," dedi. Nilüfer gülümsedi ve utandı. Hemen sarıldı Ömere'e. "Hadi hadi oturun masaya,menemen soğuyacak," dedi. Masaya oturdular ve güzel güzel karınlarını doyurdular.
"Nilo,sen bu menemene ne katıyorsun?"
"Nasıl yani Nergo'm?"
"Her seferinde tadı çok daha güzel oluyor,eline sağlık. Gerçekten bıraksan parmaklarımı bile yiyeceğim."
"Yaa Nergo'm afiyet olsun,sen yeter ki iste ben sana hep yaparım," dedi ve on beş dakika sonra masadan kalktılar. Etrafı toparladıktan sonra hazırlanmaya başladılar. Nilüfer kıyafet seçme konusunda hep çok zorlanıyordu. Tüm dolabı indiriyordu fakat dönüp dolaşıp ilk çıkardığını giyiyordu. Yine aynısı olmuştu,odasında yatağının kenarına oturmuş ağlıyordu. Ömer yanına geldi, "Çiçeğim,neden ağlıyorsun? Bu odanın hâli ne?" dedi ve yanına oturdu.
"Ya Ömer,sanki bilmiyorsun. Ne giyeceğim ben? Ha! Hiç kıyafetim yok,ağlamak istiyorum,"
"Yavrum nasıl kıyafetin yok? Kıyafetin yoksa yerdekiler ne?"
"Ya Ömer,yok işte. Hepsini yeni giydim," Ömer eline yerden siyah,üstü taşlı,diz üstü elbiseyi aldı ve Nilüfer'in önüne getirdi.
"Bu nasıl? Bunu hiç görmedim senin üzerinde... Bence çok güzel,bunu giymelisin."
Nilüfer elbiseyi süzdü ve o elbiseyi hiç giymediğini hatırladı ve hemen ayağa kalkıp Ömer'e sarıldı."
"Ömer! Seni seviyorum," dedi ve Ömer gülerek odadan çıktı. Salona geçti,koltuğa uzanıp telefonuna bakmaya başladı. Kızlar yaklaşık yarım saat boyunca hazırlandılar. Birden Ömer'in telefonu çaldı ama bu Nilüfer ve onun hazırladığı bir sürprizdi. Acilen eve gitmesi gerektiğini,onların marketten dönene kadar geleceğini söyleyerek evden çıktı. Nilüfer ve Nergis güzelce hazırlanıp arabaya binmişlerdi. Hava çok güzeldi,bugünün tadını çıkarmaları gerekiyorlardı. Arabada son ses '4 Yüz'ün Kız Kıza' şarkısı yankılanıyordu. Kızların en sevdikleri pasta türü çilekli pastaydı bu yüzden çilekli pasta yapacaklardı. Onlar malzemeleri almaya devam ederken Ömer de kendi evinden sürpriz için eşyaları alıp kızların evine gelmişti. Salonu balonlar ve süslerle donatmıştı. Yaklaşık bir saat sonra kızlar geldi,Ömer kapıyı açtı ve onları direkt mutfağa yönlendirdi. Nilüfer ve Nergis ellerini yıkayıp güzelce malzemeleri çıkarmaya başlamışlardı. Ömer de masaya oturur onları izlerim diye düşünüyordu ta ki Nilüfer'in," Eyvah! Süt almayı unutmuşuz.Ömer,hemen bakkala gidip süt alıp gelir misin?" cümlesini duydu ve hiç oturamadan evden çıkıp bakkala gitti. Kızlar da o sıra diğer malzemeleri kullanarak pastayı yapmaya başladılar. "Nilo'm sence ben kötü bir şey mi yapıyorum?"
"Nasıl yani Nergo'm?"
"Bilmiyorum. Bugün markette bana insanlar hep sanki yanlış bir şey yapıyormuşum gibi baktılar,unutmuşum gibi davrandılar. Unutmadım ki ben,nasıl unuturum? Onlar benim ailemdi,yaşama sebebimdiler. Nasıl unuturum?"
"Haklısın tabii ki bir tanem,unutman mümkün değil. Ama onlar da şaşırmışlardır,ondan öyle bakmışlardır. Canını sıkmana hiç gerek yok. Doğru olanı yapıyorsun. Cemre teyzem ve Cüneyt amcam seni üzgün görseler emin ol çok kızlardı. Sen kimseyi takma."
"Öyle mi dersin?"
"Öyle derim tabi Nergo'm."
Nergis gülümsedi,Nilüfer'in yanağına öpücük bıraktı. Çok vakit geçmeden Ömer geldi,güzelce pastayı hazırladılar.
Yaklaşık yarım saat sonra sadece çilekleri koyma işi kalmıştı,onu da Ömer yapacaktı. Ömer'in bundan haberi yoktu,kızlar kendileri karar vermişlerdi.
"Ee Ömer,ne zaman koyacaksın çilekleri?" dedi Nilüfer.
"Nasıl yani? Ben mi koyacağım? Beceremem ki... Emekleriniz boşa gider,siz yapın olmaz mı?"
"Saçmalama Ömer,bir şey olmaz. Hem benim doğum günüm değil mi bugün? Hediyen bu olur,olmaz mı? Lütfen..."
"Ama..." dedi ve gerisini getirmeden ayağa kalktı,önce pastayı uzun uzun süzdü. Nergis ve Nilüfer kıs kıs gülmeye başladılar.
"Ya gülmeyin bari,of ya..."
"Tamam tamam,hadi yap sevgilim."
Ömer aslında böyle şeyleri çok güzel yapardı fakat 'bir şey olur,yapamam' düşüncesi yüzünden yapmaktan korkardı. Çilekleri eline aldı,bir tanesini gizlice ağzına attı. Yavaş yavaş çilekleri pastanın üzerine koymaya başladı. Birkaç tane koyduğunda aslında yapabildiğini fark etti ve kızlara küçük bir bakış attı.
"Bravo sevgilim,harikasın!" dedi Nilüfer ve Ömer de beş dakika içerisinde bitirdi.
"Oldu mu sahiden? Becerebildim mi?"
"Çok güzel oldu Ömer,ellerine sağlık." dedi Nergis. Ömer gülümsedi,Nergis de lavaboya gitti. Ömer salona gitti ve son defa etrafı kontrol etti. Tabloyu paketiyle beraber koltuğun üzerine koydu ve Nergis'in lavabodan çıkmasını bekledi. Nergis'in,Nilüfer'in yanına gittiğini duyduğunda Nergis'e seslendi,
"Nergis,bi' gelebilir misin?" dedi ve Nergis kapıya yaklaştığı an Nilüfer de arkasından pastaya mum dikmiş şekilde,yavaşça geldi. Ömer kapıyı açtı ve konfetiyi patlattı. Nergis şok oldu,arkasından gelen Nilüfer'i görünce de gözleri dolmaya başladı.
"Ya siz... Siz şaka mısınız ya... Sizi çok seviyorum!" dedi ve gözünden yanağına doğru yaşlar akmaya başladı. Koltuğa oturdular,Nilüfer pastayı Nergis'in eline verdi. Nergis çileklere bakıp küçük bir gülümseme attı ve sonra dileğini dileyip mumları üfledi.
"Çok ama çok teşekkür ederim,sizi çok seviyorum. İyi ki varsınız,"
"Biz de seni çok seviyoruz Nergo'm! İyi ki doğdun canımın en içi,"
"İyi ki doğdun sevgilimin benden çok sevdiği kişi..." dedi ve gülmeye başladı Ömer. Hepsi gülüştüler bir süre daha sonra Nergis'in gözü büyük hediye paketine takıldı.
"O ne ya?" dedi ve Ömer ona tabloyu uzattı. Nergis yavaşça eline aldı ve zarar vermeyecek şekilde paketi açmaya başladı. Paketi açtı,annesi ve babasıyla kendini görünce dona kaldı. Yaklaşık on dakika hiç konuşmadı. Ömer ve Nilüfer birbirlerine bakıp ürktüler. 'Acaba yanlış mı yaptık,keşke yapmasa mıydık?' diye düşünmeye başladılar. Sonra Nergis ağzını açtı.
"Bu...Bu hayatımda aldığım en güzel,en değerli hediye. Çok teşekkür ederim," dedi ve gözlerinden yaşlar akıttı. Ömer ve Nilüfer rahatlamışlardı çünkü eğer Nergis başka bir tepki verseydi çok üzülürlerdi. Nilüfer hemen Nergis'e sarıldı.
"Seni çok seviyorum bir tanem,hep yanındayız. İyi ki doğmuşsun."
"İyi ki varsınız..." dedi ve ayağa kalktı. Tabloyu alıp odasına gitti. Duvarına geçen gün kaldırdığı tablonun yerine astı. Yatağının tam karşısına. Nilüfer de o sıra pastayı alıp mutfağa gitti,pastayı güzelce kesip tabaklara koydu. Buzdolabından Fanta çıkarıp bardaklara koydu. Çatalları da çekmeceden çıkardıktan sonra hepsini tepsiye koyup salona geri geldi. Ömer hayranlıkla ona baktı,
"Sen gerçekten harika bir arkadaşsın,çiçeğim." dedi ve gülümsedi. Nilüfer hemen gülümsedi,elindeki tepsiyi masanın üzerine koyduktan sonra hemen Ömer'e sarıldı,yanaklarından öptü.
"Sen de çok harika bir sevgilisin bir tanem," dedi ve Nergis geldi. Pastaya baktı,çileklerin yamuk olduğunu görünce tekrar gülmeye başladı. Herkes güzel güzel pastasını yiyip içeceğini içerken birden kapı çaldı. Nilüfer kalktı,kapıya geldi.
"Kim o?"
"Kargo,"
Nilüfer kapıyı açtı ve kargocuyu uzun uzun süzdü.
"Nergis Aksoy siz misiniz?"
"Hayır,arkadaşım. Kendisi içerde,neden sordunuz?"
Kargocu elindeki kutuyu ona uzattı,
"Bu kargo ona,iyi günler." dedi ve motoruna binip gitti.
"Çiçeğim,kim geldi?" diye seslendi Ömer,Nilüfer elinde orta boylarda bir kutuyla geldi.
"Nilo'm o ne?"
"Bilmiyorum ki... Kargocu geldi,Nergis Aksoy'a deyip gitti." Nilüfer kutuyu Nergis'e uzattı. Nergis hemen kutuyu eline alıp oturuşunu düzeltti. Kutunun kapağını açar açmaz çocukluğundan kalan tek fotoğrafıyla karşılaştı. Ama bu fotoğrafı sadece ailesi ve kendisi biliyordu. Nergis 5 yaşındayken o fotoğrafı da yanlışlıkla yakmıştı. Başka kopyası da yoktu... Nergis bir süre fotoğrafa baktı,çok şaşırmıştı.
"Nergo,o ne?" dedi Nilüfer ve kutunun içine baktı,
"Oha! Sana ne kadar benziyor,kim bu?"
"Benim zaten Nilo..."
"Ne? İyi de senin çocukluk fotoğrafın hiç yoktu,bu nasıl senin oluyor?"
"Evet,ben de ona şaşırdım ya zaten. Benim sadece bir tane basılı fotoğrafım vardı,o da yanmıştı."
"Ya bi' fotoğrafı konuşmayı bırakın da içinde başka ne var ona bakalım," dedi Ömer ve Nergis kutuyu incelemeye devam etti. Fotoğrafın altında üç tane daha fotoğraf vardı. Annesi,babası ve bir kız çocuğu daha. Ne oluyordu? Kim göndermişti bu kutuyu? Bu kız kimin nesiydi?
"Nergis,bu kız kim?"
"Tanımıyorum... Ama annem ve bana çok benziyor." Fotoğrafı iyice inceledikten sonra sadece bir not kalmıştı. Kâğıt ikiye katlanmıştı,eline aldı ve açtı.
"İyi ki doğdun,24 Mayıs."

Loading...
0%