@efil_efil
|
Yazın geçmeyen sıcaklığının aşırı bunaltıcı olması ile üzerimi giyecek gücü bile kendimde bulamıyordum. İzlem'i doyurduktan sonra bezini değiştirdim ve zıbınının üstüne pembe benekli askılı bir tulum giydirip beşiğe koydum ve bende üstümü giymek için dolaba bakındım. Nedense giyecek bir şeyim yokmuş gibi hissettim. Dolaba biraz bakındıktan sonra beyaz bir tişört ve altına da yeşil üzerinde beyaz çiçekler olan bir etek giyerek bez çantamı taktım. İzlem için bir kaç parça eşya koyarak İzlem'i de kucağıma alıp odadan çıktım. Annemler mutfakta çay içiyorlardı yanlarına gittigimde Efkanın giyinmiş olduğunu gördüm. "Ne zaman giyindin? " dediğimde sesimdeki şaşkınlık teyzemin dikkatini çekmiş olacak ki "Asıl soru nerde giyindin olmalıydı kızım " Efkan daha bana cevap vermeden teyzem ikinci sorusunu yöneltti. "Oğlum sen niye yukardaki misafir odasında üstünü giydin. Karının odasına niye gitmedin? " Teyze yalvarırım sus ya. Ne yapacan niye gelmediğini. Öğrensen ne geçecek eline Allah rızası için "Teyzecim Zümrüt'ün odası dar ee İzlemden sonra da eşyalar arttı . Zümrüt hem üstünü giyecek hem İzlem'i giydirecek ben de odaya girip da dar alanı daha da daraltmayayım" dediğinde bu adamdan iyi bir avukat olur diye geçirdim içimden. Sahi bu adamın mesleği neydi? Teyzem eli ile geçin geçin dedikten sonra bende anneme göz kırptım ve Efkan'ın elinden tutup dış kapıyı açtım. Önce Efkan dışarı çıktı ayakkabılarını giydi sonra ise İzlem'i kucağımdan alarak benim ayakkabılarımı giymemi bekledi. Ayakkabılarımı giyip çantaya uzanacakken Efkan çantamı da alarak koluna taktı. Şaşkın gözler ile ona bakarken "Hadi Zümrüt " diyerek ayağa kalkmam için elini uzattı. Aynı şaşkınlık ile elini tutarak ayağa kalktım. Teyzem ve annem bize bakarken en son onlara gülümseyerek arabaya doğru ilerledik. Efkan her zamanki gibi bende önce davranarak kapıyı açtı ve oturmam içim elini uzattı. Gülerek ona baktığımda koltuğa oturup ehliyet kemerimi çoktan takmıştım. Efkan sakince kapıyı kapattığında İzlem'i oto koltuğa koyacağını anladım. Benim kapımı kapattıktan sonra arka kapıyı açarak tahmin ettiğim gibi İzlem'i oto koltuğa yerleştirdi. İzlem'in de kapısını kapattıktan sonra en son kendisi sürücü koltuğuna oturdu. Ehliyet kemerini taktıktan sonra arabayı çalıştırdı. Bir süre sessiz bir şekilde ilerledik. Sessiz derken sadece sessiz olan ben ve Efkan'dı. İzlem arkada kendi kendine bir şeyler söylüyor daha doğrusu sesler çıkarıyordu. Sessizlikten sıkıldığım için sohbeti başlatma kararını ben aldım. "İlk önce ne yapacağız? " Bir kac dakika sessizce durdu. "Önce İzlem için bir şeyler alalım. " dedi sonra ise "Tabi senin için de uygunsa" diyerek ekledi. "Tabi olur" diyerek başımı salladım. İzlem arkada kendi kendine bir şeyler mırıldanırken gülümseyerek arkama döndüm ve ona baktım. Hanımefendi'nin ilgi odağı kesinlikle annesi değildi. Gözleri Efkan'ın üzerinde geziniyor ağzına soktuğu ellerini Efkan'a uzatıp duruyordu. Efkan ara sıra aynadan İzlem'e bakarak gülümsüyordu. Fakat çoğunlukla gözü yoldaydı. Çok geçmeden yaklaşık 10 dakika sonra bir AVM'nin önünde durduk. Arabadan Efkan'ı beklemeden indikten sonra İzlem'i de kucağıma aldım. Efkan çok geçmeden yanımıza geldiğinde AVM'nin içine doğru yürümeye başladık. Bir bebek mağazasının önünde durduğumuzda Efkan ile içeri girip 4 -5 aylık bebek kıyafetlerinin olduğu bölüme bakmaya başladık. Efkan İzlem'i kucağımdan aldığında bir kaç tane kısa kol çıtçıtlı body zıbını gösterdim. Gösterdiklerimin çoğu beyaz önünde bir tane hayvan şekli bulunan zıbınlardı. "Bunlar 3 -6 ay arası bebekler için olacak mı İzlem'e" diye sorduğunda gözlerim İzlem'e döndü. İzlem'in gram umrumda değildik. İzlem'in umrunda olan tek şey Efkan'dı. Islak ellerini Efkan'ın yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarına koyarak ona naz yapmaya çalışıyordu. "İzlem'in umrunda değil ama olur tabi." dedikten sonra kıyafet bakmaya devam ettim. Eşyalara bakarken arkadan İzlem'in gülücük sesleri geliyordu. "Burası çok güzel ya" diyerek buranın kokusunu da kendisini de sevdiğimi ima ettim. Ama Efkan'ın lafı ile düşüncem yarıda kesildi. "Evet ama İzlem buradan daha güzel her şekilde" Acaba bu adam zihin filan okuyabiliyor muydu? "Zümrüt bak bunu alalım" dediğinde elinde tavşan desenli ağız silme mendili kutusunu gördüğümde gülerek "zaten bizim evde var ya" dedim. "Olsun bir şey olmaz alalım " dediğinde gülerek tamam dedim ve elinden alarak sepete ekledim. "Ya bu bebekler için elbise yok mu?" diye Efkan sormaya başladığın da "biraz bekle buluruz belki" diyerek bir kaç parça daha zıbın alarak onları da sepete ekledim. "Zümrüt çorap alalım" dediğinde koşarak birkaç çift renkli ve fiyonklu çorap alarak sepete ekledi. "Efkan" diyerek gülmeye başladım. O ne olduğunu sorgularken " Sen benden daha heyecanlısın ne bu heyecanın" dediğimde duraksadı. Biraz utangaç bir şekilde bir eli ensesine gitti. "İlk defa bir bebek için bir şeyler alıyorum" dediğinde heyecanını anladım. "E ilk defa alıyorsan almaya devam etsene" diyerek elbiselerin olduğu bölüme yürüdüm. "Zümrüt bunu alalım mı?" Sesini duyduğumda ona döndüm ve elindeki pembe önünde cupcake resmi olan elbiseyi gördüm. "6 aylık ise al" dedigimd İzlem için güneş kremi bakıyordum. "Ya bu güzel elbiselerin çoğu 9 aydan sonra başlıyor ama " Diye küçük bir çocuk gibi mızmızlanmaya başladı. Gülerek tekrar güneş kremlerinin içeriklerine bakmaya başladım. "Zümrüt biz mi diktirsek acaba?" Dediği şey gözlerim faltaşı şeklinde açarak ona döndüm. "Abartma Efkan birşey olmaz yakında büyüyecek" "Ama bu böyle olmuyo Zümrüt baksana kızımın giyecek bir şeyi kalmadı." "Efkan bak bu güneş kremini alıyorum sonra da gidiyoruz" "İçeriği temiz mi? " "Yok Efkan, Tövbe tövbe tabi temiz" Güneş kremini sepete eklediğim de elim ile hadi diyerek kasaya doğru yürümeye başladım. Efkan sepet ile arkamdan geliyordu. "Ben öderim Zümrüt senin alacağın bir şey varsa al" dediğinde kafamı sallayarak dışarı çıktım. Çok sürmeden Efkan elinde 2 poşet ile dışarı çıktı. Aldıklarımızın iki poşet etmeyeceğini biliyordum. Bu sebebten Efkan'a ters ters bakmaya başladığım da inatla bana bakmayı reddediyordu. İzlem ise kucağında onun yaptığına ortaklık ediyor gülerek yüzünü Efkan'ın boynuna gömüyordu. "Efkan" Dediğimde hala yüzüme bakmıyordu. "Hadi sana da elbise filan alalım" "Boşver almayalım" dediğimde Efkan kolumdan tutarak beni kadın reyonuna yönlendirdi. "Sen şimdi al benim burda bulunmam pek doğru olmaz. Ama al bak" dedikten sonra kartını cebinden çıkartarak bana uzattı. Kafamı sallayarak reddettiğim de kartı elime tutturduğun da "şifresi 23720 unutma" diyerek benden bir cevap beklemeden gitti. ✾ İki tane elbise aldıktan sonra Efkan ve İzlem'in yanına gittim. Efkan sabah kahvaltı yapmadığımız için pizza'cıya götürmüştü bizi. Biz ikimiz pizza yerken İzlem'de elini pizzaya uzatıyor fakat Efkan henüz daha dişleri çıkmadığı ve yaşı yetmediği için geri çekiyordu. Efkan bez çantadan küçük bir mama kutusu çıkardığında şaşkınlık ile ona bakıyordum. Çantayı ben ayarlamıştım sadece Efkan taşıyordu nasıl bu çıkmıştı içinden. "Bu nasıl? Ama " Cümlemi tamamlayacak kelimeler bulamıyordum. "Sen elbise seçerken aç kalmasın diye aldım." dediğinde kapağı açarak plastik kaşık ile ben pizzayı yemeye devam ederken o da İzlem'i yedirmeye devam ediyordu. İzlem ağzını şapırdatarak iştahla yemeye devam ediyordu. Bir süre sonra Efkan kaşığı ne kadar uzatırsa uzatsın İzlem inatla kafasını bir o yana bir bu yana çeviriyordu. Efkan daha yemeyeceğini anladığında kaşığı tepsiye koyarak mamanın kapağını kapatarak çantaya koydu. Pizza bittikten sonra parasını ödeyerek AVM'den çıktık. "Yoruldum ben Efkan" dediğimde Efkan asla ses vermemişti. Efkan'a döndüğümde bir kolunda İzlem, bir kolun da ise aldığımız çantalar ile yürüyordu. "Ben sendeki poşetleri unuttum" dediğimde gülerek elindeki arabanın anahtarını bana uzatıp "arka kapıyı açar mısın bunları koyalım pek bir işimiz kalmadı sonra eve geçeriz" dediğinde dediklerini direkt uyguladım. Yarım saat sonra bir tuhafiyecinin önünde durduk. Efkan her ne kadar bir kuyumcuya gitsek dese de inatla boş yere para harcamaya gerek yok diyerek onu tuhafiyeciye getirmiştim. İki tane sahte yüzük almıştık. Benim ki tektaş onun ki ise normal erkek yüzüğüydü. Yüzükleri parmağımıza taktıktan sonra dinlenmek için sahile gittik. Ona bahsettiğim akımı yapacaktık. Durduk yere bir heyecan basmıştı beni. Çok geçmeden biraz dinlendikten sonra telefonu ayarlayarak köşeye koydum. Efkan'dan İzlem'i istedim. Efkan İzlem'i kucağıma verdiğinde İzlem'i sıkıca tuttum. Tabi bu sırada İzlem inatla kollarını Efkan'a doğru uzatıp Efkan'ı istediğini belli ediyordu. Efkan videoyu başlattıktan sonra "Çocuklar gerçekten çok yoruldum" Dediğinde kamerayı Efkan'a doğru yaklaştırdım. "Umarım seni ben yormamışımdır brandon" dediğimde ise kamera hepimizi alıyordu. Gülerek videoya devam ederken Efkan, İzlem ve beni kendi etrafımızda döndürdü. Hepimiz gülerken İzlem yine inatla Efkan'ı istiyordu. Hayır utanmasa beni değil de Efkan'ı daha çok sevdiğini söyleyecekti. Video bittikten sonra Efkan hepimizi indirdiğin de biraz daha bankta oturduktan sonra akşama yakın eve geçtik. ✾ "Nasıl geçti gününüz yavrum? " diye akşam yemeğinde soran teyzem olmasa güzel geçti diyebilirdim lakin böyle bir teyze olduğu sürece pek mümkün değildi. "Çok güzeldi" diyerek yemeğe tekrar odaklandım. Yalan yok harbi çok güzel bir gün geçirmiştim. Önce alışveriş sonra pizza sonra akım dedikten sonra biraz daha gezerek günü bitirmiş akşam yemeğine yetişmiştik. "Ee neler aldınız göstermeyecek misin yavrum? " Ya Allah rızası için teyzecim ayaklanma kara sular inmiş yorgunluktan bayılmak üzereyim sorduğun soru mu şimdi? "Yemekten sonra İzlem'i de doyurayım sonrasında gösteririm uygunsa sana da teyzem olur mu? " diyerek hem soru hem de bir nevi cevabı vermiştim. Teyzem onaylar mânâda kafasını salladığın da yemeğe devam ettik. Hepimiz sofradan kalktıktan sonra sofrayı toplamak için bardaklara uzanmışken Efkan "Sen yorulma ben toplarım" dedi. İzin verecekken aklıma Şaban'ın bir filminde bütün sofrayı beze sararak kıra döke topladığı geldi. Gülümseyerek reddettim fakat bana yardım etmeye devam etti. Sofrayı da topladıktan sonra evdekilerden izin isteyerek teyzemin kucağında duran ama gözlerini Efkan'dan ayırmayan kızımı kucağıma aldım. Oturma odasından çıkacakken Efkan tekrar "Zümrüt o bebek çantasında İzlem için sarı bir şey aldım onu ona giydirir misin tabi sen de hazırlan" dedi. Normalde ayakta bile duracak halim yoktu fakat bizim için o kadar para harcamıştı kırsam ayıp olurdu. Odaya girdiğimde kapıyı yavaşça kapatarak kilitledim. Öncelikle İzlem'i yatağa yatırıp Efkan'ın dediği sarı şeyi aradım poşette. Sonra farkettim ki sarı şey dediği üstünde küçük küçük papatya desenleri bulunan kolları kısa fırfırlı küçük bir bebek elbisesiydi. Bu çok güzeldi. Diğer bebek kıyafetlerini köşeye koyduktan sonra İzlem'i kucağıma alıp emzirmeye başladım. ✾ İzlem'i emzirdikten sonra bezini değiştirdim ve Efkan'ın ona aldığı küçücük elbiseyi ona giydirdim. Efkan'a kıyafet alırken 6 aylık olanlardan almasını söylemiştim fakat bu elbise 6 aylık değil direkt 4 aylıktı ve İzlem'in üzerine tam oturmuştu. İzlem'i giydirdikten sonra kendi üstümü giyene kadar onu beşiğine yatırdım. Kendime yalnızca 1 elbise almıştım. Beyaz kısa kollu diz kapağım da biten gündelik bir elbiseydi. Aynadan kendime bakarken içerden yükselen sesler dikkatimi çekmişti. Elim telefona gittiğinde yaklaşık yarım saate yakın odada olduğumu fark etmiştim. İçeriden telaşla gelen sesler haberin iyi olmadığını belli ediyordu. Korku dolu bir şekilde İzlem'i kucağıma alarak odadan çıktım. Korku bütün bedenimi ele geçirmişti fakat kızımı daha fazla yanımdan ayıramazdım o hata yalnızca bir kere olurdu. Odadan İzlem ile çıkıp oturma odasının kapısının önüne geldiğim de ben daha kapıyı açmadan gözlerime bir şey bağlandı ve İzlem kucağımdan alınmaya çalışıldı. O gün aklıma gelince İzlem'i daha da sıkı tutup kendime çekmeye çalıştım. O günkü gibi yalnızca aklıma tek bir isim geldi. "EFKAN" diyerek bağırmaya başladım. O korku ile Efkan diye çığlık atmaya başladığım da Efkan'ın sesini duymam ile korkum az da olsa geçti. "Burdayım, burdayız korkma şimdi sakince İzlem'i babana ver" dediğinde bu sefer de ona sinirlenmiştim. "Ya sen iyi misin ne bu çocukça şeyler" derken babam çoktan İzlem'i kucağımdan almıştı. "Efkan şu gözümü aç artık bak gerçekten sinirlerim ile oynuyosun sen" dediğimde cümlemin sonuna doğru sesim azalmıştı. Gördüklerim ile şaşkınlıktan bayılmama ramak kaldığını anlayabiliyordum. Etraf balonlar ile süslenmiş yarım saat önce kaldırdığım softa binbir çeşit ile donatılmıştı. "Ama bu, bu ne? " diye sorduğumda herkes mutlulukla beni izlerken ben daha neyi kutladığımız dahi bilmiyordum. Efkan yanıma yaklaşarak elimi tuttuğunda beni balonların olduğu yere getirdi ve önümde diz çöktü. Allah'ım umarım bu adam bana evlenme teklifinde bulunmayacaktı. Gözlerimdeki korku kendini belli ederken Efkan cebindeki kutuyu çıkardı ve bana uzattı. Hayır madem önümde diz çöktün o zaman kutuyu da sen aç. İçimdeki sesi susturmaya çalışarak kutuyu açtığımda gördüklerime asla inanamadım. Lale şeklinde pembe bir yüzük duruyordu kutuda. Bu çok güzeldi. Kaç defa bu cümle geçti bugün bilmiyorum ama gerçekten çok güzeldi. Ben daha yüzüğü atlatamadan Efkan elindeki beyaz gül demetini bana uzattı. Gülmek ve ağlamak arasında kalmışken "13 tane beyaz gül" dedi. Kaç tane olduğu ve ne renk olduğu beni ilgilendirmiyordu ama bunlar çok güzeldi. Gözlerim dolu dolu Efkan'a bakarken mutlulukla ve sevinçle hiç düşünmeden parmak uçlarıma çıkarak boynuna sarıldım. O da gülümseyerek sarılmama karşılık verirken herkesin duyacağı şekilde "Tanışma yıl dönümüz kutlu olsun" dedi. Tanışma yıl dönümü mü? Biz tanışalı daha bir yıl olmamıştı ki. Aylardan temmuz günlerden 23.Efkan parmağıma lale biçimindeki yüzüğü takmıştı ve olmayan tanışma yıl dönümümüzü kutlamıştı. Herkes birden alkışlamaya başlamış ve bu beni utandırmıştı. Babam İzlem'i kucağınıza verdiğinde üçümüz kameraya bakarak resim çekilmiştik. Sonradan kâh babam olsun kâh annem oldun kâh teyzem olsun hep beraber resim çekildikten sonra zaten tok olduğumuz için çok bir şey yemeden oturup sohbet ettik. Belki de 3 yıl sonra ilk defa bu kadar eğleniyordum. İzlem kucağım da uyuduğunda evdekiler sohbete devam ederken ben İzlem'i oradan çıkarıp üstünü değiştirdikten sonra beşiğine yatırdım. Bende üstümü değiştirip tekrar annemlerin yanına gittiğimde onlar da kalkmak için hazırlanıyordu. Teyzem yanıma gelerek "Maşallah güzel kızıma çok iyi bir adam ile evlendin yetmedi evliliğini güçlendirip bir çocuk dünyaya getirdin. Allah sizi burda da diğer ahirette de hiç ayırmasın" diyerek yanımızdan ayrıldı. Annem ve babam da yüzlerindeki tebessüm ile odadan çıktığında Efkan "üzerimi değiştirip gelirim" dedi. Odaya gittiğimde kapıyı kapatarak çekildiğimiz resimlere bakmaya başladım. Çok tatlı ve güzel çıkmıştık. Tam bir aile gibi... Çok geçmeden odanın kapısı çaldığında kimin geldiğini bildiğim için sorun etmeden kapıyı açtım. Efkan sakın ve sessiz adımlar ile odaya girdi. Bir daha basılmamak için odanın kapısını kilitlediğim de "beni odaya mı kilitliyorsun? " diye soran Efkan'ın sesi ile ona döndüm. "He seni odaya attım" Bakışlarım ile oturduğu yatağı işaret ederek "şimdi de yatağa" dedim ve yanına oturdum. İlk odama geldiği zaman daha çok çekiniyordu fakat şu an pekte eskisi kadar sorun etmiyordu. "Günün nasıl geçti? " diye sordum sanki bütün günü beraber geçirmemiş gibi. "Seninkiyle aynı" Allah Allah bu çocuk Einstein vallahi. "Fotoğraflar çok güzel çıktı" diyerek onunla sohbet etmeye çalışıyordum lakin sesinde bile yorgunluk vardı. "Görmedim ki" Komidinin üstündeki telefonu alıp galeriye girdiğimde bugün çekilen bütün fotoğrafları göstermeye başladım. Yaptığımın yanlış olduğunu Efkan parmağı ile bir fotoğrafı gösterdiğinde fark ettim. "Dursana bir " diyerek fotoğrafa tıkladığında utanç bütün bedenimi ele geçirmişti. "Bu ne zaman çekilmiş ki?" "Ben görmedim" "E ben çekmediğime göre umarım beni yatağa atma planın az önce şakaydı" dediğinde az önceki yorgun çıkan sesine şu an bir de korku eklenmişti. "Abartma ben müslümanım işim olmaz öyle şeylerle" Savunmaya bak be Dostoyevski mezarda takla attı alkışlamak için. "E bende müslümanım Zümrüt ama böyle resimler çekmiyorum. Hem sen niye çektin bizi normal bir şekilde poz verin deseydin verirdik. " dediğinde normal poz nasıl olur diye düşünmeden edemedim. "Aa nesi varmış fotoğrafın? " "Sorun da o zaten hiç bir şeysi yok. Sadece altımda şortum var bir de kucağımda İzlem" "Suç benim sanki senin ne işin var bu şekilde" "E o zamanlar hani ben misafir odasında kalıyordum ya sen çekmişsin belli" Bunda utanmasa trip atacaktı ne var bunda kızımı çekmişim işte. "Kızımı çektim ben" "Öyle olsun" diyerek sırtını bana dönerek üzerine pikesini çekerek yattı. Biraz daha yatakta oturur pozisyon da durduktan sonra "Paylaşayım mı? " diye sordum. Düşman saldırsa bu kadar çabuk yataktan çıkmayacak adam bir anda hücum ile kalktı. "Şu üstüm olmayan fotoğrafı mı? " Bu adam delirmiş olmalıydı. Fotoğrafı ben bile kendimden saklıyordum o niye paylaşmak istiyordu daha doğrusu paylaşmamak. "Çüş abartma bugün çekildiklerimizi " "Bana fark etmez " diyerek tekrar az önceki gibi yattı. "İyi instagram ismini söyle" dediğimde bana bakmadan söyledi. "İstek attım kabul edersin" dediğimde yattığı yerden başını salladı. Bir kaç fotoğrafı ve brandon akımını post şeklinde atıp altına daha önce yazdığım bir şiiri ekledim. "Derya deniz çöl olsa Aşkım iki cihana da vursa Vazgeçmem sevmekten Yüreğim son bulsa" Kendi yazdığım bu şiiri gönderinin altına yazdıktan sonra paylaştım ve interneti kapatarak yatağa girdim ve pikenin geri kalan kısmını da göğsüme kadar çektikten sonra nedensizce içimden geleni yaparak Efkan'a sarıldım. Bu Efkan'ın Zümrüt'ün telefonunda gördüğü kendi fotoğrafı ama Efkan'ın dövmeleri yok. Bunlar da bölümümüzü temsil eden resim olsun.
Efkan ve Zümrüt'e nasıl bir son yakışabilir?? Belki haftaya yeni bölüm atmayacağım ama sizin için ufak çaplı spoi atabilirim resim ve küçük bir alıntıdan ibaret. Tekrardan kendinize dikkat edin. :) |
0% |