Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@efil_efil

Hayat senden bir şey aldığı zaman bile bize yenisini veriyordu. . Hayat bize acıyordu. O bizden nefret etmiyordu biz onu her seferinde yanlış anlıyorduk. Yaptığımız yanlışları hayatın acımasızlığı olarak düşünüyorduk. Kötü bir olay olduğunda o olayın başımıza gelişine üzülüyor böyle işin Allah belasını versin diyorduk. Ama hiç düşünmüyorduk ki belki de o olay olmasaydı daha kötüsü başımıza gelecekti. O olaya kötü bakmak yerine iyi bakmayı öğrenmeliydik.

"Hadi güzel kızım hadi" Babamın sesini duyduğumda bakışlarımı ona yönelttim ve eli ile gel gel işareti yaptığına fark ettim.

Kocaman bir kız olsam da evlensem de bir çocuğum olsa da ben hala babamın küçük kızıydım. Bana harika bir baba olan adam kızıma da harika bir dede oluyordu.

"Geldim babamm" dedim m harfini uzatarak. Koşarak babamın yanına gittim ve ızgarada olan köfte ve tavukları kutularına koymaya başladım. O sırada pencereden annemin sesini duydum ve gülen yüzüm ile bakışlarımı anneme döndürdüm.

"Zümrüt, hadi kızım yemek yemeden önce küçük kızımı da doyur" Kafamı onaylar mânâda salladım ve babama "marş marş" diyerek koşarak eve girdim.

                                            ✾

3 ay önceye kadar emzirmemek için direndiğim bebeğimi emzirirken aldığım zevki hiç birşeyden almamıştım. Anneliğin ne demek olduğunu o adam hayatıma dahil olup da sadece 2 günde beni kızıma bağlamasından öğrenmiştim. Anne olamam dediğim çocuğa şuan anne oluyordum. Annemlerin 4 yıl boyunca her türlü yolu deneyip de çocuk sahibi olamamasından sonra tam ümidi kestikleri an da bana hamile olduğunu öğrendiklerinde yaşadığı mutluluk bana İzlem"e hamile olduğunu öğrendiğim günün mutluluğunu anımsatıyordu. Onlar çocuk sahibi olmak için her yolu deneyip en sonunda duaları kabul olduğu hâlde benim kızımı doğal yollarla kucağıma almışken ona annelik yapmamam çok yanlıştı. Yanlıştan öte tuhaftı tek kızdım tek çocuktum fakat bana nasıl insanlara karşı davranmam gerektiği öğretilmişti bende aynı şekilde kızıma öğretecektim. İzlem kucağımda bana gülümsediğinde bende aynı şekilde küçük cana gülümsedim ve onu kendime çekip kafasının üzerine küçük bir öpücük kondurdum. O benim sahip olduğum tek çocuktu. Ve tek çocuk da olacaktı. tek çocuk da olacaktı. Ben Mehmed'e ihanet etmeyecektim. Bir yuvayı ikimizin birlikteliği kurmuştu ama o yuvayı İzlem ve ben ayakta tutacaktık.

                                          ✾

İzlem'in üzerinde ince bir hırka giydirerek kucağıma aldım ve dışarı çıkmak için hazırlandık. Hava o kadar soğuk değildi fakat İzlem çabuk hasta oluyordu. Daha geçenlerde öksürüyordu.

Dış kapıyı açarak pembe fiyonklu terliklerimi giydim ve arka bahçeye doğru yürümeye başladım. Arka bahçeden gülme sesleri geliyordu. Annem ve babam bu kadar bağırarak gülmezdi ama onlarında sesi yükseliyordu. Sakince arka bahçeye doğru yürümeye başladım ve gördüğüm sima ile olduğum yerde kaldım.

Bu simayı en son 3.5 ay önce görmüştüm. Bir anda karşıma çıkmış ve bir anda hayatımdan çıkmıştı. Yalan söylememeliyim ki kendisini özlemiştim. İzlem de özlemişti.

"Efkan"

İsmi dudaklarımdan benden bağımsız çıkmıştı. Kafasını tam olarak bana çevirdiğinde tebessüm etmiş fakat İzlem'i kucağımda gördüğünde ise tebessümü gülümsemeye dönüşmüştü. Sakın adımlarla bize doğru gelirken bir çığlık onu durdurmuştu.

Hemen arkasını dönünce yerde ağlayan 20li yaşlarda bir kız görmüştüm. Efkan kosarak kızın yanına gitmiş ve kızı kendine çekip sarılmıştı. Allah rızası için bu kız kimdi şimdi? Bu Efkan sevgilisini mi getirmişti. Hemde bizim eve, hemde anne ve babamın yanına, hemde küçük kızıma kötü örnek olacak şekilde...

                                         ✾

20 dakika önce kızı kucağına alıp benim salıncağıma oturmuştu. Ve şuan elinde buz ile kızın bacağına tutuyordu.

"Kızım bi hastaneye götürelim istersen" demişti babam. Hayrola bunlar benden sonra başka başka insanlara kızım, oğlum mu diyordu?

"Yok Ali amca istemem ben " diyerek bir kez daha Efkan'a sarıldı.

Bu kız her önüne gelene sarılıyorsa bu iş çok zordu.

"Gerçekten Tuana eğer kötüyse bacağın gidelim "

Demek adı Tuana'ydı. Daha önce de duymuştum bu isimi Tuana isminde tanıdıklarım elbette olmuştu. Kızın isminden sonra kızı incelediğimizde toprak rengi gözleri ve saçları vardı. Yüzünde çiller vardı ve bu çiller onu olduğundan güzel ve tatlı gösteriyordugösteriyord dalgalı ve örgülüydü. Anlının yanından ince dalgalı şekilde perçemleri uzanıyordu.

"İstemiyorum abi hem çok sürmez daha önce de düştüm hatta daha sert düştüm ama birşey olmadı şimdi de olmaz. "

Abi mi? Efkan'ın bir kardeşi olduğunu bilmiyordum. Aslında Efkan hakkında hiçbirşey bilmiyordum . Ama o benim hakkımda bir çok şeyi biliyordu. Ayrıca bu Efkan'ın beni bu kadar iyi tanımasını da anlayamıyordum. Hemde bu kız niye inat ediyordu ben küçükken onun gibi yere düşseydim ve bacağım bu denli ağırsaydı anne ve babam beni dinlemez hastanenin yolunu tutardı.

Kızın düşüşünü görmemiştim ama düştüğü yer çakıl taşlarıyla doluydu ve bacağının açısının geçeceğini düşünüyorsa çok beklerdi. Daha önce bende orada birçok defa düşmüştüm hatta bir keresinde bacağımı kırmıştım.

"Bak ne olur ne olmaz bir hastaneye gitsen herkesin içi ferahlar en azından " dedim kendime mukayyet olamayarak.

Kız bana "gerçekten mi" der gibi baktı. Şaka yapmıyordum çok bacağı acıyor olmalıydı. Her ne kadar abisine yansıtmamaya çalışsa da buzu bacağına biraz fazla bastırınca acısını gizlemeye çalıştığını anlıyordum.

"Zümrüt haklı hadi Tuana " diyerek bir çırpıda salıncakta oturan kardeşini kucağına alıp yürümeye başladı. Bu sırada kız bir çığlık daha attı. Bu kız her aklına geldiğinde çığlık mı atıyordu? Ayrıca bu seferki çığlığı acıdan değil gibiydi. Acıdan değilse neyin nesiydi bu çığlık?

"Ne oldu Tuana? " diye sordu bıkkınlık dolu bir sesle Efkan.

Annem ve babam da koşarak Efkan ve Tuana'nın yanına gitti.

"Bacağın çok mu ağrıyo kızım " diye sordu annem.

Tuana ise bir çırpıda Efkan'ın kucağından atladı ve koşarak yanıma geldi.

Koşarak mı? E hani bunun bacağı ağrıyodu?

Ellerini omzuma yerleştirdi ve gülümseyerek bana baktı.

"Ayyy Zümrüt sensin demek " diye yüzüme karşı bağırınca İzlem korkarak ağlamaya başladı. Kıza içten bir şekilde gülümseyerek biraz geri çekildim ve elleri omzumdan düştü. Ben İzlem'i kucağımda pışpışlayarak susturmaya çalışırken Tuana bu seferde abisine koştu ve abisinin yüzüne bağırarak

"Abimm be bulduk mu Zümrüt ablayı sonunda" dedi.

Bulduk mu derken? Hayrola bunlar organ mafyası da haberim mi yok. Ama ben demiştim, ben demiştim bu adama güvenilmez diye kesin narsist şizofren biri yeminle kesin öyle...

Duyduklarımı duymamanızlaktan gelerek İzlem'i susturmaya çalıştım ama susmak yerine daha çok ağlıyordu.

"Ah bebeğim küçük kızım niye ağlıyosun söyle annene bebeğim "

Söylediğim sözleri annem, babam ve diğerleri de duymuştu. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ben kendi çocuğunu bile susturamayan bir anneydim. Annem bana doğru gelmişti ki biri ondan daha önce davrandı.

Efkan 

Annemden önce gelmişti ve İzlem'i sakince kucağımdan alıp göğsüne yaslamış ve evin ön tarafına doğru yürümeye başlamıştı.

Hiç birşey söylemeden kızımı benden alıp gitmişti.

Efkan'ın arkasından bakan herkes şaşkındı. İzlem'i susturamaz düşüncesi ile evin ön tarafina doğru yürümeye başlamıştım ki Tuana kolumu tuttu.

"İzin ver onlara. Abim susturur onu"

Ne olursa olsun içim içimi yiyordu

"Ama ya susturamazsa? " diye sordum.

Söylediği cümle önce dudaklarından çıktı sonra etrafta dalgalar hâlinde yayıldı benim kulaklarıma ulaştı. Ordan beynime beynimde o cümle döndü döndü sonda kalbime indi ordan kalbimde bir oyuk açtı. O oyuk kalbimin tamamına yakındı. Cabim yandı kendimi tükenmiş ve ölmüş gibi hissettim. Bir zamanlar hissettiğim gibi..

"Annesi sensin ama senin susturamadığın çocuğu abim susturdu senin başta kabul etmediğin sevmediğin bebeği abim sevdi. Abim onun hiçbirşeyi değilken bile onun için bir baba. "

Hayır Efkan onun babası değildi. Onun babası Mehmet'ti. Efkan onun abisiydi. Yalnızca abisi olabilirdi. Efkan benimde abim sayılırdı.

"Abin İzlem'in babası olamaz ki" diyerek başımı iki yana salladım. Hayır hayır hayır. Olamazdı.

"Neden olamaz Zümrüt abla"

"Abin benim de abim sayılır". Yalan söylemiyordum. Abisi benim de abim sayılırdı. Benden yaşça büyüktü zaten.

Ama söylediğim şeyin ağırlığı ile yaşıyordum şuan. Nedensizce söylediğim sözler bana çok ağır gelmişti. İzlem'in kılırdamalarını duyunca geriye doğru baktığımda Efkan ve İzlem'in burada olduğunu fark ettim. Efkan karşısına odaklanmıştı. Ama bana değil. Boşluğa bakar gibi bakıyordu.

"Abi"

Tuana sakin adımlar ile abisine yaklaştı ve elini omzuna koydu.

"İyi misin? "

Efkan kimseye birşey demezken boşluğa bakmaya devam ediyordu. İzlem kucağında huysuzlanmaya ve ağlamaya başlayınca bende Efkan'a doğru yürüdüm ve İzlem'i almak için uzandım. Fakat Efkan ne İzlem'i kucağıma verdi ne de Tuana'nın sorusuna cevap verdi.

"Efkan, İzlem ağlıyo" dedim. Bakışları önce karşıdan uzaklaştı ve bana baktı sonrasında ise İzlem'i buldu. İzlem kollarını bana doğru uzatmış ağlıyordu. Efkan yavaş ve dikkatli bir şekilde İzlem'i benim kollarıma bıraktı.

"E hadi çocuklar gelin artık" diye seslenen babam ile Efkan adımlarını o yöne yönlendirdi. Bende arkasından sakin adımlarla peşinden yürüdüm.

Fark etmiştim ki İzlem yürüyünce sakinleşiyordu. İzlem'e hamileyken çocuğu olan arkadaşlarımdan tavsiye almıştım. Bana bebeklerin en çok arabada sakin kaldıklarını söylemişler. Ama benim kızım yürüyünce de gayet sakin kalabiliyordu.

                                           ✾

Normalde böyle günlerde herkes eskileri açar anlatırdı. Ancak bugün kimsenin hali yokmuş gibiydi. İzlem kucağımda uyuya kalmıştı. Ve evde onu tek bırakmak istemiyordum. Ağladığında yanında biri olsun istiyordum.

"Baba ben artık eve geçeyim hem hava biraz soğudu sanki" dedim.

"Tabi kızım geç de tek başına sıkılmazmısım evde " dedi babam.

Evde tek başıma sıkılmaz mıydım? Güzel soruydu.

"Burda da sıkılıyo canı" Efkan'ın cümlesi gerçekleri yüzüme çok güzel bir şekilde çarptı. Zaten canım burda sıkıldığı için eve geçmek istiyordum.

"Ben kalksam gerçekten iyi olacak" diyerek birşey demelerini beklemeden ayağa kalktım ve eve doğru yürümeye başladım. Anahtarı kapıya sokmuş tam çevirip kapıyı açacaktım ki tanıdık bir ses duydum. Hatta öyle bir tanıdık ses değil.

"Zümrüt"

Adımdan şüphe ettim. Adım neydi? İzlem'i uyandırmak istemiyordum ama onu da görmek istemiyordum. Ellerim İzlem'i sıkıca sararken arkamı döndüm ve o kadına baktım. Daha doğrusu o iki kadına. İkisi de pür dikkat beni izlerken sadece biri yanıma doğru yürüyüp elini omzuma koydu.

Kumral saçları beline kadar gelmiş mavi gözleri ile beni süzüyordu. Benden uzundu va fiziği oldukça iyiydi.

Elini omzuma koydu ve canımı yakacak şekilde sıktı.

"Bak sen şu işe? Zümrüt Hanım bebeği ile babasının evine yerleşmiş öyle mi? " Bir kahkaha patlattı. Samimiyetten çok yapmacık ve dalga geçer gibiydi. Hatta gibisi az kalır direkt öyleydi.

Gözleri kucağımda tuttuğum ve uyuyan bebeğime kaydı. Siyaha boyalı uzun tırnaklı ellerini İzlem'in yanağına sürecekti ki İzlem'i geri çektim.

"Defol git" Cümlem ile ikinci bir kahkaha attı.

Sonra ise Mehmet'in kardeşi Ceylin durduğu yerden ona eşlik etti ve o da konuşmaya başladı.

"Dur daha bitmedi Ela'cım bu kendine yeni flört bile buldu. Abim öldükten 1 hafta sonra hemde"

Ela'nın bakışları beni buldu hemde bu sefer acıya karışık iğrenerek.

"Her zaman niyetin Mehmet gibi erkekleri elinde tutmak olacak değil mi? Sen ona değil parasına aşıktın ve mehmet ölünce miras sana kalacaktı. O yüzden hamile kalmıştın dimi. Ama bebeğin erkek değil"

Bebeğin erkek değil demek.

"1 haddini aşma 2 senin benim çocuğuma diyecek hiç bir lafın yok ve 3 o saydığın ve dediğin herşeyi kendin yaptın" dedim.

Cümlemin bitmesi ile sol yanağımda hissettiğim ağrı çoğaldı.

Başımı kopartacak şekilde saçlarımı geriye çekti ve kucağımda ağlayan bebeği umursamadan karnıma bir tekme attı.

Ceylin de onun yanına geldi ve İzlem'i kucağımda aldı. İzlem onun kucağında çırpınırken o kadın da daha çok karnıma tekme atmaya başladı.

Hayatımı yaktın Mehmet. Hayatımı bitirdin. Ben sana aşık olarak sadece kendimi değil bebeğimi ve ailemi de yaktım. Senin için canını bile verebilecekken canımı benden almaya çalıştınız. Hiç bir kadın 2. kadın olmayı kabul edemez. Ama sen ve Ela beni kandırdınız. Aptal olan bendim zeki olan ise sen. O zaman fark etmemiştim ama sen beni aldatmıştın.

İzlem'in çığlıkları bütün dünyayı inletecek şekilde koparken bu Ela'nın sinirleniri daha da çok artıyordu.

"ZÜMRÜT" diye seslenen babam dışında kimse seslenmemişti. Amaçları neydi bilmiyorum fakat beni öldürmek gibi planları net olmalıydı. Karnıma aldığım darbeler üst üsteydi. Ve benim bağıracak ya da yardım isteyecek halim yoktu. Ceylin elinde bir mendil ile İzlem'in ağzını kapatıp küçük kızımı susturduğunda daha önce hiç hissetmediğim bir acı hissettim.

Acı sadece bedenimi değil ruhumu da beynimi de organlarımı da ben canlıyken çiğ çiğ kemiriyordu.

Bedenim yavaşça geri doğru düştüğünde Ela üstten bana küçümseyen bir bakış attı ve ayağını defalarca darbe indirdiği karnımın üzerine koydu. Gözlerimden yaşlar akıyor kulağıma doğru süzülüyordu.

"Sevenleri ayırdın. Hayatımı mahvettin. Hani hep savunursun ya ikinci kadın olmak kötüdür şöyledir böyledir. Hah işte madem öyle neden benim ikinci kadın olmamı umursamadın. Benden sevdiğim adamı aldın. Hayatımı canımı herşeyimi aldın. Ve sıra bende. Senden sadece bebeğini değil senden seni de alıcam. Seni yaralıycam ama ölmene izin vermeyeceğim. Ölmek isteyeceksin ama seni yaşatacağım. " Cümlesini sonlandırması ile iki parmağıyla ceketinin önünü açtı . Siyah ceketinin içine beyaz gömlek giymişti. Belinde silah vardı. Eli belinde duran silaha gitti ve tek bir hışımda silahın namlusunu bana doğrulttu. Ayağını karnımdan çekti geri geri ilerledi . Karnıma aldığım defalarca darbe ile yerimde acı içinde kıvranırken bacaklarımı kendime çektim. O ise gülerek tetiğe bastı. Karnımda hissettiğim acı beni sarsarken o ise düşünmeden kucağındaki bebeği düşünmeden

"Çocuk bizde gidiyoruz " Diyerek ceylin'e komut verdi ve arkasını dönerek yolun karşısında duran beyaz arabaya doğru yürümeye başladı.

"Bebeğim" diyerek dudaklarımı hareket ettirdim. Gözyaşlarım acı içinde akarken ceylin kucağında benim küçük kızın ile bana doğru yaklaşıp İzlem'i bana doğru eğdi. Ellerim güçsüz bir şekilde İzlem'i tutacakken gülerek küçük kızımı geriye doğru çekti. Ellerim yere düştü.

Canımı yakan karnıma aldığım darbeler değildi canımı yakan karnımdan sızan kan damlaları değildi canımı yakan canımdan bir parçayı benden almalarıydı.

"Onu bir daha göremeyeceksin o anne olarak kendine Ela'yı bilecek. En başından olması gerektiği gibi. "

diyerek o da Ela'nın peşine gitmeye başladı.

"İzlem"

Kızımın adı dudaklarımdan dökülüyordu ama kimse duymuyordu.

"Efkan"

Diye seslendim. Ama ben bile sesimi zor duyarken onun duymasının imkanı yoktu.

Olan gücümü de topladım. Belki de gücümün son kırıntılarıydı. Onlar arabaya binip kızımı benden uzaklaştırmadan birinin kızımı kurtarması gerekiyordu.

"EFKANN"

Diye bağırdım. Ama ben bağırana kadar onlar arabaya binip gazı kölemişlerdi zaten.

"EFKAN"

Diye bir kez daha bağırdım. Bu sefer sesimi duymuş olacak ki koşarak yanıma geldi.

"ZÜMRÜT"

Yanıma gelip yer eğildi ve başımı kucağına koydu.

"Zümrüt'üm noldu sana "

Gözlerimden yaşlar boşalırken en son dediğim şey ise

"Bebeğimi aldılar" oldu.

🦋 Öncelikle okuduğunuz ve kitabıma bir şans verdiğiniz için çoook teşekkür ederim. Bir şeyler yazmayı hep seven biri olmuşumdur bu kurgum da 13 nisan da o zamanın popüler bir şarkısı sayesinde aklıma gelmişti. O zaman ilk bölümü yazmış sonra ise bırakmıştım. Mayıs'tan sonra net olarak yazmaya başladım. Gelecek bölümler ile alakalı önerileriniz olursa yazmaktan çekinmeyin ya da beğenmediğiniz şöyle olsa daha iyi olabilir dediğiniz kısımlar varsa sizler için düzeltebilirim. Twkrardan teşekkür ederim gelecek bölümde görüşürüz... 🦋

1) Sizce ne olacaaak??

Loading...
0%