Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@efil_efil

Okuduğum kitaba baktığımda aklıma 17 yaşındaki Zümrüt geldi. O zamanlar o sözden hiçbir şey anlamamıştım. Fakat şimdi o sözü tekrar okuyunca bende uyandırdıkları epey farklı hissettiriyorsun. Söz mevlana'ya aitti.

 

" Ayakta duracak halin yokken , hayatta duracak nedenlerin varsa, korkma düşmezsin. "

Büyünce anlıyor bazen bu büyükler ne demek istiyor diye. Herkes için farklı anlamlar ifade eden bu söz benim için ne ifade ediyordu?

Cümleyi defalarca tekrar ettim. Hem sesli hem de zihnimde. Ama bana İzlem dışında hiçbir şeyi hatırlatmıyordu.

Tekrar aklıma İzlem gelince başımı kitaptan kaldırıp yatağımın yanında uyuyan İzlem'e kaydırdım. Küçücük bebeğimi iğrenç bir şey yüzünden satacak oldukları aklıma gelince onlardan bir kez daha nefret ettim. Dün 2 haftalık ayrılıktan sonra İzlem'i tekrar kucağıma aldığımda uyuyordu ve ben ona kavuşmanın mutluluğu ile Efkan'ım göğsünde ağlamıştım. Benim ağlamam ile uyanan İzlem belki de ilk defa annesine gülmüştü. Eve gelip İzlem'i doya doya emzirdikten sonra üzerini değiştirmiş ve babamların yanına gitmiştim. İzlem'in gelmesi ile ev eski coşkusuna sahip olmuştu sanki. Oturma odasına girdiğimde babam Efkan'ın kulağını çekip gülerek azarlıyordu. Annem ise " Yapma Ali çocuğa bi şey olacak" deyip duruyor ve babamı Efkan dan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Babam ise 'çocuk mu? Bunun neresi çocuk hanım baksana kocaman olmuş da küçükken yaptığı gibi evin camlarını kırar olmuş. "

Sonra dayanamamış ve içeri girmiştim. Ben içeri girdiğimde babam Efkan'ın kulağını bırakmış hepsi yerli yerine geçmişti. Babam İzlem'i kucağımdan aldığında kafamda dönen soruları eş geçme hakkına sahip değildim.

"Efkan ,İzlem'i nasıl buldun? "

Efkan bu soruma cevap vermemişti . Hatta bakışlarını kaçırmıştı. Kızımı nasıl bulduğunu öğrenmek hakkımdı fakat kızımı kurtaran Efkan'ken onun anlatmasını beklemem gerektiğini düşünen bir tarafım da ağır basıyordu.

Bekle zümrüt diyordu iç sesim. Bekle....

                                          ✾

Ben odada üzerime uygun bir elbise ararken annemin bana olan seslenmesini duymuştum.

"Zümrüt hadi kızım acele et biraz çocuk huysuzlanıyor"

Elimden geldiğince hızlı giyinmeye çalıştım fakat hamilelikten sonra çoğu elbisem bana olmuyordu. Üzerime hamile kalmadan önce aldığım fakat benden 2 beden büyük bol gelen fakat iade etmeye de üşendiğim için sakladığım elbiseyi giymiştim. Ayak bileğime kadar gelen askılı ve yırtmacı olan elbise üzerime çok hafif de olsa bol gelmişti. Üzerime siyah ince bir şal örterek çantamı aldım ve aynadan makyajımın da almadığını gördüm. Fakat ne olur ne olmaz çantama rujumu atarak odadan çıktım. Lisedeyken en yakın arkadaşım olan Elif'in bugün düğünü vardı. Her ne kadar gitmek istemesem de annemin "onlar senin düğününe geldi " demesi üzerine hazırlanmış gidecektik. Efkan da ne olur ne olmaz bizimle geliyordu. İzlem'i benden zorla aldıklarından beri Efkan heryere benim ile gelir olmuştu. Odadan çıkıp oturma odasına gideceğim sırada Efkan ile karşılaştım. Üzerine baktığımda zaten yakışıklı olması fakat takım elbisenin de üzerine çok güzel oturması ile onu biraz kıskanmış gibi oldum. Bastan aşağı siyah giymişti.

"Neden içeri girmedin? " diye sorduğumda beni ancak o zaman fark etmişti.

Bakışları kısa bir an üzerimde durduğunda fazla oyalanmadan gözleri gözlerimi buldu.

"Sema teyze İzlem'i giydiriyordu rahatsızlık vermek istemedim. Hoş karsilanmaz diye düşündüm" diye cevap verdiğinde bu cevaba aşırı takılmıştım. Başka biri olsaydı o bebek ya der ve oturduğu yerden kalkmazdı ama Efkan onun da bir insan olduğunun bilincine varıp odaya girmemişti.

"E bişey olmaz gel zaten annem giydirmiştir" diyerek onu her ne kadar çabalayıp da içeri çağırsam da inat etmiş ve İzlem giyinmeden odaya girmeyeceğini söylemişti. En sonunda annem İzlem'i giydirmiş bir şekilde yanımıza geldiğinde İzlem'i kucağıma verdi. Her ne kadar soğuk olmasa da üzerinin ince olduğunu düşündüm fakat bunu sesli dile getiremedim. Benim sesli dile getiremediğimi Efkan dile getirmiş ve "üşümez mi? " diye sormuştu.

Annem elini Efkan'ın omzuna koyarak "oğlum dışarısı cayır cayır yanıyo asıl sen Zümrüt'ün yanına uyayım derken yanmayacak mısın? "

Efkan sırf benim yanıma yakışmak için mi takım elbise giymişti. Yaptığı şey aşırı hoşuma gitmişti.

"Bana bir şey olmaz da ona " Ona derken beni kastettiğini anlamak zor değildi. "Ona yaklaşan olursa cayır cayır yanmak umrumda olmaz. Ona yaklaşanı yakarım acımam. "

Gözlerim gözlerini bulduğunda bana bakmak yerine "gidelim" demişti ve kapıdan önce o çıkmış ayakkabılarını giymişti. Bende siyah topuklu ayakkabılarımı giymek için edildiğimde önce İzlem'i kucağımdan almış sonra ise arkasını dönmüştü.

Ayakkabılarımı giyerek yanına gittiğimde anneme el sallamış ve arabaya doğru ilerlemiştik. Kendi kapımı açmak üzereyken benden önce davranıp kapımı açmış ve eli ile geçmem için lütuf etmişti.

"İzlem'i arkaya mı yerleştireyim yoksa kucağına mı alacaksın"

Ellerimi öne uzattığımda ne demek istediğimi anlamış ve İzlem'i kollarımın arasına sakince bırakmıştı.

O da kendi koltuğuna geçtiğinde önce emniyet kemerini takmış sonra ise "emniyet kemerini takmadan hareket etmem" diyerek beni de emniyet kemeri takmam için uyarmıştı.

Arabayı çalıştırdığında daha 10 dakika geçmeden arabayı durdurmuş "ya yanlış anlamanı istemiyorum fakat bizim emniyet kemerimiz var fakat İzlem pek güvenli gelmiyor bana. Evet en güvenli yer onun için annesinin kolları fakat şuan arabadayız. İzin verirsen oto koltuğa yerleştireyim ben hem bak uyudu uyuyacak"

Sözleri beni de kuşkulandırmış ve bakışlarımı İzlem'e yönlendirmiştim. Cevap vermek yerine başımı olumlu mânâda aşağı yukarı sallamış ve Efkan'ın kendi koltuğundan kalkıp kapımı açması ile İzlem'i yavaşça alıp arkaya oto koltuğa yerleştirmesi sakın fakat bir o kadar da fevri olmuştu. Ben kendi kapımı kapatmış onun da arabayı çalıştırmasını beklerken aklım anneme dediği sözlerde kalmıştı. Ne demek istemişti.

Arabaya binip tekrar yola koyulduğumuzda aşırı sıkılmıştım.

"Şarkı açabilir miyim? " diyerek sorduğumda gözleri kısa bir an gözlerime değil başı ile onay verdi ve "sormana bile gerek yok" diyerek izin vermiş oldu.

İlk elime gelen şarkıya bastığım da Zakkum - Seni rastgele sevmedim çalmaya başladı.

Şarkı çok tanıdık geliyordu fakat hiç bir zaman açıp da dinlememistim.

Ben seni rastgele sevmedim ki

İhtimallerden seçmedim ki

Yanarsa yansın canım

Ben senden razıyım

Kırmızı ışıkta durduğumuzda şarkının bu kısmı çalıyordu. Efkan bir süre bana bakmıştı. Gözlerine bir perde indirmiş ve arkasını görmeme izin vermeden dudaklarını oynatarak bu kısmı sesini hiç duymamış olmamama rağmen ondan dinlenmiştim.

Gözlerine bakıp onu anlamaya çalışırken yeşilin yanması ile gaza basıp bir anda hızlanmış ve " Geç kalacağız " diyerek daha da gaza basmıştı.

Sanarım İzlem'in en sevdiğim özelliği babası gibi uykusunun çok ağır olmasıydı. Genelde bebeği olan arkadaşlarım ile konuştuğum zaman bebeklerinin en ufak seste uyandığını söylüyorlardı .

Gözlerimi kapat kafamı koltuğa tam yaslayınca Efkan'ın bana baktığını hissettim fakat dediğim gibi sadece hissettim. Ne kadar süre öyle durdum bilmiyorum fakat Efkan'ın "Zümrüt geldik" lafı ile gözlerimi açtım etrafa baktım ve gerçekten de geldigimizi fark ettim. Tebessüm ederek kemeri çıkardım ve arabadan indim. Efkan dan önce davranarak arka kapıyı açıp İzlem'i de oto koltuktan aldım ve Efkan'ın yanımıza gelmesini bekledim. Efkan kapıları kontrol edip aracı kilitledi ve yanımıza geldi. Yan yana yürüdüğümüz de salona girecekken "izin verirsen " dedi fakat devam etmedi. Etmesine müsade etmeden izin verdim. Ve arabada bana söylediği şeyi bu seferde ben söyledim. "Sormana bile gerek yok".

Gülümseyerek elini belime yerleştirerek beraber salona giriş yaptık. Henüz o kadar da geç kalmamıştık aslında. Beraber boş bir masa aramaya başladığımızda bize yaklaşmakta olan bir kadın gördüm. Ayy hayırr. Başımı Efkan'ın göğsüne yatırdım. Efkan başını eğip sessizde "ne oldu? " diye sorduğunda Aslı çoktan yanımıza gelmişti. Beni Efkan'ın kolunun arasından çekip "ayy güzelim nasılsın görmeyeli" diyerek sorduğunda bende ayıp olmasın diye ona sarıldığımda daha sorduğu soruya cevap vermeden yeni sorusunu yöneltti. Önce baştan aşağı beni süzdü sonra ise Efkan'ı ve en son bakışları kucağımda uykusundan uyanmak üzerinde olan İzlem'e kaydı.

"Maşşallah çok iyi gözüküyorsunuz kız kocan senden sonra ne değişmiş " dediğinde gözlerimi fal taşı gibi açıp Efkan'a baktım. Onun da benden pekte farkı yoktu.

"E ama aşk evliliği bu tabi kilo alırsınız da kız bu adamı spora filan mı yönlendirdin adam bi kaslanmış bişeler olmuş"

Efkan'a tekrar baktığımda "hanımefendi yanlış anladınız ben" Efkan da cümlesini bitirmeden Aslı devam etmişti.

"Hem sen saçlarını mı boyattın? Kumral olmuşsun. Hangi boya söylesene bende boyayım. Zümrüt maşşallah kızınız da çok güzelmiş adı ne?"

Efkan'ı mahcup ettiğimi düşündüm. Çünkü Efkan arkadaşlarımın çoğunun Mehmet'in öldüğünü söylemediğimi bilmiyordu.

"Ama yakıştınız he maşşallah siz bizim masaya geldin eğer gelmezseniz " diyerek eli ile uykudan yeni uyanmış olan İzlem'in yanağını okşadı.

"Eğer masaya gelmezseniz bu ufaklığı kaçırırım"

Kızımı benden yine mi alıcaklardı. O anlık korku ile kollarımı izlem'e daha çok sarıp bir adım geri gideyim derken Efkan'a çarptım.

Biz daha bir şey demeden Aslı eli ile sırtımı sıvazlayıp masayı gösterdi. Ve yanımızdan ayrıldı.

"Özür dilerim. "

"Ne için" diye sordu Efkan masaya doğru yaklaşırken.

"Sana mehmet iması yapmasına izin verdiğim için"

Efkan ellerini yanaklarıma koyduğunda "beni o adam sanabilirler o düşünebilirler ama zümrüt o adam ile uzaktan yakından bir yakınlığım yok. Ve ben bir söz verdim. Seni yalnız bırakmayacağım. Ölsem dahi seni onlardan kurtaracağım. "

Masaya geldiğimizde liseden tanıdık olan bir kaç arkadaş ile daha sarılıp hal hatır sorduktan sonra Efkan sandalyemi çekti ve oturmam için elini öne uzatıp buyurdu. Yüzümde bir gülümseme yayıldığında gözleri gulumsememde takıldı ve o da gülümseyip yanıma oturdu.

Masada gelin ve damat gelene kadar sohbet ettik. İzlem uykucu bir bebek olduğunu belli ediyordu ama herşeyden farklı olarak Mert İzlem'i sevmek için kucağına aldığında İzlem anında çırpınarak ağlamaya başladı. Sırf ağlamasın diye kendi kucağıma almama rağmen ağlamaya devam ediyordu. Ağlaması içimi pert ediyordu. Efkan kollarını öne doğru uzatıp İzlem'i istediğinde düşünmeden Efkan'ın kucağına bıraktım. İzlem Efkan'ın kucağında oturmuş kafasını da Efkan'a yaslamış bir şekilde susup etrafı izliyordu.

Elif ve evleneceği adam salona giriş yaptıktan ve ilk danstan sonda Elif arkadaşlarını sahneye davet etmiş ve Hadise - Prenses çalıp oynamaya başlamışlardı. Benim hareket edecek halim bile kalmamıştı şuan tek istediğim şey İzlem gibi olmaktı. Ben sahnede oynayan ve az çok tanıdığım kızlara bakarken Aslı uzaktan el sallayarak bir kızın koluna girip yanımıza geldi. Kızı hatırlıyordum. Bir zamanlar Mehmet ile flört ediyordu öğrendiğim kadarıyla aynı liseye gitmişler sonrasın da ise ayrılmışlardı. Peki onun burda Elif'in düğününde ne işi vardı?

Yanımıza geldiğinde hiçte samimi olmayan bir şekilde bana sarılmıştı.

"Waow bu kim zümrütcüm" diyerek yanımda oturan fakat bizim ile asla göz teması kurmayan Efkan'ı gösterdi. Ben bir şey söylemeden Aslı

"Belki tanımıyorsundur canım o Zümrüt'ün kocası mehmet"

Bu zaten benim sonumdu. O Mehmet'i tanıyordu. Öldüğünü de biliyordu.

"Aaa öyle mi? O zaman yaklaşık 4 ay önce ben Mehmet Kılıç diye kimin cenazesine geldim. " Aslı duyduğu ile şok olmuş şekilde bana bakarken ben ise onun ile göz teması kurmamak için direniyordum.

"Bu doğru mu? " diye sordu Aslı. Gözlerim dolmuş bir şekilde başımı aşağı yukarı salladım.

"O zaman bu kim? " diyerek Efkan'ı gösterdiğinde nedense verebilecek bir cevabım olmadığını fark ettim.

Efkan bana baktığında bakışlarımı kaçırmak zorunda kaldım çünkü onu nasıl tanımam gerektiğini bilmiyordum.

"Kim olduğum umrumda değil asıl umrumda olan kimin yanında olduğum. " dediğinde bakışlarını hala üzerimden çekmemişti.

"Vayy aşığın mı? " diye sordu bu sefer de Aylin.

"Zümrüt gidelim mi? "

Efkan asla onun sorusunu duymamış ve gitmek isteyip istemediğimi sormuştu. Kafamı aşağı yukarı salladığım da önce kendisi kalktı sonra ise eli ile nazikçe kolumu tutarak beni de kaldırdı.

Aylin gidecek olmamızı umursamadı.

"Efkan seni tanıyorum ve beni tanıdığını da biliyorum"

Efkan yürümeye devam ederken bu cümle ile hareket edemedim. Efkan'ı nerden tanıyordu peki Efkan onu nerden tanıyordu?

Efkan arkasına dönüp bana baktığında hareket etmediğimi hatta ifadesiz bir şekilde ona baktığımı gördü.

"Zümrüt gidelim"

Dediği ile hareket etmediğimi gördükten sonra yanıma gelip yavaşça koluma dokundu. Yavaş bir şekilde ilerleeken

"Efkan bari Elif'i tebrik edelim ayıp olacak"

Gerçekten ayıp olacaktı bana ulaşmaya çalışmışlardı fakat telefon numaramı değiştirdiğim için annemi arayıp çağırmışlardı. Şimdi de gelip onu görmeden gidersem ayıp olacaktı.

"Sonra tebrik edersin. Hem İzlem'in uykusu gelmiş baksana"

Uykusu nasıl gelmiş olabilirdi ki? Daha yeni uyanmıştı.

"Efkan ne olur çok değil 5 dakikacık sonra eve gideceğiz lütfen"

Efkan sonunda yenilmiş ve başını onaylar mânâda sallamıştı.

Elif'in yanına gittiğimiz de kendimi tanıtma gereğinde bulunmadan beni tanımış "Zümroo" diyerek kendi düğünü değilmiş gibi gelip sarılmıştı. Sarılışı sanki yıllar önce görüşen birinin değilde daha dün görüşmüş birinin sarılışı gibiydi.

"Zümro sen beni düğününe çağırmadın çok kırıldım ama geldiğin için de aşırı mutlu oldummm. " demişti son harfi uzatarak. Çoğu kişiyi çağırmamıştım zaten hatta düğün bile yapmamıştım içimde ukde kalmıştı.

"Haklısın ama ani gelişmişti. "

Mehmet ile gelinlik bakmaya gittiğimiz gün gelmişti aklıma.

                                           ✾

"Mehmet bu çok güzel üzerime de yakıştı baksana"

Diyerek etrafımda döndüm. Bakışlarımı mehmet'e çevirdiğimde bana bakmadığını hatta annesi ile beraber başka gelinliklere baktığını gördüm. Benimle gelen yanlızca annem vardı. Annem bana bakıp gülümsedi ve gözünden akan yaşları umursamadan yanıma gelip elini yanaklarıma koydu.

"Çok güzel olmuşsun annem. Begendiysen hemen alalım"

Annemin lâfı ile alacağımızı düşünürken Mehmet ve annesi geldi yanımıza.

"Zümrüt bu gelinliği dene üzerindeki asla olamaz baksana her yerin belli oluyor"

Sözleri ile gelinliğe baktığımda yanlızca göğüs dekoltesi olduğunu ve zaten bunun da o kadar açık olmadığını söylemek istedim ama elime boynuna kadar kapalı kefen gibi olan bir gelinlik bırakıp giymemi istediklerini giydiğimde ise asla beğenmeyip

"Ya bu gelinlik olacak ya da sadece beyaz bir takım ile nikah başka bişey olmayacak sen seç gelin hanım"

Kendi düğünümde istemediğim bir gelinliği zorla giydirmeye çalışmaları kadar bişey yakamazdı canımı.

Ama inat etmiştim asla o gelinliği almayacaktım. Gerekirse kuru bir nikah olurdu. Ki zaten öyle olmuştu. Gelinlik giymemiş ve beyaz takımım ile nikah kırılmıştı.

                                           ✾

"E kızım gelmişsin o kadar gelin beraber fotoğraf çekilelim. " dediğinde onun da Efkan'ı eşim sandığını anlamıştım. Ve Efkan yine sessizdi. Bende ona ayak uydurdum ve gülümseyerek "Efkan gelin " dediğimde Elif de eşini çağırmış ve hep beraber fotoğraf çekilmiştik.

"Kendine dikkat et Elif . "

Sözlerime şaşırmıştı çünkü büyük ihtimalle yeni geldiğini düşünüyordu.

"Nereye"

"Biz eve gidelim artık. "

Suratının düşeceğini bilseydim asla söylemezdim ama sözlerim ile yüzü düşmüştü.

"Aa hadi ama Elif yüzünün düşeceğini bilseydim demezdim" dediğimde bile hala yüzü asıktı.

"Bak ne yapalım biliyor musun? Sen bana numaranı ver ben seni balayından sonra arayayım ve bir gün buluşalım he ne dersin senin için de uygun mu? " Teklifim ile yüzünde güller açmıştı. Tıpkı lisede onu üzdüğümde çikolata aldığım zaman ki gibi .

"Olurrr" diyerek tekrardan bana sıkıca sarıldığında eşi de Efkan ile tanışıyordu. Ben telefonumu çıkarıp numarasını aldığımda nasıl kaydettiğimi görmek için o da ekrana bakıyordu.

"Elif'im sıradan oldu ama " diyerek söylenmeye başladığında "rehberde senden başka Elif yokki " dedim.

Efkan'a baktığımda Elif'in eşi ile şimdiden sohbet etmeye başlamıştı.

"Bebişin adı ne zümro seni gördüm ama onu şimdi fark ediyorum" dediğinde nedensizce İzlem'e baktım. İzlem ise bir eli Efkan'ın boynuna bir eli de omzunda bana dönük bir şekilde uyuyordu. Bu cocuk niye bu kadar uyuyor diye düşünememe engel olamadım.

"Zümro kocan ve kızın ile burda değil evde ask yaşarsın bebişin adını istiyorum" dediğinde gülerek tekrar Elif'e döndüm ve "İzlem " dedim.

Diğer ismini kullanmamıştım. Diğer ismine gerek yoktu.

"Ayyy çok güzel kim koydu sen mi yoksa biraz daha bakmaya devam edersen tekrardan aşık olacağın kocan mı? " diye sorduğunda ne diye cevap vereceğimi bilemedim.

"Efkan koydu"

"Kocan yani" dediğinde Efkan ve Elif'in eşi de bu tarafa baktığı için utana sıkıla kafamı aşağı yukarı salladım.

"Kız utandın mı? " diye sorduğunda Allah'tan ki telefonum çalmaya başladı.

Ekrana baktığımda annemin aradığını gördüm. Normalde yanimda Efkan'ın olduğunu bildiği için gözü arkada kalmaz ve aramaz diye düşünüyordum. Telefonu açıp kulağıma götürdüğümde

"Efendim Sultanımm" dediğimde annemin sesinin tedirgin olduğunu fark ettim. Bakışlarım Efkan'a kaydığında o da meraklı gözler ile bana bakıyordu. Annemi bir süre dinledikten sonra bu işten nasıl kurtulacağımı düşünmeye başladım. "Geliyoruz anne" diyerek telefonu kapattığımda Elif'in bişey demesine izin vermeden "Efkan koş eve gidiyoruz" diyerek arabaya doğru koşmaya başladım.

 

 

Okuduğunuz için teşekkürler... Gelecek bölüm Allâh izin verirse pazar günü gelecek.

 

Loading...
0%