@efil_efil
|
İnsanlar korktuklarında sığınacak bişey bulabilir ama ya bulamayanlar. Onlar o zamanlar ne yapıyor ? Annem beni aramış ve büyük teyzemin bize geldiğini söylemişti. Evet bunda hiçbir sorun yoktu fakat kadın benim odama girip de bazı resimleri karıştırmasının bir açıklaması olamazdı. Büyük teyze annemin teyzesiydi ve Almanya'da yaşıyordu. Evlendiğimi ve bir kızım olduğunu ise asla öğrenmemişti. Ta ki bu güne kadar. Odama girip İzlem ile olan resimlerimi karıştırırken Efkan ve İzlem'in birlikte olduğu resimleri de bulmuş ve kocam olduğunu düşünmüştü. Annemler durumu açıklayamadan ise bizi sorup durmuştu. Efkan'a durumu açıkladığımda ise ne yapmamız gerektiğini sorup o da beni ayrı yormuştu. . Şuan ise kapının önünde arabadaki konuşmayı hatırlayıp acaba kaçsak mı diye düşünmeden kendimi alıkoyamıyordum. "Çok durmayacak dimi? Yani rahatsızlık vereceğim size ve özellikle de sana" diye sordu Efkan. Hiçbir şey diyemedim. Bende bilmiyordum ne kadar kalacağını küçükken çok durmazdı bir kaç gün durur sonra da giderdi. "Bilmiyorum Efkan hiçbir şey bilmiyorum" diyebildim sadece sonra ise elimi kaldırıp kapıya vurdum. Biraz bekledikten sonra kapıyı annem açtı. Tek diyebildiği "Evli gibi davranalım" oldu sonra ise büyük teyze annemin yanına geldi. "Vay kimleri görüyoruz hiç gelmeseydiniz kızım bu saate kadar ne yapıyorsunuz dışarıda" Büyük teyzenin bakışları Efkan'ın kucağında uyuyan İzlem'e kaydığında cümlesine devam etti "He bir de bebek ile bu saatte dışarıda ayıptır kızım " eli ile evi işaret etti "geçin bakayım hasta olacaksınız sonra " Bir şey diyemeden ikimizde sakine eve geçtik. Babam oturma odasında oturmuş tedirgin bir şekilde içeri yeni girmiş olan bize bakıyordu. Ben de tedirgin olmaya başlamıştım. Zaten yapabileceğim bir açıklamam da yoktu. Bizi sırf bir kaç fotoğraf için evli sanması daha da saçmaydı. Hepimiz koltuğa oturup teyzemin gelmesini bekledik. Teyzem geldiğinde bizi soru yağmuruna tutacağını vücut dili ile zaten anlatmıştı . Fakat konysnaya başlamadan önce bakışları Efkan'ın kucağında uyuyan İzlem'e kaydığında "Oy maşşallah benim torunuma. Oğlum senin bebeği yatır da gel bakayım. " dediğinde Efkan ayağa kalkmış fakat sonrasında bana bakarak "Zümrüt sen yatırır mısın? " diye sorması ile beni burdan cikarmak için yaptığını düşünüp İzlem'i almış ve odaya geçmiştim. İzlem'i Efkan'ın kucağından alırken bile Efkan'ın tedirgin olduğu belli oluyordu fakat gözleri güven temin ediyordu. ✾
Ne kadar süre odada kaldım bilmiyorum fakat 10-15 dakika geçtikten sonra tekrar oturma odasına babamların yanına gelmiştim. İçeri girdiğimde beni şaşırtan tek şey herkesin üzerindeki o tedirgin bakışların gitmiş yerine tekrar güven temin eden bakışların gelmiş olmasıydı .Efkan ile büyük teyzem konuşuyorlardı ve herkes sakin bir şekilde onları dinliyordu. Neler olmuştu burada ben yokken? Ben kapının pervazında onları dinlerken büyük teyzemin bakışları beni buldu. " Aa kızım ne yapıyorsun sen orada içeri girsene" Büyük teyzemin lafları ile odadaki herkes bana dönmüştü .Ben de gülümseyerek sakin adımlarla içeri girip koltuğun köşesine oturdum. Ben yokken burada neler olup bittiğini aşırı merak ediyordum fakat sormaya da yürek yiyemiyordum. "Eh Zümrüt kızım kaç aylık oldu torunum? " Ben daha kafamın içinde olanların cevabını bulamamışken büyük teyzemin sorusu ile bakışlarımı ona yönlendirdim ve "4" diyebildim sadece. "Maşallah maşallah çok da güzel bir bebek. Yarın sabah doya doya seveceğim inşallah .Saat geç oldu hadi yatalım artık" Yatalım mı artık? İyi de Efkan'ı benimle evli zannediyordu. Bakışlarım Efkan'ı bulduğunda onu da bana baktığını gördüm. Annem ile babam da ikimize döndüğünde annem gözlerini açıp kapatarak gitmemiz gerektiğini vurguladı ama bunu sadece ben gördüm. Ayağa kalktım ve elimi Efkan'a uzattım. "Hadi canım kızımız uyandığında bizi görmezse neler olur bir düşün " diyerek elimi tutmasını istedim. Gözleri gözlerim ve ona uzattığım elim arasında gidip gelirken "Aaa hadi ama Efkan bak bu sefer cidden burada yatmak zorunda kalırsın" dediğimde de demek istediğimi anlamasa da bana güvenip elimi tuttu ve ayağa kalktı. "Hepinize iyi geceler" dedim ve Efkan'ın elini birakmadan oturma odasından çıktım. "Ben nereye? " diye sordu Efkan. Seni odama atacam oğlum filan desem en fazla ne olabilirdi ki diye düşünmeden edemedim ve bu düşünce kıkırdamama sebep oldu. Efkan'a baktığımda hâlâ meraklı gözlerle bana bakıyordu. "Odama " dediğimde ben yürümeye devam ederken o durmuştu ve onun yüzünden durmak zorunda kalmıştım. "Neden? " diye sordu bu seferde. Seni yatağa atıcam dedi iç sesim. İçimden tövbe tövbe dedikten sonra Efkan'a döndüm elimi elinden çektim ve kollarımı boynuna doladım. Efkan ne yaptığımı anlamazken ben parmaklarımın ucuna yükselerek yanağını öptüm ve kulağına " arkamızda teyzem var mal mal duracağına bişey yap" dedim. Ona bu kadar yaklaşmış olmak bile nedensizce kalbimi hızlandırdığında Efkan'ın da kollarını belime dolamış olması kalbimi bir maraton koşusuna çıkarmıştı. Efkan dudaklarına boynuma yaklaştırdığında nefesimi tutmuş geri çekilmesini bekliyordum. "Nefes al Zümrüt" Efkan asla boynumu öpmüyor orda boynuma belki de 1 mm yakınlıkta durmuş öylece bekliyordu. "Efkan" Sesimi ben bile duramazken Efkan'ın duyma ihtimali çok azdı. Ama beni duymuştu konuşmak yerine sadece "hıı " diye bir ses çıkarmıştı. Allah'ım kalp krizi geçiriyorum galiba. "Efkan teyzem gitti" dediğimde hâlâ aynı şekilde durmaya devam ediyordu. O şekilde durdukça ve ben onun kokusunu almaya devam ettikçe ikimiz için de hiç iyi olmayacaktı. Kalbimi bu denli hızlandıran yakınlığımız nefesimi kesecek kadardı. Daha önce bu kadar hızlı atmamıştı kalbim. Efkan belki de 5 dakika o şekilde durdu sonra ise geri çekildi ve bana bakmadan odama doğru yürüdü ve içeri girip kapıyı kapattı. Odaya girmeden kendime biraz süre tanımam gerekiyordu. Efkan'ın da üzerini değiştireceğini düşünerek odaya ilerlemek yerine oturma odasında tek kalan babamın yanına gittim. "Gitmedin mi odaya? " diye sordu babam. Bakışları normaldi. Onlar da Efkan'a güveniyordu başka zaman olsa veyahut başka bir adam olsa babam asla beni helalim olmayan bir adam ile aynı odaya göndermezdi. "Efkan üzerini değiştirdiğin de gideceğim" dediğimde babamın da uykusuz olduğunu gördüm. "İyi misin baba? " babam bana bakıp tebessüm etti. Ama bu tebessüm içten değildi. "İyiyim kızım ben de bi yatayım artık " diyerek beni oturma odasında yalnız bıraktı . Telefonumu elime aldığımda 3 cevapsız aramam olduğunu gördüm. Arayanlardan 2 si Tuana biri ise Ayşe'ydi. . Ayşe ile beraber birlikte kaç yıl devirdik bilmiyordum. Kendimi bildim bileli onun ile beraber büyümüştüm. Yanlışlarımın doğrusunu öğretmiş ve her doğrumda da yanımda olmuştu. Saat 12'yi çoktan geçmişti ve onları rahatsız etmek yerine sabah aramayı tercih ederek odaya doğru ilerledim. Odanın lambası açıktı fakat odaya dalmak yerine kapıya yavaşça tıkladım. Daha hiç bir ses çıkmadan Efkan odanın kapısını açtı. Üzerinde gri bir tişört ve gri bir eşofman vardı. Ben odaya gireceğim sırada "Üstünü değiştir" diyerek odadan ayrılmıştı. Ne olmuştu bu adama iki dakika da? Efkan'ın gidişinin ardından bende üzerime pijamalarımı giydim ve Efkan'ı beklemeye başladım. Yaklaşık 20 dakika sonra odanın kapısı çaldığında ayağa kalkarak kapıyı açtım. Yüzüne baktığımda ayakta bile zor durduğu belli oluyordu. "Rahatsız olursan çıkarım " dediğinde kimse duymasa da içimdeki o ses yine konuştu " Senin dışında herkes rahatsız edebilir ama bir tek sen rahatsız edemezsin beni". " Ne rahatsızlığı Efkan gel " diyerek Efkan içeri girdikten sonra kapıyı kapattım. Efkan İzlem'i emzirme için koyduğumuz koltuğa geçtiğinde bende yatağın köşesine oturdum. Bakışları İzlem'in üzerindeydi. Bir elini beşiğin kenarına koyduktan sonra diğer eli ile de İzlem'in üzerindeki ince örtüyü biraz daha örttü. Temmuz'da olmamıza rağmen İzlem hasta olur endişesi ile üzerine daima bir şeyler örtüyordum. "Sen uyu istersen Zümrüt" dediğinde kendisinin uyumamak için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum. "Sen? " Bakışları üzerimde biraz durduğunda "Bir örtü versen ben burda uyurum zaten " dediğinde o tekli koltuğun ne kadar rahatsız edici olduğunu hatırladım. "Saçmalama Efkan " diyerek elim ile koca yatağı gösterdim. Küçüklüğümden beri rahatına düşkün biri olarak çift kişilik yatağı tercih etmiştim. Hatta ilk evlendiğim zamanlar neredeyse 1 ay boyunca Mehmet'i yanımda istememiş ve onu odadan kovmuştum. "Asıl sen saçmalama Zümrüt" dediğinde bu dediğimin nesinin saçma olduğunu düşündüm. "Ne saçmalamışım şimdi? " diye sorduğumda "Ben deli dolu yatarım sen rahat edemezsin" demesini beklemiyordum tabi ki. "Ne olacak sanki deli dolu yatsan? " "Uyuyamazsın" "Ben mi? " "Tabi sen başka kim olacak" "İzlem'in uykusu kime çekti sence? " diye sorduğumda bu sefer başını iki yana salladı. "Yanlış anlarlar" Nesini yanlış anlayacaklar Allah aşkına. Evde bizden başka 3 kişi vardı zaten. Büyük teyzem bizi evli sanıyordu. Annem ve babam da yanlış bir şey yapmayacağımızı biliyordu. "Efkan vallaha bak uçarım sana ya gelirsin ya da gider büyük teyzeye seni şikayet ederim " diye tehditle karışık mızmızlık yaparken o sadece ilk başlarda şaşırmış sonra ise gülmemek için dudaklarını ısırmıştı. "Ne diyeceksin büyük teyzene Zümrüt Hanım? " Bu adam kaşınıyordu cidden. "Teyzecim Efkan beni çok üzüyor. Küfürler yağdırıyor bana der ve ağlarım o zaman görürsün" Teyzem küfür eden adamlardan nefret eden biriydi. Hatta 5 veya 6 yıl öncesine kadar tekrar Türkiye'ye gelmişti. O zaman karısına küfür eden bir adam gördüğü için hiç acımadan elindeki bastonu adamın kafasında kırmıştı. "Yaa " diyerek oturduğu yerden kalktığında önce bakışları kapıya uğradı. Gideceğini düşündüğüm için koşarak kapının önüne geçtim "Gitme" Bulunduğu yerden 1 adım dahi atmamışken bana şaşkın bir şekilde baktı. Ve yatağın köşesine oturdu. Gitmeyeceğini anlayınca nedensizce içim kıpır kıpır oldu ve sessiz ve bir o kadar da hızlı adımlarla boynuna atladığımda beklemiyor olacak ki bir an dengesini sağlayamadı ve geriye doğru düştük. Allah'tan ayaktayken atlamamışım boynuna ya yeri boylasaydık. Şuan yeri boylamayı yeğleyebileceğimi fark ettim. Boynuna atlamıştım ve yatağa düşmüştük. Ben nasıl kalkıp yüzüne bakacağımı düşünürken Efkan "Zümrüt kalk üstümden " derken cidden bir tane vursam ne olur diye düşünmeden edemediğimi fark ettim. Efkan'ın üstünden kalkıp kendimi yatağın diğer köşesine attığımda Efkan kalkmak yerine yatmaya devam ediyordu. Efkan'a sırtımı dönmek yerine bedenimi ona doğru döndürdüğümde bana bakıyordu. "Efkan" Yine konuşmak yerine "hıım" sesini çıkarmıştı. "Sen beni taşıyabilir misin? " diye sorduğumda nedenini merak edeceğini biliyordum. "Daha önce taşımıştım" dediğinde bu sefer kaşlarımı çatmış ve devam etmesini istemiştim. Ama o devam etmek yerine vana bakmaya devam ediyordu. "Ne zaman? " "İstanbul'da bayılmıştın o zaman" dediğinde hayal meyal hatırlamıştım. Hatta öldüğümü filan sanmıştım. "İlk karşılaştığımız zamandı " dediğimde cevap vermedi. Bu içime daha da kurt düşürdü. "Sana bir şey sorsam ama bana doğruyu söylesen olur mu? " diye sorduğumda gözlerini kapatmış ve kafasını aşağı yukarı sallamıştı. Uyku onu avucunun içine almadan benim bu soruyu sormam gerekiyordu. "Geçmişimin neresindesin? " Kapalı olan gözleri açılmış ve bana bakmaya devam ediyordu "Ya da geçmişim sen misin? " dediğimde dudağının kenarı belli belirsiz yukarı doğru kıvrılmıştı. Ama belki de bana öyle gelmişti emin değildim. Bir süre daha bana baktı ve gözlerini kapattı. Onu izlemeye devam ettik fakat uyku beni de avucunun içine almaya başlamıştı. Ben de gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına bırakacaktım ki "Senin geçmişin de olan ben değilim Zümrüt" demesi ile gözlerimi açtım. Gözlerini kırpa kırpa bana bakıyordu. Bu sefer susmadı ve konuşmasına devam etti. "Senin geçmişinde olan 11 yaşındaki bir erkek çocuğu" Geçmişin neresinde 11 yaşında bir erkek çocuğu vardı ki? Tekrar ona baktığımda "Boşver vakti geldiğinde öğreneceksin. " dediğinde tek yapabildiğim başımı sallamaktı. "Sen sormadın bana neden taşıyabilir misin diye sorduğumu? " gözleri açık durmak için kendini zorlarken "Neden " diye sorduğunda "Ya hani bir akım var ya onu çekelim yarın senle" dediğimde kafasını aşağı yukarı salladı fakat ne için sakladığını kendi bile bilmiyordu. Onu daha fazla soru yağmuruna tutmak yerine gözlerini kapatıp uyumasına müsaade verdim. Biraz onu izledikten sonra pikeyi üzerimize örttüm ve bende kendimi ilk defa o kadar rahat ve huzurlu bir uykunun kollarına bıraktım. ✾ Gözlerime vuran ışık yüzünden pikeyi kafama kadar çekip uykuma devam etmek istiyordum. Ama bu ses ile en fazla 2 saniye durabilirdim. Perdeyi kim açmıştı Allah aşkına? Gözlerimi kırpıştıra kırpıştıra açıp kafamı da pikenin altından çıkardığımda perdenin açık olduğunu gördüm. Etrafa baktığımda koltuğun üzerinde Efkan'ın dün gece giydiği takım elbise vardı. Efkan mı? Ben dün gece Efkan ile uyumuştum ama şu an yoktu. Acaba uyurken yataktan mı düştü düşüncesi ile eğilip yere bakmaya başladım fakat yerde de yoktu. "Ne yapıyosun Zümrüt" diye eğlenen bir ses duyduğumda başımı kapının oraya çevirdim ve hala gri tişört ve eşofmanı ile duran Efkan'ı gördüm. Ha bir de cıvıl cıvıl sesler çıkararak parmağı ile beni işaret eden İzlem'i. "Seni arıyorum " dediğimde bana bir deliye bakıyormuş gibi baktıktan sonra elini İzlem'in çenesine koyup boğazının altından gıdıklayarak "Annen uyku sersemi bebeğim " Diyerek İzlem'in gülüşüne o da katılmıştı. Bu sabah bu adamda ki neşe nerden gelmişti? "Hadi bakalım hanımefendi elini yüzünü yıka da gel seni bekliyoruz" diyerek arkasını dönüp gözden kayboldu. Parmaklarım ile gözlerimi ovuşturduktan sonra banyoya giderek elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa ilerledim. "Heh sonunda gelebildiniz Zümrüt hanım" diyen teyzemin sesini duyduğumda "Size de günaydın" diyerek Efkan'ın yanındaki yerimi aldım. "Kızım bir eksiğin bişeyin var mı? İşten gelirken alırım" Babamın işe gitmesini hiç bir zaman sevmemiştim. Bana göre çok gereksiz gelirdi fakat büyüyünce tabi ki bu düşünce her şekilde değişiyordu. "Eksiği varsa kocası ile çıkar alır adama koala gibi yapışıp bırakmazken iyi ama eksik olunca baba mı? " Koala derken? Efkan bana mı yapılmıştı? "Ne koalası teyze ya sabah sabah kafana saksı mı düştü? " diye sorduğumda kendim de şu an kafamın ayık olmadığına emindim. "He kızım kafama saksı düştü. Sabah namazı için odamda seccade yoktu dedim ki önceden Zümrüt'ün odasında vardır kalkayım alayım. Ben nerden bileyim adamın üstünde uyuduğunu" dediğinde gözlerimin yuvalarından çıkacağına emin olacak şekilde büyüdüğüne emindim. Şimdi kafam ayılmıştı işte. Ya ben benim kafama tüküreyim emi. Kimsenin yüzüne bakmadan suyumu içerken evde ölüm sessizliği gibi bir şey olmuştu. Kafamı usulca kaldırdığımda babam Efkan'a sinirli bir şekilde bakıyordu. Ah benim ahmak kafam diye geçirdim içimden. Efkan babamın ona olan bakışlarının farkındaydı. Fakat umursamıyordu. "Zümrüt alyansları almamız için aradılar hem İzlem'e de birkaç parça bir şey alırız olur mu? " Kafamı kaldırıp ona baktığımda az önce teyzemin dediği şeyi duymamış gibi davranmayı seçmişti. "Alyanslar mı? Sahi sizin niye parmağınız da yüzük yok? " Teyze sen meraklı melahat falan mısın acaba? Ben ne diyeceğimi düşünürken Efkan cevap verdi. "Zümrüt'ün ki hamilelikten sonra parmağına olmadı hem zaten evleneli 2 yıl olmuş hazır parmağına da olmuyorken beraber yenisini alalım dedik" Bu adam bu kadar yalanı ne zaman düşünüp bulmuştu acaba? "Olur gideriz" dediğimde dün gece anlattığım akım geldi aklıma. "Akım da çeker miyiz? " diye heyecan ile Efkan'a dönerken o da gülümseyerek kucağında etrafa hazine görmüş gibi bakan İzlem'i işaret ederek "Kızımız da olacaksa neden olmasın" Küçük bir çocuk edasıyla ellerimi birbirine çarpıp gülerek "tabi ki kızımız da olacak " demem ile kahvaltıya mutlu bir şekilde devam etmiştim.
okuduğunuz için teşekkürler... Allah izin verirse gelecek bölüm çarşamba günü gelecek. Tekrardan teşekkürler iyi okumalar🦋🍂 soracağınız sorular veya önerebileceğiniz şeyler varsa yazabilirsiniz. |
0% |