@efloranizz35
|
Karanlık bulutların gökyüzünü; sislerin yeryüzünü kaplandığı bir geceydi. Deniz kenarına doğru ilerledi; beyaz gömleğinin üzerine giyindiği siyah ceketini düzeltti ve deniz kenarına bakan banklardan birisine bacak bacak üzerine atarak oturdu. Telefonunu açtığında yandan bir gülümsemeyle gelen mesajı açtı.
Mesaj, Mahkumlar Yoldaşlığı'ndan gelduğini gördüğünde derin bir iç çekti ve mesajın üzerine bastı. "Dünya'da görünür biçimde dolanman sana zarar verecek Graves. Geç olmadan vazgeç ve hücrene geri dön. Bu sana son uyarımız." Graves, bu mesajın ardından gülerken aniden arkasından gelen adım sesleriyle durdu ve kafasını telefondan ayırmadan: "Ben de seni bekliyordum, Cyrus." dedi, soğuk bir sesle.
Cyrus, korkusunu ne kadar yok saymaya çalışsada titreyen dizleri ve elleri onu ele veriyordu. Graves'in yanına yaklaşarak:
"Beni buraya neden çağırdınız, Bay Graves?" diye sordu.
"Nedenini çok iyi biliyorsun, Cyrus." diyerek Graves, ayağa kalktı. Cyrus'a doğru yaklaştı. Fakat Cyrus hâlâ anlam veremiyordu.
"Günlük yanında mı?" diye sordu Graves, Cyrus'un korkusunu umursamayarak.
"Günlük mü?" Neyden bahsettiğinizle ilgili bir fikrim yok, efendim," dedi ve yutkundu Cyrus. Graves'in neyden bahsettiğini gayet iyi biliyordu. Graves, telefonunu siyah pantolonunun arka cebine koyayarak gülümsedi.
"Sen başkasının kaderini belirleyebileceğine inanır mısın?" diye sormasına karşılık Cyrus, anlamaz gözlerle Graves'e bakmayı sürdürdü.
Graves, Cyrus'tan bir cevap gelmeyince: "Sen başkasının kaderini belirleyebileceğine inanır mısın?" diyerek tekrarladığında Cyrus, hiç düşünmeden:
"Hayır, efendim." dedi ve devam etti:
"Kaderimizi biz belirleriz. Kendi duygularımızla, düşüncelerimizle kendi yolumuzu çizeriz-" derken Graves, Cyrus'un sözünü kesti ve tek düze bir sesle, "Günlüğü çıkart, Cyrus." dedi. Sokak lambasının ışığı Graves'in bembeyaz tenine vururken ışığın onu rahatsız ettiğinden sağa doğru adım attı ve bedeni, karanlıkla buluştu.
Cyrus, titreyen elleriyle çantasının fermuarını açtı ve elini çantanın içine soktuğunda direkt eline gelen siyah deri defteri çıkarttı. Tekrardan Graves'in emrini beklercesine Graves'in yüzüne korkuyla baktı.
"Son sayfayı aç." dedi, emir verici bir sesle. Sesi öncekinden daha sert çıkıyordu. Bu da Cyrus'un biraz daha korkmasına neden oluyordu. Cyrus öylecene Graves'in yüzüne bakarken:
"Son sayfayı aç." dedi, tekrardan dişlerini sıkarak.
Cyrus titreyen elleri ona ne kadar zorluk çıkartsada hiç beklemeden son sayfayı açtı. Sayfanın üzerinde kanla yazılmış notla beraber nefes alış verişlerinde zorluk yaşamaya başladı. Fakat Graves umursamazca: "Sesli oku." dedi ve yandan bir gülümsemeyle acı çekişini izledi.
Cyrus, tekrardan günlüğe baktı ve yutkundu. Titreyen sesiyle okurken Graves, araya girerek: "Sesli oku!" diye bağırdı. Graves'in bağırmasına karşılık irkildikten sonra daha yüksek bir sesle okumaya başladı:
"Cyrus Hunter. Yaş: 26 Doğum günü: 12 Nisan 1998 Ölüm günü: 11 Nisan 2024 Saat: 23.50 Ölüm sebebi: Araba kazası.
Cyrus, dolu gözlerle ona baktı. "Sen kimsin?" dedi titreyen sesiyle, yeşil gözleri korku akıyordu.
Graves, gururla bakarak: "Azrail'in," dedi ve elini şıklattıktan sonra: "Doğum günün kutlu olsun, Cyrus Hunter... Bu gece arabayla üzerinden geçtiğin bir kız çocuğunun bedelini ödeyerek öleceksin." dediğinde yan tarafa doğru baktığında bir araba farı göründü. Cyrus, yalvarır bir ses tonuyla: "N"olur... Merhamet et n'olur... Ölmek istemiyorum, ölmek istemiyorum..."
"Hadi ama Cyrus, kim ölmek isterki zaten? Son saniyelerinin tadını çıkart, ölümünü seyretmek eğlenceli olacak." diyerek acır bir şekilde gülümsedi.
Cyrus, 'hayır' anlamında kafasını saklarken bir yandan da arabaya doğru bakıyordu. Graves'i orada bırakarak hızla koşarken araba ona yaklaştı ve ölümden kaçamayarak öldü.
Cyrus Hunter'ın hayatı doğum gününde son buldu. Graves'in kuralları belliydi. Günlüğü yok etmeye çalışan ölürdü. Yere düşmüş kader günlüğünü eline aldı ve ceketinin iç cebine koyarak oradan uzaklaştı.
|
0% |