@efloranizz35
|
Dedektiflik bürosunun 1. Grup dedektiflerinden Nora Evans, çantasından çıkardığı siyah eldivenlerini ellerine geçirmesinin ardından polis memurlarıyla beraber olay yerini incelemeye koyuldu.
Olay yerinde bulduğu her şüpheli eşyayı poşetlere yerleştirirken büronun 2. Grup dedektiflerinden Hardy, Nora'ya doğru yaklaşarak:
"Bayan Evans, burada pek bir şey bulamadık sanki. Bence bu olayda da bir trajedi aramayıp kadere bağlamamız gerekiyor." dedi, küçümser bir ifadeyle.
"Veya Bay Brave, her şeye şüpheyle yaklaşarak, kadere bağlamadan olay yerini incelemeye devam etmeliyiz ama eğer siz mesleğinizde gerekeni yapmayacaksanız istifanızı verebilirsiniz. Bu şekilde büromuz da biraz kafa dinler." diye terslemesinin ardından Hardy, derin bir nefes alarak işine geri döndü.
Nora, tekrardan önüne döndü ve rüzgârla yüzüne vuran kahverengi saçlarını evden çıkarken neden toplamadığının sitemini ederek olay yerini incelemeye devam ediyordu.
Pantolonunun arka cebine koyduğu telefonunun titremesiyle hafif irkildi ve mesajın önemli olabileceğini düşünerek telefonunu arka cebinden aldı. Gelen mesaja baktığında mesajın büronun araştırmacısı Sasha'dan gelmiş olması hiç olmadığı kadar mutlu etmişti.
Bayan Dean: *Bir video gönderdi
Bayan Dean: "Sarya Hanım, olay yerindeki kamera kayıtlarına ulaştık.
"Teşekkür ederim."
Bayan Dean: "Rica ederiz, kolay gelsin."
"Sizede."
Sasha'nın attığı videonun üzerine bastı ve telefonu yan çevirerek görüntüleri izlemeye koyuldu. Görüntülerde Cyrus'un geldiğini gördüğü an gözlerini kısarak daha dikkatli izlemeye çalıştı.
Görüntüde ses olmadığı için Cyrus'un görüntüde söyledikleri veya yaptığı hareketler hakkında bir yorum yapamıyordu. Fakat akli dengesinde bir problem olduğu boşluğa seslenmesinden, boşluğa doğru bir defter uzatmasından anlaşılıyordu.
Cyrus'un ağlamaklı yüz ifadesi ve titreyen vücudu kamera görüntülerine de yansımıştı.
Kamera kayıtlarından bir sonuca varamayacağını anlayarak videoyu yarıda bıraktı ve yeniden Sasha'ya yazmaya koyuldu:
"Bayan Dean, bana Cyrus Hunter'ın sağlık raporlarını ve sicillerini bulabilir misiniz?"
Mesajı gönderdiği an Sasha'nın onu bekletmeden çevrim içi olması mutlu etmişti.
Bayan Dean: "Tabii, Bayan Evans. Bulmaya çalışacağım."
"Sağ olun." yazdı ve hızla telefonunu kapatıp yeniden pantolonunun arka cebine koydu. Araştırmaya dönmesine fırsat kalmadan "Bayan Nora!" diye bir ses işittiğinde ayağa kalktı ve arkasına doğru baktı. Gelen polis memuru Aaron Dainty'di.
"Buyurun, Bay Dainty," yanıtını verdiğinde Nora'nın kahverengi gözleri, Aaron'un yeşil gözleriyle kesişti.
"Bence artık dağılmalıyız. Ekibinizin ve ekibimin dinlenmeye ihtiyacı var gibi," diyerek yan tarafta uyuşukça çalışan ekibini gözleriyle gösterdi.
Nora, dişlerini sıkarak, "Aptallar," demesinin ardından derin bir nefes aldı ve gözleri Hardy'le buluştuğunda: "Bay Brave," diye seslendi. Hardy, derin bir nefes alarak Nora'ya doğru yaklaştı ve dişlerini sıkarak: "Beni ne zaman ayağına çağırmaktan vazgeçeceksiniz?" diye sormasının ardından, bu sorusuna hiçbir cevap vermeden: "Dağılabiliriz, yorgun düştü. Yarın sen de ekibine haber verirsin ve bu dava için ekipleri birleştiririz." dediğinde kahkahalarıyla:
"Bu kadar saçma bir dava için ekipleri birleştireceğimi düşünmüyorsunuz, değil mi?" diye sormasının ardından Nora'dan herhangi bir yanıt gelmeyerek: "Ekip, gidiyoruz!" diye seslendi. Ekibinden çıkan, 'Oh!' sesiyle gözlerini kısarak onlara baktı ve hemen ardından gözleri yeniden Hardy'le buluştu; "İyi geceler, Bay Brave. Yarın detaylıca konuşuruz."
"Konuşalım, Bayan Evans. İyi geceler dilerim."
⏳
Bay Boris: "Bayan Evans, ofisime gelin."
Gördüğü bu mesjın ardından derin bir nefes aldı ve bilgisayarının ekranını kapatarak büronun müdürü Boris Watson'ın ofisine gitmek üzere odasından çıktığı an Bayan Sasha, hızla önünü kesti; "Bayan Evans, istediğiniz raporları-"
"Masamın üzerine koyun, Bayan Dean. Beni Bay Watson ofisine çağırıyor, teşekkür ederim." diyerek sözünü kesti ve onu orada bırakarak hızla Boris Watson'ın ofisine gitti.
Derin bir nefes almasının ardından kapıyı çaldı ve 'gel' sesini işitmesiyle içeriye girdi.
"Beni çağırmıştınız, Bay Watson."
"Oturun, Bayan Evans." diyerek gözlerini kahverengi masasının üzerindeki bilgisayarından ayırarak Nora'ya doğru baktı.
Nora, Boris'in karşısındaki siyah koltuğa oturarak ellerini birleştirdi.
Odanın kahverengi tonları bile onu germeye yeterken başı dik bir şekilde Bay Boris'in diyeceklerini bekliyordu.
Boris, boğazını temizlemesinin ardından; "Bakın Bayan Evans, büromuzun oldukça başarılı bir dedektifisiniz. Fakat öğrendiklerim hiç hoşuma gitmedi. Sizin gibi iyi bir dedektif normal bir trafik kazasını bu kadar araştırıp trajedi aramamalı." dediğinde itirazla; "Ama Bay Watson, trafik kazasında ölen Cyrus Hunter kamera kayıtlarında çok garipti-"
"Belki delinin tekidir, Bayan Evans. Sizden isteğim bu davayı bırakarak Hardy'le ekipleri birleştirmemeniz. Bu kadar çok araştırılmasını istiyorsanız Bayan Aleis'e bildireyim, davayla o ilgilensin."
Aleis Watson, Boris Watson'ın kardeşiydi. Büronun başarılı bir dedektifi olsada araştırmacılara ve abisi Boris'e de işlerinde yardımcı olurdu.
"Beni yanlış anlamayın Bay Watson ama sonuçta bu benim davam ve ben ilgilenmek istiyorum. İzninizle şimdi işime geri dönmeliyim." dedi kendinden emin bir sesle.
Nora'nın vazgeçmeyeceğini kabullenerek, "Çıkabilirsiniz, Bayan Evans." dediğinde sesinde düşünceli bir ifade vardı. Hızla ayağa kalktı ve Bay Watson'ın ağzından başka bir şey çıkmadan odadan koşar adımlarla ayrıldı. Üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi hissettse de bir yandan da içinde bir sıkıntı var gibiydi.
Bay Boris'in dediğinin tersini yapmak pek onun tarzı bir hareket olmasada bu sefer karşı koymakta kararlıydı. Fakat Boris Watson'ın da en az onun kadar inatçı olduğunu bildiğinden bu davada Aleis Watson'ın da yer alacağını biliyordu.
Derin bir nefes alarak Bayan Dean'in bıraktığı dosyaları incelemek üzere koşar adımlarla odasına gitti.
Bayan Dean'in masasına bıraktığı dosyaları büyük bir heyecanla açarak incelemeye koyuldu. Fakat her okuduğu cümleyle yüzündeki gülümseme siliniyordu ve aklındaki soru işaretleri artıyordu.
Okuduklarına bakılırsa Cyrus Hunter, 26 yaşında bir ofiste stajyerlik yapıyordu. Daha önce 20 yaşındayken Edna Swan ismindeki 8 yaşındaki kız çocuğunu alkollü araba kullanarak ezip geçtiğinden 3 yıl hapis yatmıştı.
3 yıl içinde kafayı sıyırmış olabileceğini düşünerek belgeleri masanın üzerine bırakacakken gözü yeniden belgelere kaydı. Cyrus, 20 yaşındayken arabayla bir kızı öldürmüştü ve kendisi de araba çarpması sonucu ölmüştü ve öldüğü gün de doğum günüydü. Bunların hepsinin tesadüf olup olamayacağını düşünürken sertçe belgeleri masasına bıraktı.
Tabii ki tesadüf olacaktı. Tesadüf dışında nasıl bir ihtimal olabilirdi ki? Fakat bu kadar tesadüf normal olabilir miydi? Nora, düşünceleriyle kafayı yercesine boğuşuyordu. Bay Watson haklıydı bu davayı tek hallettikçe akli dengesini kaybedecekti. Yardıma ihtiyacı vardı veya davayı bırakmalıydı. Bay Brave gibi düşünmeyi tercih ederek belgeleri çöp kutusuna attı ve telefonunun kamerasını açarak kendisine baktı.
Bembeyaz teni kızarmış, dudakları beyazlaşmıştı. Omuzlarına gelen kahverengi saçlarını bileğindeki lastikle gelişi güzel bir şekilde bağlayarak camını açtı.
Eğer gerçekten düşündüğü gibiyse ve herkes Cyrus Hunter gibi işlediği suçla öldürülecekse gerçekten işinde usta bir katildi. Belki o katil yanı başlarındaydı: dostları, iş arkadaşları, yoldan geçen herhangi biri...
Burası Dünya'ydı, herkes günahkardı...
⏳
Bay Watson, ofisinde yalnız kalmasını fırsat bilerek telefonunu eline aldı ve kardeşi Aleis'in telefonunu çaldırdı. Daha 2 saniye geçmeden Aleis'in sesi duyuldu.
"Efendim abim?"
"Bayan Watson, neredesiniz?"
"Ofisimdeyim, Bay Watson."
"Ofisime buyurur musunuz?" derken yüzünde anlamsız bir gülümseme oluşmuştu. Kardeşi Aleis, her zaman bir yolunu bulup onu mutlu etmeyi başarıyordu. Bunu isteyerek de yapmıyordu. Çünkü Boris için Aleis'in ses tonu bile mutlu etmeye yetiyordu.
Aleis ve Boris ailelerinden uzakta, birlikte yaşamaktaydılar. Görenler birbirlerine benzedikleri için anında kardeş olduklarını anlayabiliyordu. Aleis, Boris'in kız versiyonu gibi olsa da kişilik bakımından çok zıtlardı. Boris, oldukça ciddi bir karaktere sahipken Aleis, oldukça samimi ve sıcakkanlıydı. Hatta Aleis ve Boris'in kardeş olduğunu öğrenenler bu karakterlerden dolayı şaşkınlık duyarlardı.
Aleis, kıkırdayarak: "Neden Bay Watson yoksa patronluk taslamak için mi?"
"Patronluktan önce kardeşimi görmek için. Ofisime gelmek için 1 dakikan var, süren başladı." diyerek hızla telefonu kapattı ve derin nefes alarak Aleis'i beklemeye koyuldu. Daha 1 dakika dolmadan ani bir şekilde kapının açılmasıyla Boris, Aleis'e ciddiyetle baktı. "Mağaradan mı çıktınız, Bayan Watson. Kimse size kapıyı çalmayı öğretmedi mi?" Aleis göz devirerek kapıyı kapattı ve abisinin tam karşısındaki koltuğa oturdu.
"Nasılsın, abicim?" dedi ve dişlerini göstererek sırıtırken Boris, başını eğerek güldü ve yeniden Aleis'e bakarak: "İyi olmak için çabalıyorum, baş belası. Sen nasılsın?"
"Yorgunum abi ya! Çok iş veriyorsun. Bırak da biraz dinleneyim."
"Ah, güzel kardeşim benim! Ama maalesef sana yeni bir dava daha geliyor." dediğinde Aleis olduğu yerde bayılma taklidi yaparken Boris, kahkahalarıyla geri kalkmasını bekledi. Aleis kafasını hızla kaldırdı ve "Sen şaka yapıyor olmalısın! Abi, yapma bunu bana..."
Derin bir nefes aldı ve ayağa kalkarak Aleis'in yanına yöneldi.
"İsim Cyrus Hunter, yaş 26, gece bir araba kazası sonucu ölü bulundu." Aleis, abisinin delirmiş olabileceğini düşünerek kaşlarını çatarken Boris devam etti.
"Bayan Evans, bu davayı çok saçma bir şekilde önemsiyor. Davanın anlamsız olduğunun farkındayım. Araba kazası işte bir gizemi yok. Ama bu davada Bayan Evans'ın yanında olacaksın."
"Ama abi-"
"Çıkabilirsiniz, Bayan Watson."
"Abi-" Boris, kardeşinin kahverengi uzun saçlarını saniyelik okşadı ve gülümsedi.
"Kolay gelsin, başımın belası." diyerek dönen sandalyesine yönelirken Aleis, sitem edercesine ofluyordu.
Saçma sapan bir araba kazasını araştırmak ona aşırı gereksiz geliyordu. Şu ana dek nerede görünmüş böyle bir olayın bu derece araştırıldığı? Yine de abisine pek bir şey demeden ayağa kalktı.
"Ben, Bayan Evans'ın yanına gidiyorum madem." diyerek kapıya yöneldi: " Kolay gelsin güzel kardeşim." dediğinde Aleis yeniden Boris'e baktı. İçinde küçük bir çocuğun sevinciyle gülümsedi ve odadan ayrıldı.
|
0% |