@efo_san
|
Her kız çocuğu karanlık sokaklarda rahatça yürümek isterdi. Fakat her kız çocuğu da bunun imkansız olduğunu bilirdi. Bunu bende bilirdim. Yaşayarak öğrenmiştim. Unutmam mümkün değildi. Sigara içmek için balkona çıktım. Karanlık tenha sokaklarda birkaç sokak köpeği ve sarhoş birkaç adam dışında kimse yoktu. Bu düzenden bıkmıştım. Sigara dumanını içime çektim. Bu zıkkımın bağımlısı değildim ama ister istemez içiyordum. Gözlerim pembe kıyafetlerle dışarı çıkan küçük bir kız çocuğuna ilişti. Güneş çoktan batmıştı. Onun dışarda işi neydi? Etrafındaki birkaç sarhoş adam ona baktığında gözleri korkuyla doldu. Sigarayı yere attım. Ben yaşadım o yaşamasın. Hızla dışarı çıktım. Kızın elini tuttum. "Nereye kayboldun hemen ablacım?" Kız bana korkuyla bakmak yerine gülümsedi. Sarhoş adamların kıza olan bakışları benim gelmemle değişti. Yavaşça bizden uzaklaştılar. Siyah kısa elbisemi düzelttim ve kucağıma aldım. Beraber tenha sokaklardan çıktık. "Sen nereye gidiyordun miniğim?" "Ağabeyime gidiyordum. Yemek yaptım ben ona götürecektim." Kafamda tatlı bir sahne gerçekleşti. Minik kız bir tabureye çıkıyor ve iki eliyle yumruğu kadar yumurtayı kırmaya çalışıyor. Sonra da yumurta elinde patlıyor. "Ağabeyin nerede çalışıyor?" Eliyle tamirci dükkanını gösterdi. Kucağımda onunla beraber gösterdiği yere ilerledim. "Adın ne senin?" "İlay." Gülümsedim. Annemin adıydı. "Senin adın ne abla?" "Meftun." "O ne demek ki?" "Tutkulu aşık." Kafasında soru işaretleri olsa da sessiz kalmayı tercih etti. Kapının önünde durdum ve İlay'ı kucağımdan indirdim. İlay kapıyı açıp içeri girdi. Büyük gri bir minibüsün altında çalışan genç bir adama koştu. Abisi o olmalıydı. Abisi minibüsün altından çıktı ve kardeşine baktı. Mavi renkli tulumu siyaha boyanmaya yakındı. O derece yağ içindeydi. Dağınık kahverengi saçları ve zor anlaşılan siyah gözleri vardı. O kadar renksizlik içinde kız kardeşi İlay'ın rengarenk olması hayatın gerçeklerini yüzüme vurmaya yetiyordu. "İlay? Sen nasıl geldin buraya?" İlay gülümsedi. Eliyle kapıda duran beni gösterdi. "Abla getirdi beni." Genç adam ayağa kalktı ve bana yürüdü. Elini uzattı. "Kardeşimi koruduğun için teşekkür ederim." Elini tutup sıktığımda ikimizin kolunda da aynı dövme olduğunu fark ettim. Yavaş yavaş batan güneşin dövmesi. (...) Bölüm Sonu.
|
0% |