
Pınar Sezen Mutlu
"Ne yapıyorsun sevgilim?"
"Yemek hazırlıyorum."
Umut ile telefonda konuşuyorduk. Açıkçası bu durumun daha ne kadar ilerleyeceğini merak ediyordum. Ama bu merakı geceye saklamayı tercih ettim. Akşam gelecekti sonuçta.
"Akşam geleceksin değil mi?"
Gürültülü ortamda onun sesini duymaya çalışmak zordu. Az buz başarıyordum.
"Geleceğim tabiki."
"Ama hava durumu yağmurlu gözüküyor. Islanacaksın."
"Biraz ıslanmamdan bir şey olmaz. Aylardır sırılsıklam sana aşıkken gıkım bile çıkmamış şimdi mi çıkacak?"
Şu anda beni görmemesinin rahatlığıyla utangaç bir şekilde gülümsedim.
"Akşama görüşürüz o zaman."
Telefonu kapattık. Yine aynı hayalleri kurmaya başladım.
(...)
Umut Kaan Öktem
Yorucu iş günü sonrasında huzur bulduğum yere geldim. Pınar'ıma.
Hava yağmurlu olsa da umursamadım. Pencereye yürüdüm. Bu sefer pencerede aşağı sarkan bir halat vardı. Pencerenin camında asılı bir not.
*Halata tırmanırken dikkatli ol.*
En ince detayına kadar herşeyi düşünmüş gerçekten. Yerim ben onu.
Pınar'ın planını uyguladım. Halata tutundum ve duvardaki çıkıntılar yardımıyla pencereden içeri Pınar'ın odasına girdim.
Pınar gülümsüyordu. Daha ona sarılma fırsatım olmadan o ellerini benim ceketime koydu ve ceketimi çıkarttı.
Ceketi bir kenara fırlattı ve bana sıkıca sarıldı. Fırsat bulmuşken tüm kokusunu içime çektim.
"Bu gece benimle uyuyabilirsin."
"Ya sabah annen ve dayın gelirse?"
"Kapıyı kilitledim. İkizleri de susmaları için tembihledim. Şuan uyanıklarsa ve bizi dinliyorlarsa onları susturması gereken kişi artık sensin."
Yatağa oturduğumda kucağıma oturdu. Alnını alnıma yasladı.
"Nasıl susturacağım?"
"Rüşvet vermeliymişsin. Bu da abur cubur oluyor."
Kıkırdadım. Bu romantik anda bile konuştuğumuz konular alakasızdı. Ne uyumsuz uyumlu çifttik biz böyle.
Yatağa uzandım. O da göğsüme uzandı. Parmakları göğsümde daireler çizdi. Düşünceli görünüyordu.
"Bu daha ne kadar böyle sürecek?"
"Ne?"
Kafasını göğsümden kaldırıp bana baktı.
"Bu ilişkiden bahsediyorum. Daha ne kadar böyle kaçamak buluşacağız."
"Annen bana karşı nefret beslemeyi bırakana kadar."
Rahatsız bir iç çekti. Yapacak bir şey yoktu. Şartlar bunu gerektiriyordu.
"İkna edelim. Gizli saklı iş yapmaktan bıktım."
Göğsüme uzanması için beline elimle hafif bir baskı uyguladım. Elimi yavaşça belinde ileri geri hareket ettirdim. Aklım sıra onu sakinleştirmeye çalışıyordum.
"Yakında yapacağız. Emrah abimle konuşacağım. Er yada geç evleneceğiz. Kabul etseler de etmeseler de."
Pınar kafa sallamakla yetindi. Hafifçe gülümseyip kollarımda uyumaya hazırlandı. Bende sözümü tutmak için planlar yapmaya...
(...)
Bölüm Sonu.
Kısa bir dertleşme istiyorum. Bu boş zırvalamalarımı dinlemek istemeyen bir sonraki bölüme geçebilir.
Bu aralar pek bir şey yazamıyorum. Depresif hissediyorum. Kafam büyük bir umursamazlık yolunda ilerlemekte kararlı. Haliyle bir şeyler yazmayı da bırakasım geliyor.
Şuan arkada başka bir kurguyu da düzenlemeye çalışıyorum. BŞ diye seslenelim şimdilik. O kurguda bu depresifliğimi fazlasıyla aktaracak sanırım.
Eğer düzgün bir şeyler yazamazsam bilin ki iyi değilim. Çünkü son birkaç günüm ağlamaklı geçiyor.
Buraya kadar okuyan varsa teşekkür ederim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |