Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@eftal.ya

" Eflal Kara ve Mustafa Demirkan arasında %99.9 oranında benzerlik bulunmaktadır. " beynimde dönüp duran sözcükler bunlardan ibaretti. Doruk Demirkan inanmadığı gerçeklerin doğruluğuyla bense bildiğim gerçeklerin nihayetinde yüzüme vurmasıyla yüzleşiyorduk. Okuduğu cümleden sonra kağıt elinden düşmüştü. Boş bakışlarla yerde duran kağıda tam 8 dakikadır bakıyordu. Bense onu bekliyordum. En ufak bir tepkisini gözümü bile kırpmadan izlerken yüreğim ağzımda onu bekliyordum. İkimizden de ses çıkmayacağını anlayan Eray abi dayanamamıştı sanırım. " ee Doruk bir şey demeyecek misin? " . Ama bir tepki vermedi. Eray abi bu sefer yanına gidip omzuna dokunarak " Doruk, ne yapacaksınız bundan sonra? " dedi. Ama yine tepki yok . Eray abi bana bakıp" ben bir su alıp geleyim ya da kolanya falan bekle burada" dedi . Sadece " tamam" diyerek onayladım. Eray abi çıktıktan sonra Doruk Demirkan başını sallamaya başladı. " Hayır, benim kardeşim değil. Hayır değil. Değil benim kardeşim. " sonra bana baktı ve üstüme yürümeye başladı. " duydun mu sen benim kardeşim falan değilsin. Asla olamazsın ,olmayacaksın! " öfkeyle bağırıyordu " benim kardeşim benim ameliyat masamda Öldü! Tamam mı sen hiçsin. Hiç bir şey olamayacaksın ." Bu çat pat sesleri benim kırılan kalbim miydi? Yoksa hayal kırıklarım mı batmıştı ayağıma? Gözlerim dolu dolu baktım ona. Bir anda masasındakileri devirmeye başladı. Çıldırmış gibi hareket ediyordu. Masaya koyduğu bir bibloyu duvara fırlatmak isterken yanlışlıkla benim omzumda parçaladı. Parçalanan biblonun kırılan parçaları boynumu, ve çenemi çizdi. Çünkü çok şiddetli bir hızla atmıştı. Hiç sesimi çıkarmadım o da bana geldiğini fark etmedi zaten. Kendini kaybetmiş gibiydi. Çalınmadan açılan kapıyla Eray abinin geldiğini anladım. Elindeki su ve kolonya şişesini masanın üstüne bırakıp Doruk Demirkan 'ın yanına koştu. Onu kendine çevirip omuzlarından tuttu. " tamam kardeşim sakin ol. Bak Eflal senin kardeşin ." Bu kısımda bana baktı ve omzumu fark etti. Kocaman açtığı gözleriyle omzuma baktı. " Eflal, iyi misin? Ne oldu omzuna? " bu telaşıyla Doruk Demirkan ' ın da dikkatini çekebildi. Elimi sallayarak " önemli bir şey yok Eray abi. " demiştim ki Doruk Demirkan ile beraber hızla yanıma koştular. Eray abi omzumu tutarken Doruk Demirkan suçlu gözlerle bana baktı. " bu- bunu ben mi yaptım? " Eray abi öfkeyle araya girdi. " yok ben yaptım. Ulan görmüyor musun ne hale getirmişsin kızı? " . Aralarına girip " tamam acımıyor bile gerçekten sorun yok. " dedim. " Ben duvara fırlatmak istemiştim bak gerçekten bilerek yapmadım ama sen de niye hiç sesini çıkarmıyorsun be kızım? " buğulu sesiyle konuştu.

Açıkcası bu odada canımı daha çok acıtan şeyler vardı bu yüzden omzuma sıra gelmemişti. Eray abi çenemi nazikçe tutup çevirirken " yüzün de çizilmiş " dedi sıkıntılı bir sesle. " tamam ben pansuman yapayım hemen " Doruk Demirkan 'ın bu teklifinin beni şaşırttığını itiraf etmem gerekiyor galiba. Ama hayır canım ben Simay'a aldığı kırıp tamir edeceği oyuncak bebek değildim. Teklifi rededecektim ki Eray abi benden hızlı davrandı " gerek yok istemez. Ben yaparım onun pansumanını.

Sen canını yakarsın onun" . Sen canını yakarsın onun. Doğru yakmıştı Eray abi. Hem de iyice yakmıştı. Doruk Demirkan " haddini bil Eray. Sen onun nesisin ki kimsin ki müdahalede bulunuyorsun?" . Bu sefer hiddet de öfke de banaydı " asıl siz kimsiniz de benim abime karışıyorsunuz. Bu adam varya herkesten çok abim benim siz yerinizi bileceksiniz önce. Madem kardeşiniz değil bir hiçim. O halde hiçliğe ağız yormayın efendi. Ama sakın bak sakın bu adamla mücadele etmeyin zira ben onun olduğu yerde taraf bile seçmeden yanında yer alırım. İşte bundan emin olabilirsiniz. " dedim. O kadar uzun boylu değildi. Tamam kabul ediyorum biraz fazla sakin bir tiptim lakin kırmızı çizgilerimi her zaman korumayı bilmiştim. Eray abi de onlardan biriydi.

Hayatımın en zor döneminde, yaralarımı saran ilk kişiydi elbette her koşulda korumam gereken ilk isimdi. Eray abi kolumdan nazikçe tutup beni yönlendirdi. Doruk Demirkan 'ın odasından çıkıp pansuman odasına geldik. Çenemdeki yaraya ve boynuma yaptığı pansuman bitince eldivenlerini çıkardı. İşimiz yeni bitmişti ki Doruk Demirkan odaya geldi. " Hadi madem gerçek kardeşim sensin ailemle tanışma zamanın geldi. " . Eray abinin güldüğünü duydum " pardon? Tanışma vakti geldi mi ? Önce soracaksın ona hazır mısın? İstiyor musun diye? " . Eray abinin göğsüne elimi koydum " tamam abi sıkıntı yok. Hem haklı artık tanışsak iyi olur. Uzatmanın manası yok. " dedim. Doruk Demirkan ve Eray abi arasında 2 adım ya var ya yoktu. " aynen" Uzatmanın manası yok " bu lafın Eray abiye gittiğini elbette herkes biliyordu. Sonra bana baktı. Daha ılımlı gözüküyordu " Ömer Ali abimle konuştuk telefonda. İlk ona bahsettim. Ailenin en mantıklı davrananı odur. Şirkete bekliyor bizi. " . " tamam gidebiliriz. Ben müsaitim. Eray abi müsadenle ben sonra ararım seni. " . Bana başıyla onay verdi. " tamam güzelim. İyi şanslar " . Odadan ilk çıkan Doruk Demirkan oldu. Çıkarken homurdandığını duysam bile tam anlayamadım. Onu takip ederek hastaneden çıktım. Otoparkta çok şık ve son model bir arabanın önünde durdu.

Vay be biniliyor muydu buna? Emin miyiz? Kapıları açmasıyla bindik. Kemerimi bağlarken Doruk Demirkan 'ın sesiyle ona döndüm. " sen neden ondan müsade istiyorsun ki? Ayrıca güzelim ne? Abi ayağına se-" " kes sesini! " öfkeyle titreyen ellerime baktı. Alaycı bir bakışı vardı ve beni delirtmeye yetip artmıştı bile. " sakın. Bak size ne dedim? Onunla münakaşaya girmeyin dedim değil mi? Terbiyesiz ithamlarınıza katlanmak zorunda değilim ben. O yüzden ya şirkete götürürsünüz ya da ben yolumu kendim bulurum? " . Çatık kaşlarıyla kemerini bağladı ve neyseki daha fazla yorum yapmadı.

Sesiz bir yolculuk sonunda koca ,şatafatlı bir binanın önüne arabayı park etti. Gerçi bina demek bu şahesere haksızlık ama neyse. Arabadan indim ve onu bekledim. Şirket 'Demirkan holding 'ti. İçeri girdik. Bizi gören çalışanlar " hoşgeldiniz Doruk bey" diyordu. Bana kaba olan bu adam elaleme selam verip hal hatır sorunca ağrıma gitmedi desem yalan söylerdim galiba. Asansöre ilerledik ve zemin kata gelince bindik. Asansörde yalnız olmadığımız için mi yoksa zaten konuşmak istemediği için mi bilinmez Doruk Demirkan bana tek laf etmedi. Ben de üstüne düşmedim zaten. İneceğimiz kata gelince asansör kabininden ayrıldık. Bir odanın önünde durduk. Kafamı kaldırıp bakınca bunun Ömer Ali Demirkan 'a ait oda olduğunu gördüm. Hadi Bismillah.

Kapıyı çalıp içeri giren Doruk Demirkan 'ın ardından bende içeriye girdim. Koltuğunda oturan iri kahverengi gözlü, kızları kıskandıracak cinsten uzun kirpikli, yapılı adam benim abim olmalıydı değil mi? Merakla bana bakıyordu. Birbirimizi özenle inceledik. Derken bir öksürük sesi araya girdi ,Doruk Demirkan 'dı. " eee abi çağırdın bizi, geldik . Ne yapacağız şimdi? Nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsun?" . Ömer Ali Demirkan başını Doruk Demirkan dan yana çevirdi. Sanki biraz kızgın bakıyordu. " ne yapacağız? Senin gibi kızı saklayacak halimiz yok ya? Zaten DNA' ya kadar yaptırmışsın. Artık inkar etmek bize kazanç sağlamaz. Babamla az önce konuştum " " Ne? Ne yaptın ne yaptın abi?" . " Babamla konuştum dedim Doruk. Nesini anlamadın? Böyleyken böyle Doruk DNA ya kadar yapmış kız bizim kızımız dedim. Şimdi gelir zaten " dedi. Uf be var ya gözüme girdin Ömer Ali Demirkan. Sevdim be adam seni!

Lafı biter bitmez hızla kapı açıldı. Dan diye! Gür dalgalı saçları aralarında beyaz teller bulunduran, yeşil gözlü, yakışıklı bir adam içeri girdi. Telaşla odada bir şeyler arıyordu ki gözleri bende durdu. Bana baktı, baktı... Gözleri doldu. Anladım hemen o adamın BABAM olduğunu. Dünya üzerinde böyle bakan insanlar var mıydı? Bir insana böyle bakılır mıydı? Bilmiyordum.

Demek babalar böyle bakarmış. Ne aziz bir duygu bu böyle.

Koşarak yanıma geldi ve hızlıca sarmaladı bedenimi. Kollarım hiç bu kadar dolu hissetmemişti emindim. Bekle! Bu koku da neydi? Babalar böyle mi kokardı. Sızım sızım sızladı burnumun direği. O adamsa çoktan ağlamaya başlamıştı . Kocaman adam küçük oğlan çocukları gibi ağlıyordu hüngür hüngür. " Kızım..." dedi dünyanın en güvenli yeri. Sanki dünyada bir gündür yaşıyordum. Sanki o hayat bana şu saniyeden itibaren verilmişti.

Hayat şimdi mi başlamıştı? Bir kelime, beş harf insana ömrünü vaat edebilir miydi? Kollarımı bu adama doladım. Babama sarılıyordum ben. Ama sanki evren avuçlarıma akmış da yudum yudum içeceğim bir şeymiş gibiydi bu his. Bilemiyorum galiba anlatmama imkan yoktu. En nihayetinde Ömer Ali Demirkan 'ın " baba tamam. Sakin ol" diyen sesiyle kendime geldim. Ve Dünya kokan adamdan ayrıldım.

Gerçekten de sakin olması gerekiyordu zira yüzü kıpkırmızı olmuştu. Ellerini tuttum ve önünde eğildim. Korkmuştum ona bir şey olmasından ama belli etmemeye çalışarak gülümsedim. " Sakin olun efendim. Buradayım, buradayız her şey yolunda. Lütfen panik yapmayın, heyecanlanmayın" dedim. Babam da eğildi ve " tamam kızım sakinim. Korkma babana artık hiç bir şey olmaz. Kolumu kesseler kan akmaz artık. " dedi. Kocaman tebesümümü saklayamadım.

Doruk Demirkan " baba , iyi misin? Bir tansiyonuna bakayım mı? " deyince Mustafa Demirkan kafasını salladı " iyiyim oğlum. Şifa buradayken dert verene şükürler olsun. " . Ömer Ali Demirkan " baba tamam iyi hoş söylüyorsun da anneme nasıl söyleyeceğiz? Ne zaman söyleyeceğiz?" Sıkıntılı bir hale büründü Mustafa Demirkan " haklısın oğlum onu epey sarsacak ama ben kızımı saklamayacağım. Hele ki annesinden. Hele ki dünyaya duyurmayı isterken kızımı. Benim kızım bu akşam evinde uyuyacak. " dedi kararlılıkla.

Ne diyeceğimi bilemedim. Tamam Eray abiye bildirmem gerekiyordu ama daha ötesinde evdeki diğer abiler ve Ceylin hanım beni kabul edebilecek miydi? Beni gerçekten o eve evlat olarak alacaklar mıydı?

Bundan sonrası ışık hızıyla olayların birbirini takip etmesiyle devam etti. Apar topar şirketten ayrıldık, arabaya bindik derken şatodan hallice, kocaman bir evin önünde durduk. Kapıdaki güvenlikler bariyer gibi bir şeyi açtılar. Kocaman bir bahçesi olan evin ortasında devasa bir fıskiyeli havuz vardı. Bakımlı çimenleri, görebildiğim 3 oturma yeri ve fazlasıyla korumaya sahip bu ev dizi yalılarına taş çıkarırdı. Mustafa Demirkan " evine hoşgeldin kızım" dedi arabadan inerken. Bakalım umarım hoş görürdük.

***

Eveeet yeni bölümümüz geldiii. Umarım beğendiniz? Lütfen yorum ve beğenilerinizi bana çok görmeyin kıymetli okuyucularım. Sizleri seviyorum. Teşekkürler. İyi günleeeer.

 

 

Loading...
0%