@eftal.ya
|
En nihayetinde taksiye binmiş ve eve gelmiştik . Güzel ve mütevazi bir evi vardı. Anlatığı kadarıyla ailesiyle yaşamıyordu. Yani bu evde yalnızdı. Beyin cerrahıydı ve bekardı. Onun hakkında tüm bildiklerim bunlardan ibaretti işte ve ben hiç tanımadığım bu adamla aynı evde kalacak kadar güvende hissetmiştim. Bana misafir odasını verdi hoş zaten bavulum bile yoktu. " pekâla Eflal sen biraz dinlen tamam mı? Yat ve uyu zaten zor bir gün geçirdin. Benim dışarıda birkaç işim var halledip dönerim. " dediğinde Eray abiyi başımı sallayarak onayladım. " görüşürüz Eray abi" hafifçe gülümsedi.
Ben de odaya geçtim ,yatağa uzandım. Vay canına benim yatağımın 100 katı falan daha rahattı. Daha huzurlu bir zamanda gözümü açma umuduyla kapattım gözlerimi.
Bir takım gürültülere uyandım. Eray abi gelmiş olmalıydı. Aslına bakarsan hava epey kararmıştı. Saat yediyi geçmiş olmalıydı. Yataktan kalkıp sese yöneldim. Mutfak önlüğü giymiş bir Eray abiyi elinde fırın tepsisiyle görmek pek beklediğim bir şey değildi tabii. Şaşkınlık içinde ona bakınca bana güldü. " Hey şaşkın ördek orada öyle durma da şu dolaptan bize 2 tabak çıkar bakalım. Bu arada yatağın nasıl? Rahat ettin mi?" Gülümseyerek dolaba yöneldim ve tabakları çıkarırken " Evet,evet çok rahattı. Çok teşekkür ederim uzun bir zamandır bu kadar harika bir uyku çekmemiştim. " . Eray abi aydınlık bir yüzle " buna çok sevindim ayrıca artık teşekkür etmeyi bırakmalısın. " . Başımı sallayarak masaya tabakları koydum . O da fırın tepsisini tezgaha bıraktı. Fırında tavuk ve patates yapmıştı . Ve Tanrım gerçekten harika kokuyordu. Tabaklara kendisi yemekleri koydu.O kadar açtım ki size tarif edemezdim. Direkt yemeklere yumuldum. Sessizlik içinde yemeği tamamladık . Tabağımı elime almıştım ki Eray abi" Sen bugün dinlen ve ellerin iyileşinceye dek hiç bir iş yapma lütfen ben toplayayım sofrayı sonra pansumanını yaparız ufaklık. Hadi sen salona geç. " dedi. Titreyen bir sesle "ama yük olu-"sözümü hızla kesti Eray abi" sakın bu kelimeyi duymayayım ufaklık hadi salona" sadece başımı salladım. Ve salonda onu bekledim.
Bir süre sonra Eray abi elinde ilk yardım malzemeleriyle geldi. " Eveeet Eflal hanım. Şu pansumanı bir tazeleyelim bakalım. " ona sadece gülümsedim. * * * Eray abi elinden geldiği kadar yavaş, hafif ve acıtmadan yapmak için özense bile morarmış çenem ve yarılmış şakaklarım ona pek yardımcı olmadı. Çatık kaşlarıyla son pansumanı bitirince şöyle bir yüzüme bakıp şefkatle yanağımı sıkıp" Bitti civciv, geçmiş olsun. " dedi. Kısık sesle " teşekkür ederim Eray abi " dedim . Hemen kaşlarını kaldırdı " Ah bu arada odana birkaç poşet bıraktım gördün mü? " . Şaşkınlık içinde kafamı salladım " Hayır, neden ki ?" " Pekala benim için gidip bakabilir misin? " deyince onu başımla onayladım ve odama girip poşetleri merakla açtım.Aman Tanrım bu nasıl bir adamdı böyle? Poşetlerde pijama takımları, eşofmanlar , sweatshirtler ve daha nicesi vardı hatta morluk kremi ve ped bile almıştı. Kendimi evde hissetmem için bana ait bir diş fırçası bile vardı. Ve en dipte kutulu bir şey daha vardı . Merakla kırmızı kare kutuyu elime alarak açtım. Ovv bu bb-bu bir kar küresiydi. İçinde tatlı bir kız çocuğu vardı. Gözyaşım kürenin üstüne damladı. Hayatım boyunca bana ait bu kadar eşyam olmamıştı nitekim ben hiç kimsenin bu kadar düşündüğü birisi de olmamıştım. Ağlayarak odadan çıkıp koşarak salona gittim kar küresi hâla elimdeydi. Hızla Eray Abiye sarıldım. Kocaman bir sarılmaydı bu. Sarılan yaralarım için. Düşünüldüğüm saniyeler için. Alınan hediyeler için. İlk kar kürem için. Ama en çok ta bana verdiği küçük ,nazlı kız çocuğu için sarıldım. Saçlarımı hafifçe okşadı, sırtımı sıvazladı ve en sonunda bende kendimi geri çektim. Hıçkırıklarla " teşekkür ederim " dedim. Yalancı bir kızgınlıkla " ne, hayır bu senin moral hediyendi. Seni ağlatmaması gerekiyordu" . Sonra ikimiz de gülmeye başladık. Eray abi harika bir adamdı. O talihimin getirdiği en büyük jestti.
Nihayetinde her şey bittikten sonra odama döndüm. Çok yorgundum takdir edersiniz ki 2 gün olmuştu deli gibi dayak yiyeli. Yani vücudum hâla dirayetsizdi. Yatağıma uzanıp telefonu elime aldım. Arama motoruna Demirkan ailesi yazdım. 4 oğulları 1 de kızları vardı. Yani üvey annemin kızı demek daha doğru olurdu. Simay Demirkan. Fotoğraflarına baktım. Gerçekten anneme benziyordu. Birkaç haber sitesine girip hakkındakileri okudum. İstanbul üniversitesi radyo ve televizyon okuyordu. Ama tuhaf olan şuydu ki kızın en son yüklenen fotoğrafları 1 yıl önceye aitti. Ben de daha derin bir araştırma yaptım. Ve Tanrım bu ne demek oluyor? Yaklaşık 1 sene önce 12 Haziranda trafik kazası geçirmiş ve hayatını kaybetmişti. Onun gidişi abileri dağıtmıştı ve aile sarsılmıştı. En büyük abi Ömer Ali Demirkan kendini şirketin işlerine vermiş bütün sosyal hayatını kenara atmıştı. Onun bir küçüğü Doruk Demirkan doktordu. Ve hastaneden çıkmaz olmuştu. Bir diğer abi Yusuf Demirkan avukattı ve hayatı müvekkilleri üzere kuruluydu. Ve en küçük abi Kuzey Demirkan, o şaklaban çocuk gitmiş yerine sadece psikoloji derslerine çalışan mutsuz bir adam gelmişti. Abiler kardeşini çok sevmişti. Acaba karışmasaydık beni de... Neyse ya geç olmuştu saat . Uyusam daha hayırlı olacaktı galiba. Biliyorum bu konuyu çok geçiştiriyordum ama korkuyordum . Hem de deli divane korkuyordum. Tekrar sevilmemekten... Öyle muhtaçtım ki başımın okşanmasına, sırtımı dayayacağım birine yeni bir yenilgiyi kalbim kaldırır mıydı bilmiyordum. Her neyse yaşayıp görecektik artık değil mi? Ben mutluluğu çok beklemiştim. Belki artık onun da benim kapımı çalma vakti gelmiştir ha ? *** Merhabalar nasılsınız? Umarım beğendiniz bölümü. Aslında Eflal ' in ailesiyle tanışmasıyla olaylar renklenecek. Merak etmeyin çok az kaldıı. Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum. Teşekkürler. İyi günler...
|
0% |