@eftal.ya
|
Ve bir hafta su misali geçip gitti. Bugün ben okuluma Eray abi de hastaneye dönüyordu. Eray abi bu gün iş çıkışı Doruk Demirkan ile konuşacaktı ve ona her şeyi anlatacaktı. Çok heyecanlıydım . Tanrım beni kabul edecek miydi? Düşüncelerimi Eray Abinin sesi böldü. " Eflal, gel hadi. Bir şeyler yemeden okula gidemezsin. " "Tamam Eray abi geliyorum. " dedim ve lavabodan çıktım. Haftalar sonra kendime özenmiştim. Güzel bir gömlek ve kot pantolon giymiştim. Gözlerim zaten çok iriydi ben de daha belirgin olması için siyah göz kalemi çekmiş ve rimel sürmüştüm. Yanaklarımadaysa hafif bir allık vardı. Mutfağa girince Eray abi beni görüp bir ıslık çaldı. Yanaklarım bu hareketi yüzünden kızardı tabi hemen. " vay be Eflal. Sen ne kadar güzel olmuşsun öyle. Maşallah benim kızıma taş bebek gibi. " . Ona 32 diş gülümsedim. " ya Eray abi asıl sen kendine bak. Bu yakışıklılık yasal mı acaba? Bakana ateş ediyorsun resmen. " . Kocaman bir kahkaha patlattı bana. Ben de gülüşüne eşlik ettim. " Eray abi, ımm sen bugün konuşacaksın ya Doruk Demirkanla. Eğer eğer uygunsa onu da getirebilir misin? Yani sen de ist-" . Eray abi saçlarımı okşadı. " tabiki de akşam abinle burada olacağız merak etme? Hem belki o da kardeşinin elinden yemek yemek ister. " kocaman gülümsedim. Daha sonrasında kahvaltımızı edip masayı topladık ve vedalaşarak ayrıldık . Eray abi benim için de bir anahtar çıkarmıştı. Çünkü bazen ben ondan önce evde olacaktım. Bugünde sadece 3 dersim vardı yani eve onlardan önce gelecek abime mükellef bir sofra hazırlayacaktım. Tanrım çok heyecanlıydım. Okula gelince düşüncelerimi rafa kaldırdım. Malum tıp okuyordum ve bölümüm oldukça kendisine dikkat isteyen hassas bir ilimdi. O yüzden tüm sıkıntılarımı bir bulut gibi birleştirip okulun dışına saldım ve sınıfıma girdim. Hiç arkadaşım yoktu. Çünkü bundan önce ailevi o kadar sıkıntım vardı ki kendimi hep insanlardan soyutlamıştım zira zihnim epey kalabalıktı. Ama şimdi yeni bir aile ihtimalim vardı. Belki hayatım her yönden düzene girecekti . Kafamı çok kaldırmadan sırama oturdum. İnsanlar tatil dönüşü birbirleriyle hasret gideriyordu. Kızlar iddialı etekler , elbiseler giymişken ben onların yanında bayağı demode kalıyordum. Bu özgüvensizlik boynumu daha da bükse de aldırış etmemeye çalıştım. Yanımdan bir boğaz temizleme sesi geldi. Hızla kafamı kaldırıp ona baktım mavi gözlü ,kumral ,güzel yüzlü bir çocuk "merhaba oturabilir miyim? "Dedi. Şaşkınlık içinde ona baktım yavaşca kitaplarımı toplarken "ne yapıyorsun?"dedi. Anlamazca ona tekrar baktım "yerime oturmak istemediniz mi? Kalkıyorum işte bende." Bana ufak bir kahkaha attı "Hayır ben senin yanına oturmaktan bahsetmiştim. " .
Tanrım yüzümün alev aldığını hissedebiliyordum . "Benim yanıma mı oturacaksınız. Yani oturduğum yerin yanındaki koltuğa? ". Tekrar gülerek"evet. Tamı tamına aynısından " dedi. En nihayetinde koca kafam algılamıştı ki başımı sallamayı akıl edebildim. O da yanıma yerleşti. Bu çocuğu biliyordum. Okulun en gözde çocuğuydu. İnanılmaz zengin bir ailesi vardı. Son model arabasıyla okula gelirdi,çok sempatikti, tam bir ortam çocuğuydu ve dersleri de verdiği partiler kadar iyiydi en azından bana öyle söylemişlerdi. Tam altın çocuktu anlayacağınız. O yüzden bu çocuğun yanıma gelmesi beni bir hayli şaşırtmıştı. "Bu arada tanışmadık ben Bora Altun" dedi elini uzatırken. Çekingen bir halde elini tutarak " Eflal kara" dedim. Elimi sıkarak" memnun oldum Eflal " aynı karşılığı verdim" ben de memnun oldum "dedim. Elbette sohbeti sürdüren de o oldu " daha önce pek konuşmadık ,sanırım sen pek insan sevmiyorsun " başımı hayır manasında sallayarak " aslında tam olarak öyle denemez. Sadece ben güvenmekte zorlanırım ve genelde fark edilmekten ırak olurum. Bu yüzden daha önce tanışmamışızdır sizinle " . " öncelikle rica ediyorum sizi kaldır olur mu? Aynı dönemiz bu kadar kasma kendini ". Mahçubiyetle" nasıl isterseniz. Yani istersen "dedim. Ve muhabbetimiz hoca gelene kadar sürdü. "Nereden geliyorsun? " "Muğla 'dan. Sen? " " ya ne kadar güzel bir memleketin var. Ben doğma büyüme İstanbulluyum maalesef" . Gülümsedim " olsun İstanbul aziz şehir. Uğruna gemiler karada yol almış. " " haklısın aslında. Teşekkür ederim. Sen seviyorsun galiba İstanbul 'u" "aslında kendinden ziyade yaşanmışlığını seviyorum. Adına şair olanları seviyorum. Eski sokaklarını,mimarisini, kalabalıklarındaki yalnızlığı, yağmurunu ve nicesini seviyorum. Sen sever misin İstanbul 'u." " severim ama senin kadar güzel değil. Hatta bence kimse senin kadar güzel sevmemiştir. " . Utançla bakışlarımı kaçırdım. "Teşekkür ederim çok naziksin. ". Ve sonunda hoca da geldi. 2 saat molasız işlenen dersten sonra son dersimiz 1 saat 15 dakika sonraydı. " eee hadi gel bir kahve içelim. " . Açıkcası pek istekli değildim ama yine de reddedemedim. Beraber kafeteryaya indik ama tabi herkes bize bakıyordu. Sonuçta okulun en gözde çocuğuyla varlığı belli olmayan bir kızı her gün beraber görmüyorlardı . Ama haksız değillerdi. Ben de Boraya hiç güvenmiyordum yine de bu ona kaba davranmamı gerektirmezdi. Aşağı inince bir masaya oturduk "tamam ne alayım sana ne içersin? " . Ona gülümsedim " Hayır lütfen ben ısmarlarım sen ne istersin esas? " dedim. Bana şaşkınlık içinde baktı. "Saçmalama ben davet ettim tabiki ben ödeyeceğim. " deyince ne diyeceğimi bilemedim " şey ben böyle şeylerle rahat edemem . Yani mahçup olurum o yü-" sözümü kesti " o yüzden bu seferki benden olsun. Sonrakine de sen ısmarlarsın. " dedi. Yenilmişlikle kafamı salladım " pekâla çok teşekkür ederim. " dedim...O da biraz sonra elinde kahvelerle çıkageldi zaten. Tekrardan teşekkür ettim ona. O da " rica ederim lafı olmaz. " dedi. Sessizce kahvemi yudumlarken Bora aynı durumu koruyamamıştı. " Biliyor musun aslında sınıfta en merak ettiğim kişi sensin? " " aa gerçekten mi? Neden ki? " " Yani kimseyle muhattap olmuyorsun, çevredeki kızlarla pek arkadaşlık kurmuyorsun , öyle sakinsin ki çözemiyorum seni." " aslında öyle merak edilesi biri değilim ben. Dünyadaki sıradan insanlardan belki de en sıradanıyım sadece insanlara güvenmeyi kaybedeli çok oldu. Eh gelinen sonuç ta bu işte. " dedim. Bana gülümsedi " bilmiyorum ama sen tanıdığım en mütevazi insan olabilirsin galiba " . Utançla başımı eğdim " teşekkür ederim çok kibarsın. " * * * Ve sonunda son dersimizi de vermiştik. Şimdi durağa kadar yürüyordum. Bora arabasıyla bırakmayı teklif etse de onu kırmadan reddetmiştim. Sonuçta daha onu tanımıyordum ve böyle bir durumda ona veya bir başka erkeğe güvenmek sadece koca bir aptallık olurdu. Her neyse içim kıpır kıpırdı. Sanki 7 yaşlarında neşeli bir kız çocuğuydum. Henüz söyleyemesem de abimle tanışacaktım. Belki çok severdi beni. Belki korurdu herkesten. Belki ben de sonunda dünya üzerinde sevilmeye değer birini tanırdım. Kalbimde bir oda verirdim belki ona. Tanrım... Bu belkiler var olan en güzel belkilerdi . Tamam hayata on numara başlangıç yapmamıştım ama bundan sonrası öyle olabilirdi belki.
Bu heyecan eve gelene kadar sürdü. Akşam için aceleyle mutfağa girdim. Abim gelecekti ya tabiki bütün marifetimi dökecektim. Hem benim elinden ilk defa bir şeyler yiyecekti. * * * Saatlerimi mutfakta geçirmemin karşılığını almıştım. Binbir çeşit şey yapmıştım. Duyduğum anahtar sesi kalbimi gümbür gümbür attırmaya yetti. Hevesli adımlarla kapıya gittim. Kapıda Eray abiyi kocaman bir gülümsemeyle karşıladım. Ayakkabılarını çıkarırken gözüm sürekli arkasında dolaştı. " hoşgeldin Eray abi. Nasılsın? Ee abim arabayı falan mı park ediyor? Tamam sen mutfağa geç ben karşılarım onu." Bana öyle bir baktı ki zaten anladım o vakit Doruk Demirkan 'ın gelmediğini. Gülümsemeye zorlandı dudaklarım. " anladım, gelmedi. Olsun abi sağlık olsun. Bak çok güzel şeyler yaptım hadi ellerini yıka da sofraya geçelim." Kafasını salladı " böyle yapma ne olur? Acını saklama yaşa ne varsa. Bırak içindekiler dökülsün . Boğazımı temizledim " yok ki bir şey Eray abi gerçekten. Hem sorun değil. " Neyseki daha fazla üstüme gelmedi. O lavaboya girerken ben de mutfağa girdim. Tabaklara yemekleri servis ettim zaten o sırada da Eray abi geldi. Yemeğe oturduk birlikte. Sabah abimle sofra paylaşma hayalleri kurarken şimdi boğazımdaki yumruyu çaktırmadan yemek yeme çabam takdire şayandı gerçekten. Eray abi çatalını bırakıp bana baktı. Ben de çatalımı bıraktım tabiki. " ne oldu Eray abi ?" "Merak etmiyor musun? " " Neyi ?" Dedim cevabını bilmeme rağmen. " Dorukla ne konuştuğumuzu? " . Gülümsedim " bence benim artık bu konuyu merak etmeme gerek yok. " O da bana gülümsedi. " bak güzelim, hayatta hiçbir zaman hemen pes edemezsin, etmemelisin. Her zaman mücadele etmek zorundayız. Eğer bir şeyleri istiyorsak bazı zorluklara göğüs germeliyiz." " pekâla, bu hayatta bir tek ben mi bir şeyler istiyorum? Hayır! Ama neden hep ben mücadele eden taraftayım? Neden bir kez olsun birileri de benim için savaş- mıyor? Ben bu kadar mı değersizim Eray abi ha söyle lütfen " . Evet artık ağlıyordum çünkü kendimi çok tutmuştum ve patlamaya ihtiyacım vardı. Yerinden hızlıca kalkan Eray abi yanıma geldi. Ben sandalyemde otururken eğildi ve hızla beni kollarının arasına aldı. " Hey hey sana böyle düşünmeyi yasaklıyorum tamam mı? Saçmalama sen değersiz falan değilsin. Ve haklısın ben özür dilerim. " burnumu çekerken merakla " ne için? " dedim. Saçlarımda avuçlarını hissetmek beni iyice mayıştırmıştı bile. " mücadele konusunda söylediklerim. Haklısın sen kimse için mücadele etmek zorunda falan değilsin. Hatta hiç bir şeye zorlanmamalısın da. Zaten yeterince savaşmışsın artık birilerinin yanında gardını indirmek istemek senin en tabi hakkın. " Eray Abinin saçımı okşaması beni iyiden iyiye gevşetmişti. Kuzu gibi mırıldandım sadece. O da bu uysallığıma güldü. * * * Yemek bitmiş, gece ilerlemişti. İkimiz de birbirimize güzel geceler dileyip odalarımıza çekilmiştik.
Ve sahne kapanır...
Artık düşüncelerimin prangalarını açabilir, kendi zincirlerimi kapatabilirdim zihnime. Eray abi bana bugünü özetlemiş her detayı anlatmıştı. Evet Eray abi bugün bana sözünü tutmuş Doruk Demirkan'a gerçekleri anlatmıştı. Ama onun cevabı pek de benim sevineceğim tarzda değildi. Flashback " Eray'dan" Sabahı zor etmiştim. Ve sonunda hastanenin önünde dikiliyordum hem de tam 5 dakikadır. Derin bir nefes aldım. O kız için bunu borçluydum biliyorum ama gerçekten zordu. Yaşadıkları kolay yutulur da değildi. En nihayetinde içeri girdim. Rutinlerden sonra önlüğümle koridorda dolaşmaktaydım artık. Dün ameliyatını yaptığım hastanın genel kontrolü için odasına girdim. Ve günün devamı da bu şekilde geçti . ... Öğle yemeği arasında cesaretimi toplamıştım artık. Doğrudan Doruğu aradım. " alo , kardeşim nasılsın? Heh ben de yemek öncesi seninle konuşmak istiyorum ama. Odama gelebilir misin? Tamamdır bekliyorum. " Ve birkaç dakika sonra kapımı çalan Dorukla ayağa kalktım. " vay kardeşim. Nasılsın ya? Görmedim bugün seni yoğundun herhalde. Gerçi benim de bir fıtık ameliyatım vardı ama neyse. Hayırdır? Telefonda sesin çok gergin geliyordu. Bir sorun yoktur inşallah. ". Ona sıkıntılı bir tebessüm ettim . Eh yıllardır arkadaştık bendeki tersliği elbette fark etti. Koltuğa yavaşca otururken " Sorun ne? Yine annenler mi? Bak her ne oluyorsa benimle pay-" sözünü kestim. " Hayır, sorun yok yani en azından her zamanki durumlar. Benim konuşmak istediğim şey kız kardeşinle ilgili? " . Kaşları çatıldı. Gözleri giderek buğulandı. " ne olmuş Simay'a ? Ne diyeceksin ki onun hakkında? " hafiften sesi yükselmişti. Simay onun kırmızı çizgisiydi tabii. Bu oldukça normaldi. Alınmadım o sebeple. " bak ben 2 hafta kadar önce bir kızla tanıştım. Eflal. Bana ailesinin aslında öz olmadığını ve bunu 20 yıl sonra öğrendiğini anlattı. Gidecek pek yeri yoktu, korkmuştu ve ben de onu evime aldım. Sonra birbirimize olan güvenimiz arttı ve bana öz ailesinin kim olduğunu söyledi. Demirkanlar..." " Ne? Ne anlatıyorsun sen bana? Nasıl bu kadar saçma bir şaka yaparsın? " hiddetle yerinden kalktı. Onu sakinleştirip oturttum " bak şaka falan yok tamam mı? Bunlar gerçek. Ve kız seni bekliyor . Bugün sizi tanıştırabilirim. Akşam yemeğe bi- " kahkahalarla gülmesi sözümü kesti . Tuhaf tuhaf baktım ona. " tamam bu saçmalığa bir son vereceğim. Kimse kardeşimi böyle karalayamaz. O mezarında rahat uyuyacak. Zaten senin bahsettiğin şu kız da para koparmak isteyen ucuz fahişenin tekidir. " bu sefer hiddetle kalkan bendim. " lafını bil Doruk. Sınırı aşma o kız senin kardeşin. Çünkü yalan söyleyecek biri değil. Sonradan üzüleceğin laflar etme sakın. " " kes ya Eray. Bu kadar mıydı yani ? Nen de seni Simay'ı sever, sayar ,sahip çıkar derdim yazıklar olsun. " Elimle burun kemerimi sıktım. " tamam her ne haltsa o kızı yarın buraya getir . DNA yaptırıp ağzını kapatırım. Bu süre zarfında sakın ha bak sakın bizimkilere bir şey demeyeceksin yoksa kalbini kırarım Eray. Anlaşıldı mı?" Sadece kafamı salladım. Onunla daha fazla muhattap olmak istemiyordum . Zaten o da hızla çekip gitti. Flashback son *** Evet bir bölümün daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Keyifli okumalar olmuştur umarım. Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Teşekkürler. İyi günleeer . |
0% |