26. Bölüm

2.6

Eftal
eftalwhiliness

Selaaammmm

 

Rahatlığım çok okunma ve oy olmamasından mıdır bilinmez ama kötü ruh haline düştüğüm zaman hemen bölüm atmayı kesiyorum. Kimsenin de yeni bölüm istememesi beni daha da isteksiz bir hale getiriyor. Okunma bir anda artsa da oylar asla yükselmiyor :(

 

Lütfen oy vermeyi unutmayın, yıldızımız hep parlasınnn.🌟

 

_________________

 

 

 

 

Annemin beni sarsmasıyla gözlerimi açtığımda uğultudan dolayı yüzümü buruşturdum ve olan biteni anlamaya çalıştım. "Özgür abin uyandı kızım kalksana artık. Bu kadar da rahatlık olmaz ki canım, deliksiz uyuyor birde..." Boynumun ağrısıyla ayağa kalktım ve ayaklarımı yere vurarak kendimce uyuşukluğunun gitmesi sağlamaya çalıştım. Ben uyurken Toprak da abimden yarım saat sonra normal odaya alınmış ama daha kendine gelmemiş. Annemler abimin odası olduğunu tahmin ettiğim odaya doğru ilerlerken bende hemen onlara yetiştim. Kapıyı hafif araladığımızda abim kafasını çevirip bayık bayık gülümsedi. Annem hemen 'yavrumm' nidalarıyla ona kollarını açarken bende kapıyı kapatıp yatağın diğer ucuna geçtim. Yatağın hemen yanındaki oksijen makinesi hiçbir işe yaramıyorken annem abimi sarmalamış başını öpüyordu. "Anne senin yüzünden şükür diyemeden geri gidecek çocuk, hafif gevşesen mi acaba?" Babam söylediğime katılır bir halde gülümseyince annem geri çekildi. Diğer arkadaşlarının durumu ve bir daha böyle bir durum yaşanmaması hakkında konuşmalarla geçen yarım saatin sonunda annemler içecek bir şeyler almak ve Uğur'un durumunu öğrenmek için odadan çıktılar. Derin bir nefes alıp sormak için sabırsızlandığım soruyu sordum:

 

"O da arabada mıydı?" Kaşları çatıldığında bir süre sonra anlamış gibi ifadesini düzeltti. "Bunu söylemem onların arasından biri olup olmadığını ele vermez mi?" Gözlerimi devirdim. "Yani arabadaydı, anladım. İyi dimi, hepsi uyandı sonuçta." "Yalnız ben sana net bir cevap vermedim arabada falan diye, yanlış anlaşılma olmasın. Sonra başım yanar." Gözlerimi kısıp ona baktığımda ne kadar aptal olduğunu bir kere daha onayladım. "Ona bir şey olsa haberim olmayacak mı, hakkım yok mu? Ne kadar endişelendim bilmiyorsun." Tam ağzını açıyordu ki koridordaki bağırışlarla ikimizde olduğumuz yerde dikleştik. "Yat sen, bakıp geliyorum." Tekli koltuktan kalkıp kapıya yöneldiğimde kapı zaten açılmıştı. İçeri babam ve arkasında annem girdiğinde yüzlerindeki ifadeden ruhum daraldı, dışarıda ne olduğunu söylemelerini bekliyordum.

 

"Toprak uyanmış..." Sevinmeleri gereken bu cümlede herkesi dehşete düşüren şeyi anlamaya çalıştım. Ardından babam, annemin tamamlamaya gücünün yetmediği cümleyi tamamladı. "Yürüyemeyecekmiş." Tek bir kelime abimin yerinden fırlamasını sağladığında hemen yanına gittik. "Benim yüzümden, ben o kadar hızlı kullanmasını söylemeseydim böyle bir şey yaşanmayacaktı." Sanki kendi kendine konuşurken fazlasıyla yıkılmıştı. "Artık hiç yürüyemeyecek mi yoksa geçici bir şey mi baba söylesene. Bak nasıl korktu abim." Abimin kolunu tutarken umutla babama baktım. "Bilmiyoruz, süreç gösterecekmiş." Abim elleriyle yüzünü sıvazlarken açık kapıdan koridora baktım. Abisinin kapısının önünde, duvara yaslanmış ağlayan Melek'i gördüm.

 

****

 

Kazanın üstünden bir hafta geçmişti ve ben asla Altuğ'dan cevap alamıyordum. Yazıyordum hatta arıyordum ama mesajlarım ona ulaşmıyordu bile, abime sorduğumda ise beni geçiştiriyordu. Toprak'ın durumu onu baya üzmüştü. Bugün ise hem Uğur'un hastaneden çıkmasını kutlamak için hem de Toprak'a moral olsun diye Toprak'ın evinde buluşacaklardı. Okul çıkışıydı. Keremle kapıya doğru yürüyorduk ve edebiyat hocasına ne kadar gıcık olduğundan bahsediyordu. Telefonum çalınca durakladık, abim arıyordu.

 

"Çıktın mı okuldan Özgür?" Evet anlamında mırıldandığımda devam etti, "Melek senin de gelmeni istiyor, yorgun değilsen direkt buraya gel." Kafamın dibinde konuşmayı duymaya çalışırken ruhumu ele geçiren Kereme bende elimi geçirince uzaklaştı. "Gelirim tabi ama Keremle gezecektik biz biraz, o da gelsin mi?" Kerem olduğu yerde saçma sapan hareketler yapıyordu, anladık gelmek istiyorsun, yeter. "Ne gezmesi ya? Ne yapacaksınız siz zaten ikiniz, buraya gelin hadi bekliyoruz." Cevabımı önemsemeden hemen kapatınca gözlerimi devirdim ve Keremle durağa geçtik. Altuğ da orada olabilirdi. Yine içim sıkılırken kafamdaki düşünceleri atmak adına Kereme dün izlediğim filmi anlatmaya başladım. Filmin konusunu çok beğenirken kesinlikle izleyeceğini söyleyince hemen sonunda kızın öldüğünden bahsettim. Bana küfürler yağdırıyorken ben aşırı keyifliydim. Evet ben o nefret ettiğiniz arkadaşım, tüm kötü sonları size hediye edecek olan o gıcık arkadaş...

 

____________

 

Klasik *bölüm sonu soruları* köşesine hoş geldinizz!!

 

Bölümü nasıl buldunuz?

Altuğ hakkında bir tahmininiz var mı?

Sizce Altuğ'nun yazmamasının sebebi ne olabilir?

 

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.🫶🏻🫶🏻

Bölüm : 24.11.2024 23:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...