@eftalyy
|
Barın’la yaklaşık 13 yıldır görüşmüyorduk. Annem babamı unutmak istediği için de bir şey diyemiyordum. Babamdan kalan her hatıra benim için de annem için de cehennem ateşinde yanmak gibi bir şeydi. “Seni asla bırakmadım, bırakmak da istemedim Barın,” dedim. Gözleri gözlerimden ayrılmadan beni dinledi. Onu çok özlediğimi daha yeni yeni fark ediyorum, bu benim için iyi bir şey değil. “Umarım, güzelim” dediği anda kalbimin duracağını hissettim. Çok hızlı atıyordu. Bu duygu aşk mıydı? Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Yada belki onu uzun süredir görmediğim için heyecanlanmıştım. “N-ne” diye kekelediğimde kahkaha atarak güldü. “Hiç değişmemişsin, Karen” diyerek ellerimi tuttu. Bana alaylı bir şekilde baktığı için ona trip atma hissiyatı ile dolup taştım. Elimi elinden çekerek gözlerime umursamaz bir tavır takındım “Konuşacakların bu kadarsa çıkabilirsin” diyerek ona kapıyı gösterdim. “Hayır” diyerek ellerimi tutup dudağıma yapıştı. Dişimle üst dudağını ısırdığımda inleyerek geri çekildi. “Ne yapıyorsun?!” diyerek onu itekledim. “Ya bir sevgilim olsaydı ve sen beni öperken” duraksadım, dolgun ve vişne kırmızısı dudaklarına bakakaldım. Bu ona haz veriyormuş gibi sırıtarak sigara çıkarttı ve ucunu alevlendirdi. Sigara tutuşurken benim de ona tutuştuğumu hissediyordum. “Öperken odaya girseydi?” diye devamını getirdim. “Seni senden daha iyi biliyorum Maviş! Beni kandırma.” diyerek güldü. Yavaş yavaş gözümde geçmiş canlandı; “Maviş, o odaya girmeyi ablam yasakladı! Girmeyelim çok kızar.” diyerek beni minik bedenine çekmeye çalıştı. “Ama orada çok güzel bebekler var. Ayşile ablanın bebekleri çok güzel. O anne olmak istiyor değil mi?” diye sordum masum gözlerle. Tahminen 2 yada 3 yaşlarındaydım ve o zaman da yanımdaydı Barın. “Abim anne olmak istediğini duysa ablama çok kızardı. Hep çok kızıyor ama ablam anne olmak istiyor” diyerek beni tamamen kendine çekti. Bu anıyı hatırladığımda gözlerimden bir damla düştü. Onun hiç beklemediği bir anda ona sarılıp “Seni seviyorum” diyerek hıçkırarak ağlamaya başladım. O bana küçükken Maviş derdi. Gözlerim mavinin en koyu rengi olduğundan. Ben de ona Bare derdim. Neden ve nasıl böyle söylediğimi hatırlamıyorum fakat öyle söylüyordum. “Seni çok seviyorum Bare,” diye fısıldadım. Duyduğunu ve kıkırdadığını hissettim. “Ben seni daha çok seviyorum Mavişim” diyerek beni de güldürdü. “Hatırlıyor musun birlikte geçirdiğimiz geçmişi?” diye sorduğunda kafamı evet anlamında sallamakla yetindim. Böyle ani bir şekilde hareket ettiğim için belimin ağrısı arttı. İnlediğimde sesimin titrediğini fark ettim. “Şahpınar Teyzem nasıl? Ayşile abla? Burak abi?” diye sorduğumda ağzı gerçekten kulaklarına vardı. “Hepsiyle sabah konuştum. Hepsi çok iyiler ve seni çok özlemişler. Abim sadece biraz kırgın sana” dediğinde hüzünle gülümsedim. “Haklı ben de onun yerinde olsaydım bana kırgın olurdum ayrıca sabah konuştum dedin sen kurşun yarası almamış mıydın?” diye sordum. “Yaklaşık 1 hafta oldu 7 gündür seni sakinleştiricilerle uyutuyorlar ben de böyle şeylere artık alıştığı için 5 günde iyileştim” dudaklarım şaşkınlıkla aralandığında dudaklarımdan “Ne” kelimesi döküldü. Başını olumlu şekilde salladığında daha da şok geçirdim. Kendime geldiğimde üstündeki tişörtü sıyırdım bu hareketimle biraz gerildi ve gözleri kocaman açıldı fesatlığına gözlerimi devirerek cevap verdim. Kurşunun hayati bir yere denk gelmediğini gördüğümde rahatladım. Tişörtü bıraktığımda biraz daha rahatladı. “Çok fesatsın Bare!” diyerek onu azarladığımda geniş geniş güldü. “Çok konuşma küçük,” diyerek beni olduğumdan daha küçük göstermeye çalıştı. Yanlış hatırlamıyorsam aramızda 5 yaş vardı. Ben şuanda 24 yaşındaydım o da 29. “Alt üstü 5 yaş var aramızda be!” diyerek onu tersledim. “Çok büyümüşsün” diyerek yanağımdan öptü ve yüzünü boynuma koyarak kokumu içine çekti. Kapı çalındığında çabucak benden ayrıldı ve kapının açılmasını bekledi “Gel” diyerek kapının dışındaki kişiye seslendiğimde, gelen kişinin doktor arkadaşım olan Ezgi olduğunu gördüm. “Selam” diyerek steteskopu bana doğrulttu. Sırtımı açtığımda derin nefesler alarak kontrolü tamamlamasını bekledim. Döndüğümde Barın’ın homurdandığını ve ters gözlerle Ezgi’ye baktığını gördüm. Dudaklarımdan bir gülüş kaçtı ve bana yumuşayan gözlerle baktı. Ezgi koluma bir iğne yaparken bunun sakinleştirici olduğunu anlamam çok uzun sürmedi. Barın yanağımı öpüp odadan çıktı ve ben kendimi yine uykunun kollarına bıraktım. |
0% |