@eftlaya_atalar_tdc
|
"Uyan Hakancan iyimisin. Noluyo biz niye bu kadar çöktük. Hani biz güçlüydük" Hayır bana noldu ben bu eve dönmeyecektim bu evde birsürü anılarımız vardı.En son kafayı yediğimi hatırlıyordum. "Oyunu bozdu o" hâlâ sayıklıyordum ama ne dediğimi farkında deildim. "Ne oyunu Hakancan neyden bahsediyorsun" Kimse bilemezdi neyden bahsettiğimi "Oyun diyorum o oyunbozan hiç oyunu bozmazdı ilk defa oyunu bozdu." Gözlerin kapalı kısık sesle söylüyordum bunları. Anında bağırmaya başladım "Gökçeeennn! sen oyunbozansın oyuna son ver artıkkk" Yarı baygın gözlerle nefretle karışık bir kahkaha attım. "Oyunbozan diyorum neyini anlamıyorsunuz hani oyunu bozarlarya" iyice kafayı yemiştim Ateşin sesi geldi. "Kaan'ı hala saklı tutuyoruz kendine gelemedi henüz. Ayrıca şu oyunbozan kelimesini bir bırak kim oyunbozan?" Anlamıyorlardı beni kimse anlamazdı anlayamazlardı, anlasalar kaldıramazlardı. Biz onunla kek yapmıştık birlikte hatta yapamadık diye Amelis çok kızmıştı bize o gün evine girememiştik 1 gün boyunca dışarıda kovalamaca oynamıştık sonra Saklanbaç oynamıştık ve ben e-elma diyince o çıkmıştı. Çünkü öyle demediğimde hiç bir zaman bulamazdım onu. "Hakancan uyan Kaan kaçmış!" Be o pislik herif gine mi kaçmıştı. Yataktan fırladığım gibi onu aramak için dışarıya çıktım. Olamazdı o kaçamazdı evinin olduğu yere gittim bakınıyordum ki görüntüyle duraksadım Kaan ordaydı dışarıda, ve eve girmek için etrafa bakıyordu yakınında ise onun içeriye girmesini bekleyen birisi bu o kişiydi. Gökçen, rüya deildi dimi ben gerçekten uyanıktım emin olmalıydım beynimin beni yanıltmasına izin veremezdim hayır bu rüyaydı bu beynimin bir oyunu olmalıydı. Kaan eve girdi Gökçen ise ona yakalanmadan hızlı ve sessiz bir şekilde ilerliyordu onu takip ettim evden baya bir uzaşlaşmıştık. "Gökçen" çığlık atıp bağırıyordum o-o burdaydı ve engel yoktu karşımızda koşarak ona sarıldım kokusunu içime çekiyordum onu asla bırakmayacaktım artık "Ben ölmedim ben çok üzgünüm size ulaşmaya çalıştım ama çok zordu o ses kayıt cihazındaki sesler yalandı ben hiç öyle düşünmedim. Bana zorla söylettiler" Hayır bunun için ona kızgın deildim ama o bıraktığım gibi deildi bana göstermemeye çalışsa da yorgundu çökmüştü "Kızmadım ki ama çok korktum. Sen bize kızma seni bulamadık" Kurşun sol göğsünün altındaydı annasi öldürcekti onu fakat ıskalamıştı. "Timur" tiz bir çığlık attı. Olamaz! Ona çok fazla sarılmıştım ve canı yanmıştı. "Üzgünüm, eve gidelim mi yakalanacağız yoksa. Hem yorulmuşsundur." Hareket etmiştim ki. "Dur" dedi. "Neden" "Yarış yapalım" unutmamıştı yarış yapmayı küçükken çok severdim. Sustum ve tekrar konuştu. "3 diyince başlıyacağız: 1, 2, 3, başla" Tam adım atmıştı ki onu kucakladım. Ardından tekrar bir çığlık ama bu sefer mutluluk çığlığıydı bu. "Heyy hani yarışacaktık" "Güzelim biz yarışmayız eğer kazanacaksak birlikte kazanacağız kaybedersek yine birlikte kaybedeceğiz. Ve şimdi birlikte kazanacağız" Beni dinlerken gözlerinin içi parlıyordu. Ansızın yanağından öptü ve konuşmaya başladı. "Olur öyle bir koşalım ki kimse bizi geçemesin hep biz kazanalım sevgilim" Mutluluk çığlı atıyorduk o kişi bizdik. Asla ayrılamayan birileri vardı o kişi bizdik. Daima kazanacak kişi vardı o kişi bizdik. ~Biz yang taşını temsil ediyorduk eğer ayrılırsak dünyanın dengesi bozulurdu~
|
0% |