@ela_nurkcmz
|
Bazen bir hiçlikte gidip gelirsin ve bunun ne bir sonu ne de bir başlangıcı vardır ... Tıpkı ruhumuza işlenmiş Yaralar gibi, yarayı dikersin ne kadar sağlam olursa olsun seni o yaradan vururlarsa tekrardan açılır ve her dikmeye çalştığında, canın her defasında daha çok acır , buna bir çare bulamazsın yaranı saklamak dışında. Ve keşke her anne baba çocuklarının ruhlarına işlenen yaraları görüpte iyleştirse, evet bazı ebeveynler evlatlarına ne ruhen nede bedenen yara verir, lakin bazılarıda vardır ki benim gibi şansızlardır ebeveynleri tarafından hiç sevilmez ve hem ruhen hem bedenen yara alırlar. Maalesef buna tek çözüm sevgidir ama o evlerde onlara karşı o sevgi yoktur maalesef.
Sarrafın bana vermiş olduğu dosyayla yarım saattir bakışıyordum, tereddütlüydüm açmalımıydım yoksa açmamalıydım. Bana bunu her sene yapardı, onların fotoğraflarını çeker, saklar ve vakti geldinde bana verir. Neden böyle yaptını bilmiyorum, onu çözmeye çalışıyorum lakin buna sarraf izin vermediği sürece ne kadar uğraşırsam uğraşıyım bir sonuca varamıyorum.
Dosyayı açıp fotoğraflara bakmaya karar verdim, ilk sayfada ablam vardı yanında ise bir adam ve küçük sarışın bir kız çocuğu vardı, evlenmişti ve kendi ailesini kurmuştu. Mutluydu, çok mutluydu ve bu mutluluk onun gözlerinden okunuyordu, ben bu hayatta en çok ablama düşükündüm ama bunu kimseye belli ettirmezdim çünkü ben duygularımı belli etmeyi bilmezdim.
Bian onu kıskandımı fark ettim mutluydu, herkesin göz bebeği'di ben onu herkesin göz bebeği olduğu için kıskanmıştım neden kıskanıyorum ki ben.
Bir sonraki sayfaya geçtiğimde ise o vardı o ve annem, yaşlanmıştı sakalları beyazlamıştı, anneminde yüzü ve elleri kırışmıştı. Onlara daha fazla bakamadım ve sayfayı çevirdim, diğer sayfada ise abilerim vardı yan yanaydılar mutluydular, benden başka herkes mutluydu Bi ben mutsuzdum, dosyayı kapattım ve yanaklarım ıslanmıştı ağlıyormuydum ben neden ağlıyordum. Hadi ama nil onları yıllar önce içinde bitirdin ağlama.
Ağlama Nil ağlama,
Sakinleş, sakin ol Nil,
Sen güçlü birisin nil.
Kapı tıklandında göz yaşlarımı sildim "içeri gir" nekadar da güçlü konuşmaya çalışsam da sesim ağlamaklı çıkmıştı, içeri Salih girmişti ses tonumdan dolayı kaşları çatılmıştı, hiç bir şey demeden yanıma oturdu ve yüzümü avuçları arasına alıp anlımdan öptü "neden ağlıyorsun miniğim" sesi endişeliydi "yok bişi neden ağlıyım ben hem bu yüzümdeki makyaja servet verdim ben ağlayarak bunu mahvedemem" güçlü ve keyifli konuşmaya çalışarak Salihi sakinleştirmeye çalıştım ama başaramamıştım, çünkü gözleri çoktan dosyayı fark etmişti "geçmiş canını yaka bilir abicim, bu güçsüz oldun anlamına gelmez bunu saklamak zorunda değilsin en azından bana" herzaman ki o sakinleştirici ve güven verici ses tonuydu bunu nasıl yapıyordu bilmiyorum ama abim bana huzur veriyordu sesiyle, kokusuyla huzur veriyordu ve ben bunu hiç bir şeyle değiştirmezdim.
Göz yaşlarımı silip beni anlımdan öpüp yataktan kalktı ve ellerini ceplerine koyarak "yemek hazır kendini toparla, en sevdin yemeği yaptım" ona sevinçle bakarak "mantımı" diye hevesle sordum kafasını evet anlamında salladı ve odadan çıktı. salihe abi demek istedim ama bu kelime, üç harf dudaklarımdan çıkmakta zorlanıyordu ve bu beni sinir ediyordu. Onu sarrafın evinde tanıdım ve abim olduğunu öğrendim dediğine göre o küçükken onu kaçırmışlardı ve biz ondan habersiz büyümüştük.
Sahi Neden annemle o bize hiç abimden bahsetmediler.
|
0% |