@ela_ozkaann005
|
Geride bıraktıklarına odaklanırsan, önünde seni bekleyenleri göremezsin... O sırada Şeyh konuşmaya başladı; 'Bundan sonra bu köle sizin sorumluğunuzda. Bir daha böyle bir şey yaşanırsa ondan önce sizin kellenizi uçururum. Anlaşıldı mı?'' Yanımdaki çocuklar ilerlerken bana kaçamak bakışlar atıyorlardı. İlk başlarda bu bakışlara tepki vermesem de biraz düşününce burada güvenebileceğim birilerinin olması gerektiğini fark etmiştim. Yavaşça gözlerimi onlara döndürdüm. İrkilerek hemen önlerine dönmüşlerdi. Gülümseyerek konuşmaya başladım. ''Çocuklar siz buraya nasıl geldiniz? , İsimleriniz neler? anlatın bakalım.'' Çocuklar önce şaşırarak birbirlerine, sonra çekingence bana bakmışlardı. Önce biraz tereddütlü dursalar da küçük olan çocuk 2 saniye sonra yanındaki esiri göstererek konuşmaya başladı. "Biz abimle dışarıya bisiklet sürmeye çıkmıştık. Ben Yegi, abim Tyre ve komşumuz Noren." Yegi 'ye baktıkça aklıma kardeşim Cyra düşüyordu. İstemsizce o konuşurken içimi bir sıkıntı kaplamıştı. Onlara belli ettirmeden omuzlarımı dikleştirdim ve boğazımı temizledim. Sonuç olarak onları tanımıyordum ve güvenebileceğimden emin değildim. Yegi konuşurken Tyre onun susması için omuzuna vuruyordu. Şuan onlara kendim hakkında bilgi verip bana güvenmelerini sağlamalıydım, bü yüzden Yegi'ye bakarak konuşmaya başladım; "Benimde bir kardeşim var...Senin yaşlarında olan. Onunla dışarıya çıkmıştıkki eşkiyalar bizi yakaladılar. Kardeşim Cyra'yı...öldürdüler." Bana olan bakışları yumuşamıştı. Evet!! Biliyordum. Konuşmaya bu konudan devam ettim; "Onun bugün doğum günüydü. Benden ona sürpriz bir pasta yapmamı istemişti. Malzemeleri alıyordum.Gözümü üzerinden bir saniye ayırdım sadace...Ölmüştü." Bunları anlatırken gözümden bir damla yaş akmıştı. Yegi ağlayarak bana sarılmıştı. Arkasıdan Tyre ve Noren 'de ona katılmıştı. Artık burada olay çıkardığım zaman (ki bu yolculuğun tamamı oluyor) arkamı kollayacak birilerini bulmuştum. Arkamızdaki adamın bizi elindeki bastonla dürtmesiyle ayrılmıştık. Etrafımda birçok kadın, çocuk ve adam vardı. Gözümü onların üzerinde gezdirirken tanıdık birilerini görmemle yüzümde hafif bir gülümseme oluşmuştu. Artık bir plan yapmam gerekiyordu ve onlar bu konuda kilit noktaydılar. Bana güvendikleri için ne dersem sorgulamazlardı. Neler yapabileceğime dalmışken önümdeki adamın bir anda durmasıyla ona çarpmıştım başımı. Neler olduğunu anlamak için etrafıma bakınıyordumki uzaktan görünen tozları ve at toynak sesleriyle ters giden birşeyler olduğunu anladım. Şeyh neyin geldiğini biliyor olacakki "Hay böyle işi... Hemen kılıçlarınızı kuşanın. Esirleri öne getirin. Hızlı olun." Diye bağırırarak hareketlenmeye başlamıştı. Atlar ve askerlerin hareketlenmesiyle ortalıkta toz dumana karışmıştı. Biz ise askerlerin karşılıklı yaptıkları saldırıların ve savunmaların ortasında kalmıştık. Yanımdaki çocuklarında vebalinin üzerime yüklendiğini hissediyordum. Çabuk karar vermem gerekiyordu. Cyra'yı kurtaramamıştım ama Tyre, Noren ve Yegi'yi bu bataklıktan çıkarabilirdim. Çocukları kıyafetlerinden tutarak yere yatmalarını sağladım. Etraftaki çığlık sesleri, inlemeler, askerlerin kanları arasında sürünerek uçuruma doğru ilerlemeye başladık. Arada karşımıza asker bedenleri çıksa da üzerlerinden atlayarak yolumuza devam ediyorduk. Uçurumun ucuna gelmiştik ki Yegi'nin geriye sendelenmesiyle ilerlemeyi bıraktık. Yegi nin ayağını tutan Şeyh'i görünce çocuğun kollarına asılmaya başladım. Şeyh bu halimizi görünce sinirle konuşmaya başladı. "Sizi küçük veletler! Kaçabileceğinizimi sandınız? Sizi kendi ellerimle öldüreceğim. Sonra..." Sözlerine devam edecekti ki ona attığım tekmeyle geriye sendelendi. Şeyh'in boş bulunmasını fırsat bilerek çocukların elini tuttum. " Çocuklar sizde kurtulmak istiyormusunuz?" Kafa sallamalarıyla hızlıca devam ettim. "O zaman korkmak yok. Hemen atlıyoruz. Anlaşıldı mı? " Yönümü uçuruma doğru çevirerek " Özgürlüğe" diye mırıldandım ve aşağıya atlamamızı sağladım |
0% |