Yeni Üyelik
12.
Bölüm

11.Bölüm

@elf_01_

"Al bakıyım kızım, şunları da Ahu Teyzen'lere ver oradan"

Yıldız Teyze'nin elime tutuşturduğu sütlaçı sıkıca tuttum. Dedikleri ile başımı olumlu anlamda sallayarak,

"Tamamdır Yıldız'ım, sen bana oranın konumunu at yeter" diyerek vedalaştım ve aşağıya doğru indim.

Bugün Yıldız Teyze kafasına estiği için konu komşuya sütlaç yapıp dağıtıyordu. Nedenini kimse bilmiyordu ama. Yani bir insan neden onlarca sütlaç yaparak komşulara dağıtırdı ki?

Düşüncelerime karşı omuz silktim ve arabaya bindim. Sütlaçları yan koltuğa güzlece koyarak Yıldız Teyze'nin attığı konumu açtım ve arabayı çalıştırdım. Ahu Teyze'nin kim olduğunu bilmiyordum ve şuan ona sütlaç götürmem ise işin cabasıydı.

On dakikalık bir yolun ardından konum atılan evin önünde arabayı park ettim ve aşağı indim. İki sütlaçı aldığımda diğerini tutamamıştım. Neyse olmadı bir tur daha yaparım diyerekten sütlaçları aldım ve kapıyı kapattım. Elimdeki iki tane sütlaçı düşürmeden kapı ziline basmayı başardığımda kapıyı kırklı yaşlarında bir kadın açtı, sanırım bu Ahu Teyze'ydi. Gülümseyen yüzü ile bana bakarken,

"Buyur kızım ne istemiştin?" diye sorduğunda ister istemez bu sıcak tavrına bende gülümsedim.

Elimdeki sütlaçları göstererek,

"Yıldız Teyze bunları size götürmemi istedi de, o yüzden geldim" dedim.

Ahu Teyze yüzündeki gülüşü bozmadan elimdekileri aldı.

"Yıldız'a ne oldu yine, bayram değil seyran değil?"

Sorduğu soru ile dudağımı büzerek omzumu bilmiyorum manasında kaldırdım.

"Valla onu daha biz bile çözemedik Ahu Teyze, gene mutlu gününde sanırım"

İkimizde birlikte kıkırdadık. Biraz daha sohbet ederken içeriden küçük cadı yani Masal çıktı.

"Anne oyuncağımı bulamıyorum!"

Beni gördüğünde küçük kaşlarını çattı ve yanımıza geldi hızlıca. Ben ise olayın şokundaydım, eğer Masal Ahu Teyze'ye anne diyorsa demek ki Barlas Ahu Teyze'nin çocuğuydu. İçimden vay be dünya gerçekten küçük diye geçirdiğimde Masal çoktan yanımıza gelmişti.

"Anne niye kötü abla ile konuşuyorsun?"

Söyledikleri ile sinirlensem de çaktırmadan yalandan güldüm. Ahu Teyze şaşırarak,

"Kızım niye ablaya öyle diyorsun, ayıp" dediğinde Masal mızmızlandı.

"Ama anne-"

"İçeri geç meleğim ben geleceğim tamam mı?"

Ahu abla zorla da olsa onu içeri gönerdiğinde mahçupça bana baktı.

"Kusura bakma kızım çocuk daha ne dediğini bilmiyor"

Sanki Masal doğruyu söylemiyormuş gibi bende ona gülümseyerek,

"Sorun değil Ahu Teyze, dediğin gibi çocuk daha" diyerek kendimi iyiye çıkarttım.

"Yıldız'a teşekkürümü ilet kızım"

"İletirim de bir tane daha sütlaç var arabada onu da getiriyim hemen"

Arkamı dönmüş sütlaçı almaya gidecekken Ahu Teyze,

"Kızım sana zahmet olmazsa onu karşıdaki eve götürebilir misin?" dediğinde ona doğru döndüm.

"Tabi de kimin için?"

"Oğlum var orada onun için. Daire numarası sekiz"

Oğlum dediği kişinin Barlas olduğunu bildiğim işin zorlada olsa gülümsememi yüzümde tutarak,

"Tabi veririm Ahu Teyzeciğim, iyi günler" diyerek arabaya gittim ve sütlaçı alarak karşı binaya doğru adımladım.

Kendimi gereksiz yere gergin hissettiğimde bu halime göz devirdim ve binanın açık kapısından içeri girip daireyi aramaya başladım. Sonunda gördüğüm sekiz numara ile derin bir nefes vererek zili çaldım. Bir kaç saniye içinde açılan kapı ile bakışlarımı Barlas'a çevirdim. Benim gelmemi beklemediği için şaşırsa da sonradan kendini toparladı.

"Delfin hoşgeldin de ne işin var burada?"

Elimdeki sütlacı ona uzattım.

"Yıldız Teyze sütlaç yapmıştı da bende Ahu Teyze'ye getirdim, sonra bana buraya getirmem için rica edince de kıramadım"

Elimdeki sütlaçı büyük bir gülümseme ile alarak teşekkür etti. Tam arkamı dönüp gidecekken birden,

"Aslında bende yarın için seni arayacaktım şu sözümü tutmak için, hazır buraya kadar gelmişken eğer uygunsan bugün gidebiliriz?" diye soru sorar gibi suratıma baktığında üşengeçliğimden ve hazır gelmişken gidelim de kurtulayım maksadıyla teklifini kabul ettim.

"Olur uygun benim için, eğer hazırsan çıkalım"

"Sen aşağıya in ben şu tişörtümü değiştirip hemen geliyorum"

Onu onaylayarak aşağıya indim ve park ettiğim arabamın yanına gittim. İki dakikanın ardından Barlas dışarı çıktı ve beni arabamın yanında görünce bu tarafa doğru geldi.

"İstersen benim arabamla gidebiliriz"

"Benimkiyle gidelim çünkü arabamı buradan aldırıp para vermek zorunda kalmak istemiyorum"

Gülerek dediklerime karşı kısıkça güldü ve başını olumlu anlamda salladı. Ne yapalım kardeşim bu devirde para da kıymetliydi.

"Gidelim o zaman"

Ben şoför koltuğuna o ise yolcu koltuğuna oturduğunda arabayı çalıştırdım. Gideceğimiz yerin adresini aldıktan sonra o tarafa doğru sürdüm. Orayı biliyordum, sahil kenarıydı ve birkaç esnaf lokantası vardı.

Araba yolculuğu boyunca pek birşey konuşmadık. Sonunda geldiğimiz sahil ile arabayı park ettim ve beraber indik.

"Sen bir banka otur ben pamuk şekerleri alıp geliyorum"

Onu onaylayarak çok insanın olmadığı bir yere oturdum. Barlas gelene kadar Bulut'a gelmeyeceğini ve sütlaçları tek dağıtması gerektiğini söylediğimde bana çokça küfür dolu sözler söylemişti. Onun bu haline sırıtarak cevap verdiğimde Barlas da yanıma gelmişti.

Meraklı bir şekilde,

"Sevgilin mi?" diye sordu.

Anlamaz bir şekilde ona baktım.

"Ne alaka?"

"Sabahtan beri gülümsüyorsun da sevgilin var sandım"

İma ile sorduğu soru ile kaşlarımı çattım amacını anlamıştım, gider ayak ağzımdan laf almaya çalışıyordu. Pamuk şekerimi bana verdiğinde bir yandan da onun bu haline sırıttım. Çilekli almıştı.

"Sevgilim yok üzülme, Bulut'la konuşuyordum"

Bir iki salise gülümsediğini gördüm ya da bu sadece bir göz yanılmasıydı.

"Ne üzülmesi merak ettim sadece"

"Hı-hı"

E yani güzel kızdık etkilenmesi normaldi, ben olsam bende kendimden etkilenirdim. Hiç öyle güzel olduğunu bildiği halde hayır diyen kızlardan olmayacağım, Allah vermiş kullanmak da bize düşer.

"Sen Murat'ı nereden tanıyorsun?"

Sorduğum soru ile hafifçe bana doğru döndü. O sırada ikimizde pamuk şekerleri açıp yemeye başlamıştık.

"Murat ile dört sene önce tanışmıştık. O sıralar babasına iş yerine yardım ediyordu. Benim de arabam bozulmuştu onu tamire götürmüştüm. Tabi zor dönemlerden geçmiştim o zamanlar, iş bulmak sandığım kadar kolay değildi. Ben öyle dışarıda dertli dertli oturunca Murat geldi derdimi dinledi. Ondan sonra zaten arkadaş olduk. Ama kan kardeş diyebilecek bir arkadaşlık değil bizimkisi, dert arkadaşı olduk biz, kim kendini kötü hissederse diğeri koşarak gelirdi"

Uzun konuşmasının ardından vay be dercesine kafamı salladım.

"Murat da bize hiç söylemedi vay hain"

Kısıkça kıkırdadı bu dediğime. Bitmiş olan pamuk şekerlerin saplarını geri poşete koydu ve yanında duran çöpe attı. Bankta biraz daha yayıldığında bende kenime rahat bir konum ayarladım.

"Biraz da sen kendinden bahset madem buraya kadar geldik"

"Olur, ne bilmek istiyorsun?"

"Yaşın, okulun ya da mesleğin bu tarz şeyler işte"

Nereden başlayacağımı kestirdikten sonra derin bir nefes alarak anlatmaya başladım.

"Öncelikle adımı biliyorsun, yaşım 20 okulumu geçen sene bitirdim ve şuan online olarak çevirmenlik yaparak para kazanıyorum. Ailemi de anlatayım birazcık. Annem ve babam ben küçükken vefat ettiler ve uzun bir süre annemin arkadaşı Yıldız Teyzelerde yani Bulut'un annesinde kaldım. Onları zaten küçüklükten beri tanıdığım içün sorun olmamıştı. Dört beş yıl önce oradan ayrılıp eski evime geçtim. Son olarak da Bulut, Murat ve kızlarla hem mahalleden hem de çocukluk arkadaşıyız"

Cümlem bittiğinde tuttuğum nefesimi dışarıya üfledim.

"Zor bir hayatın olmuş desene"

"Maalesef, neyse sıra sende"

Merakla ona bakarak ne diyeceğini merak ettim. Madem o kadar karşılaştık birbirimizi tanımamız lazımdı.

"Yaşım 25, biliyorsun zaten avukatım. Aileme gelecek olursak da kardeşim ve annemle karşılaştın zaten. Babam da benim gibi avukat. Onlardan ayrı bir evde kalıyorum çünkü Masaldan dolayı işlerimi pek doğru dürüst yapamıyordum. Benim hayatım böyle sıradan"

Son dediği ile gülümsedim. Keşke benim de hayatım sıradan olsaydı.

Biraz daha sohbet ettiğimizde kalkma vakti geldiğinde Barlas,

"İstersen şuradan hemen bir yemek yiyip öyle gidelim" diye sorduğunda aç olduğum için tam onu onaylayacaktım ki telefonum çaldı.

"Bir saniye"

Cebimden çıkardığım telefona kim arıyor diye baktım.

Yıldız Teyzoş Arıyor...

Aramayı cevaplayarak arkamı dönüp bir iki adım attım.

"Efendim?"

"Kızım neredesin sen"

"Dışarıdayım Teyze'm"

"Eve gelebilir misin çabuk, Bulut ona verdiğim sütlaçları yere dökmüş ona sütlaç vermem ben, zaten az kaldı gel de onları da götürüver kızım"

Tam itiraz edecektim ki,

"Ama Teyzoş-" teyzem lafımı böldü.

"Hadi Kiraz'ım kalan evler uzağa kaçıyor Orhan amcanda evde yok daha, yarın götürsek de dolapta yer yok bozulur"

Kararsızca bir iki saniye dursam da vicdanıma yenik düşerek mecburen kabul ettim.

"Tamam Teyze geliyorum yarım saate"

Vedalaşarak telefonu kapattıp arkamı döndüm. Barlas hala aynı yerinde beni beklerken suratım asık bir şekilde yanına gittim. Benim yüz halimi görünce iki kaşı havaya kalktı.

"Bir sorun mu var?"

"Benim acil eve gitmem gerekiyor yani yemek işi kaldı. Ama söz veriyorum telafi edeceğim"

Yüzü düşse de çaktırmamaya çalışıp gülümsedi.

"Sorun değil, hem sözünü aldım ben gerisi önemli değil"

Onun bu haline gülümsedikten sonra yavaş adımlarla arabaya doğru gittik. Önce onu evine bıraktım ondan sonra da Yıldız Teyzelere geçtim.

Şu son sütlaçı verdim mi eve gelip uyuyacaktım artık.

 

🌸

Nabersiniz kızçelerim???? Yine bir bölümün daha sonuna geldik de okunmalar düşmüş yaa.

Okurken oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

İyi okumalar.

Loading...
0%