@elf_01_
|
Telefonumun alarmı çalarken ben çoktan açtığım gözlerim ile sadece bu sesin bitmesini bekledim. Bir dakikalık işkenceden sonra kapanan alarm ile gözlerimi kapatmaya çalıştım ama geceden beri ağladığım ve uyumadığım için bu sadece acı bir şekilde inlememe neden oldu. Bugün benim için yas günüydü. Çünkü bugün ailemi kaybettiğim o iğrenç gündü. Ne zaman gözümü kapatsam o gün ile ilgili kabuslar görüyordum ve bu yüzden geceden beri uyuyamamıştım. Birazdan Yıldız Teyzem ve arkadaşlarımın geleceğini bilsemde onlarla konuşacak gücü kendimde bulamıyordum. Sanki bugün tüm gün boyunca susmam gerekiyor gibi hissediyordum. Ruhum çekilmiş gibi hissederken artık kalkmam gerektiği için banyo etmek adına yataktan kalktım. Suyu ayarladıktan sonra tek tek kıyafetlerimi çıkartıp aynadan görünen suratıma baktım. Tamamen dağılmıştım, yüzüm ve gözlerim şişmişti. Bakışlarım ellerime geldiğinde hafifçe havaya kaldırıp baktım. Ellerim ve kollarım dün ağladığım zaman tırnaklarımı geçirdiğim için izlerle ve kurumuş kan lekeleriyle doluydu. Ellerimi geri indirerek buz gibi olan suyun altına girdim irkilsemde sonradan alışmıştım. Duşumu aldıktan sonra kenarda duran havluyu üzerime sardım ve banyodan çıktım. Tekrar odaya döndüğümde kapıyı arkamdan kilitledim. Zaten kapıyı kapattığım gibi içeriye Yıldız Teyze ve Bulut'gil girmişti. Bulut'ta anahtar olduğundan dolayı kapıyı çalmadan girdikleri için aldırış etmedim ve üzerimi giyinmeye başladım. Birazdan annem ve babamın mezarına gidecektim. Yıldız Teyzeler de benimle birlikte gelecekleri için buraya gelmişlerdi. Ve biraz olsun motivasyonumu yüksek tutmak amaçlı burdalardı. İçeriden kısık sesle fısıldamaları geliyordu, normalde bağırarak konuşurlardı ama bugün benim için böyle konuşmalarına karşı ufak bir tebessüm ettim. Bir süre sonra sesler kesildiğinde oturduklarını anladım. Ben de çıkarttığım kıyafetlerimi yatağımın üstüne koydum ve gözümdeki şişliği kapatmak için makyaj masanına geçtim. Biraz kapatıcı alarak göz çevreme sürdüm, daha iyi gözüktüğüne emin olduktan sonra kuruyan dudaklarıma nemlendirici sürdükten sonra oturduğum yerden kalktım. Yatağıma koyduğum kıyafetlerimi tek tek giydikten sonra telefonumu cebime koydum ve derin bir nefes vererek kapıyı açıp dışarıya çıktım. (Çanta yok) Oturma odasına girdiğimde tüm gözler anında bana döndü. Hepsi bugün için simsiyah giyinmişlerdi. Bana bakarlarken gözlerimi yere çevirip hepsine hitaben, "Hazırsanız çıkalım" dedim. Beni onayladıklarında ayağa kalktılar ve çıkışa doğru gittiler. Kapıdan çıktıklarında arabamın ve evin anahtarını aldım ve kapıyı kitledim. En önde Yıldız Teyze ve Orhan Amca olmak üzere hepimiz aşağıya indik ve arabaların önüne geldik. Yıldız Teyze'ye bakarak, "Teyze'm sen benimle gelir misin?" diye sordum. Bana küçük bir gülümseme gönderip onayladığında diğerlerine önden gitmelerini söyledim. Hepsi Murat'ın arabasına binerek uzaklaşmaya başladığında Yıldız Teyze ile bizde arabaya bindik. Gideceğimiz yer bir çiçekçiydi. Geldiğimiz çiçekçinin önünde arabayı park edip beraber indik. Gözlerimi çiçeklerde gezdirirken gözüme mavi güller takıldı. İstemeden de olsa gülümseyerek, "Annemin en sevdiği gül, hem rengine hem de kokusuna bayılıyordu. Ben küçükken babam hep bundan getirirdi. Onlara dair hatırladığım çok az şey kalmaya başaldı Teyze" dedim gözlerim dolarken. Teyzem yanıma gelip sarıldığında ona karşılık verdim. Bu sefer de gözüme beyaz laleler takıldı. "Beyza lale, babamın en sevdiği çiçek. Bir keresinde berber dışarıda gezerken babam bunu görüp çok güzelmiş demişti annem de bunu aklında tutup o günün akşamı babama bir buket beyaz lale almıştı. Onlarda sadece erkek yapar yoktu her ikiside güzel birşey gördüklerinde birbirine alırdı" Uzun uzun konuşmamın ardından Teyze'm gülerek benden ayrıldı ancak onunda benim gibi gözleri dolmuştu. Onlar da annemi ve babamı kardeşleri olarak görüyorlardı. Ben ne kadar üzgünsem onlar da üzgündü. "Hadi alalım da gidelim bizi bekliyorlar" Onu onaylayarak içeri girdik. Kasa başında oturan yaşlı amca bizi görünce gülümsedi. "Hoşgeldiniz" "Hoşbulduk" Uzatmadan yaşlı amcaya küçük bir tebessüm edip, "Bir buket mavi gül bir buket de beyaz lale alabilir miyiz?" dediğimde gülümseyerek beni onayladı ve istediğim çiöekleri paketlememeye başladı. O sırada gözümü içeride gezdirdiğimde gözüme kelebekli çiçek buketi takıldı. Yanına gidip elime aldım ve inceledim. Babamın en sevdiği hayvandı hatta bende dövmesi bile vardı. Gülümseyerek bunu da kasaya bıraktım. "Bu da olsun" "Güzel seçim, kim bu şanslı kişi?" Amca gülerek konuştuğunda çiçeklerde hazırdı. "Annem ve babam için" Amca'nın gülmesmesi solduğunda bu sefer benim dudaklarımda acı bir gülümseme belirdi. Amca paketlemeyi bitirdiğinde parayı ödemiştim ki arkadan bir buket papatya çıkartıp onu da verdi. Soran gözlerle ona baktığımda gülümseyerek, "Bu da benim baş sağlığım olsun, Allâh rahmet eylesin kızım mekanları cennet olsun" dediğinde dolan gözlerimle gülümseyerek, "Amin" diye fısıldadım. Yıldız Teyze yanıma gelerek amcaya gülümsedi ve iki çiçeği eline aldı. "Teşekkür ederiz" Ben de kalan iki çiçeği aldığımda dolan gözlerimden bir damla yaş düştü. Çiçekçiden çıkıp arabaya bindik ve mezarlığa doğru sürmeye başaldım. Yıldız Teyze iç çekmeye başaldığında ağladığını fark ettim. Sessiz geçen bir yolculuğun ardından geldiğimiz mezarlığın önünde derin bir nefes aldım ve arabadan indim. Ağladığımı görmesinler diye gözlüklerimi gözüme taktım. Yıldız Teyze de indiğinde girişte bizi bekleyen Bulut'ların yanına gittik. Tek kelime dahi edecek halim olmadığı için yanlarından geçerek içeriye adımımı attım. Attığım adımla gözlerim dolarken ikinci adımımı da attım. Diğerleri de arkamdan gelerek içeriye girdiler. Yavaş ve korkak adımlarla geldiğim mezar taşına bir süre baktım.
Dilek Işık Ölüm Tarihi 13.04.2011
Yiğit Işık Ölüm Tarihi 13.04.2011 (Şunu söyleyeyim hikaye 2023 yılında geçiyor ve Delfin ailesini sekiz yaşındayken kaybediyor. Eğer başka bir şey yazdıysam hiç hatırlamıyorum bilginize) İçimden defalarca kez tekrar ettiğim isimler aklımda silik hatıraların oluşmasına sebep oluyordu. 'Geçmiş Zaman, 29.07.2007 "Anne baksana şu kediye ne kadar da tatlı!" Annem bana gülümseyerek yanıma geldi ve kafasını okşadığım kediye nazikçe dokundu. "Evet bebeğim, çok tatlıymış" "Baba sende gel!" Bir iki adım uzaktan bizi izleyen babam sözleirmin ardından hemen yanımıza geldi. O da annemin elinin üstüne elini koyarak kediyi sevdi. Annem utanarak babama baktığı zaman onların bu haline kıkırdayarak ben de elimi babamın elinin üzerine koydum. "İşte şimdi tamamlandık!" 'Günümüz' Aklıma gelen tatlı anıyla birlikte acı içinde tebessüm ettim. Arkamı döndüğümde Yıldız Teyze ve Orhan Amca çoktan ağlamaya başlamışlardı. Diğerleri ise ağlamamak için kendilerini sıkıyorlardı. Bulut ile göz göze geldiğimizde bana üzgünce bakarak yanıma geldi ve sıkıca sarıldı. "Kendini tutma Kiraz, en çok senin ağlamaya ve içini dökmeye hakkın var" Sözlerinden sonra bende ona sıkıca sarıldım. Ağlamak istiyordum ancak şuan vakti değildi. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Yaklaşık yarım saat sonra Yıldız Teyzeler gitmek için ayaklandı. Yanıma gelen Orhan Amca ile burukça gülümsedim. "Onlar seninle gurur duyuyorlar kızım. Sakın çok ağlayıp kendini harap etme, anne ve babanı üzme tamam mı?" Bana bir baba edası ile sarıldığında hemen karşılık verdim. "Söz veremem Amca" Sırtımı sıvazlayarak geri çekildiğinde yüzünde acı bir tebessüm vardı. Bu sefer Yıldız Teyze yanıma geldi ve o da sarıldı. "Lütfen kendini harap etme güzel kızım. İnan bana onlar orada mutludur ve seninde öyle olmanı istiyorlardır. Beni dinlemeyeceksin ama ben yine de söyleyeyim" Sonlara doğru gülümseyerek cümlesini bitirdiğinde minnet duyan bir sesle, "Teşekkür ederim, iyi ki varsınız Teyze'm" dedim. Yıldız Teyze'nin sönen gözyaşları geri geldiğinde ağlamamak için bana tekrar sarılıp arkasını döndü. Diğerleri ile de kısaca sarıldıktan sonra arkalarından gidişlerini izledim. Gözden kaybolduklarında derin bir nefes vererek gözlerimi iki mezar taşına çevirdim. Gözlerim yine dolduğunda bu sefer kendimi tutmadım. Yere çömelerek soğuk mezar taşında elimi gezdirdim. Mezarın köşesine bıraktığım çiçekleri alarak tam ortasına koydum. Babamın mezarına bıraktığım lalenin hemen altındaki toprağa öğücük kondurdum. Kendimi dikleştireceğim vakit gözümden süzülen iki damla yaşın biri toprağa biri ise çiçeğe değdi. Sıra annemin mezarına geldiğin de aynı şekilde çiçeği ortaya koydum ve toprağı öptüm. Gözlerimden akan sıcak yaşlar soğuk toğrağı ıslatıyordu. İki mezarın ortasına geçerek toğrağı sıkıca tuttum, sanki onların ellerini tutuyormuş gibi. "Sizi çok özledim" Kaç saat orada öylece oturup ağladığımı ben bile bilmiyordum. Sadece gözlerimi kapatarak bende onların yanına gitmek istiyordum. Bu yük bu sorumluluk artık bedenime ağır geliyordu. Saatler dakikaları kovalarken çoktan akşam olmuştu bile. Buz gibi esen rüzgarı iliklerime kadar hissederken bu umrumda olmamıştı çünkü, Kalbim zaten buz kesmişken bedenimin üşümesi saçmalıktı.
🌸 Uhuu yine ben. Bu sefer duygusal bir bölüm yazmaya çalıştım inşallah becermişimdir. Umarım beğenirsiniz. Okurken oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin. İyi okumalar. |
0% |