@elf_01_
|
"Ya polis bey abi vallahi adam kendi kaşın- yani beni rahatsız etti. Benim bir suçum yok" Sabahtan beri karşımdaki polis bey abiye derdimi anlatmaya çalışıyordum. Adam bıkkınlıkla derin bir nefes verdi. "Kızım adamın kafasında şişe kırıp hastanelik etmişsin ve haklı olarak şikayet etmiş seni, git adama ve karısına şikayetini çekmesini iste niye bana dert yanıyorsun" "Polis bey abi nasıl çekmesini isteyeyim adamdan? Gururum kırılır. Beni rahatsız etti, resmen taciz edecekti kendimi korumasam" "Kızım anlıyorum seni ama şikayet ortada olduğu sürece hiçbir şey gelmiyor elimden. Şimdi sen çık görgü tanığı girsin bir de onu dinleyelim belki bir şeyler yapabiliriz" Adeta gözlerim parlarken heyecanla, "Teşekkürler polis bey abi" dedim. Adam halime gülerken eli ile kış kışladı beni. Bende gülerek dışarı çıktım. Kapıyı açtığımda karşıma ultra yakışıklı bir adam çıktı, bu görgü tanığı olan adamdı. Maşallah boylu poslu kumral saçlı, kahverengi gözlüydü, kısacası meteorun sözlük anlamıydı. Kısa bir baş selamı verip içeri girdiğinde bende daha fazla adamı süzmeyi kesip bahçeye çıktım. Ama maşallah yakışıklıydı. Ah ben size ne olduğunu söylemeyi unuttum. Ben her zamanki gibi dışarıda dolaştıktan sonra eve doğru gelirken arkamdan bir adam beni takip etmeye başladığını fark ettim. Daha doğrusu yaşlı bir amca desem daha doğru olur. İlk başta kendimi bunun olmadığına inandırsamda adam resmen beni takip ediyordu. Elli yaşlarında bir adamdı, elinde içki şişesi vardı ve sarhoş olduğu her halinden belliydi. Korku ile sokakları geçerken ne hikmetse herkes evindeydi ve dışarıda kimse yoktu. Bozuntuya vermeden adımlarımı hızlandırdığımda o da bana yetişmiş ve kolumu tutmuştu. Arkamı dönmeden kolumu çekmeye çalışsam da bırakmadığından ve bazı iğrenç sözler söylediğinden dolayı elindeki şişeyi alıp kafasında kırmıştım. Zaten öfke problemim vardı ve bu adam da böyle sözler söylediği için dayanamamıştım. O sırada yoldan geçen biri yani meşhur görgü tanığı olan adamın yerde yatan bedenini gördüğü için yanımıza geldi. İlk başta bu yaptığımı sorguladı ama sonrasında kısaca beni rahatsız ettiği için bunu yaptığımı söylediğimde o da adama küfür etti. Sonunda ise adam hastaneye gitti. Ben ve görgü tanığı da adamın karısının şikayetinden dolayı karakola gitmiştik. Bahçede bir banka oturmuş kara kara düşünüyordum. Tabi ki yaptığımdan asla pişman değildim ancak eğer iş uzarsa mahkemeye çıkmam gerekiyordu ve benim ne avukatım ne de bir ailem vardı. Aklıma gelenler ile dudaklarım kendiliğinden büzüldü. "İyi misin?" Yanımdan gelen yabancı ses ile eğdiğim kafamı kaldırdım. Yine görgü tanığı olan ismini bile bilmediğim adam gelmişti. "Anlamadım?" Yanıma otururken bir yandan da dudaklarının arasında olan sigarayı yakmak için cebinden çakmak çıkarıyordu. "Dalgın görünüyorsun biraz, iyi misin? Ve o adam sana dokunmadı değil mi?" "İyiyim ben ve bana dokunmadı istese de dokunamaz zaten" Burun kırıştırarak söylediklerime karşı hafifçe güldü. "Bu arada tanışmadık adın neydi?" "Delfin Kiraz, ya senin adın?" "Barlas Tuna" "Güzel isim" Önüme döndüğümde aramızda kısa bir sessizlik geçti ardından, "Adamın karısından şikayetini çekmesini istemelisin yoksa mahkemeye çıkacaksın" diyerek anlamsız olan sessizliği bozdu. Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Ben onlardan umut dilenmem! Hem suçlu olan o bir kere!" "Biliyorum ancak elinde kanıt olmadığı ve adam hastanede olduğundan dolayı mahkemeye çıkman gerekir" Haklı oluşundan dolayı üzgünce kafamı eğdim. "Hastaneye mi gideceksin yoksa mahkemeye mi çıkacaksın?" Mahkemeye çıkmak hayatımda isteyeceğim son şey olduğu için el mecbur ayağa kalktım. Gözlerimi devirdim, gidelim bakalım şu hastaneye. Ne demişler hayat kötü kolla götü. "Seninle gelmemi ister misin?" Arkamdan gelerek sorduğu soru ile ellerimi ceketimin cebine koyup umursamazca omuz silktim. "Fark etmez, canın ne istiyorsa onu yap" "Tamam o zaman, arabam şurada gel hadi" Onun arabasına doğru ilerlerken içimden kısa bir süre ne yaptığımı sorguladım. Tanımadığım birinin arabasına binmek üzereydim ancak umurumda değildi çünkü taksiye para veremezdim. Arabasına bindiğimiz gibi adamın kaldığı hastaneye gittik. Hayır adam zaten öldü ölecekti benim suçum yoktu bence. Yol boyu tek kelime etmeden hastaneye vardık. Arabadan inerek binaya girdik ve resepsiyondan kaldığı odayı öğrenerek o tarafa yöneldik. Kapının önüne gelince, "Allah'ım sen beni kendi sinir sistemlerimden koru" diye mırıldanarak kapıyı tıklatmadan içeri girdim. Kapıyı aniden açtığım için içeride yatan adam irkildi. Bu tarafa doğru baktığında şaheserime karşı sırıttım. Maşallah çok güzel vurmuşum ama. Adam bana korku dolu gözlerle bakarken ben odada bulunan koltuğa kendimi fırlattım. İçeri Barlas'ta girince konuyu uzatmadan, "Şikayetini geri çek" dedim. Bana aldırış etmeyen adam ile sinirle yerimden kalktım. Barlas yanıma gelip birşey yapmamam için kolumdan tuttu. "Amca sağır mısın? Çek şikayeti sinirimi bozma, zaten bir ayağın çukurda diğer ayağını da ben çukura sokup öteki dünyaya göndermeyeyim" "Kafamı yarmana rağmen hala şikayetimi çekmemi mi istiyorsun sen" Korkusuna rağmen yine de söylediklerine karşı öfkeyle gözlerim parladı. "Lan ben seni-" "Delfin!" Barlas'ın uyarı dolu sesi ile eliyle tuttuğu kolumu hızlıca kendime çektim. Sinirle anlımı ovarak sakin kalmayı dilerken amcanın pişkince, "Eğer bir geceliğine bana gelirsen çekebilirim şikayeti" demesi ile bende şalterler koptu. "Siktim seni piç!" Barlas'ın müdahale etmesine gerek kalmadan komidinin üzerindeki sürahiyi bir hışımla alarak vurduğum yerden tekrar kafasına vurdum. Sonra olanlar ise tam bir kargaşa. Ne ara güvelik geldi ne ara doktor ve hasta yakını geldi ne ara hastaneden çıktık anlamama gerek kalmadan kendimi hastane çıkışında buldum. Hala o şerefsiz adamı dövmeye gitmeye çalışsam da Barlas izin vermemişti. "Sen delirdin mi!? Düzgünce konuşmaya gittik oraya ama yapacağını yaptın. Şimdi mahkemeye çıkacaksın!" Barlas sinirle konuşurken kaşlarımı çatarak ona baktım. "Dediklerini duymadın sanki, nasıl sakin olsaydım! Mahkemeye çıkarsamda çıkarım bu saaten sonra" Konuşmam bittiği gibi arkamı dönerek hastaneden uzaklaşmaya başladım. "Beni bekle!" Arkamdan gelen sesi umursamadan ilerlemeye devam ettim. Duyduğum adım sesleri ile çoktan yanıma gelmişti, beni durdurarak kendine çevirdi. "Sen böyle herkese yardım eder misin, neden peşimden ayrılmıyorsun ya!" Sinirli çıkan sesim ile derin bir nefes verdi. "Sana meraklı değilim sadece ülkemizde onlarca kadın bu yüzden sebepsiz yere suçlanıyor. Seninde masum olduğunu bildiğimden yardım etmek istiyorum hepsi bu" Sözleri ile çatık kaşlarım eski halini aldı. Anladım dercesine başımı salladım. "Ailene bu durumu haber vermen lazım ve avukatınla görüşmeliyim ki durumu izah edelim" Bakışlarım anında değişirken soğuk sesim ile, "Ailem yok" dedim. Cümlemden sonra yüzü düştü ve eli ensesine gitti. "Özür dilerim bilmiyordum" "Sorun değil alıştım" "Avukatın var mı? Avukat olmadan mahkemeye çıkamazsın" Gözlerimi devirdim tekrardan. "Hayır yok" Bir iki dakikalık sessizliğin ardından ağzını bir iki kere açıp kapayınca bıkkınca nefesimi dışarı üfledim. "Hadi hadi çıkar ağzındaki baklayı" "Aslında senin avukatın olabilirim istersen" Gözlerim kocaman olurken ağzım şokla açıldı. "Sen avukat mısın?" Başını olumlu anlamda sallayınca açık olan ağzımı kapattım. Hem yakışıklı hem avukat tam evlenmelik. İç sesime göz devirerek Barlas'a döndüm. Uzatmadan, "Olur o zaman, ben numaramı veriyim sonra haberleşiriz çünkü bugün daha fazla olay kaldıramayacağım" dedim. Uzatmanın bir anlamı yoktu çünkü kısa sürede bulabileceğim başka avukat da yoktu. Kabul ettiğinde numaramı verdim. Beni bırakmayı teklif etse de kabul etmedim ve bir taksiye bindim. Günlük adrenalinimi de almıştım çok şükür. Eve geldiğimde direkt odama gidip kendimi yatağa attım ve gözlerimi kapattım. Hadi bakalım sabah ola hayır ola.
🌸 Öncelikle bismillah diyorum ve kitabı yayınlamaya başlıyorum. Ay heyecanlandım ya, birinci bölümü de attım gitti. Okuyup beğenip oy veren ve yorum atan tüm okurlarımı öpüyorummmm. Kelime hatası varsa kusura bakmayın lütfen. O zaman ikinci bölüme geçelim hadi. İyi okumalar.
|
0% |