@elf_01_
|
Evde gergince oturmuş Bulut'u bekliyordum. Bugün ona Barlas ile aramızda olan çekimden bahsetmek için evime çağırmıştım. Aslında bu konuda biraz kararsız kalmıştım. Duygularımdan tam anlamıyla emin olarak ona açıklamak istesem de içimde tutmaktan artık patlayacaktım. Oturma odasında koltuğa oturmuş önceden hazırladığım konuşmayı aklımdan tekrar ediyordum. Hadi ama, ilk defa sevdiğim çocuğu kardeşime anlatacaktım! Gergin olmam çok doğaldı. Çalan kapı sesi ile ayağa kalkarak kapıya gittim ve derin bir nefes vererek kapıyı açtım. "Kız çekil önümden, öldüm yorgunluktan" Bulut beni ittirerek içeri girdiğinde bu normal hali olduğu için sadece göz devirmekle yetindim. Mutfağa giderek bir bardak su içti, sonra ise içtiği bardağa tekrar su koyarak oturma odasına geçti. Arkasından onu takip ettiğimde sanki dağları taşları aşmış gibi kendini yorgunlukla koltuğa attı. Yanına oturdum ve kaşlarımı çattım. "Bulut alt tarafı yan binadan bu binaya geldin. Görende zanneder ki üç kilometre yol yürümüşsün" Cevap vermeden bana yan bir bakış attı ve getirdiği suyu yavaş yavaş içmeye başladı. Derin bir nefes vererek gözlerimi kapattım ve ağzımdan aniden, "Barlas'tan hoşlanıyorum" cümlesi kaçıverdi. Salak Delfin! Sen kağıt kağıt cümleleri boşuna mı ezberledin? Uzun bir konuşma ile yatıştıra yatıştıra anlatacaktım halbuki. İlk birkaç saniye tepki gelmediğinde sıkıca kapattığım gözlerimi korkarak açarak Bulut'a baktım. Elindeki bardak hala ağzına dayalıyken şoka girdiği için tüm su yavaşça üzerine dökülüyordu. Gözlerini ağır bir biçimde bana çevirerek birkaç saniye de öyle baktı. Hala elinde duran bardağı alarak orta sehpanın üzerine bıraktığım sırada Bulut büyük bir çığlık atmıştı. Onun çığlığından korkup bende çığlık attığımda Bulut hızla yerinden kalkıp beni de ayağa kaldırdı. Kollarımdan sarsmaya başladığında korkuyla ve şokla ona baktım. Kötü mü karşılayacaktı? "Onu benim elimden nasıl alırsın hain karı, hani onunla ben evlenecektim?" Ağzımı açacakken elini kaldırarak beni susturdu. "Pembe panjurlu evimiz olacaktı bizim, ben evde oturup göt büyütürken o işe gidecekti" Bulut büyük bir üzüntü ile konuştuğunda bir an tüm sözlerinin gerçek olduğunu sanıp korkarak kocaman olmuş gözlerle, "N-ne?" dediğimde bu sefer kahkaha attı. Hayır şizofren olduğunu biliyordum da bu kadarını da beklemezdim. Bulut yüksek desibelli kahkahasını attıktan sonra yanıma gelerek sıkıca sarıldı. "Şaka yaptım kız korkma" İçime su serpilirken bu sefer kaşlarım sinirle çatıldı. Omzuna bir tane geçirdiğimde acı ile inledi. "Ödüm koptu gerizekalı" Söylendiğim sırada Bulut tekrar gülmeye başladı. Göz devirerek sarılışına karşılık verdiğimde yaklaşık on saniye sonra Bulut, "Bir dakika" diyerek benden ayrıldı ve büyümüş gözleri ile yüzüme baktı. "NE DEMEK ONDAN HOŞLANIYORUM?" Sinirli halimden çıkıp gergince gülümserken asıl anın şimdi geldiğini anlamıştım. -------------------------------------------------- Bulut eline biraz daha çekirdek alarak meraklı gözlerle bana baktı. "Sen şimdi bu adama baya baya aşık oldun öyle mi?" Ağzımdaki çekirdek kabuğunu tabağa bırakırken ters ters ona baktım. Sabahtan beri ona bunun bir hoşlantı olduğunu söylesem de o bana aşık olduğumu söylüyordu. "Aşık değilim sadece hoşlantı" Bulut küçümser gibi 'tıh' yaparak yan yan bana baktı. "Siktir oruspu" Bana küfür ettiğinde hemen arkamda duran yastığı alarak kafasına geçirdim. "Senden büyük birine küfür edilir mi piç" "Alt tarafı iki ay, ayrıca sende senden küçüklere küfür edemezsin" İlk başta itiraz edip sonra kabul ettiği gerçek ile yüzümü buruşturarak ona baktım. "Yemin ederim katıksız salaksın Bulut" Bir süre boyunca laf dalaşı yaptıktan sonra Bulut ağzına bir kaç cips atıp bana doğru döndü. "Nasıl anladın peki ona karşı hislerin olduğunu?" Sonunda insan gibi bir soru sorduğunda aslında şaşırmıştım. Meraklı gözlerle bana bakmaya devam ederken derin bir nefes vererek bir süre düşündüm. "Aslında nasıl ve ne zaman hissetmeye başladığımı bilmiyorum ancak o gün ailemin mezarındayken sürekli aklıma o geliyordu. O zaman ona karşı bir şeyler hissettiğimi fark ettim" "Sen bildiğin aşık olmuşsun kız" Bulut yaşlı teyzeler gibi omzuma pat patladığında göz devirdim. "Sağol ya sen söylemesen ben fark etmeyecektim" Alay kokan sesime karşı güldü ve ağzına bir iki cips daha attı. Bir kaç konu daha açtıktan sonra Bulut ayağa kalktı. "Hadi görüşürüz, dışarıda işim var benim" "Bekle bende Yıldız Teyze'nin yanına gideceğim" "Bizim evin anahtarını da al bari, annem en son örgü örüp televizyondan gelinim mutfakta izliyordu" Hemen askılıkta duran Bulut'ların evinin anahtarını da aldım çünkü biliyordum ki o program Teyze'min en sevdiği programdı ve başına oturdu mu zil sesi falan duymazdı. "Sen nereye gideceksin?" Bulut'a hitaben sorduğum soru ile çoktan merdivenleri inmeye başlamıştık. Bana bakıp yan bir sırıtış attı. "Nedime elbisesi seçeceğim kendime" Bir süre anlamasamda sonradan kafamda yanan ampül ile sinirle kaşlarımı çatıp ensesine vurdum. O ise anıra anıra gülmek ile meşguldü. "Gerizekalı" Bulut'la beraber evden çıktığımızda o mahallenin çıkışına doğru giderken ben hemen yanımdaki binaya doğru adımladım. Yıldız Teyze'yi gerçek teyzem yerine koyduğum için bu hoşlantı olayını ona da anlatacaktım. Ondan bir şey saklamak hoşuma gitmiyordu ve tecrübeli bir kadın görüşüne ihtiyacım vardı. Heyecanlı bir nefes vererek önünde durduğum kapıyı anahtarımla açtım. Kapıyı ardımdan kapatarak içeri doğru adımladım. Oturma odasına geldiğimde Bulut'un dediği gibi Yıldız Teyze elinde örgü ile meşhur programı izliyordu. Onun bu görüntüsüne aşina olduğum için sadece gülümsedim ve içeriye doğru birkaç adım attım. "Teyze ben geldim" Yıldız Teyze bana kısaca baktıktan sonra geri televizyona döndü. Ee sonuç olarak kendi evimden çok onların evinde kaldığım için artık kapıda karşılama devri bitmişti. "Hoşgeldin kızım" Kendimi koltukta yanına atarak yanağından makas aldım. "Nasılsın kız?" Heyecanlı ve neşeli çıkan sesim ile gülümsedi ve bana döndü. "İyiyim kuzum sen nasılsın asıl?" "Bende iyiyim Teyze'm" Bir süre hal hatır sorduktan sonra televizyonda hala devam eden programa reklam arası verildi. Yıldız Teyze memnuniyetsiz suratı ile elindeki örgüyü bir köşeye bıraktı. "Zaten en güzel yerinde reklam vermeseler şaşarım" Tatlı yakınmasına karşı güldüm, içimdeki heyecan biraz daha rahatlamış durumdaydı. Teyzem hala kendi kendine yakınırken bir anda iki elini de tuttum. "Teyze.." Yıldız Teyze bana şaşkınlıkla baktığında içimdeki gerginlik yine ortaya çıkmıştı. Elimin altında duran elleri biraz daha sıktığımda Yıldız Teyze'nin şevkatli sesi kulaklarımı doldurdu. "Delfin, kızım iyi misin?" "İyiyim Teyze'm ama sana söylemem gereken bir şey var" Yıldız Teyze bana merakla baktığında Bulut'a söylediğim gibi pat diye demektense yavaş yavaş söylemeye çalışacaktım. "Aslında bir şey değil biri.." Tepkisini ölçmek için Teyzeme baktığımda bana gülümseyerek bakıyor oluşuna şaşırmıştım. Ellerimin içinde olan ellerini hafifçe sıktı. "O çocuk mu? Ahu'nun oğlu Tuna" Barlas'ın ikinci ismini pek sık kullanmadığım için başta kim desemde sonradan jetonum düşümüştü. Beklemediğim cümle karşısında şaşkınlıkla, "Sen, nasıl?" diyebildim. Yıldız Teyze imalı bir şekilde gülerek, "Bazı akşamları seni evine bırakırken görüyordum. Bu iyice sıklaştığında anlamıştım zaten ama senin demeni bekeldim, hem söylesene o değil mi?" dediğinde kafamı eğerek yavaşça başımı olumlu anlamda salladım. Hadi ama! Teyzem bile olsa aşk konuları beni hem geriyor hem de utandırıyordu. Bir süre sonra Teyzem bana sarıldığında ilk başta şaşırsamda sonradan bende karşılık verdim. "Ah kuzum benim, büyüdün ve de aşık mı oluyorsun? Ah ahh" Cümleleri ağlamasının yakın olduğunu bas bas bağırıyordu. Bir iç çekiş sesi duyduğumda Yıldız Teyzeden ayrıldım. Tahminimi yanıltmayarak ağlamaya başlamıştı bile. Ellerimi yanaklarına koyarak göz yaşını silerken ben de ağladı ağlayacak bir moodaydım. "Ağlamsana Teyze beni de ağlatacaksın" Hafif sitemle konuşmamla gülse de sonradan yine ağladı. İç çekerek ona sarıldım ve bir damla yaşın yanağımdan aşağıya süzülmesine izin verdim. "Keşke Dilek'de bunlara şahit olabilseydi" Fısıldar gibi çıkan sesi ile asıl ağlama sebebini öğrenmiş oldum. Annem ve Yıldız Teyze sonradan tanışsalar bile birbirlerine kol kanat gerip kardeş olmuşlardı. Onların bu arkadaşlığı da babam ve Orhan Amcaya da işlemişti. Şimdi ise o en yakın arkadaşının ölümünü ben ise ailemin ölümünü kaldıramıyordum. Yanağımdan akan yaşlar çoğalırken gözlerimi sıkıca kapatıp sessizce, "Keşke" diyebildim. Teyzemle birbirimize sarılı şekilde saatlarce oturduk ve dertleştik. Hatta benim için bir iki taktik bile vermişti. Akşam Orhan Amca eve geldiğinde ikimizinde gözleri kızarık olduğu için kaşlarını çatarak 'benim iki kraliçemi kim ağlattı' diyerek yeri göğü inletmişti. Tabi ona bu hoşlantı olayını şimdilik anlatmayacaktık. Günün geri kalanı ise akşam Teyzemlerde yemek yiyip sohbet etmiştim. Toplantım olduğu için sonrasında kendi evime giderek işlerimi halletmiş ve günün yorgunluğu ile kendimi yatağa tabiri caizse atmıştım.
🌸 Nabaysunuz kıızzz???? Şöyle şunların arasını da yavaştan yapıyım da asıl kausa geçelim dimi hihihihi. Okurken oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin petibörlü büsküvilerim. İyi okumalar. |
0% |