Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.Bölüm

@elf_01_

Sabah kapımın hayvan gibi çalması ile güzeller güzeli uykumdan uyanmıştım. Sinirle kafamın altındaki yastığı alarak kulaklarıma bastırdım ve sesi biraz olsun azalttım.

Tam tekrar uykuma dönecekken bu sefer telefonum çalınca sinirle yastığı fırlattım. Kısık gözler ile telefonumu bulduğumda öfkeyle açarak kulağıma yasladım.

"Ne var be!"

Çirkefçe konuşarak bir yandan gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum. Beni bu saate bir tek Bulut arardı zaten.

"Lan hayvan kapıdayım iki saattir açsana"

Bana bağırması ile anında ayılıp sırıtarak,

"Kapımda mı yatıyorsun bak çok duygulandım" diyerek kahkaha attım.

"Ya ya ölüyorum aşkından"

"Yiaa biliyordum şapşik"

Ağzımı yaya yaya konuşmam üzerine bıkkınca bir nefes verdiğini hissettim. Dayanamayıp kahkaha attığımda,

"Delfo, sus da aç şu kapıyı artık" diyerek suratıma kapattı.

Suratıma kapanan telefon ile gözlerimi devirerek ayağa kalktım ve terliklerimi giyerek kapıyı açmaya gittim. İki şaka da yapılmıyordu yahu.

Bulut, benim çocukluk arkadaşım hatta kardeşimdi. Ailem ben küçük yaşta vefât edince bana en yakın dostları Yıldız teyzeler sahip çıkmıştı. Yıldız teyze Bulut'un annesiydi, bana da anne yokluğunu elinden geldiğince göstermemeye çalışmıştı. Annemler ile aynı mahallede oturuyorlardı. Küçük mahallede yan yana olan binalarda oturuyorlardı.

Bulut ile kardeş gibi büyümüştük ben onun kötü gününde, o benim kötü günümde yanımdaydı. Yoldaş hatta sırdaş olmuştuk birbirimize. Dışarda gören insanlar gerçekten kardeş olduğumuzu sanıyordu çünkü ikimizde siyah saçlı ve mavi gözlüydük. Bulut'u ilk gördüğüm zaman bende öyle düşünmüştüm yalan yok, çünkü cidden benzer yönlerimiz vardı.

Liseyi bitirdiğimde artık onlara daha fazla yük olmak istemediğimden dolayı kaç yıldır girmekten korktuğum evime gelmiştim. İlk başta maddi açıdan zorlansamda şimdi çalıştığım işte maaşım çok iyi olduğu için zorluk yaşamıyordum. İstersem burdan taşınabilirdim ancak anılarımı ve Bulut'u bırakamazdım.

Yıldız Teyzeler başta bunu istemese de zorla kabullendirmiştim. Başta çok kabus görerek evde kalmaya zorlansamda artık alışmıştım. Bu ev bana ailemi hatırlatıyordu ancak anılarım olduğu için de taşınamamıştım.

Annem ile babamın odasına buraya geldiğimden beri adım atamamıştım. Eğer o odaya girersem kendimi tutamayacağımın farkındaydım. Bu sebeple haftada bir ben dışardayken temizlikçi abla gelip temizliyor sonra da gidiyordu. O odanın kapısı ben kendimi buna hazırlayana kadar kilitli kalacaktı.

Çalmaktan kuruyacak olan kapıyı açarak bıkkınca Bulut'a baktım.

"Çürüdüm burda Delfin, çok sağol!"

İçeri geçerken mızmızlanmasına sırıttım.

"Her zaman bebek"

Kapıyı kapatarak bende peşinden salona gittim. Oturduğumuz binalar yan yana olduğu için her gün ya o benim evime ya da ben onlara gidiyordum. Salona girdiğimde kendini koltuğa atmış Bulut'a yan bir bakış atıp kendimi hemen yanına attım. Uyku mahrumu bir şekilde kafamı omzuna yasladım hemen. Uykuyu benim kadar seven herkes bilir ki taşın üzerinde bile uyuyabilirdik.

"Bana dün olanları anlat çabuk, nasıl mahkemelik oldun sen!"

Bulut hızla beni kendinden uzaklaştırınca gülerek saçlarını karıştırdım.

"Ablanın işine karışma bücür"

"Alt tarafı iki ay büyüksün Kiraz!"

"Yine de büyüğünüm"

"Sus da anlat hemen, ne demek bensiz suç işlersin"

Cırlaması ile yüzümü buruşturup geriye doğru yaslandım.

"Anlatacağım bağırma be"

Beklenti ile yüzüme baktığında sıkıntı ile derin bir nefes aldım ve tüm olanları baştan sona anlattım.

"Adama bak ulan, nasıl korumuş seni gidip anlından öpeceğim"

"Saçmalma"

Gözlerimi devirerek ona baktığımda sırıtarak suratıma bakıyordu. Hayırdır anlamında kafamı salladım.

"Bir de adamla sevgili oluyormuşsun ne gülerim"

"Evet nikah masasına oturtup kocam yapacağım Barlas'ı"

"Adını da öğrenmişsin oldu bu iş"

Salak gibi karşımda güldüğünü görünce kendime hakim olmayıp bende güldüm. Biraz daha bu konuda dalga geçip sohbet ettik. Artık karnımız acıktığı için mutfağa gittik ve masaya birkaç kahvaltılık koyup yumurta kırdık.

Yemeklerimizi yerken Bulut,

"Hatice teyzenin günü var bugün geliyorsun değil mi?" diye sordu.

Ağzımdaki yumurtayı çiğnerken sırıttım.

"Tabikide, o eğlenceyi kaçıramam asla"

"Konu kesin geçen hafta olan kavga olacak"

"Zaten Bulut'um"

Tabi size söylemeyi unuttum. Bizim Bulutla en sevdiğimiz aktivite dedikoduydu.

"Ama Beril teyze hakiki kadınmış, adamı nasıl patakladı"

Beril teyze geçenlerde kocasını başka bir kadınla bastığı için mahallede büyük olay olmuştu bu. Beril teyze başta olmak üzere tüm mahalleli adamı dövmekten beter etmişlerdi.

"Hakketti şerefsiz adam ama benim içimde kaldı keşke bizde vursaydık"

Burnumu kırıştırarak söylediğim şeye karşı başını olumlu anlamda salladı. Sohbet eşliğinde kahvaltıyı bitirdiğimizde Bulut içeri geçti. Bende peşinden giderek kapıdan başımı uzatıp,

"İki dakika üzerimi giyineyim de çekirdek alıp parka gideriz oradan da güne geçeriz" dedim.

Telefonunu cebinden çıkarırken başı ile beni onayladı. O zaten hazırlanıp gelmişti. Hızlıca odama gidip giyeceklerimi ayarladım.

(Çanta yok)

Üzerimdeki tişörtü çıkartırken gözüm dövmelerime ilişti. Üç tane dövmem vardı, biri adımın anlamı olan yunus dövmesi diğeri Bulut için, bulut şeklinde bir dövme sonuncusu ise anne ve babamdan hatıra olan bir dövmeydi. Annemin en sevdiği çiçek güldü babamın ise en sevdiği hayvan kelebek olduğu için dövmemi bu şekilde yaptırmıştım. Yanımda olmasada en azından vücudumda onlarla ilgili bir anım vardı.

(Bu tarz biri sırt kısmında diğeri ise aynı bu şekilde kulağının arkasında ve bulut şeklinde istediğim gibi bulamadığım için onu kendi hayal gücünüze bırakıyorum)

Çok fazla oyalandığımı fark edince üzerimi değiştirdim. Hava hafif estiği için de siyah kot ceketimi de yanıma aldım ve parfüm sıktıktan sonra odadan çıktım.

Salonda camış gibi yatan Bulut'a göz devirdim.

"Kalk hadi"

Sesimi duyduğunda yattığı yerden kalkarak yanıma geldi. Hızlıca dışarı çıktık, parka giderken de bakkala uğrayarak çekirdek aldık. Mahallede tek bir tane park vardı o da çok uzağımızda değildi hemen hemen bir sokak aşağımızdaydı.

Geldiğimiz gibi banklardan birine oturduk. Neyse ki bugün okul vardı da park çocuklarla dolu değildi. Tek tük insanlar harici park boş sayılırdı.

Elimde tuttuğum çekirdek poşetini açarak avcumun içine biraz döktüm ve poşeti alması için Bulut'a uzattım. O da kendine aldığında boş boş çekirdek çitlemeye başladık. Aradan bir iki dakika geçince oluşan sessizlikten sıkılıp,

"Ee, ne yapacağız?" diye sordum.

Ağzındaki çekirdek kabuğunu tükürdüğünde yüzümü buruşturdum.

"Bilmem sen getirdin bizi konuyu da sen bul"

Bıkkınca nefes vererek gözlerimi etrafta gezdirdim. Gördüğüm pamuk şekerci ile gülümseyerek ayağa kalktım. Bulut pamuk şekeri sevmezdi ama ben bayılırdım.

"Kalk da bana şeker ısmarla"

Başını olumlu anlamda sallayarak ayağa kalkıp üzerini silkeledi. Yanıma gelerek kolunu omzuma atıp sesini kalınlaştırarak,

"Senden daha şeker yok ama gidip alalım hadi" dedi.

İğrenti ile yüzümü buruşturduğumda kahkaha atmaya başladı.

"Mikropsun"

İtişe kakışa pamuk şekerciye geldiğimizde gülümseyerek,

"Abi bana iki çilekli pamuk şeker versene şurdan" dediğimde yanımıza tatlı, küçük bir kız çocuğu gelmişti. Sanırım o da pamuk şeker alacaktı.

Şekerci abi gülerek,

"Şansına kızım, son iki tane kalmıştı çilekli" diyerek pamuk şekeri çıkartmaya çalışırken gelen küçük kız hızla lafa atladı.

"Amca bende çilekli istiyorum"

Adam küçük kıza bakarak mahçupça,

"Kızım kalmadı çilekli sana başka versem olmaz mı?" Diye sorunca kız mızmızlanarak çilekli istediğini söyledi.

"Banane ben çilekli istiyorum!"

Ben az önce tatlı mı dedim? Unutun onu bu kız şu andan itibaren benim için tam bir cadıydı.

Adam bana kararsızca bakınca kaşlarımı çatarak küçük kıza baktım. Daha sonra şekerci abiye döndüm.

"Abi versene artık pamuk şekerlerimi"

"Hayır onlar benim!"

Küçük kız aniden lafa atladığında sırıtarak ona baktım.

"Erken davransaydın o zaman küçük"

"Kızım yazık küçücük çocuk birini ona birini sana vereyeyim işte"

Adamın kararsız sesi ile hızla ona döndüm.

"Banane, ilk ben geldim benim onlar"

Ben diretmeye devam edince küçük fare çoktan bağırmaya ve ağlamaya başlamıştı. Yüzümü buruşturarak pamuk şekerlerimi alıp parayı ödedim.

"Kızım salak mısın versene birini çocuğa"

Bulut'un sesi ile umursamazca omuz silktim. Küçük diye ona pamuk şekerimi vermezdim. Dünya bir yana çilekli pamuk şeker bir yanaydı benim için.

"Masal?"

Tanıdık gelen ses ile başımı kaldırıp bu tarafa doğru gelene baktım. Ben şaşkınlıkla ona bakarken o çatık kaşları ile endişeyle hala zırlayan küçük kızın yanına gitti.

"Abicim neden ağlıyorsun?"

Abi mi? Şaka olmalıydı.

"Bu abla pamuk şekerimi aldı"

Barlas ilk başta anlamasa da sonradan kızın yani Masal'ın işaret ettiği yere bakınca beni gördü. Şaşkınlıkla bana bakarken ben utançtan hızla arkamı dönmüştüm. Bir iki adım atmışken onun sesini duydum.

"Delfin?"

Çok şükür bugünde rezil oldum artık rahat uyuyabilirdim.

 

🌸

Delfin'in pamuk şeker aşkı yüzünden rezil olması peki. Bakalım diğer bölümde ne olacak.

Okurken oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

İyi okumalar.

Loading...
0%